Zor koşulların insanlarıdırlar. Para azdır, yaşadıkları yerlerde sefalet kol gezmektedir, acılar vardır, ölümler vardır. Hayata bir yerden meydan okumak, isyan etmek gerekir. Mübadele ile de vatanları olarak gördükleri topraklardan da olmuşlardır. Müzikle, dansla bulurlar hayata başkaldırmanın, isyan etmenin yolunu.
Bugünkü Yunanistan ve Anadolu iç içe geçer. Cafe Amanlarda, tekedeslerde kafayı bulup şarkılar söylerler, dans ederler. Rebet, mangas ve diğer isimlerle anılırlar. Zor hayatlardan bir müzik doğar: Rebetiko.
1830’lara kadar gider Rebetiko’nun hikâyesi. 1920’ler, 1930’lar, 1940’lar ve 1950’lerde arka arkaya Rebetiko müzikleri bestelenir ve söylenir. Anadolu, Ege, Yunanistan birbirine girer notaların tınılarında.
Her dönem bir yana, 1930’lar bir yana. 1930’larda “altın çağını” yaşar Rebetiko. Zaman içinde, marjinal kesimlerin, zor hayatların, alt sosyoekonomik tabakanın müziği olmaktan çıkar. 1950’lerden sonra, toplumun merkezine yerleşir Rebetiko. Tavernalarda halkın eğlencesine dönüşür Rebetiko zaman içinde. Zeibekiko eşlik eder müziğe. Dans da hayata meydan okur Rebetiko’nun notalarının, aradaki sert ritimlerinin anlattığı gibi. Ritimler dansa yansır. Aradaki sert vuruşlarda neye meydan okumaktadır insanlar? Hangi hayata ve hangi koşullara?
Eğlencenin, müziğin, dansın arka tarafında kasvet vardır, acı vardır aslında. 1983’te bir film anlatır Rebetiko’nun hikâyesini: Rembetiko.
Listen to “Sanatta Kaybol” on Spreaker.Rembetiko filminden önce, 1946’da yazılan Nikos Kazancakis’in Zorba romanı filme dönüşür 1964’te. Ama, ne bu filmin, ne de içindeki o meşhur Mikis Thedorakis bestesine eşlik eden Sirtaki dansıyla ilgisi yoktur Rebetiko’nun. Giritliler, 1453’te, İstanbul’un Osmanlı ablukasında olduğu dönemlerde şiirleriyle, müzikleriyle cesaretlendirmeye çalışırlar birbirlerini. Sirtaki’nin esinlendiği Sirtolar Girit’te de oynanır. Osmanlı ablukasındaki İstanbul’da, belki bu sirtolarla da dans edilmiştir. Hasapiko ve sirto birbirine girer, sirtaki doğar. Ama Rebetiko ile hiç ilgisi yoktur bunun.
Sanatta Kaybol’da, “müziğin sosyolojisi” etrafında dolaşarak komşunun ve Anadolu’nun kültürünü anlattı Gülçin Elif Yücel ve Arda Tunca. Müziği edebiyatla harmanladılar bu defa. Müziğin sosyolojisini konuşurken, Caz, Flamenko, Fado, Arabesk de girdi araya.
Dido Sotiriyu, İlias Venezis, Yaşar Kemal, Feride Çiçekoğlu, Vassilis Tsitsanis, Piraeus Quartet, Vangelis Papazoglou, Panayiotis Toundas, George Dalaras, Haris Alexiou, Yiannis Parios, Pasxalis Terzis, Natasa Theodoridou & Konstantinos Argiros, Antonis Remos, İzmir, İstanbul, Atina, Selanik, Pire birbirine girdi.
Müziğe edebiyat eşlik etti bu defa ve sosyoekonomik koşullarla beraber siyaset de elbet. 1919-1922 dönemi, Metaxas’ın dikatörlük dönemi (1936-37), 2. Dünya Savaşı, Albaylar Cuntası dönemi (1967-74) dokunmadan geçilebilecek gibi değildi Rebetiko’yu konuşurken
Tamamlayıcı olması açısından Yunan Edebiyatı’nın büyük ismi Nikos Kazancakis üzerine yayınladığımız söyleşileri dinleyebilirsiniz.