
Kadın ve erkek beyni üzerine şimdiye kadar yapılan bir çok bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre büyük farklar tespit edilmiştir. Bu farklara baktığımızda bilgiyi yapılandırma ve kullanmada ayrıca olaylara verilen tepkilerde ortaya çıkıyor. Bu da biz kadınların, sevdiğimiz bir markanın indirim zamanında o mağazaya hücum edip sanki bir daha kıyafet satmayacaklar ve biz kıyafetsiz kalacakmışız gibi saldırıp elbiselere, birbirimizin elinden çektirerek kapmaya çalışma halini bir nebze olsun erkeklere belki anlatabilir.
Tabi biz kadınlara da erkeklerin bir futbol maçını oynandıktan dört gün sonra bile saatlerce o maç hakkında konuşma halini bize belki izah edebilir.
Buna ek olarak beyinde bulunan iki hemisfer için bunlara sağ beyin ve sol beyin diyelim tamamı ile farklı işliyor. Kadın beyni, erkek beynine göre sağ ve sol beyinleri daha fazla iletişim halindedir. Tabii bu da kadınlara farklı bilgileri birbirine bağlamada ve o duruma göre sonuçlandırmada avantaj sağlıyor.
Şöyle de düşünebiliriz kadın beyni içinde müthiş bir ağ var ve her şey her şey ile bağlantılı. Örneğin, bir kadın olarak kafamın işleyiş yapısını, bilgileri birbirine bağlama ve sonuçlandırma işlemlerini şöyle gözde canlandırabilirim, plaja gitmeden evvel çantamı hazırlarken içine koyduğum malzemeleri saymaya başladığımda netleşecektir diye düşünüyorum.
Plaj çantamın içine, yedek mayolarımı (Ki biri ıslandığında hemen kurusuyla değiştirmek için tabi bunlar senenin moda renklerine göre seçilmiştir), yanmak için ayrı, korunmak için ayrı vücuduma sürdüğüm kremlerimi (Yüz için ayrıca kremlerimi de) saç bantlarımı, tokalarımı, tarağımı, terliklerimi, ya rüzgar çıkar üşürsem diye bir ince kazağımı ayrıca suda çıkmaz makyaj malzemelerimi, kağıt mendil ve ıslak mendilimi, telefonumu, kitabımı, not defterimi, anahtarımı, cüzdanımı koyar öyle giderim. Bunların birini unutursam da azap çekerim, mesela, eğer tarağımı unutmuşsam “Bak şimdi sudan çıkınca karışmış saçlarımı nasıl açacağım şimdi?” bu yüzden denize girmeyebilirim ya da saçlarımı suya sokmayabilirim.
Bir tarağın çantamdaki eksikliği ne gibi sonuçlara ulaşabileceğini hesapladığımdan, o tarağın olmaması halini plaj programımı iptal etmeye kadar götürebilirim. Bu da içgüdüsel davranıp, duygularımı rahatlıkla ifade edip, kafamda canlandırdığım olasılıklara karşı tedbirli olmayı tam bir sağ beyin lobu dominant kişi olduğumu gösterebilir. (Eğer merak ediyorsanız ben aslında tam bir sol beyin lobu dominant biriyim, yukarıda saydıklarımı çoğunluk öğrenilmiş Türk kadını davranışı olarak, kendimi de katarak örneklendirdim).
Beynimizin sol tarafı mantıklı düşüncenin oluşumundan sorumludur. Sağ beyin lobumuz ise içgüdümüzle ilintidir. Kadının beyni sağdan sola ve solda sağa doğru güçlü bir iletişim halindedir. Bu da açıklıyor ki kadınlar daha empatik (Karşısındakinin yerine kendini koyarak kişiyi anlama durumu), etrafındaki kişilerin duygularından daha haberdar ve bir problemi çözümlerken daha yaratıcılık katabilirler. Ek olarak, iletişim konusunda erkeklere oranla daha beceriklidirler.
Erkeğin beyni ise çoklukla arkadan öne, önden arkaya iletişim halindedir. Bu da onların algısını arttırır ve görev merkezli kılar. Erkekler, doğaları gereği her an çevreden gelebilecek tehlikeye karşı harekete hazırdırlar. Erkek doğası korumak, avlamak ve savaşmak üzerinedir. Bu sebeple beyinlerin motor aktivite bölümü ve kendini konumlandırma konularında genelde kadınlardan daha iyidir. Bu da onlara çoğunlukla el ve göz koordinasyonu konusunda doğuştan beceri sağlar. Örneğin, bir çiviyi çakmak, bir topu atmak gibi. Analitik düşünmek, mantık aramak, muhakeme yapmak, görevleri zamanında teslim etmek ve planlama yapmak, sol beyin lobunun dominant olduğunu gösteren özelliklerdir.
Yakın zamanda araştırmacılar beş bin beş yüz gönüllü kişi üzerinde deneyler yapmışlar. İlk olarak kadın ve erkeğin beyninde bulunan gri maddenin miktarı ve yerini ölçümlemişler (Bu gri maddeye bazen “Düşüncenin maddesi” de denir) ve beynin yüz on altı bölümünde kadınların ve erkeklerin farklı olduğu kısımlar tespit edilmiştir. Özelikle hipokampus (Hippocampus) bölgesinde; beynin hafıza, iletişim becerilerimiz konularında önemli bir role sahiptir.

Örneğin, bu sebeple insanlarla olan iletişimde, kadınların daha verimli olduğu görülür, şöyle ki; bir problem olduğunda, çok dikkatli karşısındakini dinlerler, sonrasında nasıl çözümlenebileceğini, yaratıcılığını katarak halletmeye çalışır ve sadece konunun üzerinden sohbetini ilerletirler. Bu arada ses tonunu uygun hallerde kullanmayı, karşısındakini onaylamayı ihmal etmezler. Fakat erkekler ise sonuç ve görev odaklı oldukları için problem çözerken, az konuşurlar bunun yanı sıra kendilerini her şeyden soyutlarlar ta ki o konuyu çözene kadar.
Erkekler genelde duygularını ifade etme konusunda zorluk yaşarlar ve karşısındaki birinin duygularını anlama konusunda kadınlara göre daha zayıftırlar. Kadınlar ise karşısındaki kişinin konuşurken durduğu yeri, tavrını, yutkunmasını ve bakışını rahatlıkla algılar ve kişinin hangi duyguda olduğunu içgüdüsel olarak anlar. Genelde kadınlar bu içgüdesel tarafı doğuştan “Annelik” vasfından dolayı taşır, çünkü konuşamayan bebeklerin neye ihtiyacı olduğunu ya da yarım yamalak konuşmaya çalışan çocuğun, içinde bulunduğu durumu kolaylıkla algılamasından gelen bir özelliktir de diyebiliriz. O sebeple kadınların birbirleriyle arkadaşlıklarıyla, erkeklerin birbirleriyle olan arkadaşlıkları farklıdır.
Kadınlar daha samimi ve yakınen az kişiyle dostluk kurarlar. Erkekler aktivite odaklı çoklu gruplar halinde sosyalleşmeyi seçerler.

Spor psikoloğu Zeynep Eylem Şenkal İstanbul doğumludur. Doksanlı yıllarda profesyonel olarak hem milli takımda hem de Fenerbahçe kulübünde voleybol oynadı. Marmara Üniversitesi Spor Bilimlerinden mezun olduktan sonra sporcu pskolojisi konusunda çalışmalar yapmaya başladı. İngiltere Londra’da beş yıl kaldı ve burada BBP University’de yüksek lisans psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra “Premier League” takımlarından Chelsea ve Arsenal futbol kulübünde çalıştı. Şu anda İstanbul’da Fransız Lape hastanesinde çalışmaktadır.
Zeynep Eylem Şenkal’ın farklı konularda ödülleri vardır. Pertevnial Lisesinde Liseler arası 5000 metre koşusunda birinci oldu, okuluna kupa kazandırdı. Fenerbahçe genç takımında oynarken lig şampiyonluğunu kazanan takımın ilk altısında oynadı. Okulu Marmara Üniversitesinin takımında üniversiteler arası şampiyonluk kazanan takımın ilk altısında oynadı.
Formula 1 takımlarından Redbull ile beş yıl boyunca çalıştı ve 230 dünya şehri gördü.
Sporun dışında da başarıları bulunan Zeynep Eylem Şenkal 1996 Türkiye Best Model seçildi. 1998 yılında Kore’de yapılan “Miss Universe” yarışmasında dünya birincisi seçildi. 15 tiyatro oyununda baş rolde oynadı. En son tiyatro oyunu “Necmiq” ile “En iyi komedi oyunu” ödülünü ekibi ile beraber kazandı. Onlarca televizyon programı sundu. Sinema ve dizi filmlerde oynadı. Ayrıca tiyatro öğrencilerine drama dersleri verdi.
Zeynep Eylem Şenkal tüm bu tecrübelerini harmanlayarak ünlü ya da değil sporcu ve ya kendini geliştirmek isteyen bireylerle mesleği kapsamında; kişinin kendisinin potansiyelinin sınırlarına erişebilmesi için bilimin ve teknolojinin ışığında kişiye özel fiziksel ve zihinsel çalışmalar yürütmektedir.
Daha fazla bilgi için www.eylemsenkal.com