

Yapay zekâ (YZ) teknolojileri, bireylerin yaşamlarını ve küresel ekonomileri köklü bir şekilde dönüştürmeye devam ediyor. Ancak bu dijital devrimin ardındaki görünmeyen güç olan enerji, giderek daha kritik bir mesele haline geliyor. Büyük dil modelleri, otonom sistemler ve kesintisiz çevrimiçi hizmetler; yüksek kapasiteli veri merkezleri aracılığıyla çalışmakta ve bu merkezlerin elektrik tüketimi, doğrudan karbon ayak izimizi etkilemektedir.
Bu bağlamda, İspanya’nın 2025 yılında kaydettiği yeşil enerji başarısı, tüm dünyada dikkat çekmişti. Özellikle İspanya ve Portekiz’de birkaç gün süren enerji kesintileri sonrasında, bu başarı bir kez daha küresel kamuoyunun gündemine oturdu. Adeta bir “İspanyol enerji modeli” oluştu. Bazı komplo teorisyenlerine göre ise bu kesintiler, geleneksel fosil yakıt lobilerinin İspanya’nın yeşil enerji başarısına karşı sabotaj girişimi olabilir diyor. Elbette bu iddialar şimdilik yalnızca birer komplo teorisinden ibaret. Bundan sonraki gelişmelerin nasıl seyredeceğini hep birlikte göreceğiz.
İspanya’nın 23 Nisan 2025 Günü Enerji Kaynak Dağılımına ait grafik. Diagram rüzgâr enerjisinin o günkü toplam üretimdeki baskın rolünü net şekilde ortaya koyuyor.

Yapay Zekânın Patlayan Enerji Açlığı
Yapay zekâ sistemlerinin yükselişi, enerji altyapıları üzerinde artan bir baskı yaratmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2023 yılına ilişkin tahminlerine göre, küresel veri merkezlerinin elektrik tüketimi 2030 yılına kadar %25 ila %40 oranında artabilir. Bu durum, yalnızca yapay zekâ uygulamalarının değil; aynı zamanda bulut hizmetleri ve genel dijitalleşmenin enerjiye olan bağımlılığını da açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Fosil Yakıt Paradoksu ve Enerji Güvenliği
Birçok ülke, enerji güvenliği ile karbon salımını azaltma hedefleri arasında sıkışmış durumdadır. Örneğin, küresel ölçekte faaliyet gösteren beş büyük danışmanlık şirketinden biri olan Deloitte’un 2023 tarihli analizine göre; Almanya ve ABD gibi ülkeler, bazı yenilenebilir enerji projelerini ya ertelemek ya da tamamen iptal etmek zorunda kalmıştır. Bu süreçte, bazı kömür ve doğal gaz santralleri yeniden devreye alınmıştır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında yaşanan enerji arzı krizi ise bu tercihlerin ardındaki jeopolitik gerekçeleri daha da belirgin hale getirmiştir.
Yenilenebilir enerjinin en büyük dezavantajlarından biri kesintili olma sorunundur(intermittency). Güneş ve rüzgâr enerjisi, doğası gereği sürekli üretim sağlayamaz; bu da şebeke ölçeğinde batarya depolama sistemleri, yeşil hidrojen teknolojileri ve akıllı şebeke çözümlerini zorunlu kılmaktadır. İspanya, bu hedefe ulaşmak adına son 20 yılda şu alanlarda önemli yatırımlar gerçekleştirmiştir:
- Akıllı şebekeler,
- Gelişmiş talep yönetimi yazılımları,
- Elektrik altyapısının modernizasyonu.
Bu yatırımların maliyeti kısa vadede yüksek olmakla birlikte, uzun vadede ekonomik ve çevresel faydalarının çok daha ağır bastığı görülmektedir.
Küresel Enerji Geleceği: İki Ayrı Yol Ayrımı
Dünya ülkeleri, günümüzde iki farklı enerji geleceği arasında bir tercih yapmak durumundadır. Bu sürecin nasıl ilerleyeceğini öngörmek güçtür; zira çok çeşitli çıkarlar söz konusudur ve fosil yakıt şirketleri hâlâ küresel ölçekte oldukça güçlüdür.
Yeşil enerjinin kısa ve uzun vadede sağlayabileceği kazanımlara ve potansiyel zorluklara kısaca göz atalım:
1. Fosil Tabanlı Enerji Modeli:
Yüz yılı aşkın bir geçmişe sahip olan fosil yakıt temelli enerji sistemi, oturmuş altyapısı ve tedarik güvenliği ile halen güçlüdür. Ancak uzun vadeli riskleri arasında çevre kirliliği, iklim hedeflerinden sapma ve enerji dışa bağımlılığı yer almaktadır.
2. Yenilenebilir Enerji Modeli:
Karbonsuzlaşma ve enerji bağımsızlığı/egemenliği açısından büyük avantajlar sunar. Fakat bu model, yapısal bir dönüşüm gerektirdiği için yüksek yatırım maliyetleri ve gelişmiş teknik altyapı ihtiyacı gibi ciddi zorluklar taşımaktadır. İspanya ve Portekiz’de yaşanan son enerji kesintileri, teknik altyapının hâlen yeterince istenilen düzeye ulaşmadığını göstermektedir.
Tüm bu sorunlara rağmen, kısa ve uzun vadeli faydalar karşılaştırıldığında İspanya örneği, güçlü bir siyasi irade ve teknik hazırlık ile çevresel sürdürülebilirliğin dijital gelişimle uyumlu hâle getirilebileceğini göstermektedir.
Dijital Devrimi Sürdürülebilir Enerjiyle Beslemek
Yaklaşık bir hafta önce, 23 Nisan 2025’te, İspanya ulusal elektrik şebekesini tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalıştırmayı başardı. Bu başarı, sıradan bir hafta içi gününde, sanayi ve ticaretin tam kapasiteyle işlediği bir anda gerçekleşti. Dolayısıyla bu gelişme, yalnızca sembolik bir zafer olmanın ötesinde, teknik olarak sürdürülebilir bir dönüşümün mümkün olduğunu kanıtlayan önemli bir örnektir.
(Kaynak: İspanya Ekolojik Dönüşüm Bakanlığı, 2025 Basın Açıklaması)
Yapay zekâ çağında enerji, sadece bir kaynak değil; aynı zamanda stratejik bir güç unsuru hâline gelmiştir. İspanya’nın deneyimi, yeşil enerji yatırımlarının hem iklim kriziyle mücadelede hem de dijital altyapının güçlendirilmesinde ne denli kritik bir rol oynayabileceğini ortaya koymaktadır. Bu örnek, gelecekteki dijital toplumları şekillendirecek enerji politikalarının yönünü belirleyebilir.
Kaynakça:
- IEA. (2023). Electricity 2023: Data Centres and Energy Demand. https://www.iea.org/reports/electricity-2023
- Deloitte. (2023). AI Energy Futures: Balancing Demand and Decarbonization. https://www.deloitte.com
- IRENA. (2022). Renewable Power Generation Costs in 2022. https://www.irena.org
- Ministerio para la Transición Ecológica y el Reto Demográfico. (2025). Boletín de prensa nacional. https://miteco.gob.es