Turan Altuner: Meral Hanım, iç mimarlık sizce nedir? İç mimarlık neyi amaçlar? İç mimari ve mimarlık arasındaki fark nedir, birbiri arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Meral Akcay: Mekanları yapısal, işlevsel ve estetik ölçülere göre tasarlayan, çözümleyen bir meslek disiplini olarak tanımlayabilirim. İç mimarlık mekanların kullanım amacına yönelik beklentilere cevap vermeyi, Mekânsal sorunları çözümlemeyi amaçlar. Mimarlık genel olarak bakıldığında, mekân organizasyonunda dış kabukla ilgilenirken, iç mimar o kabuğun içiyle ilgilenir. Birbirinden disiplin olarak ayırmaya çalışmamak gerekiyor. Birlikte hareket edilmesi gereken iki disiplinden bahsediyoruz. Bir bütünün parçaları olarak algılamak gerekiyor.
Turan Altuner: Meral Hanım, bir iç mimar bir mekâna girdiğinde ilk dikkat ettiği şey nedir? Estetiği, mimari ahengi olmayan mekanlarda uzun zaman kalmak sizi rahatsız ediyor mu? Mesela müzisyenler, kötü müzik, yanlış nota duyduklarında rahatsız olurlar, kulaklarını kapatır, hatta mekânı terk ederler. İç mimarları bir mekânda ne rahatsız eder?
Meral Akcay: Güzel bir örnek vermişsiniz. Çok doğru. Mekanların bir dili, dokusu, ruhu ve ritmi var. Bu mekân algısı kişiden kişiye değişen bir konu. Kimi insanı rahatsız ederken sizi etmeyebilir. Aslında bu konu bilimsel kriterlere dayanarak cevap verilmesi gereken bir konu. Bu konu üzerine birçok araştırma ve makale var. Mekânsal algımızı belirleyen çok çeşitli bir katman var. Kişilik, bilinç altında bastırılan duygular hatta eğitime kadar uzayan bir liste, mekânsal algımızı belirleyen şeylerden sadece birkaçı. Rahatsız olduğumuz nedenler kişiden kişiye değişebiliyor. Beni renk konusu rahatsız ediyor genelde. Renklerin duygusal değerleri ve ritmim var çünkü. Bu konuya özellikle kendi projelerimde dikkat ediyorum.
Turan Altuner: Mimarlar ve iç mimarlar arasında tanımlanamayan bir çekişme var. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Meral Akcay: Gereksiz buluyorum. Mimarlık genel olarak bakıldığında multidisipliner bir çalışmanın ürünüdür. Çünkü; Tek başına mimarlık, tek başına iç mimarlık, tek başına mühendislik bir şey ifade etmez. Bütün olarak bakmak, konuyu bireysel boyuta indirgememek gerekiyor. Bu biraz kaba tabiriyle “Ben olmasam sen olmazsın” yaklaşımının neticesi. Oldukça sığ ve faydasız bir çekişme olarak değerlendiriyorum.
Turan Altuner: Bazı mekânlara girince insanın kulaklarına aniden çarpan bir gürültü bulutu vardır. İç mimarlık sadece görsel tasarımdan ibaret değil, çok daha ötesi. Mekanlarda sadece gözümüzü değil de duyularımızı da etkileyen etkenler nelerdir?
Meral Akcay: Maalesef çoğu var olan yapıda bu sorun var. Ses yalıtım değerleri, gürültü sınır değerleri temel alınarak tasarlanmayan mekanlarda bu hissi yaşayabiliriz. Sadece yapıların değil, kentlerin de gürültü açısından sağlıklı bir profil çizebilmesi için yürürlüğe giren yönetmeliklere uygun hareket etmemiz gerekiyor. Ses, renk, doku, malzeme, havalandırma gibi faktörler önemsenmesi gereken konular. Bu faktörleri salt estetik kaygılar eşliğinde kullanmak ve tercihlerimizi bu doğrultuda oluşturmak sonuç olarak fiziksel, psikolojik ve performans konusunda bizi zarara uğratır.
Turan Altuner: Öğrencilik yıllarımdan biliyorum, kaldığımız bir öğrenci yurdunda öyle son derece salaş mobilyalı, ortaklaşa kullandığımız bir oda vardı. Orada otururken kendimi çok huzurlu hissederdim. Bir meditasyon gibiydi o odada oturmak. Bazı mekanlar var insan orada kendini huzurlu hisseder ama , başka bir mekanda da ise kendini bir o kadar huzursuz hisseder ve nedeni bir türlü tanımlayamaz. Bu huzurlu bir mekan duygusu gittiğim bazı cami ve kiliselerde de dikkatimi çekmişti. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Meral Akçay: Bunu belirleyen o kadar çok neden var ki… Ben değil ama bilimsel çalışmalar bunu mekân algısındaki kriterlere bağlıyor. Bu kriterleri oluşturan şeyler ise kişinin kendi hayatındaki parametreler. Hayatı, çocukluğu, bilinç düzeyi, eğitimi çok farklı konuların bir bütündeki refleksi diye tanımlanabilir. Bir diğer neden ise mekanları kullanıcının konforunu, beklentilerini en iyi şekilde çözümleme, tasarlama süreciyle ilişkili.
Turan Altuner: Mimari ve iç mimaride farklı akımlar, ekoller var. Mimariye / iç mimariye farklı kültürlerde farklı yaklaşımların olduğu gibi, farklı çağlarda farklı ekoller öne çıkmış. Bu yaklaşımla baktığınızda günümüz mimarisini nasıl buluyorsunuz? Bu çağın bir ekolü var mı?
Meral Akçay: Mimarlık; salt teknolojik, teknik bir konu olmaktan öte, varoluşumuzun içinde barınan felsefe ve kültür konusuyla kendini ifade etmesi gereken bir konu. Her tarihsel dönemi, kültürü, coğrafi konumu, yaşamı, sadece tasarlamakla ekoller, akımlar oluşmuyor. İyileştirmek, daha yaşanır kılmak, katkısıyla öncü olmak, kültür-sanat mirası değerine ivme kazandırmak, sosyal yapı ve insanlar üzerinde etkili olmak gibi bir çok önemsenmesi gereken konuları içinde besleyerek oluşuyor. Bu çağın ekolü yaşam alanlarını bir kapsül içine sığdırmak, var olan ekol ve akımların üzerine hiçbir şey koymadan taklit etmek, öykünmek arasında gidip gelen bir sınırda. Genel çerçevede bakıldığında iyiye giden sürdürebilir, doğal olana yaklaşan, sadece görsel algıyı tatmin etmeyen, geleceğe taşınacak çizgiler de yok değil. Bu yolda ilerlerken verilecek emek önemli. Umutsuz değilim.
Turan Altuner: Feng Shui tasarımları da yaptığınızı biliyorum. Farklı kültürlerin farklı yaklaşımlarından bahsetmişken, biraz da Feng Shui ev ve ofis tasarımlarından bahsedelim. Nedir bu Feng Shui? Feng Shui ile tasarlanmış bir evde veya ofiste insan nasıl hisseder kendini?
Merak Akçay: Feng Shui kısaca mekân çözümlemeleri yaparken kullanıcının yaşamındaki enerji kalitesini mekân içinde doğru düzenlemeye çalıştığımız bir felsefe. Feng Shui ülkemizde maalesef bilgi kirliliğine fazlasıyla maruz kalan bir konu. Her hangi bir dini inanç sistemiyle işlemeyen bir felsefe olmasının dışında, kuzeye mor kese koyalım zengin olalım, güneye kırmızı kristal koyalım mutlu olalım gibi sıradanlaştırılmış basit hale getirilmiş durumun çok daha ötesinde, matematiksel hesaplamalarla uygulanan, ölçekli planlar üzerinden mekanların analizi yapıldıktan sonra sorunlu alanların çözümüne odaklanıldığı, ciddi bir konu olduğunu vurgulamam gerekiyor. Bu konuda bir iç mimar ve tasarımcı olarak Feng Shui uzmanlarıyla birlikte çalışıyorum. Kendi evim dahil olmak üzere bu konuda danışmanlık alan ve uygulamaya çalışan kimsenin zarar gördüğünü görmediğim gibi yaşam kalitesi konusunda faydasını gördüğümüzü rahatlıkla söyleyebilirim.
Meral Akçay Kimdir?
Mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra birçok firmaya proje direktörlüğü ve iç mimari- tasarım konsept danışmanlığı hizmeti veren iç mimar Meral Akçay bir çok başarılı projeye imza atmıştır. Mimarlık kariyerinde Feng Shui mimari olarak da bilinen Akçay, Borneo Mimarlık ve Tasarım firmasının proje direktörüdür. Meral Akçay Konsept ve Mimarlık firması kurucusudur. Aynı zamanda Sanat yönetmenliği yapmakta, Milliyet dekorasyon ve Bilim ve Ütopya dergisi köşe yazarlığı yapmaktadır.
Turan Altuner: Mekanların tasarım ve akustik boyutu bir tarafa, renk konusu da oldukça merak edilen önemli bir konu. Renkler mekanda nasıl kullanılmalı? Sizin özellikle tercih ettiğiniz bir renk veya renk kombinasyonunuz var mı?
Meral Akçay: Renk konusu oldukça önemli ve ciddi bir konu aslında. En başından beri konuştuğumuz mekân algısındaki belirleyici öğelerin başında gelen unsurlardan biri. Doğada ve hayatımız içinde algıladığımız her şeyin bir rengi var. Hatırladığımız çoğu şey renk algısıyla hafızamızda yer ediyor. Renk kullanma konusunda kesinlikle doğadan ilham almak, doğayı gözlemlemek çok önemli. Bir deniz kenarında, bir ormanda, bir dağ manzarasında, bir çiçeğin rengiyle neden mutlu oluyoruz, bize neden iyi geliyor bunları iyi analiz etmemiz gerekiyor. Mimari tasarım için, mimarlık tarihine baktığımızda yapıya, mekana anlam katmak, çevresiyle uyum sağlamak, kullanıcıya psikolojik olarak destek olmak için renklerin ritminden, dilinden ve kimliğinden yardım alındığı bir gerçek. Renkleri mekanda kullanmak için bir çok kritere dikkat etmek gerekir. Mekan metrekaresi, mekandaki stil ve tarz kimliği, kullanıcının tercihlerinin önemi gibi bir çok katmana dikkat ederek kullanmak gerekiyor.
Turan Altuner: Son olarak birazda iç mimar Meral Akçay’ı konuşalım. İç mimarlık dışında sanat yönetmenliği ve yazarlık yapıyorsunuz. En çok hangi işinizi yaparken mutlu oluyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?
Meral Akçay: Hepsi farklı disiplinler olsa da benim çerçevemde aynı çizgide yol olan işler. Sanat yönetmenliği serüvenim yeni başladı. Sinema, dizi, tiyatro ve konserlerin mekanlarını tasarlamak ve uygulamak üzerine bir yol. Dolayısıyla iç mimarlık ve tasarım yaptığım bir alan. Köşe yazarlığım konusunda da yine mimari, sanat, kültür üzerine yazıyorum. Birbirini besleyen işleri yapmanın mutluluğu hepsi için farklı bir yerde. Ayırmıyorum. Yeni projelerimiz var. Maalesef bütün dünyanın şu anda mücadele ettiği korona virüs, işlerimiz konusunda biraz yavaşlamamızı sağladı. Dolayısıyla var olan projelerimizi sosyal mesafe konusunda daha dikkatli olmak için bekletiyoruz. Şu an otel ve konut projelerimiz var. Tasarım aşamasında ilerlemeye çalışıyoruz.
Meral Hanım çok teşekkür ederiz bu güzel söyleşi ve bize vakit ayırdığınız için.
Turan Altuner, uluslararası ağırlıklı iktisat, uluslararası işletme yönetimi, kültürlerarası iletişim, kültür antropolojisi ve endüstri işletmeciliği okudu. İşletmeci, danışman ve kültürlerarası iletişim koçu olarak çalıştı. İlgi alanları ekonomi, uluslararası ilişkiler ve kültürlerarası iletişimdir.