Yapay Zekâ (YZ), bir bilgisayarın ya da bilgisayar denetimli bir robotun, genellikle akıllı varlıklarla ilişkili görevleri yerine getirme yeteneği olarak tanımlanıyor. Akıl yürütme, anlam keşfetme, genelleme veya geçmiş deneyimlerden öğrenme gibi insanlara özgü entelektüel süreçlerle donatılmış sistemler geliştirmek amacıyla, terimi ilk olarak 1956’da John McCarthy (1927-2011) kullanmıştır. Günümüzde, üretilen veri miktarının çok hızlı artışı ve “büyük veri”yi işleme yeteneklerinin gelişmesiyle, YZ çözümleri hemen hemen her alanda karşımıza çıkmaktadır. Bir insanın yapabileceği -şimdilik- bazı görevleri daha yoğun veriyle daha hızlı yapma olanağı sağlarken; sesli asistanlar, dil çevirileri, öneri sistemleri, navigasyon, sosyal güvenlik, sağlık hizmetleri, e-ticaret ve yardımcı robot uygulamalarıyla günbegün hayatımıza nüfuz etmektedir.
Türkiye’de zihinler, ilerici-gerici, eyyamcı-gelenekçi, dindar-ateist gibi kategorik kodlara sığınarak çalışmakta; bu da “makûl”e ulaşmayı (p)iç etmektedir. Tıpkı YZ alanında olduğu gibi! Neredeyse her gün, gündelik yaşamı sil baştan yapma potansiyeli taşıyan yeni bir YZ uygulamasıyla karşılaşıyoruz/tanışıyoruz. Patent savaşları eşliğinde ABD-Çin gerilimi de konunun tuzu biberi. YZ ile oturup YZ ile kalkıyoruz; o kurtarıcı, o hayat kolaylaştırıcı, o geleceğimiz, o her derde devâ kıvamında… Hızını ve etkilerini kimsenin kestiremediği bir dijital devrimin içindeyiz, farkında mıyız? Hayatımızı sil baştan yapmak üzere paradigma değişirken; ulusal kimlikler YZ üzerinden yeniden şekilleniyor. Gelecekte olması muhtemel bir şeyden değil, şu an fiilen gerçekleşmekte olan bir olgudan söz ediyoruz.
Adına “dijital ulus devlet” mi deriz yoksa “yeni ulus algoritması” mı ya da “YZ devleti” mi, bilinmez. Tabi bugün bildiğimiz devlet aygıtından iz kalırsa! Ve devletin her adımını takip ettiği ve istediği zaman müdahale ettiği yeni vatandaş tipi! YZ’nın gidişatının faşizmle sonuçlanabilirlik yeteneğine dikkat lütfen! YZ’nın “sosyal medya” üzerindeki denetleme, izleme, yönlendirme ve yazılı, sesli hatta görsel yanlış bilgi üretme, yayma kapasitesi geometrik bir hızla artıyor. Elon Musk (1971-), Peter Thiel (1967-), Mark Zuckerberg (1984-) gibilerin sahip oldukları/yönettikleri YZ ve sosyal medya (Google, Amazon, X vb.) yapıları üzerinden insanlığın ekonomik-politik tercihlerini ve tüketimden sanata maniple edilmelerini yönetme güçleri dolayısıyla ülkelerin-yönetimlerin-bireylerin gündelik yaşam tarzlarına her şeye ama her şeye müdahale etme riskleri, hızlı ve geniş ölçekli yanlış bilgi üretme ve yayma kapasiteleri ürkütücü gerçek!
Madalyonun öbür yüzünde bir başka ikilem daha var: YZ ile güçlendirilmiş sosyal medya, anti-kapitalist, anti-faşist hareketlerin örgütlenmesini, harekete geçmesini kolaylaştırırken topyekûn engellenmesini de mümkün kılıyor. ChatGPT gibi birçok dilde birden çalışabilen teknolojiler (LLM); araştırma, öğrenme, entelektüel ürün yaratma hızını artırırken buna karşılık aynı teknolojiler, ses, yüz, hatta beden tanıma, lokasyon belirleme araçlarının yardımıyla demokratik ya da diktatöryal rejimlerin halklarını denetim altına alma, güdüleme, pasifize etme kapasitelerini de daha önce görülmemiş oranda artırıyor. En kötüsü bu teknolojiler, Musk, Thiel, Zuckerberg gibi bir avuç “hırsı aklının önünde” zevatın elinde toplanıyor. Artık hiçbir şey güvende/güvenli değil.
Yüksek teknoloji bir yandan bolluk yaratırken öte yandan ulus devleti yok etmeye hazırlanıyor; hayal edemeyeceğimiz felaketler, her saniyesi gözetim ve denetim altında yaşamlar… “Yeni kaotik dünya”ya merhabanın faturasıdır! Çıktılar, YZ’nın adalet ve hakkaniyet gibi değerlere uzak durduğunu ortaya koyuyor. YZ, sadece kendisine verilen hedefe odaklanıyor ve her ne olursa olsun hedefe ulaşmakta sorun görmüyor. YZ’ya muhakeme yeteneği kazandırmanın onu ne hâle getirebileceği konusunda net fikrimiz var mı? Üretkenlik evrim geçiriyor; nükleer, biyolojik ve kimyasal silah geliştirmek isteyenlerin işini kolaylaştırıyor.
Elbette, bilgisiz biri “ölümcül virüs” üretemez ama işin uzmanı, bilinen bir biyolojik tehdidi yeniden üretebilecektir. Entrika ve manipüle etme yeteneğine ne demeliyiz? Ya siber kötülükler! İnternetin arkasına saklanarak başkalarını tehdit etmeler, uygunsuz içeriklerle tacizler… Felsefe, ülkemizde eğlenceliktir; oysa felsefesi olmayan her şey batar/yok olur! YZ, herzevekil insanoğlunun taklitçilik, sahtecilik sevdasının zirvesi olabilir mi? Asıl/asil zekânın yanına “yapay”ını koymak başka hangi canlının aklına düşebilir? Tutarsızlık makamına hem karşı hem âşık! Her şeyin sil baştan olacağı (yoksa oldu mu?) kritik eşiğe doğru ışınlanmaktayız.
YZ’nın insanlık adına büyük ilerlemeler ve tehlikeler vaat eden potansiyelinin yanında; global ısınma ve çevre kirliliği etkileri görmezden gelinmektedir. YZ teknolojilerinin gelişimi ve yaygınlaşması, veri merkezleriyle mümkündür. Veri merkezleri, büyük miktarlarda enerji (“su” ve “kritik madenler”) tüketerek sera gazı emisyonlarına önemli ölçüde olumsuz katkıda bulunuyor. Google’ın global veri merkezleri, Meta’nın YZ araştırma geliştirme planları bu çelişik yapının pek kamuoyuyla paylaşılmayan örneklerinden birkaçı…
Önemli miktarlarda enerji tüketen YZ modellerinin kimilerinde bu rakam günde iki milyon litreye yakın su kullanımıyla ifade ediliyor. Veri merkezlerinde kullanılan piller için gerekli lityum ve kobalt gibi kritik madenlerin çıkarılmasında çevre tahribatı bilinen klasik. Bu madenlerin çıkarılma süreçleri de büyük çaplı su kullanımı gerektiriyor; örneğin, bir ton lityum çıkartmak için en az iki milyon litre su kullanılıyor. Madencilikte özellikle bu minerallerin çıkarılmasında kullanılan sular çevre kirliliğine, bu da insan ihtiyacı kaynak sularının ve tarımsal faaliyetlerin kalıcı zararlar görmesine yol açıyor. İnsanın “yaşam alanı” ile YZ’nın öğrenme ve gelişme gereksinimleri arasındaki uyuşmazlık pek gündeme getirilmese de makas açılıyor.
Yukarıda adı geçen kritik madenlerin çoğunluk adresi Afrika. Pil teknolojilerinde, elektrolizle kaplama işlemlerinde kullanılan kobalt (sert ve koyu renge sahip, dayanıklı ve oksitlenmeye karşı dirençli bir metal) bilinen dünya rezervinin %71’i Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, %4’ü de Zambiya’dadır. Lityum bilinen dünya rezervinde Zimbabwe dünya beşincisi. Ayrıca, 2018’de Gana’nın Ashanti, Volta ve Western bölgelerinde zengin lityum rezervi keşfedildi. “Beyaz Altın” lityum, hidrojen ve helyumdan sonra en düşük yoğunluğa sahip üçüncü element olmasının avantajıyla bugün “bilinen en yüksek enerji depolama kapasitesi”ne sahiptir. Nikel bilinen dünya rezervinin önemli bir kısmı Güney Afrika Cumhuriyeti ile Madagaskar’dadır. Manganez içinde yine Güney Afrika Cumhuriyeti ve Gabon önemli adreslerdir.
“Bireyler”den oluşan dünyayı günümüzde “şirketler” yönetirken “devletler” sahneyi düzenlemektedir. Literatürde bölgesel/uluslararası işbirliklerinde ülkeler arasındaki ekonomik gelişmişlik farklarının azaltılması ve/veya giderilmesinin hedeflendiği sakız misali çiğnenip dursa da uluslararası kuruluşlardan uluslararası ilişkilere eşitlik, dayanışma, karşılıklı saygı, dostluk vb. söylemler diplomatik birer nezakettir; pratikte amaç, hegemonya kurmaktır.
YZ ile “görünmez eller” yine Afrika’ya yönelirken, sürdürülebilir faşizmin inşası içinde “kollar” yeniden sıvanmıştır. (1) Elektrikli otomobilde olduğu gibi (bkz.www.gorus21.com, Elektrikli Otomobil Afrika Yollarında) YZ’nın da yolu Afrika’dan geçiyor. (2) YZ’da yolun sonu sürdürülebilir faşizme göz kırpıyor. Batı ittifakı (ABD+Avrupa), başkasında sevmez ama “hep bana-hep bana”yı kendinde pek sever.
Hoş geldin ultra-sömürgecilik!
Hoş geldin global panikatak toplumu!
Araştırmalar uyku dışındaki (16-18 saat) zamanımızın üçte birini gönüllü olarak sanal dünyada yaşadığımızı gösterirken; bilim çağı çocuklarına aptallaşarak özgürleşmek yakışmıyor. En azından bana!
1962, İzmir doğumlu. İşletme eğitimli. Danışmanlık şirketi kurucu ortağı. DEİK Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Kurucu Başkanlığı yaptı (2011). Tanzanya İşbirliği Forumu Başkanı (2014-). Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Afrikatürk dergisini projelendirdi ve yayımladı (2019). Afrika Menekşesi adlı öyküsü, Tarık Dursun K. Öykü Ödülü’nde “yayımlanmaya değer” bulundu (2019). Dünya Siyasetinde Afrika adlı akademik kitap serisinin bölüm yazarlarından (2020-). Afrika Şiiri’ne dair ülkemizdeki en kapsamlı araştırma-incelemeyi yaptı ve yayımladı (2021). Afrika üzerine yazıyor, seminerler veriyor, arada Afrika’da yaşıyor.