Her bir kişi için hayatın anlamı farklı tıpkı parmak izlerimiz gibidir. Dünya üzerinde yaşayan canlılar arasında öleceğini bilen tek canlı insandır. Bu sebeple dünyadaki varlığını sorgulayıp yaşamını anlamlandırarak nedenler yaratıp, ölümün ondan alamayacağı ardından bırakacağı isme yani kendisinden sonra da yaşayacak unvana sahip olmak ister. Bu istek bazıları tarafından sürekli bir motivasyon ile pes etmeden kendini geliştirerek, yapılmayanı yapmaya uğraşarak devam eder. Fakat bazıları içinse bir kabul ediş, bu dünyanın bir geçiş ve hayatın anlamının öteki dünyada olduğuna inanır.
Hayatın anlamını bireyin oluşturabilmesi için Amerikalı psikolog Abraham Harold Maslow’un “İhtiyaçlar hiyerarşisi” teorisinden yola çıkarak tanımlayalım. Maslow’a göre bu ihtiyaçlar hiyerarşisi beş aşamadan oluşan bir piramit şeklindedir. Ancak kişi aşamaların ihtiyaçları tam olarak yerine getirdiğinde bir üst aşamaya geçebilir. Maslow’un ilk aşamasına göre, kişi ilk olarak fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bunlar, nefes alma, yeme, içme, boşaltma, uyku, cinsellik, hareket etme vs. diyebiliriz. Ayrıca vücudumuzun öz denge (Homeostaz)sisteminin iyi çalışabilmesi için bu temel ihtiyaçların karşılanması gerekir. Öz denge insan yaşamında hayati önem taşır. Kendi içsel şartlarımızın, çevresel şartlara göre dengelenmesini sağlar. Bu öz dengeleme işlemleri, ısı, vücut kimyası, kan basıncı, solunum ve oksijen seviyeleri belirleme de görülür.Örneğin, hava çok sıcak ise öz denge insanı terletmeye başlar ki vücut ısısının çok yükselmesini engelleyebilsin diyedir.
Maslow’un piramidinin ikinci aşaması, güvenlik ve korunma ihtiyacı olarak belirlenir. Bireyin güvenlik ihtiyacı doğduğundan itibaren başlar. Bu nedenle, bebek,annesi veya bakıcısı tarafından temel ihtiyaçları tam sinyal verdiği zamanlarda yapılırsa, kendisini güvende ve korunmuş hisseder. İhtiyaçları geç ya da tam olarak karşılanmayan bebekler terk edilme, değersizlik, yetersizlik, güvensizlik gibi duyguları doğumu itibari ile kaydetmeye ve zihninde kodlamaya başlar. Bu da kişinin hayatı boyunca taşıyacağı bir duygu durumu olarak kalabilir. Ayrıca insanların güvenlik ve korunma kaygılarını yok edebilmeleri için finansal açıdan kendilerini güçlü hissetmeleri, bir evlerinin olması, güvenliklerinin sağlanması ve tehlikeden uzak olmak ikinci aşamanın tamamlanması için şarttır.
Üçüncü aşamada, sevgi ve aidiyet ihtiyacından Maslow söz eder. Burada kişinin yakınları ve başkaları tarafından onaylanıp sevilme ihtiyacının yanı sıra, bireyin kendisini sevmesinden de Amerikalı psikolog bahseder. Çünkü kendini seven insanın öz değer, öz saygı ve öz güven gibi kişinin “Kendiliğini” kabul etmesi ile doğrudan ilintili, kendinden memnuniyetini de temsil eder. Bireyin kendisinin yerini konumlandırması, kendisini tanıması ile başlar. Kişi kendisini konumlandırdığı, insanlarla güçlü iletişime geçtiği yerde aidiyet oluşturur.
Dördüncü aşama, saygı, bu aşamaya değer ihtiyaçları da denir. Kişi, ailesi ve toplum tarafından benimsenmesi için başarısını göstermeye ihtiyaç duyar. Yeterliliğini ve yetkinliğini ispat ettiğinde başkaları tarafından benimsenir ve prestij sahibi olur. Bu hal de kişiye saygınlık kazandırır.
Beşinci ve son aşama, kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Kişinin potansiyelinin sınırlarına erişerek becerilerini mükemmelleştirdiği, hayattan zevk almaya başlayıp, fayda sağlamaya başlayıp kendinden ve yaptığı şeylerden tatmin olduğu aşamadır. İşte bu aşamadan sonra insan öz değerlendirmesini yapıp ve ne için yaşadığını ifade etmeye başlar. Nedenine gelince kişi kendisini var etme kaygısından sıyrıldığında, hayattan zevk almaya başlar. Bir nevi hayatı basit hale indirgemeyi başarıp, çok fazla ciddiye almadan, yaşamı bir kutlama haline dönüştürerek.
Bu bakış açısına gelebilmek için, ölümlü olduğumuzu kabul edip, öleceğiz diyerek değil, yaşıyoruz diye düşünerek hayatın bize verilmiş bir hediye olarak kabul ettiğimizde anlam bulacaktır. Bir üniversitede profesör mezun olacak öğrencilere tek bir soruluk sınav yapar. Sınav sorusu sadece “Neden?” diye yazılıdır. Sınava giren tüm öğrenciler sayfalar dolusu cevap yazarlar neden sorusuna sadece bir öğrenci hariç! O öğrenci de sınavdan tek tam puan 100 alan öğrencidir. Öğrenci bu tek kelimelik sınav sorusuna iki kelime ile cevap vermiştir: Neden olmasın!
İşte bu öğrencinin diğerlerinden farklı olarak yaptığı gibi sorunun yalınlığında cevap verebilme becerisinde olabilmeliyiz. O zaman olayları abartmadan anlık etkileşim ile değerlendirip, hayatı karmaşık hale getirmeden o sadelikte karşılayabiliriz. Hayatın anlamı onu nasıl algılayıp, yorumladığımızla doğrudan ilintilidir ve her insan için duygular, oluşturulan kavramlar, tutumlar, inanışlar farklıdır. Bu farklılıklar da her bir kişi için hayata farklı bir anlam yüklemesini sağlayacaktır.
Spor psikoloğu Zeynep Eylem Şenkal İstanbul doğumludur. Doksanlı yıllarda profesyonel olarak hem milli takımda hem de Fenerbahçe kulübünde voleybol oynadı. Marmara Üniversitesi Spor Bilimlerinden mezun olduktan sonra sporcu pskolojisi konusunda çalışmalar yapmaya başladı. İngiltere Londra’da beş yıl kaldı ve burada BBP University’de yüksek lisans psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra “Premier League” takımlarından Chelsea ve Arsenal futbol kulübünde çalıştı. Şu anda İstanbul’da Fransız Lape hastanesinde çalışmaktadır.
Zeynep Eylem Şenkal’ın farklı konularda ödülleri vardır. Pertevnial Lisesinde Liseler arası 5000 metre koşusunda birinci oldu, okuluna kupa kazandırdı. Fenerbahçe genç takımında oynarken lig şampiyonluğunu kazanan takımın ilk altısında oynadı. Okulu Marmara Üniversitesinin takımında üniversiteler arası şampiyonluk kazanan takımın ilk altısında oynadı.
Formula 1 takımlarından Redbull ile beş yıl boyunca çalıştı ve 230 dünya şehri gördü.
Sporun dışında da başarıları bulunan Zeynep Eylem Şenkal 1996 Türkiye Best Model seçildi. 1998 yılında Kore’de yapılan “Miss Universe” yarışmasında dünya birincisi seçildi. 15 tiyatro oyununda baş rolde oynadı. En son tiyatro oyunu “Necmiq” ile “En iyi komedi oyunu” ödülünü ekibi ile beraber kazandı. Onlarca televizyon programı sundu. Sinema ve dizi filmlerde oynadı. Ayrıca tiyatro öğrencilerine drama dersleri verdi.
Zeynep Eylem Şenkal tüm bu tecrübelerini harmanlayarak ünlü ya da değil sporcu ve ya kendini geliştirmek isteyen bireylerle mesleği kapsamında; kişinin kendisinin potansiyelinin sınırlarına erişebilmesi için bilimin ve teknolojinin ışığında kişiye özel fiziksel ve zihinsel çalışmalar yürütmektedir.
Daha fazla bilgi için www.eylemsenkal.com