
İslamofobi Kelimesinin tarihsel bir arka planı olmakla birlikte, günümüzde çok fazla kullanılmasına neden olan olay; El-Kaide terör örgütü tarafından yapılan 11 Eylül 2001 saldırılarıdır. Bu olay sonrasında siyasi ve sosyal alanlara yansımış olan İslamofobi, “İslam korkusu” İslam düşmanlığı, nefreti gibi kelimelerin karşılığında kullanılmaya başlanmıştır. “İslami terör yaftası ile “İslam dininden nefret edenlerin, nefretlerine kılıf bulunmuş” çoğu Avrupa, Amerika ülkesinde bazı kesimlerce kanıksanmış bir terimdir.
Stigma ise: “Damgalama, sosyal damgalanma, dışlama” “ötekileştirme” ‘’aşağılama’’ ‘’suçlama, kurban etme, gözden düşürme, itibar kaybettirme, hor görme”, gibi anlamlara karşılık gelen, normal dışılığı ifade eden sosyolojik ve psikiyatrik bir kavramıdır. Bir nevi fişlemenin İngilizcesidir de denilebilir.
Bu fobiyi; İslam fobisinin en başat müsebbipleri, kendilerini Müslüman olarak tanımlayan terör örgütleri ve onların destekçileridir. Müslüman ve İslam adını kafasına göre kullanan öldürmeye ve nefrete endekslenmiş, “cihat” kelimesini yaptıkları terörizme kılıf olarak kullanıp, meşrulaştırmaya çabalayan teröristlerdir.
Yine dini siyasallaştırıp, nefretlerine, kendilerince yorumladıkları dine, motivasyon aracı olarak kullanan bir çok terör örgütü ve bu terör örgütlerini destekleyen çok sayıda ülke vardır. Örneğin; Boko Haram, IŞİD’ El-Kaide, Taliban vb. gibi. Bu örgütler ve onları destekleyen ülkeler, İslam ve Müslümanlar adına ülkelerini yönetip, İslam adına şiddet uygulayıp, vahşetlerine referans olarak ta hadis ve kurandan ayetleri tefsir ediyorlar.
Allah-u Akbar deyip, canice kafa kesip, akla hayale gelmeyecek ölüm yöntemleri ile canavarca insanları öldürmeleri, kadınlara ve çocuklara din adına, insanlık dışı, sapıkça muamelede bulunmaları, İslam korkusu ve nefretini arttırmıştır doğal olarak.
Müslüman Toplumların, bu ve benzeri sorunlar yaşaması; Batı Avrupa menşeli midir? Yoksa kusur Müslümanlarda mıdır? Düşünmek gerek. Lakin bu kadar insan bir şeyden korkup çekiniyorsa, şapkayı çıkarıp özeleştiri yapılmalıdır.
Bu anlamda; Hristiyan Hitler’in, Yahudi soykırımı yaparken Alman halkı da korkudan yâda isteyerek destek verdiğini okumuşsunuzdur. Neden bu büyük vahşet üzerinden “Hristiyan terörü,” Alman terörü gibi yaftalar, stigmalar oluşmadı? Günümüzden bu olaya bakınca Almanya devleti ve halkı bu büyük soykırım karşısında özürler dilemiş, kendini geliştirmiş ekonomik, sosyal ve insani anlamda büyük devrimler yapıp çok kültürlü bir yaşama imza atmıştır.
Milyonlarca Müslüman Türkiye vatandaşının; Hristiyan ülkelerinde, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşaması bu durumun örneğidir.
Müslüman coğrafyasına baktığımız zaman zulümler, vahşetler, ilkellikler aynı hızla devam etmekte ve yapılan zulümler bir takım çevrelerce kışkırtılıp çoğaltılmak ta ve haklı bulunmaktadır.
İstediğiniz kadar İslam sevgi, şefkat, merhamet, eşitlik ve adalet dini deyin, pratik yaşamda bunun örnekleri yoksa bu durumun gerçekliğine hiç kimseyi ikna edemezsiniz. Sayın samimi Müslümanlar!!! Müslüman aydını olmaya soyunmuş zatı muhteremler.!!! Hamasete, slogana gerek yok. Gayet soğukkanlı bir şekilde bu durumun özeleştirilisini yapın, daha sonra suçlayın batıyı, Avrupa’yı, Amerika’yı.
İnsanların kin ve öfke ile yetiştirildiği, tek tipçi yaşamın övüldüğü, çok dilli, çok dinli, çok kültürlü yaşamın istenmediği ve hatta düşman görüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Tekçiliği tekelciliği öven bunun aksini düşünenleri terörist ilan edenlerin; Avrupa, Amerika ülkelerinde Müslümanlara karşı yürütülen ötekileme, dışlama, istememe, aynı mentalitenin tezahürüdür. Mazeret, mağduriyet üretmeden önce bu durumun öz eleştirisini yapın.
IŞİD vb terör örgütleri sahneye sunularak, dünyaya işte İslam budur diyenler kimdir? Bilemiyoruz. Çünkü teslim olan IŞİD canilerinin tek başına iken birer zavallı, yobaz, cahil, ilkel kişiler olduğunu ekranlardan gördük. Örgütlü hallerinde ise hilafet devleti kurmayı düşünen, tehlikeli bir çoğunluk olduklarına tanık olduk. Bu zavallı ama nefret dolu, cahil insanları İslam adına Orta doğu sahnesine itenler kimlerdir?.
Çekin!!! Elinizi İslam dininin üzerinden. Gelişmiş, medeni, çağdaş, rasyonel, ilkeli bir Orta doğu için, dini siyasetten ve vahşi terör örgütlerinden kurtarın. O zaman mutlu ufuklara gebe olur, Müslüman çoğunluğun yaşadığı coğrafya.
Müreffeh, özgür olan, baskıcı, zalim olmayan. Bir coğrafyada, yani kendi ülkelerinde, Orta doğu ülkesi insanları, değer görüp, özgür olup, rahat ederlerse, Avrupa ya gitmezler. Gitseler dahi hor görülmezler, küçümsenmezlerdi. islamofobi gibi nefret söylemlerine, kötü bakışlara da maruz kalmazlardı.
İslam dini ve diğer herhangi bir dine inanmış samimi insanlar, ibadet etmekten başka amacı olmayanlar, camilerinde, kiliselerinde, mabetlerinde ibadet ederken, suçsuzca bombalanıp, silahlarla taranıp şehit edilmezlerdi.
Müslüman toplumu önce çürümüşlüğünün nedenlerini irdelesin, araştırıp daha sonra tepki versin, Üzerine yaftalanan “stigmaya -lekelemeye.” Önce kendi gördüğü lekelerinden arınarak vahşetlere tepki göstererek kurtulunur ancak bu stigma’dan.
Hep denilir ya: terörün dini ve milliyeti yoktur. Fakat görüyoruz ki; terörün de, teröristin de dini de milliyeti de varmış. Lakin terör ve teröristin kötülüğü yüzünden, bir dini inanç veya bir millet toptan terörist ilan edilip küçük düşürülemez. Tıpkı Hristiyan, İskoç teröristin yaptığı caniliğin tüm Hristiyanlara ve o ırka mal edilmeyeceği gibi.
*Görüş gazetesi, farklı disiplinlerden, farklı görüş ve iceriklere açık bir platformdur. Makaleler Görüş gazetesinin editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir.

Elazığ’ da doğdu. Yüzüncü yıl üniversitesi sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra; Fırat üniversitesi eğitim fakültesinde, pedagojik formasyon eğitimi, ve yine Fırat üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde, Sosyoloji yüksek lisans eğitimini, İnönü Üniversitesinde ise aile danışmanlığı eğitimini tamamladı. Çeşitli özel ve resmi eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptı. Yerel ve ulusal gazetelerin yanısıra çeşitli internet sitelerinde makaleleri yayımlandı.