
Zekeriya ŞİMŞEK Tanzanya İşbirliği Forumu Kurucusu
Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanan bir geçmişe sahip Türkiye-Somali ilişkileri; zaman zaman kesintiye uğramışsa da 1979’da açılan Somali Ankara Büyükelçiliği’ne karşılık 2011’de Mogadişu Büyükelçiliğimizin, 2014’de Somaliland/Hargeysa Başkonsolosluğumuzun açılması ile gelişimini sürdürmektedir. 2010 “Somali ile Çerçeve Anlaşması”, 2012 “Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşması”, yine 2012 Türk Havayolları’nın bayrak taşıyıcı havayolu şirketi olarak Mogadişu’ya seferler başlatan ilk global havayolu olması, 2017 Mogadişu’da Somali Türk Görev Kuvveti Komutanlığı (TURKSOM/Anadolu Kışlası) askerî üssünün açılması, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde karşılıklı ziyaretler, TİKA, Türk Kızılayı ve benzeri STK’ların insanî yardım çalışmaları, Türk şirketlerinin hastane/liman/havaalanı inşaat ve işletme işleriyle, imar (yolların asfaltlanması, çöplerin toplanması, tarımın desteklenmesi) faaliyetlerinin çeşitlenerek ciddi yatırım büyüklüğe ulaşması, 2020’de Somali’nin IMF borçlarına ödeme desteği derken 8 Şubat 2024’de Ankara’da imzalanan “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” ile ilişkiler yeni bir döneme evirilmiştir.
Somali Federal Cumhuriyeti; 1960 itibariyle müstakil, Hint Okyanusu ile Aden Körfezi konumlu stratejik bir ülke. Coğrafi büyüklüğü ülkemize yakın (638.000 km2), nüfusu ülkemizin 1/4’ü kadar (20 milyon). Halkı Müslüman ve yoksul. Doğal kaynaklar (altın, uranyum ve büyük ölçüde keşfedilmemiş demir cevheri, doğal gaz, petrol) açısından zengin rezervlere sahip Somali, bu özellikleriyle bir türlü istikrar bulamamış Afrika ülkelerinden biri. Darbeler ve terör gündelik yaşamın bir parçası. Somali’den ayrılmaya çalışan ve Etiyopya’yla yakınlaşan 4,5 milyon nüfuslu ve Müslüman halka sahip Somaliland Özerk Cumhuriyeti ile ülkenin güneyinde kontrolü elinde tutan El-Kaide bağlantılı Eş-Şebab (K.T.2006) terör örgütü kronik iki büyük sorun.
Somali’de terörizm, dış tehditler, korsancılık ve yasa dışı balıkçılıkla mücadele ile kıyıların korunması ve deniz kaynaklarının geliştirilmesi gibi konularda işbirliklerini kapsayan 8 Şubat 2024 tarihli anlaşma ile Türkiye, Eş-Şebab’a hedef, Somali karasularındaki gelişmelere taraf olmakta. İki ülke arasında ortak bir deniz kuvvetleri oluşturulması, Somali karasularının on yıl boyunca Türkiye tarafından korunması ve deniz kaynaklarının gelişmesine katkı sağlanması beklenti ve hedeflerdir.
Anlaşmanın jeopolitik önemi; 1 Ocak 2024’te Etiyopya’nın Somaliland ile imzaladığı anlaşmaya cevap/misilleme olarak değerlendirilmesidir. Kızıldeniz’e kıyısı olmayan Etiyopya; uluslararası hukuka göre Somali topraklarının bir parçası olan ama 1991’de tek taraflı bağımsızlığını ilan ederek kendi özerk yönetimini kuran ve Birleşmiş Milletler dahil (Tayvan hariç) hiçbir ülke tarafından tanınmayan Somaliland ile imzaladığı işbu anlaşmayla Somaliland’ın Berbera Limanı’nı kullanabilecek, donanmasına yirmi kilometre deniz erişimi sağlayabilecek, belki Somaliland’ı ülke olarak tanıyabilecektir. Etiyopya, elli yıllığına Berbera Limanı’nın işletmesini üstlenerek Etiyopya’ya gümrüksüz mal girişi yapacaktır. Somali Devleti anlaşmaya karşı çıksa da Somaliland; uluslararası arenada meşruiyet kazanmak ve Berbera Limanı’nın hisselerine karşılık Etiyopya’nın bayrak taşıyıcı havayolu şirketi Etiyopya Havayolları’ndan hisse almak çıkarımlarıyla anlaşmayı hayati önemsemektedir.
Anlaşma, Türkiye açısından kaotik risklerle doludur. Örneğin; Çinli balıkçıların Somali karasularında hukuksuz olarak avlanmaları karşısında Türkiye’nin varlığı ne kadar “işe yarar” olacaktır? 120 milyon nüfusa sahip ve Türkiye’nin önemli işbirlikleri sürdürdüğü Etiyopya, Afrika jeopolitiğinin en önemli ülkesidir. Türkiye, Afrika Boynuzu’nun bu iki önemli ülkesi arasında kalırsa nasıl pozisyon alacaktır? Somali’de etkin olan diğer devletler (Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, İngiltere ve ABD) anlaşmadan oldukça rahatsızdır. Örneğin; ABD’nin Somali güvenlik güçlerine ülkenin beş farklı bölgesinde (Baidoa, Dhusamareb, Jowhar, Kismayo ve Mogadişu) askerî eğitim vereceğinin hemen 8 Şubat’ı takip eden günlerde haber ajanslarına servis edilmesi basit bir rastlantı olabilir mi?
Afrika’nın en uzun kıyı şeridine (3.025 kilometre) sahip ülkesi olarak Somali, dünya üzerinde hiçbir devlette benzeri görülmedik şekilde karasularını, Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB: BM Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca bir devletin deniz kaynaklarının araştırılması ve kullanılmasında su ve rüzgâr enerjisi de dâhil olmak üzere özel haklara sahip olduğu deniz alanı) ile eşit olacak şekilde iki yüz deniz mili olarak ilan etmiştir ama bu ilanın uluslararası geçerliliği yoktur! Bu bağlamda anlaşmanın “Deniz güvenliği faaliyetlerine ilişkin Türkiye’ye yüklediği görevler” muğlaktır. Deniz güvenliği; “denizde terörizm faaliyetlerinin engellenmesi, düzensiz göçmenlerin önlenmesi, sualtı kritik altyapının korunması, yasadışı balıkçılık veya araştırma faaliyetlerinin önlenmesi, yasadışı faaliyet icra eden ticaret gemilerinin kontrolü, uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele, deniz haydutluğu ve denizde silahlı soygunun engellenmesi vb.” çok geniş kapsamlı bir alanı ifade etmektedir. Bu Somali’nin aşırı iddialı karasularında çok geniş bir filo ihtiyacı demektir.
Ayrıca; 7 Mart 2024’te Türk-Somali Enerji Bakanları arasında Somali’de imzalanan “Petrol ve Doğal Gaz Alanında Anlaşması” ile de Somali açıklarında yetmiş beş kilometre karelik alanda otuz milyar varil petrol rezervinden söz edilmektedir. Türkiye, Somali’ye sağladığı güvenlik, hizmet ve stratejik ortaklığın karşılığında buradan çıkarılacak deniz ürünleri, doğal gaz ve petrol gelirlerinin %30’unu alacaktır (www.enerji.gov.tr).
Türkiye, Somali’de neyin peşinde? Sorusu Türkiye’nin Somali’deki görünürlüğünün uluslararası kamuoyunda dikkatini çekmekten öte sorgulanmasına yol açmakta; uluslararası ilişkiler, ne yazık ki her iki tarafın (ya da tarafların) “kazan-kazan” ilkesiyle şekillenmemektedir. Somali’nin Eritre, Cibuti ve Etiyopya ile oluşturduğu Afrika’nın doğusunun ucundaki yaklaşık iki milyon kilometre karelik bir alanı ifade eden Afrika Boynuzu, Afrika’nın güvenlik riski ve tehdit bakımından zirvesidir. Ortadoğu coğrafyası kadar sancılı bir coğrafyadır; bu coğrafyada varolabilmek için önce bu coğrafyayı doğrudan ve dolaylı etkileyen siyasî gelişmelerden çok demografik ve dinî yapıyı derinlemesine anlamak gerekir ki, Etiyopya hariç Afrika Boynuzu ülkelerinde hâkim güç olarak konumlanmasını sürdüren Batılı sömürgeci aktörler olası bir kıvılcıma benzin dökmek kadar ateşi söndürüp kendilerine cephe açmaya da hazır bir fotoğraf vermektedirler. Türkiye açısından anlaşmanın siyasî hedefinin ve deniz güvenliği görevlerimizin net olarak tanımlanması şarttır.
Son bir not; 21 Şubat 2024’te Somali Devleti tarafından onaylanan anlaşma, henüz T.C. Devleti tarafından onaylanmamıştır.

1962, İzmir doğumlu. İşletme eğitimli. Danışmanlık şirketi kurucu ortağı. DEİK Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Kurucu Başkanlığı yaptı (2011). Tanzanya İşbirliği Forumu Başkanı (2014-). Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Afrikatürk dergisini projelendirdi ve yayımladı (2019). Afrika Menekşesi adlı öyküsü, Tarık Dursun K. Öykü Ödülü’nde “yayımlanmaya değer” bulundu (2019). Dünya Siyasetinde Afrika adlı akademik kitap serisinin bölüm yazarlarından (2020-). Afrika Şiiri’ne dair ülkemizdeki en kapsamlı araştırma-incelemeyi yaptı ve yayımladı (2021). Afrika üzerine yazıyor, seminerler veriyor, arada Afrika’da yaşıyor.
zekeriyasimsek35@gmail.com