Her şeyin birbiri ile ilintisinin olduğu inancına sahip insanlardanımdır. Tüm bilimlerin, jeolojiden, arkeolojiye, antropolojiden, arkeolojiye, tıptan, teknolojiye, matematikten, felsefeye veya fiziğe kadar sanki birbirinden bağımsızmış gibi görünen tüm disiplinlerin birbirine derinden bağlı, iç içe olduklarını biraz ilgilenince görebilirsiniz.
İşte bu düşünceyi onaylayan bir teori’nin son zamanlarda bulunduğunu öğreniyorum ve buna “Unification” Türkçesi “ Birleşme” dendiğini öğreniyorum. Buna bir nevi “Bağlantısallık” da diyebiliriz. Evreni ifade ederken bu teorinin üç temel anlayış ile şekil aldığı ve bu teoriye göre işlediğinden söz edilir. Bu üç güç, elektromanyetik, zayıf kuvvet ve güçlü kuvvet, evrenin devinimlerinden sorumludur diye anlatır fizikçiler.
Fizik kanunlarını hiçe sayarak yaşayamayız. Dünyada icat edilen her aletin, her icadın temelinde fizik kanunları vardır. Fiziği anlamaya başladığımızda dünyayı ve evreni de anlarız. Özellikle kuantum fiziğinin izahı ile şimdilerde kullandığımız akıllı telefonlardan, bilgisayarlara, elektronik aletlerden, arabalara, uçaklara hatta roketlere ve robotlara kadar sayamayacağımız kadar çok aletin 19. yüzyılın başlarında yazılan fizik formüllerine borçlu olduğumuzu söylemek yanlış olmaz. Bu formüllerin yaratıcısı ise değeri zamanında anlaşılmamış James Clerk Maxwell’dir.
Tarihte matematiksel fizikçi olarak geçen esasında teorik fizikçi James Clerk Maxwell dünya ve evrende olan her objenin hatta göremediğimiz şeylerin, misal, elektromanyetik gibi, matematiksel formüllere döküp ölçüle bilineceğine inanır ve bunu başarır da fakat döneminde çok fazla kendisinden söz edilmemesinin sebebi yaptıklarının anlaşılıyor olmamasından kaynaklanıyordu. Maxwell’in formülleri sayesinde şu an sahip olduğumuz hızlı, uzay çağı teknolojilerine, yapay zekaya kadar sahibiz.
Isaac Newton’un fizik açıklamalarını tek doğru kabul edip hala onun formülleri üzerinden yaşantımıza devam etmiş olsaydık muhtemelen hala 1900’lerde yapılan arabalara hala biniyor oluyorduk. Fakat zamanında bir bilim adamı çıkıp ki bu Maxwell’dir, Newton çok değerli bir bilim insanıdır ama hesaplarında eksikler var deyip, yeniden formüller geliştirip farklı şekilde fizik kanunlarını açıklamaya çalıştığında yepyeni icatlara yol açmış olur. Aynı zamanda şimdilerde bilinen kuantum fiziğinin de atasıdır.
Isaac Newton’un savunduğu; ışık, küçük parçacıklardan oluşur fakat James Clerk Maxwell’e göre ışık; elektro manyetik dalgadır. İşte Maxwell bunu 19. Yüzyılda matematik formülleri ile açıkladığı zaman 21. Yüzyılda nelere kadir olacağını o bile tahmin edemezdi. Bu övgüyü yeterince yaşadığı zamanda alamamış bilim insanı fiziğin temellerini kökten değiştiren anlayışın temellerini atması ve bunu gerçeklik algısının alanlar ile ifade edileceğini söylemesi modern çağımızda da çığır açtığını söyleyebiliriz. Maxwell’in araştırması ışık ve ısının yanı sıra radyasyon (Işıma) ile ilgili de ilk temelleri atmış oluyordu.
Maxwell sayesinde onun formüllerini kullanarak yapılan icatlardan söz etmek gerekirse, ilk olarak Heinrich Hertz’den söz etmeliyiz. Hertz radyo dalgalarını bulur ve sonra Guglielmo Marconi de radyoyu ve televizyonu icat eder. Daha yüksek frekanslı radyo dalgaları kullanılarak radar icat edilir ve sonra uçaklar, gemiler vs. gibi benzeri. Peşinden mikrodalga Maxwell’in formülleri ile keşfedilir ve mobil iletişim de başlamış olur. Sonrasında Kızıl ötesi dalgalar ile tıpta ve güvenlikte artık kullanılan termal görüntülemeler, uzaktan kumandalar devreye girer. Daha sonra mor ötesi dalgalar bulunur ve bununla beraber floresan lambalar medikal araştırmalarda baş rolü alır. En son kanser tedavilerinde kullanılan gamma ışınları bulunur. Ayrıca gamma ışınları gıdaları sterilize etmek için de kullanılmaktadır. İşte tüm bunlar ve sayamayacağımız kadar farklı icat James Clerk Maxwell’in denklemleri sayesinde edinilmiştir.
Elektrodinamik yasaları keşfi ile elektriğin manyetik alan oluşturduğunu ve manyetik alanın da elektrik üreteceği Maxwell sayesinde ispatlanmıştır. Zamanında okullarda okutulan fizik dersinin “Aman ne gereksiz ne işe yarar” diye ilgi alanımıza girmeyen gerçek hayatta kullanamayacağımız bilgiler diye düşündüğümüz fiziğin ve matematiğin ne denli hayati olduğunu fark etmek, ilgilendikçe zevk veren ve tüm yaşamı fizik kuralları ile yorumlamaya çalışmak mantık ve anlam oluştururken müthiş yardımcı olduğunu keşfedenlerdenim. Özellikle termodinamik yasasının ilişkiler boyutunda da geçerli olduğunu anladığımda “Enerji” boyutunda kontrolün mümkün olduğunu görmek heyecan vericiydi.
Şimdilerde insanların enerji ve frekans yükseltme çalışmalarının hızla dünyaya yayılmasını açıklayan bir farkındalık devrimi içindeyiz. Bilimin sunduğu çözümleri, hayatımıza sağladığı kolaylıkları yaşarken, bunu insanlığa sağlayanlara haklarını teslim etmek gerekmektedir. Zamanında ne dedikleri anlaşılamamış, tabulara ve önyargılara rağmen bu uğurda ölümü bile göze almış, aynı zamanda araştırmalarına kaynak bulamadıkları halde hayatlarını buluşlarına ve keşiflerine adamış insanların dünyayı nasıl değiştirdiğini ve bizim hayatlarımıza nasıl dokunduklarını görüp şükran sunulması gerektiğini düşünenlerdenim.
İnsanın, bulunduğu ortam ve gözle görülebilecek olandan çok büyük ve çok küçük hatta beş duyu organımızla göremeyeceğimiz ne varsa hepsinden etkilendiği, ayrıca hissedebilecek ve kontrol edebilecek kadar güçlü olduğu bir sistemde yaşar. Kimine göre zırvalık olan Astroloji biliminin, kontrol edilemeyen bir fenomen olduğuna inanılan frekansların ya da spiritüel dünyanın açıklamaya çalışıp ve mindfulness pratikleri çözümlerinin bilim ve klasik tıp dünyası tarafından da kabullenmeğe başlandığı aydınlanma çağındayız.
Spor psikoloğu Zeynep Eylem Şenkal İstanbul doğumludur. Doksanlı yıllarda profesyonel olarak hem milli takımda hem de Fenerbahçe kulübünde voleybol oynadı. Marmara Üniversitesi Spor Bilimlerinden mezun olduktan sonra sporcu pskolojisi konusunda çalışmalar yapmaya başladı. İngiltere Londra’da beş yıl kaldı ve burada BBP University’de yüksek lisans psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra “Premier League” takımlarından Chelsea ve Arsenal futbol kulübünde çalıştı. Şu anda İstanbul’da Fransız Lape hastanesinde çalışmaktadır.
Zeynep Eylem Şenkal’ın farklı konularda ödülleri vardır. Pertevnial Lisesinde Liseler arası 5000 metre koşusunda birinci oldu, okuluna kupa kazandırdı. Fenerbahçe genç takımında oynarken lig şampiyonluğunu kazanan takımın ilk altısında oynadı. Okulu Marmara Üniversitesinin takımında üniversiteler arası şampiyonluk kazanan takımın ilk altısında oynadı.
Formula 1 takımlarından Redbull ile beş yıl boyunca çalıştı ve 230 dünya şehri gördü.
Sporun dışında da başarıları bulunan Zeynep Eylem Şenkal 1996 Türkiye Best Model seçildi. 1998 yılında Kore’de yapılan “Miss Universe” yarışmasında dünya birincisi seçildi. 15 tiyatro oyununda baş rolde oynadı. En son tiyatro oyunu “Necmiq” ile “En iyi komedi oyunu” ödülünü ekibi ile beraber kazandı. Onlarca televizyon programı sundu. Sinema ve dizi filmlerde oynadı. Ayrıca tiyatro öğrencilerine drama dersleri verdi.
Zeynep Eylem Şenkal tüm bu tecrübelerini harmanlayarak ünlü ya da değil sporcu ve ya kendini geliştirmek isteyen bireylerle mesleği kapsamında; kişinin kendisinin potansiyelinin sınırlarına erişebilmesi için bilimin ve teknolojinin ışığında kişiye özel fiziksel ve zihinsel çalışmalar yürütmektedir.
Daha fazla bilgi için www.eylemsenkal.com