
Keynes’in düşünsel çabaları, yalnızca ulusal capta ekonomi politikalarıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda küresel düzeyde de ekonomik istikrar arayışına yönelmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan uluslararası ekonomik düzen, küresel kapitalizmin istikrarlı bir şekilde işlemesini sağlamak amacıyla oluşturuldu.1944’teki Bretton Woods Konferansı’nın hedefi, savaş sonrası dönemin sorunlarını düzeltmek ve 1930’larda yaşanan Büyük Buhran’ın bir daha yaşanmaması için gerekli önlemleri almaktı.John Maynard Keynes, bu sistemin en önemli mimarlarından biri olarak öne çıkıyor.O, küresel ekonominin adil, esnek ve istikrarlı bir şekilde işlemesi için bir yapı tasarladı.Ancak, bu yapının, özellikle Amerikan ekonomik gücü ve altın standardı ile ilgili bazı önemli tutarsızlıklar nedeniyle tam olarak hayata geçirilemediği açık.Bu makale, Keynes’in vizyonunu, Bretton Woods sistemiyle olan çelişkilerini, sistemin temel taşları olan Altın ve Dolar’ı ve nihayetinde sistemin çöküşüne kadar olan süreci nacizane ele almaya calisacagiz.
Keynes’in Uluslararası Düzen Tasavvuru
Keynes’in düşünsel çabaları, yalnızca ulusal capta ekonomi politikalarıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda küresel düzeyde de ekonomik istikrar arayışına yönelmiştir. Büyük Buhran’ın yol açtığı sosyal ve ekonomik tahribat, Keynes’i kapitalizmin doğasındaki döngüsel krizlere karşı uluslararası ölçekte müdahaleci bir sistem tasarlamaya yönlendirmiştir. Keynes, ekonomik istikrarın ancak ülkeler arasında aktif işbirliği ve kolektif yönetim ile sağlanabileceğine inanıyordu¹.
1944’te Bretton Woods’ta önerdiği Uluslararası Takas Birliği (International Clearing Union) projesi, sabit ama ayarlanabilir kur sistemi, otomatik denge mekanizmaları ve uluslararası bir para birimi olan “bancor”u içermekteydi. Bu yapı, ödemeler dengesi açıkları ve fazlaları olan ülkeler arasında eşit sorumluluk ilkesine dayanıyordu. Keynes’in amacı, açık veren ülkelerin deflasyonist baskı altında ezilmesini değil, fazlalık veren ülkelerin de sorumluluk üstlenerek talep yaratmasını sağlamaktı².
Keynes ayrıca, altın standardını uzun süredir eleştiren bir ekonomistti. Ona göre, 19. yüzyılın romantize edilen klasik altın standardı, teoride otomatik bir denge sağlayıcı gibi görünse de pratikte büyük ekonomik dengesizliklere ve sosyal maliyetlere yol açmıştır. Keynes, “altının despotizmi” olarak nitelediği bu sistemin, hükümetleri ekonomik durgunluk dönemlerinde bile sıkı para politikası uygulamaya zorladığını savunmuştur³.
Altın standardının en büyük açmazlarından biri, merkez ülkelerde parasal genişlemeyi engelleyerek ekonomik büyümeyi sınırlandırmasıydı. 1925’te İngiltere’nin tekrar altın standardına dönmesi, ihracat rekabet gücünü azaltmış, deflasyonist baskılar yaratmış ve işsizliği artırmıştır⁴. Keynes, altının gerçek bir “meta para” olmaktan çok, ekonomik hareketliliği sınırlayan bir dogma haline geldiğini ileri sürmüştür.
Bretton Woods: İki Farklı Vizyonun Çatışması
Bretton Woods Konferansı, Keynes ile ABD’yi temsil eden Harry Dexter White arasında bir vizyon mücadelesine sahne olmuştur. Her iki taraf da savaş sonrası kaotik dönemin tekrarlanmaması için düzenlenmiş bir uluslararası finans sistemine ihtiyaç olduğunu kabul etmekle birlikte, bu sistemin nasıl işleyeceği konusunda ciddi görüş ayrılıkları vardı.
Keynes’in önerisi olan Uluslararası Takas Birliği, büyük ölçekte fonlar ve esnek kur mekanizmaları içerirken; White’ın önerdiği sistem daha sınırlı krediler, daha katı kurallar ve Amerikan dolarının merkezî rolü üzerine kuruluydu. White’ın planı, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi kurumlar aracılığıyla daha kontrollü bir yeniden yapılanmayı öngörüyordu. Ayrıca, ABD’nin ekonomik ağırlığı doğrultusunda oylama gücünün büyüklüğü, sistemin Amerikan çıkarları lehine yapılandırıldığını ortaya koyuyordu⁵.
ABD Hazine Bakanı Henry Morgenthau’nun açıkça ifade ettiği gibi, hedef, “dünyanın mali merkezi olan Londra’dan Washington’a geçişi sağlamak” idi⁶. Keynes, bu yeni düzenin, İngiltere’nin geleneksel pazarlarını ve “imperial preference” olarak adlandırılan imparatorluk içi ticari avantajlarını tehdit ettiğini görüyordu.
Bretton Woods sistemi, altının tamamen terk edilmediği, ancak doların altınla sabitlenerek (35$ = 1 ons altın) uluslararası rezerv para haline geldiği hibrit bir sistemdi. Diğer ülkelerin para birimleri dolara sabitleniyor, dolayısıyla dolaylı olarak altına bağlı hale geliyordu. Bu sistemde ABD, rezerv para ihraç eden ülke olarak eşsiz bir avantaj elde etti⁷.
Keynes, bu rolün getirdiği dengesizlikleri öngörmüştü. ABD’nin dış ticaret açığı verdiği veya yurtdışına büyük sermaye çıkışı yaptığı durumlarda dolar arzı artıyor, ama ABD’nin altın rezervleri bu artışı karşılamıyordu. Böylece dolar bir “IOU” (alacak senedi) haline geliyor, sistemin altın karşılığı erozyona uğruyordu⁸.
1945 sonrası ilk yıllarda altın, Avrupa’dan ABD’ye akarken, 1950’lerden itibaren süreç tersine döndü. Marshall Planı çerçevesinde verilen krediler, ABD’nin yurtdışı askeri harcamaları ve Amerikan şirketlerinin Avrupa’ya doğrudan yatırımları nedeniyle dolar dışarı akmaya başladı. Bu durum, sistemin temel çelişkisini açığa çıkardı: Dolar arzı artarken, altın rezervleri sabit kalıyor hatta azalıyor; bu da sistemin güvenilirliğini sarsıyordu⁹.
Fransa, bu çelişkiye ilk dikkat çeken ülkelerden biri oldu. Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, danışmanı Jacques Rueff’in de etkisiyle, dolar yerine altını tercih etti ve ABD’ye dolarla ödeme yaparak altın talebinde bulundu. Bu “altın penceresi”nden altın çekme süreci, sistemin dayandığı varsayımların çökmesine neden oldu¹⁰.
Sonuçta, ABD Başkanı Richard Nixon 15 Ağustos 1971’de “altın penceresini” kapattı ve doların altınla dönüştürülebilirliğini sona erdirdi. Bu karar, Bretton Woods sisteminin fiilen sona ermesi ve uluslararası para sisteminde dalgalı kur dönemine geçilmesi anlamına geliyordu¹¹.
Keynesyen Düzenin Ardından: Enflasyon, Borç Krizi ve İstikrarsızlık
1971 sonrası dönem, Bretton Woods’un çözülmesiyle birlikte büyük ekonomik türbülanslara sahne oldu. 1973 petrol krizi, dalgalı kur sisteminin getirdiği belirsizlikler ve gelişmekte olan ülkelerin borç krizleri, uluslararası kapitalizmin istikrarına ciddi darbeler vurdu. Enflasyon, 1970’lerin büyük bölümünde gelişmiş ekonomilerin ortak sorunu haline geldi¹².
Pilling’in analizine göre, Bretton Woods’un temeli olan dolar hegemonyası, başlangıçta işlevsel gibi görünse de sürdürülebilir değildi. ABD, İngiltere’nin 19. yüzyıldaki gibi sürekli ticaret fazlası vererek sistemi dengeleyebilecek bir pozisyonda değildi. Sermaye ihracı, askeri harcamalar ve tüketim, ABD’nin dış ticaretini sürekli açık vermeye zorladı. Böylece, hegemonya teorisinin temel varsayımlarından biri zayıflamış oldu¹³.
Pilling’in yorumladığı üzere, Karl Marx’ın altın üzerine düşünceleri bu bağlamda yeniden değerlendirilmeye değerdir. Marx’a göre, altın, dünya parası olma niteliğini “doğal meta” olması sayesinde kazanmıştır. Altının yerine ulusal para birimlerinin konulması, küresel düzeyde istikrarlı bir değişim ölçüsünün sağlanmasını zorlaştırmaktadır¹⁴. Keynes’in altını anayasal monark olarak nitelemesi de bu bağlamda anlam kazanır: Sembolik olarak kenara çekilmiş gibi görünse de, son aşamada güvenin temelini oluşturmaktadır.
Sonuç: Keynesyen Vizyonu Hala Güncel mi?
Bretton Woods sistemi tarih sahnesinden silinmiş olsa da, Keynes’in temel fikirleri hâlen güncelliğini korumaktadır. Bugün de ülkeler, döviz kurlarında istikrar, küresel ekonomik koordinasyon ve finansal krizlere karşı kolektif önlemler arayışındadır. IMF’nin yeniden yapılandırılması, dijital para tartışmaları ve çok kutuplu rezerv para sistemi arayışları, Keynes’in önerdiği daha adil ve dengeli bir uluslararası sistemin izlerini taşımaktadır.
Dolayısıyla, Keynes’in Bretton Woods’ta tam anlamıyla uygulamaya geçirilemeyen vizyonu, 21. yüzyılın ekonomik zorluklarını çözmede hâlâ ilham verici olabilir. Belki de, sistemin o dönem göz ardı edilen unsurları bugün için yeniden değerlendirilmeye değer hale gelmiştir.
Dipnotlar
- Skidelsky, Robert. John Maynard Keynes: Economist, Philosopher, Statesman. Penguin Books, 2004.
- Pilling, Geoffrey. The Crisis of Keynesian Economics. Croom Helm, 1987.
- Keynes, J.M. The Economic Consequences of Mr. Churchill. 1925.
- Eichengreen, Barry. Golden Fetters: The Gold Standard and the Great Depression, 1919–1939. Oxford University Press, 1992.
- Helleiner, Eric. States and the Reemergence of Global Finance. Cornell University Press, 1994.
- Pilling, s. 88.
- Triffin, Robert. Gold and the Dollar Crisis. Yale University Press, 1960.
- Kindleberger, Charles. The World in Depression, 1929-1939. University of California Press, 1973.
- Pilling, s. 110-115.
- Rueff, Jacques. The Monetary Sin of the West. Macmillan, 1972.
- Nixon, Richard. “Address to the Nation on the Economic Crisis.” 15 Ağustos 1971.
- Brenner, Robert. The Economics of Global Turbulence. Verso, 2006.
- Gilpin, Robert. Global Political Economy: Understanding the International Economic Order. Princeton University Press, 2001.
- Marx, Karl. Capital, Cilt 1, Bölüm 3.