Homeros, Dante, Cervantes, Goethe ve Shakespeare. Batı edebiyatının beş dev ismi! 19. yüzyıl klasiklerine giden yol bu devlerden geçti.
Shakespeare’i anlamak zor mu? Aşk, intikam, ihtiras, sahtekârlık, tefecilik, insan ayrımı yapmak, öfke, para hırsı, taht kavgaları, iktidar mücadelesi gibi konulara kafa yormuş bir edebiyatçı tüm zamanların duygularını anlatmıyor mu? Shakespeare, yaşama dair tüm insani duyguları gözler önüne serip, insanoğlunu hırs ve zaaflarıyla, yani tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiği için “çağdaşımız” oldu.
Shakespeare, İngiltere’nin altın çağı olarak adlandırılan I. Elizabeth döneminde (1558-1603) yaşadı. Bu döneme tiyatro damgasını vurdu. Rönesans’ın merkezi İtalya olsa da İngiltere de kendi rönesansını yaşadı.
Shakespeare’in yaşadığı dönemde Londra, önemli bir ticaret merkezi hâline gelmişti. Yeni ticaret yolları keşfediliyordu. Kolonizasyon, dönemin adıydı adeta. İngiltere, büyük ölçüde tarıma dayalı bir ekonomiye sahipti. Şehirlerdeki ekonomik fırsatların artmasıyla kırsal alanlardan şehir merkezlerine göç hızlanıyor ve sosyal yapıda önemli değişiklikler oluyordu. Ticaretin artmasıyla birlikte para dolaşımı da artmıştı. Shakespeare, ekonomik meseleleri insan ilişkileri ve toplumsal yapılar üzerinden irdeleyerek oyunlarına derinlik kattı ve izleyicilerine zengin bir düşünsel içerik sundu.
Shakespeare’i bütün zamanların en çok tanınan ve okunan yazarı yapan unsurlar üzerine sayısız araştırmalar yapıldı ve halen yapılmakta. Shakespeare’i vazgeçilmez kılan ne? Neden en tılsımlı kalemlerden biri? Gülçin Elif Yücel ve Arda Tunca Sanatta Kaybol’un yeni yayınında Shakespeare’i konuştu. Basit ve herkese hitap edeceğini düşündükleri yönleriyle.
Listen to “Sanatta Kaybol” on Spreaker.