
Gerçek adı Rosemarie Magdalena Albach- Retty olan Alman-Fransız sanatçı 23 Eylül 1938’de o dönem Almanya’nın kontrolünde olan Viyana’nın bir kasabasında dünyaya gelmiştir. Sanatçı bir aileden gelen Alman asıllı sanatçının Avusturyalı babası sinema ve tiyatro oyuncusu Wolf Albach-Retty, annesi ise 1930’larda oldukça ünlü olan bir oyuncu Alman Magda Schneider’dir. Savaş dönemine denk gelen tarihsel kesitte annesi ile babasının boşanması nedeniyle Romy Schneider hayatının ilk ön dört yılını anneannesinin yanında ve yatılı okullarda geçirmiştir. Doğumundan sadece dört hafta sonra anneannesine emanet edilen oyuncu burada erkek kardeşiyle birlikte anneannesi tarafından büyütülmüştür.
1949 yılında bir kız lisesine başlayan Schneider daha okul yıllarında oyunculuğa merak saldı. Okulun düzenlediği tiyatro gösterilerinde rol aldı. 1952 senesinde günlüğüne şöyle yazmıştı: “Eğer bana kalsa hemen oyuncu olurdum. Güzel bir film gördüğümde hemen oyuncu olmak istediğim aklıma gelir. Ben oyuncu olmalıyım”. Güzel oyuncu bunları yazdıktan bir sene sonra 1953’te okulu bırakır. Daha sonra Köln’de, yetenekli olduğu başka bir alan olan resim konusunda eğitim alsa da ilk filminde rol olmak için resimle ilgili planlarından vazgeçer.

Hiç oyunculuk eğitimi almayan güzel yıldız, 1953 yılında ilk kamera deneyimini gerçekleştirdikten kısa bir süre sonra okulu tamamen bırakır. Kariyeri üvey babası Hans Herbert Blatzheim tarafından yönetilir. Yaşamı boyunca tam 61 filmde rol alır. Filmlerde gösterdiği başarılardan dolayı Romy Schneider, başarılı bir oyuncu, bir sinema ikonu, bir cazibe simgesi olarak tarihe geçti.
Romy Schneider’in özel yaşamı, aşkı tarafından terk edilmesi, eski kocasının intiharı, oğlunun kaza sonucu ölümü gibi birçok trajediye sahne olmuştur.
1953 yılında Hans Deppe’nin “Beyaz Leylaklar” filminde annesi Magda Schneider ile birlikte kamera karşısına geçti ve sinema hayatına başladı. Bu filmde rol aldığında sadece 15 yaşındaydı ve Kraliçe Viktoria’nın gençliğini canlandırmıştı.
1955 yılından başlayan, başrolde oynadığı Sissi üçlemesiyle şöhreti yakaladı. Bu şöhret ona o kadar yapışmıştı ki oyuncu daha sonra bu şöhretten kaçmak ve kurtulmak istediğini söyleyecekti. İkinci filmini çevirdikten sonra Romy adını aldı. Sissi üçlemesinin her üç filminde de Karlheinz Böhm ile birlikte çalıştı. Böhm ile yakın arkadaş oldular ve bu ilişki uzun yıllar devam etti.

Romy Scheider, 1958 yılında “Christine” filminde rol aldığında ilk kez Fransız sinemasının süper starı Alain Delon ile karşılaştı ve ona aşık oldu, onun için Fransa’ya yerleşti. 1963 yılının son günlerinde Alain Delon onu ansızın terk edene kadar beş yıl birlikte oldular.
Schneider aynı zamanda ünlü yönetmen Orson Welles’in 1962 yapımı Kafka’nın Dava kitabının uyarlaması olan bir filmde rol aldı. Yine ünlü İtalyan yönetmen Luchino Visconti’yle birlikte çalışma fırsatı buldu. Théatre Moderne’de pek çok başarılı oyunda sahne aldı. Pek çok ünlü oyuncuyla birlikte çalışma fırsatını yakaladı.
Alain Delon ile 1963’te ayrılan çift, yaşam boyu sürecek bir dostluk kurmayı başardılarsa da Romy Scheider terk edilmesinin ardından annesinin yanına Berlin’e döndü. 1966 yılında kendinden 14 yaş büyük yönetmen Harry Meyen’le evlendi. Mutsuz bir ilişki yaşamasına rağmen evinin kadını oldu. Bu ilişkiden bir oğlu oldu. Ancak Alain Delon’un devreye girmesiyle, Romy her şeyi bırakıp yeniden oyunculuğa ve Delon’a döndü. Meyen ise daha sonra kendisini asarak intihar edecekti.
İki oyuncu, Delon ve Schneider, birlikte, gişe rekorları kıran La Piscine / Sen Benimsin’i (1968) çekti. Romy, yılların acısını çıkarırcasına, Claude Sautet, Orson Welles gibi ünlü yönetmenler, Yves Montand ve Marcello Mastroianni gibi dev oyuncularla birlikte kamera karşısına geçti.

Schneider kariyerine 70’li yıllarda Paris’te devam etti ve Claude Sautet ile beş film çekti. Bu filmler Schneider’e Fransa çapında büyük bir ün getirdi ve bu tarihten sonra çektiği bütün filmlerde büyük başarılara imza attı. Bu filmlerin arasında genç oyuncunu Alman Yahudisi bir mültecinin II. Dünya Savaşı’nda başından geçenleri anlattığı bir film olan 1973 tarihli Le Train filmi de vardı. Yine 1974 tarihli En Önemli Şey: Aşk isimli filmiyle Fransa’nın oskarı olarak bilinen Cesar Ödülü’ne layık görüldü. Schneider hayatının sonuna kadar ses getiren pek çok başka filmde de rol aldı.
Alain Delonla ayrıldıktan sonra evlendiği Alman oyuncu ve yönetmen Harry Meyen ile bir oğlu olsa da boşandılar. Schneider o zamanlar yasak olan kürtaj hakkı için dönemin kadın örgütleri ve entelektüelleriyle birlikte kampanyalar düzenledi. 1975 senesinde Schneider özel yardımcısı Daniel Biasini ile evlendi ve bu evlilikten de daha sonra aktrist olacak olan bir kızları dünyaya geldi.
1981 yılının temmuz ayında çok trajik bir olay yaşandı. Schneider’in 14 yaşındaki oğlu David üvey babasının evindeki dikenli tel örgülere takılarak uyluk atardamarının yırtılması sonucu öldü. Annesinin Schneider’in “anne oğlum öldü” çığlıklarıyla uyandığı kaydedilir. Bu trajik olayın ardından Schneider’ın aşırı alkol almaya başladığı belirtilir.

Schneider’ın yaşamı başarılarla olduğu kadar acılarla da örülüdür ve oyunculuğu kadar özel hayatıyla da ilgi uyandırmıştır. Alain Delon’un kendisini terk etmesi, oğlunun 14 yaşındayken ki ölümü ve eski eşinin intiharı bu acıların en bilinenleri. Anlatılanlara göre Romy Schneider kocası Meyen’in intiharını Alain Delon için onu terk etmesine bağlar ve büyük bir suçluluk duygusu yaşar. Bir başka rivayete göreyse sevgilisi Schneider’in cansız bedeniyle karşılaştığında elinde babasının kendisine verdiği bir not vardır ve notta şunlar yazar: “çocukluğunu cebine koy ve kaç, çünkü yapabileceğin tek şey bu.”
Romy Schneider 43 yaşında iken en verimli döneminde 29 Mayıs 1982 tarihinde Paris’teki evinde ölü bulundu ve ölüm nedeni kalp krizi olarak açıklandı. Kalp krizi geçirmeden aylar önce geçirdiği bir böbrek ameliyatının da kalbini yıprattığı belirtilir. Romy Schneider, çok sevdiği Paris’in yakınlarındaki Boissy Sans-Avoir adlı küçük köyün mezarlığına gömüldü. Mezar taşında sadece gerçek ismi Rosemarie Albach yazılı. Oyuncun ölümünden sonra onun adına ödüller verilmeye ve TV programları düzenlenmeye başladı.
Filmlerinden bazıları:
1953 – Wenn der weiße Flieder wieder blüht ( Beyaz Leylaklar)
1955 – Sissi
1956 – Sissi – Die junge Kaiserin ( Sissi Tahta Çıkıyor)
1957 – Sissi – Schicksalsjahre einer Kaiserin ( Sissi Kaderine Karşı)
1958 – Girls in Uniform
1958 – Christine
1959 – Katia
1961 – Boccacio ’70
1962 – Le Combat dans l’île ( Adadaki Savaş)
1962 – Le Procès ( Dava)
1963 – The Victors ( Zaferin Bedeli)
1963 – The Cardinal
1965 – What’a New Pussycat? ( Evlenmekten Korkmuyorum)
1969 – La Piscine (; Sen Benimsin)
1970 – Les Choses de la vie ( Hayat Bağları/Hayatın Cilveleri)
1972 – César et Rosalie ( Sen ve Ben)
1972 – The Assassination of Trotsky ( Meksika’da Cinayet)
1973 – Le Train ( Lekeli Güneş)
1974 – L’important c’est d’aimer ( Önemli Olan Sevmek)
1974 – Le Mouton enragé ( Çapkın Tilki)
1974 – Le Trio infernal
1975 – Le Vieux Fusil (Savaş Kurbanları)
1976 – Une femme à sa fenêtre (Camdaki Kadın)
1978 – Une Histoire simple ( Basit Bir Öykü)
1979 – La Mort en direct (Ölümü Beklerken)
1981 – Garde à vue (Korkunç Şüphe)

1979 İstanbul doğumlu. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü’nde tamamladı. Ardından Londra’daki Middlesex Üniversitesi’nde felsefe üzerine yüksek lisansını yaptı ve uzun seneler Londra’da yaşadı. Halen Hacettepe Üniversitesi’nde felsefe bölümünde doktora öğrencisidir. Bugüne kadar aralarında çevirmenlik ve editörlüğün de bulunduğu pek çok işte çalıştı. Aynı zamanda şair. Pek çok dergi ve fanzinde şiiirleri yayımlandı.