
Churchill SSCB’ye Saldırmayı Neden Düşündü?
75 yıl önce, İngiliz askeri planlamacıları başbakana “İnanılmaz Operasyon” olarak bilinen, Sovyetler Birliği’ne tam ölçekli bir işgal başlatma olasılığı konusunda, çok gizli bir rapor sundular. Planlar 1998’de kamuoyuna açıklandı, ancak böylesi küstah bir plan hazırlığının ardındaki nedenler asla açıklanmadı.
Rus tarihçi ve 20. yüzyıl diplomasi tarihi uzmanı Igor Shishkin, İngiliz ordusunun Sovyetler Birliği’ne olası bir saldırı planlamasının, Londra’nın İngiliz İmparatorluğu’nun çöküşünü önlemek ve İngiltere’ye Batı Dünyası’nın hegemonu rolünü yeniden kazandırmak yönündeki umutsuz arayışının bir parçası olarak hazırlandığını söylüyor.
Öylesi Akıl Almaz Bir Plan ki, ‘İnanılmaz’dı
1945’in başlarında İkinci Dünya Savaşı Avrupa’da sona yaklaşırken, Başbakan Winston Churchill Sovyetler Birliği’nin işgali için bir muhtemel durum planı hazırlattı. İngiliz Silahlı Kuvvetlerinin Ortak Planlama Kurmayları tarafından hazırlanan plan, Avrupa’daki savaşın sona ermesinden iki hafta sonra, 22 Mayıs 1945’te Churchill’e sunuldu ve “İnanılmaz Operasyon” olarak adlandırıldı.

Sözkonusu plan, 47 İngiliz ve ABD muharip tümenini, Polonya ordusunun unsurlarını ve Wehrmacht’tan kalanlarla oluşturulan 10-12 Alman tümenini kullanarak, 1 Temmuz 1945’te SSCB’ye saldırmayı öngörüyordu. Planlamacıların o zaman SSCB için kullandığı ismiyle “Rusya’nın”, Japon İmparatorluğu ile ittifak yapacağı varsayılıyordu.
Operasyonun genel hedefi “Rusya’ya ABD ve İngiliz İmparatorluğu’nun iradesini dayatmak”tı. Planlamacılar, “hızlı bir başarının” “Rusların irademize boyun eğmesini sağlamaması durumunda”, “topyekun savaş” olacağı konusunda uyarıyorlardı. Plan, “Rusya’nın büyük şehirlerinin olduğu bölgelerinin işgal edilerek, ülkenin savaş yapma kapasitesinin daha fazla direnişi imkansız hale geleceği bir noktaya düşürülmesini” ve / veya “Rus kuvvetlerinin cephede mutlak yenilgiye uğratılarak, SSCB’nin savaşa devam etmesini imkansız kılınmasını ” gerektiriyordu.
Planlamacılar, “Müttefiklerin daha fazla direnişi imkansız hale getirmek üzere Rusya’nın içinde girmeleri gereken mesafenin neredeyse sınırı olmadığı” konusunda uyarıyor ve “Müttefiklerin 1942’de Almanların nüfuz edebildiği kadar içeri ve o kadar hızlı ilerlemesinin güç olacağını” belirtiyorlardı.

© SPUTNIK / ВЛАДИМИР ГРЕБНЕВ
Ordu, o sırada Avrupa’daki mevcut güç dengesi bakımından, Sovyetlerin yaklaşık üç kat sayısal üstünlüğe sahip olması nedeniyle, “Amerika Birleşik Devletleri’nin engin kaynaklarının büyük bir kısmı” Avrupa’ya konuşlandırılmadığı ve çok sayıda Alman ve diğer Batı Avrupa halkı başarılı bir şekilde yeniden donatılmadığı, yeniden organize ve mobilize edilmediği takdirde, Batı Müttefiklerine kıyasla Sovyetlerin “düşük” askeri birlik kalitesine ve daha düşük hareket kabiliyetine rağmen, “Müttefiklerin mevcut koşullarda bu alanda tam ve kesin bir zafer elde etmelerini pek olası olmadığını” ekliyordu.
Neyse ki, plan asla hayata geçmedi ve varlığı 1998’de halka açıklandığından beri tarihçiler Sovyet askeri istihbaratının bu plandan haberdar olup olmadığını tartışıyorlar. Moskova’nın bundan haberi olduğuna dair tek ipucu, 29 Haziran 1945’te, operasyonun başlamasının planlandığı tarihten birkaç gün önce, Kızıl Ordu birliklerinin pozisyonlarını açıklanamaz bir şekilde yeniden organize ederek, yerlerini değiştirmesi olabilir.

© AP PHOTO
O Kadar da İnanılmaz Değil
İkinci Dünya Savaşı sırasındaki uluslararası ilişkiler konusunda uzman olan Dr. Shishkin, “Operasyon, adına rağmen, hiç de ‘inanılmaz’ bir plan değildi. “Bu öngörülebilir bir plandı ve Sovyet yöneticilerince de muhtemelen bekleniyordu,” diyor.
Profesöre göre, Churchill’in kariyerinin tamamı böyle bir planın oluşturulmasını mümkün kılacak birçok ipucu doluydu. Örneğin, “Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, Churchill Rusya’yı fethetmek üzere mağlup Almanları göndermeyi önererek, o dönem bir iç savaşın ortasında olan ülkeyi Almanlardan başka hiç kimsenin fethedemeyeceğini söyledi. Yani 1945’te Londra’nın, İngilizlerin savaş zamanı müttefiki olan Rusya’ya karşı, daha yeni savaştıkları Almanları kullanma fikri bir tür yenilik değildi. Bu, Bay Churchill’in 1918’deki fikriydi. ”
“Başka bir örnek vermek gerekirse: 1943’teki Tahran Konferansı’nın sonunda Churchill maiyeti ile yaptığı bir konuşmada (ki bu belgelenmiştir), Almanya yenilir yenilmez, İngiltere’nin daha da korkunç ve kanlı bir savaş beklemesinin olası olduğunu söyledi. Sanırım herkes Churchill’in kiminle savaş öngördüğünü anlıyordur,” diye ekliyor profesör.

Aslında, mantıksal bakıldığında, İnanılmaz Operasyon gibi bir planın hazırlanması şok edici bir şey değil, “küresel hegemonyada İngiliz elitlerinin ebedi çıkarlarını temsil ve ona hizmet eden Churchill’in bakış açısıyla tamamen doğal bir eylemdi.”
Tarihçiye göre, SSCB’ye karşı İnanılmaz Operasyon şeklinde bir savaş planının hazırlanması kaçınılmazdı, çünkü Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar geri gidersek, Britanya “muzaffer kaybeden” olmuş; savaş ülkeyi ekonomik olarak tüketmiş, toplam servetinin dörtte birinin kaybına yol açmış, kamu borcu 12 kat artmış, İmparatorluğu iflasın eşiğinde ABD’ye borçlu hale getirmişti.
“Buna ek olarak, Rusya’daki Ekim Devrimi ve iç savaştan sonra, Sovyetler Birliği dünya haritasında belirmiş ve dünya çapında sempati kazanırken, bu arada İngiliz sömürgelerinde de ulusal kurtuluş hissi büyüyordu. Böylece, SSCB ve ABD İngiltere’nin can düşmanları oldular,” diyor Shishkin.
Shiskin bunun, Hitler yönetiminin ilk yıllarında Londra’nın Nazilere verdiği desteği açıklamaya yardımcı olduğunu belirtiyor. “İngiltere’nin savaş planı açıktı: Almanya Doğu’da Sovyetlere karşı bir savaş başlatacak, birbirlerini yıpratacaklar ve daha sonra İngiltere, Fransa’nın da yardımıyla galip gelen tarafı bitirecekti. Böylece hem insanlık dışı Nazi rejimi hem de Sovyet Bolşevizmi ortadan kalkacaktı ve Londra, Batı’nın tartışılmaz hegemonu olarak görülmeye hak kazanacaktı. ” 1938’de Münih sonrası, Hitler bağımsız bir dış politika izlemeye başladı ve bu da sonuçta Çekoslovakya’nın geri kalanının işgali, Sovyet-Alman saldırmazlık paktının imzalanması, Polonya ve Fransa’nın işgaliyle sonuçlandı, bu da Londra için kötü oldu.
Shiskin’e göre, savaş sonrasında İnanılmaz Operasyonu’nun oluşturulması, “Londra’nın daha önce denenmiş ve gerçek taktikleri kullanarak Sovyetler Birliği ve ABD’yi bir çatışmaya itip, Britanya İmparatorluğunu kurtarma girişimi olarak görülebilir”. Akademisyen sözlerini, “Bu, İngilizlerin mevcut durumdan kurtulma girişimiydi. Yeni bir savaş güç dengesini değiştirmeyi mümkün kılacaktı. Yeni bir savaşın milyonlarca insanın ölümüne yol açacağı gerçeğine gelirsek – böylesi bir şey ne zaman İngiliz elitlerin umurunda olmuştu ki?” diye bitiriyor.
Bu makale SPUTNİK’te yayınlanan İngilizce orijinal versiyonundan çevrilmiştir.
Çeviri: Irmak Gümüşbaş