
22-24 Ekim 2024 tarihleri arasında Rusya Federasyonu’na bağlı özerk cumhuriyet Tataristan/Kazan’da BRICS 16.Zirvesi, 18-19 Kasım 2024 tarihleri arasında Brezilya/Rio de Janeiro’da G20 19.Zirvesi gerçekleşirken; 21 Kasım’da, Uluslararası Ceza Mahkemesi1 (UCM, K.T.2002, www.icc-cpi.int, Merkezi Lahey/Hollanda), Güney Afrika Cumhuriyeti’nin (GAC) 29 Aralık 2023 tarihli “1948, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi” dayanaklı 84 sayfalık dilekçeyle açtığı davayı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (1949-) hakkında yakalama ve tutuklama kararıyla sonuçlandırdı. Üstelik, 7 Ekim 2023’ten bu yana aralıksız ve bütün dünyanın gözü önünde devam eden Gazze’deki soykırımın uygulayıcısı İsrail’i destekleyen ve davanın açıldığı günden bugüne mahkemenin işbu kararını engellemek için her türlü baskıya uygulayan ABD’ye rağmen! Karar, bağlayıcıdır ve soykırım suçları için zamanaşımı yoktur.
Gelişmeler, günbegün “Global Güney”i öne çıkarıyor.2
İlk kez Carl P.Oglesby (1935-2011) tarafından 1969’da kullanılan “Global Güney” kavramı, coğrafî bir taksime değil jeopolitik bir tespite vurgudur; tümü güney yarımkürede yer almayıp Afrika, Asya ve Latin Amerika’ya yayılmış farklı ülkeleri işaret etmek amaçlı kullanılmaktadır. Örneğin; Global Güney’e dâhil Çin ve Hindistan, kuzey yarımkürededir. Bununla birlikte “bağımlılık teorisi”nde merkez ile çevre ya da “Batı ittifakı (ABD+Avrupa) ve diğerleri”arasındaki ilişki olarak tanımlanandan farklı bir bakış açısı sunmaz; global sistemde ekonomik-politik olarak dezavantajlı toplumlar yani Global Kuzey’e dâhil olmayan ülkelerin Batı ittifakı ile eşdeğer olmadığı kastedilmektedir.
1980’de BM tarafından Almanya eski başbakanı Willy Brandt (1913-1992) liderliğinde bir gruba hazırlatılan “Kuzey-Güney Raporu” ile birlikte kavram gündemden hiç düşmedi. Global Güney ülkelerinin en önemli ortak özelliği, farklı yoğunluklarda olmakla birlikte hepsinin bir kolonyalizm geçmişinin/deneyiminin, Batı ittifakı ile bağımlılık ilişkilerinin ve bu bağımlılığın global sisteminin alt sıralarında yer almalarının temel nedeni olması. 1990’lı yıllarda SSSC’nin dağılmasıyla birlikte “Üçüncü Dünya”kavramının yerini alan Global Güney, aslında koloni tarihine gönderme yaparak sömürenler ve sömürülenler tasnifidir. Global Güney ülkeleri, sömürgeci güçlerin oyun alanı olmuştur; Afrika ülkeleri örneği gibi. Batı ittifakına muadil oluşumlarla “makus talih“lerini yenmek ve Batı ittifakının vesayetinden yani dünyayı mecbur ettiği kurgudan (uluslararası kuruluşların çifte standardından) çıkmak derdindedirler.
Global Güney, gerek G20’de (K.T.1999, www.g20.org) gerekse BRICS’te (K.T.2006, infobrics.org) geometrik gelişimini hissettirmektedir. Bugün itibarıyla on üyeli (Brazil, Russia, India, China, South Africa ileBirleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya, İran, Mısır ve Suudi Arabistan) ve Rusya-Çin patronajında bir karşı örgütlenme olarak BRICS; üye ülkeler arası altyapı projelerini finanse etmek amaçlı Çin merkezli “Yeni Kalkınma Bankası” (NDB-New Development Bank) ve buna bağlı “Koşullu Rezerv Düzenlemesi” (BRICS Contingent Reserve Arrangement), “Yerel Para Cinsinde Kredi Kolaylığı İttifakı” (Extending Credit Facility in Local Currency and the BRICS Exchanges Alliance), “Bankalararası İşbirliği Mekanizması” (BRICS Interbank Cooperation Mechanism), “Borsalar İttifakı” (BRICS Exchanges Alliance) kurumlarıyla ilerlemektedir. Kazan Zirvesi, daha seçici ve dinamik bir BRICS için hedefler temasıyla mottosunu da ortaya koydu: “Adil Global Kalkınma ve Güvenlik İçin Çok Taraflılığın Güçlendirilmesi.” 134 maddelik sonuç bildirgesinde en dikkat çekici talep, Batı ittifakının arka bahçesi BM bağlı uluslararası kuruluşlarda reform talebi.
Vladimir Putin’i (1952-) tecrit etmeye çalışan Global Kuzey’e karşı zirve, tam bir gövde gösterisiydi: “BRICS ve Global Güney: Birlikte daha iyi bir dünya inşa ediyoruz.” Otuzdan fazla devlet ve hükümet yetkilisi Vladimir Putin’le ikili görüşmeler yaptılar. BRICS grubunun Dünya ekonomisindeki payı yaklaşık %40. Ekonomik büyüklükleri 30 trilyon USD civarında. Dünya nüfusunun %45’ini temsil ediyor ve Dünya petrol üretiminin %44’lük kısmını gerçekleştiriyorlar. Demokrasinin cılız olduğu ve birbirlerine komşu olmayan ülkelerden oluşsa da BRICS, toplamda büyük pazar.
BRICS’te, Afrika “kıtanın ağır topları”ndan üç ülke tarafından temsil ediliyor; GAC, Etiyopya ve Mısır. Tablo, Afrika ekonomileri açısından “tarihî gelişme” ve “stratejik öngörü” başlıklarıyla ve “Global Güney”inbaşarısı olarak yorumlanmaktadır. Afrika ülkelerinin BRICS’e etkileri ve katkıları ne olabilir? Gelişmeler, Rusya-Hindistan-Çin’in “Asya’nın stratejik üçgeni” vizyonunu kurumsallaştırırken, Afrika, üçgeni kareye evirecek güçtür. BRICS’in kıtalararası dağılımında Asya altı ülke ile birinci, Afrika ikinci ve Güney Amerika üçüncü. Dünya trafiğinin Afrika kavşağında yoğunlaşmasına referansla BRICS’in stratejik geleceğini Afrika’nın şekillendireceğini öngörmek kâhanet sayılmamalı. “Bir numara” ABD’nin geliri, 48 Afrika ülkesinin GSMH’na eşittir. (Afrika ekonomisinin 2050’ye kadar 29 trilyon USD GSYİH’ya ulaşması beklenmektedir.) Dünya nüfusunun “yarısından fazlası”nın günde sadece 1-2 USD ile geçindiği/kazandığı son beş yüzyılın istikrarlı gerçeğidir. ABD’de yaşayan bir ineğin aylık masrafı, bir Afrikalı’nın yıllık gelirine tur bindirmektedir. Ve bu yarıdan fazla, temel sağlık hizmetlerine düzenli erişimi bir yana bırakın kolera, tifo gibi önlenebilir hastalıklardan ölmektedir.
Global Güney ülkelerinin ağırlığının arttığı G20, aynı zamanda ABD’nin tek hâkim olduğu G7’yi sınırlandırma işlevine sahiptir. ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, GAC, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan ve Türkiye ile Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan G20; “Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etmek” temalı Rio de Janeiro Zirvesi’nin 85 maddelik sonuç bildirgesi, artık ABD’in kararlarını dikte ettirdiği bir platform olmaktan çıktığıyla dikkat çekiyor.
Afrika Birliği G20’ye tam üye olarak katılırken, Arap Birliği liderleri ve BRICS Yeni Kalkınma Bankası başkanı zirveye davetliydi. Dünya medyasında pek ilgi görmeyen bomba tespit ise ev sahibi Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva’dan (1945-) geldi; “Süper zenginlere global vergi uygulanmalı.” Lula da Silva, dünyada 3.300 milyarderin bulunduğunu, bu kişilerin yurttaşı oldukları devletlerdeki servetlerinin sadece %2’sini “global vergi” olarak ödemeleri hâlinde, yoksulluk, açlık ve iklim değişikliğiyle mücadele projelerinin kaynak sorununun çözüleceğini belirtti. 2024 Nobelli ekonomistler K.Daron Acemoğlu-Simon Johnson-James A. Robinson3 üçlüsünün Avrupa’da merkez kapitalizmin yükselişinin lokomotifi “sömürgeci pratikleri” göz ardı ederek ve Batı ittifakı dışındaki ülkelerin bu pratikle sistematik olarak geri bıraktırıldığı gerçeğini görmezden gelerek ülkelerin içsel kurumsal başarısızlıklarına odaklanıp postkolonyal ulusları kendi geri kalmışlıklarının sorumlusu olarak suçladığını, dolayısıyla emperyalizmin mirasını yadsıyarak, Avrupa merkezli bir anlatıyı desteklediğini görüyoruz/okuyoruz. Süper zenginlerin servetine vergi konusunun G20’ye konuşulmuş olması kritik bir önem taşımakla birlikte önümüzdeki yıllarda ses getirecektir. İlginçtir ki çıkışın mimarı, “evde düşüp kafamı yardım” bahanesiyle Kazan Zirvesi’ne gelmekten son dakikada kaçınan Lula da Silva’dır.
Global Güney, çok kutuplu bir dünyanın inşası için fırsattır. Uluslararası ticarette korumacı politikaların yükselişini tetikleyen ABD-Çin gerilimiyle; İkinci Dünya Savaşı sonrası ticareti serbestleştirmek, uluslararası ticareti düzenleyici kurallar oluşturmak ve ekonomik entegrasyonu teşvik etmek amaçlı bir tasarım olarak Genel Tarifeler ve Ticaret Anlaşması (GATT) ile kurulan Dünya Ticaret Örgütü (WTO, K.T. 1995, Merkezi İsviçre/Cenevre) işlevini kaybetmiştir. Donald Trump’ın (1946-), başkanlığının birinci döneminde (2016-2020) uyguladığı Çin mallarına yüksek tarife/yerel endüstrilere sübvansiyon ve Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekilme gibi korumacı politikaları sürdüreceği aşikârdır. Gidişat, bölgesel ticaret bloklarıyla yakınlaşmaktır. BRICS, somut örnektir. Çin, “Bir Kuşak Bir Yol Girişimi” ile etki alanını günbegün genişletmekte; stratejik sektörleri destekleyerek hızlı bir ekonomik büyüme ve teknolojik gelişme yakaladığı devlet kapitalizmiyle, ABD hegemonyasını tedirgin etmekle kalmıyor, “Önce Amerika” stratejisiyle geri çekilmeye zorluyor.
Tüm bu perspektifte; GAC, uluslararası hukuk arenasına neden çıktı hiç düşündük mü?
GAC’da beyaz azınlığın, ırkçı ayrımcılık politikalarıyla uzun yıllar boyu siyah çoğunluğa yaptığı zulümler, tarih sahnesinde henüz sıcaktır. Beyazların “apartheid” rejimi, BM tarafından insanlığa karşı işlenen bir suç olarak tanımlanmış ve GAC, uluslararası toplum tarafından yaptırımlara maruz bırakılmıştır. 1994’de yapılan ilk demokratik seçimlerde, “apartheid” rejimine karşı mücadelesinden dolayı yirmi yedi yıl hapis yatan Nelson Mandela’nın (1918-2013) liderliğinde iktidara gelen siyahlar, beyazların kurduğu zalim “apartheid” rejimini yıktılar. Ve intikamdan vazgeçerek GAC’ı bir arada barış içinde yaşayabilecekleri “gökkuşağı ulusu” haline getirmeyi benimsediler. GAC 17. Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın (1952-) 24 Eylül 2024 günü BM Genel Kurulu’ndaki konuşması, Nelson Mandela’ya bir saygı duruşu kıvamında dinlendi: “İsrail’in Filistinlilere yönelik uyguladığı şiddet, yarım yüzyılı aşkın süredir devam eden apartheidin karanlık bir devamıdır. Biz Güney Afrikalılar apartheidin ne olduğunu biliyoruz. Apartheid altında yaşadık. Apartheid altında acı çektik ve öldük. Başkalarına apartheid uygulanırken sessiz kalmayacağız ve seyirci kalmayacağız.” Afrika, insan’ın ve insanlığın başlangıcı.
Afrika, beş yüzyıl “Beyaz Adam” tarafından tarumar edilmiş dünyanın üçüncü büyük kıtası. Ve bu toprakların bir avuç “siyah” insanı, “uygar beyaz”ların kurduğu bir mahkeme nezdinde beyazların beyazlara karşı soykırımının cezalandırılması mücadelesi verdi. Tuhaf ama gerçek! Bir tarafta Global Güney diğer tarafta Batı ittifakı. 20.yüzyılın ilk soykırımını 1904-1908 yılları arasında bir Afrika ülkesi olan Namibya’da Herero ve Nama halklarına karşı gerçekleştiren Almanlar, yerli halkların topraklarına ve hayvanlarına el koymalarına karşı ayaklanmaları üzerine onları çöle sürdüler. Alman askerî birlikleri, topraklarına geri dönmeye çalışanları ya öldürdüler ya da toplama kamplarına gönderdiler. Soykırımda kaç kişinin öldüğü bilinmiyor. Tarihçilerin tahmini yüz bin (Hererolardan 80 bin, Namalardan 20 bin). 2021’de Namibya’da işlenen suçları soykırım olarak kabul eden Almanya, UCM davasında İsrail’in yanındaydı.
UCM, ABD’nin ağır baskısına rağmen bu kararı nasıl alabildi?
Yanıtı, hukukun bağımsızlığı/üstünlüğü gibi kavramlardan ziyade Global Güney’in ekonomik-politik etki alanının günbegün genişlemesinde aramalıyız.
Batı ittifakına fayda sağlamak üzerine inşa edilmiş global sistem yerine çok kutuplu bir dünya düzeninin teşvik edilmesi/gerçekleşmesi ve BM bağlı uluslararası kuruluşların adil bir yapıya kavuşturulması yani dünya ekonomisinin ABD hegemonyasından (USD ve patent/finans karteli) kurtarılması dünyamızın geleceği açısından hayati ihtiyaçtır. Afrika’nın BRICS’e etkisi ve katkısı ne olabilir sorusunun cevabı, “canlı yayın” televizyon görüntülerinden unutamadığım Batı Şeria4/Ramallah Nelson Mandela Meydanı’nda toplanan Filistinliler’in taşıdığı bir pankartta saklıdır: “Thanks South Africa”
Tarihin hızlandığı bir noktadayız, yüzyıllık “ABD merkezli global sistem” çözülüyor. Cumhuriyetçi senatör Lindsey O. Graham’ın (1955-), UCM kararını uygulayacak devletleri yaptırımla tehdidi5 bir çözülme paniği değil midir? Liderlik, Asya’ya geçiyorsa da anahtar Afrika’(da)dır. Olup biten “Beyaz Adam” ve İslâm Dünyası için bir derstir? Her iki zirvenin tematik başlığındaki ortak sözcük zurnanın zırt dediği yer; “adil” olmak.
Global Güney’in ekonomik-politik gelişiminin yarattığı özgüven ve potansiyel, Batı ittifakının domine edici gücüne karşı alternatiftir. Global Güney artık bir güç merkezidir.
Donald Trump, Kasım 2024’ün son gününde kendine ait sosyal medya platformu “Truth Social”da (truthsocial.com, K.T.2021) megaloman vuruşlarından birini daha yaparak BRICS ülkelerini USD’dan kopma çalışmalarına derhal son vermemeleri hâlinde %100 gümrük tarifeleriyle cezalandıracağını duyurdu.
2025’deki G20 20. Zirvesi GAC’ta yapılacak, zenginlik içinde yoksullukla beş yüzyıldır patinaj yapan Afrika ve diğerleri için o gün, neden milat olmasın?
- Uluslararası Adalet Divanı (K.T.1945, Merkezi Lahey) “devlet”lerle, Uluslararası Ceza Mahkemesi “kişi”lerle ilgili uluslararası hukuk mekanizmalarıdır.
- Türkiye; G20 üyesi, BRICS’e üye olmak niyetinde ve Roma Statüsüne çekimser oy kullandığı için UCM’ye taraf değildir.
- Ulusların Düşüşü (Çev. Solina Silahlı, Doğan Kitap, 2023), Dar Koridor (Çev. Yüksel Taşkın, Doğan Kitap, 2024). Amiyane bir Anadolu deyişiyle “Hamamda türkü söylemek kolaydır.” Yani, sıcak ve tellak ile yumuşarsınız; sesinizin gerçekte güzel olup olmadığı hamamdan çıktıktan sonra söyleyeceğiniz türkü ile anlaşılır. Daronoğlu ekibine Afrika savanlarına hodrimeydan diyorum!
- Kudüs’ün doğusu Doğu Şeria, 1967 itibariyle İsrail’in elinde; Batı Şeria, Kudüs’ün batısı ve üzerinde yaşayan üç-üç buçuk milyon Filistinli’nin anavatan kabul ettiği topraklar. Filistin Devleti (K.T.1988); Batı Şeria ile Gazze’den oluşuyor ve toplam nüfus beş buçuk milyon. İsrail Devleti (K.T.1948) ise on milyon nüfusa sahip.
- Lindsey Graham Warns US Allies Over Netanyahu Warrant: “Crush Your Economy”, www.newsweek.com, erişim tarihi: 23 Kasım 2024.

1962, İzmir doğumlu. İşletme eğitimli. Danışmanlık şirketi kurucu ortağı. DEİK Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Kurucu Başkanlığı yaptı (2011). Tanzanya İşbirliği Forumu Başkanı (2014-). Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Afrikatürk dergisini projelendirdi ve yayımladı (2019). Afrika Menekşesi adlı öyküsü, Tarık Dursun K. Öykü Ödülü’nde “yayımlanmaya değer” bulundu (2019). Dünya Siyasetinde Afrika adlı akademik kitap serisinin bölüm yazarlarından (2020-). Afrika Şiiri’ne dair ülkemizdeki en kapsamlı araştırma-incelemeyi yaptı ve yayımladı (2021). Afrika üzerine yazıyor, seminerler veriyor, arada Afrika’da yaşıyor.