Süveyş Kanalı devasa ekonomi. Mısır, görkemli uygarlık. Afrika, iştah kabartan pazar.
Süveyş, Akdeniz ile Kızıldeniz’i dolayısıyla Hint Okyanusu’nu birbirine bağlayan kanala adını veren şehir. Süveyş Kanalı’nın işletmeye alındığı tarih 1869. Kanal öncesi Süveyş, Kahire’den gelen hac yolu üzerinde bir konaklama noktasıdır; zaman içinde ticarî ve askerî önem kazanarak bir aktarma noktası olur, Asya’dan gelen ticaret gemileri Süveyş Limanı üzerinden kara ya da deniz yoluyla Avrupa’ya, Akdeniz’e kıyısı ya da komşu olan ülkelere bağlanır. “Kapakları olmayan en uzun kanal” olarak bilinen Süveyş Kanalı, Afrika’nın çevresini dolaşmaya gerek kalmadan Asya ile Avrupa arasında deniz taşımacılığı yapılmasını sağlamasının yanında jeopolitik ve stratejik öneme sahiptir.
İlkçağ’a, Firavunlar dönemine kadar uzanan, Akdeniz’i Kızıldeniz’le birleştirme düşüncesinin ete kemiğe bürünmüş hâli Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart (1769-1821)’ın 1798’de Mısır’ı işgali sonrası başlatmış olduğu çalışmalardır ve bu girişim, kayda değer bir gelişme gösteremez, sonuçsuz kalır.
Ticarî öneminin yanında Portekizliler’e ve korsanlara karşı bölgenin deniz güvenliğini sağlamak amacıyla bir savunma hattı oluşturmak isteyen Osmanlı Devleti, Mehmed Said Paşa (1822-1863)’nın 1854’de Mısır Valisi olarak göreve başlamasıyla Süveyş Kanalı Projesi’ni1 yeniden gündeme getirir. III.Napolyon (1808-1873)’un eşi İmparatoriçe Eugenie de Montijo (1826-1920)’nun desteğiyle 1835’de İskenderiye Konsolosu olarak görevlendirilen mühendis Ferdinand de Lesseps (1805-1894)2, Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın (1769-1849) oğlu sıfatıyla eğitmenlik yaptığı M. Said’in yıllar sonra vali olmasıyla kafasındaki kanal projesini hayata geçirmek için harekete geçer. M.Said Paşa’nın projeyi sahiplenmesi ve Fransa İmparatoru III.Napolyon’un desteklemesi ile projesi onaylanır: 5 Ocak 1856. Bu arada, İngilizlerin eski Hindistan deniz yoluna itibar edilmesi tezini savunarak kanala karşı çıkan Sadrazam Mustafa Reşid Paşa (1858-1924) istifa eder; F.Lesseps, daha inşaata başlamadan halkı ve Avrupa devletlerini bilgilendirmek için Paris’te l’Isthme de Suez/Süveyş Kanalı isimli 15 günlük bir gazete yayımlar.3
Süveyş Kanal Şirketi’ni kurmak yetkisi ile birlikte kanal ve çevresini kapsayan 99 yıllık bir imtiyaz hakkı elde eden F.Lesseps; 1858’de Süveyş Kanalı Uluslararası Şirketi/ Compagnie Universelle de Canal Maritime du Suez’ni kurup, yoğun insan gücü ihtiyacı ile 1859’da inşaata başlar. 10 yıllık inşaat süreci köle işçi kullanımı, kolera vb. salgın ölümleriyle mücadele dahil zorlu geçer. Sonuç; 25 Nisan 1859’da başlayan 193,3 kilometre uzunluğundaki kanal inşaatı 16 Kasım 1869’da tamamlanır. Napolyon Bonapart’ın rüyasını gerçekleştirmek bir başka Fransız’a nasip olur.
Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla birlikte Afrika’nın “kullanımı” kolaylaşır. 1780’de İngiltere’de “dünyaya gelen” 1.Sanayi Devrimi’nin “temel gıdaları” işgücü ve hammadde olarak öne çıkınca, 1884-1885 Berlin Konferansı bu temel ihtiyaçlara “köklü çözümler” amaçlı organize edilirken Süveyş Kanalı, temel gıdaların Afrika’dan Avrupa’ya taşınmasında büyük kolaylıklar sağlayacaktır.
Kanalı, inşaat süresince de eleştiren İngilizler, 1875’de hükümetin malî sıkıntılar üzerine satışa çıkardığı kanal şirketinin yüzde 44 hissesini açık arttırmada satın alır. M.Said Paşa döneminin kanal şirketi hisseleri, İsmâil Paşa (1830-1895) döneminde devletin elinden gidince kanal yönetimi İngiliz-Fransız özel sektörünün eline geçer.
Kanal açıldıktan sonra işletmesinde ortaya çıkan sorunların giderilmesi, geçiş ücretlerinin belirlenmesi, savaşlarda kanalın açık tutularak geçişlere izin verilmesi (1888, İstanbul Antlaşması) ve kanalı kullanan ülkeler arasında doğan anlaşmazlıkların çözümünde hükümran devlet sıfatıyla Osmanlı Devleti’nin ağırlığı ön planda olmuşsa da sömürgeci devletlerin her dönemde iştahını kabartan kanal, birçok kez işgal, sabotaj, savaş, pazarlıklar, çatışmalar ve casusluk (özellikle Mısır-İsrail) faaliyetlerine sahne olur. Örneğin; 1914-1954 arası İngiliz manda (diplomatik sömürgecilik tekniği) dönemiyle birlikte kanal bölgesi İngilizler’in askerî sevkiyatında önemli rol oynar.4 Benzeri olayların Ortadoğu petrollerinin taşınmasındaki önemini bahane eden Mısır, 6 Temmuz 1956’da ABD’nin Nil Nehri üzerindeki Asvan Barajı’na kredi vermemesiyle kanalı millileştirir. Bunu hazmedemeyen İngiltere-Fransa, Mısır’a askerî saldırıda bulunarak kanalı işgal ederler; ABD ve Rusya’nın baskısı/arabuluculuğu ile geri çekilirler. Dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnâsır (1918-1970), Süveyş Krizi’nden Arap dünyasının en güçlü lideri olarak çıkar; Mısır, savaşı kaybetmiş ve büyük kayıplar vermiş olmasına rağmen Süveyş Kanalı üzerinde denetim kurmuştur. Kanal Şirketi, Mısır’ın millileştirmesini tanımadığını ilan eder ve “ne hikmetse” 1958’de, Mısır Hükümeti’nin Dünya Bankası ile imzaladığı antlaşma sonrası Mısır’dan “kuvvetli” bir tazminat alan Kanal Şirketi kendini fesheder.
Kanal, bölgedeki askerî gelişmelerde hem çok belirleyici olur hem de çok etkilenir; özellikle Mısır-İsrail savaşlarında (1967, 1973) büyük hasar görürken Süveyş şehri de bu dönemlerde bir “ölü şehir”e dönüşür. Kanal tarihi boyunca üç kez kapanır: İlk kapanma; kanalın Mısır tarafından millileştirilmesi dönemindeki gelişmelerle 1957; ikinci kapanma Mısır-İsrail Savaşı 1967. Haziran 1967’de Mısır-İsrail Altı Gün Savaşı’nda Mısır Hükümeti her iki girişi mayınlar ve gemilerle bloke eder. Kanalda mahsur kalan 15 gemi, 1975’te kanalın yeniden açılışıyla sekiz yıllık esaretten kurtulurken hurdaya ayrılmaktan kurtulamazlar.
Üçüncü kapanma; 24 Mart 2021’de 200 bin ton ağırlığında, 400 metre uzunluğunda ve 53 metre genişliğindeki “golden sınıfı” dünyanın en büyük konteyner gemileri arasındaki Tayvan merkezli Evergreen şirketine ait Ever Given’ın çaprazlamasına karaya oturması sonucu gerçekleşir. Kanalının ulaşıma kapanmasıyla yük dolu 320 gemi, kanalda sıkışıp kalırken dünya ham petrol ve LNG sevkiyatlarında aksamalar yaşanır. Global denizcilik araştırma şirketi Lloyd’s List, kanalı her iki yönde tıkayan dev geminin, dünya ticaretinde günlük tahminî 9.6 milyar dolarlık zarara yol açtığını rapor eder.
Öte yandan, kanalın bir bölümüne paralel olarak inşa edilerek 6 Ağustos 2015’de Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi (1954-) tarafından açılışı gerçekleştirilen ikinci kanal, kanalın millileştirmesi kadar4 önemli bir gelişmedir bölge ülkeleri için. “Yeni Süveyş Kanalı” olarak tanıtılan 72 kilometre uzunluğundaki kanalın 35 kilometresi, paralel bir hat olarak inşa edilirken 37 kilometresi eski kanalın derinleştirilmesi ve genişletilmesiyle oluşturulmuştur. Böylece kanaldan geçiş süresi 18 saatten 11 saate, bekleme süresi de 8 saatten 3 saate inecektir. Günlük kanal gemi kapasitesi 49 gemiden 97 gemiye yükselirken Mısır’ın yıllık 5 milyar dolar5 olarak gerçekleşen kanal gelirinin yeni kanalla birlikte 10-13 milyar dolara ulaşacağı tahminlenmektedir. İkinci kanalın bölge turizmine ve çevreye olumlu-olumsuz etkileri ise ayrı bir tartışma konusudur.
Süveyş Kanalı’nın pek bilinmeyen iki efsanevî gizemi de vardır:
(1) Özgürlük Heykeli, ABD. 1886’dan günümüze Liberty Adası’ndan New York’u selamlayan 93 metre yüksekliğindeki Özgürlük Heykeli, Süveyş Kanalı’nın Akdeniz’e açılan ağzına dikilmek ve aynı zamanda, gemileri kanala yönlendiren bir deniz feneri göreviyle yapılır/sipariş edilir. Vali M.Said Paşa ile F.Lesseps’in kanal şirketi arasında 1854’de yapılan sözleşmenin maddeleri arasındadır heykel. Mısır’ın fethi sırasında İskenderiye Patriği ve Bizans’ın Mısır Valisi olan Mukavkıs (?-642) dönemine referans giysi tasarımı, elinde Asya’nın ışığının kanalla birlikte Mısır’dan geldiğini simgeleyen meşalesiyle bir kadın figürü olarak proje şartnamesinde yer alır: “Mısır Asya’ya Işık Getiriyor” İlginç yontularıyla ünlenen Fransız Frederic Auguste Bartholdi (1834-1904), yüklüce bir avansla işe başlar ve üç yıllık çalışma sonucu 350 parçadan oluşan heykeli yapar, dikileceği yer tespit edilir; bu sırada M.Said Paşa vefat eder yerine gelen İsmâil Paşa, böyle bir heykelin İslâm topraklarında gereksizliğini söyleyerek heykeli reddeder. 32.Osmanlı Padişahı Abdülaziz (1830-1876), kanalın yapımını ve M.Said Paşa ile Kanal Şirketi arasındaki sözleşmeyi onayladığı gibi, kanalın yapımı için Mısır Valisinin yaptığı borçlanmayı “devlet garantisi” altına almış, ayrıca çok yüksek meblağlar ödeyerek Kanal Şirketine devleti ortak etmiştir. Yani, heykelin parası Padişahın yaptığı ödemelere dâhildir.
Reddedilen heykelini depoya kaldıran F. A. Bartholdi’ye çok geçmeden Fransa Hükümeti’nden teklif gelir; son dönemde hızlı ve olumlu anlamda gelişen Fransa-ABD ilişkilerini taçlandırmak ve dostluğumuzun kalıcılığının ifade etmek bağlamında bir heykel hediye etmenin uygun olacağına karar verilmiştir, işi F.A.Bartholdi’nin yapması istenmektedir. Taraflar anlaşır ve ABD Hükümeti yer gösterir: Bir elinde üzerinde ABD’nin kuruluş günü olan 4 Temmuz 1776 yazılı hukuk kitabı, diğer elinde dünyayı aydınlatan meşale olan devasa kadın heykeli. F.A.Bartholdi, deposundaki heykelde ufak tefek değişiklikler yapar, heykelin yüzünü annesine benzetmeyi unutmaz ve F.Lesseps ile birlikte açılış protokolünde yer alırlar. Heykel, günümüzde de popülerdir.
(2) Aida Operası. Heykele itiraz eden İsmâil Paşa’nın 150.000 Fransız Frangı6 ödeyerek Ocak 1871’de Giuseppe Verdi (1813-1901)’ye sipariş verdiği eserin Süveyş Kanalı açılış yıldönümünü kutlamak amaçlı sipariş edildiği fakat siyasî engeller ve Fransa-Prusya Savaşı nedeniyle Kahire’ye gecikmeyle ulaştığı rivayettir. Ama eserin Giza Piramitleri’ndeki ilk icrası, Süveyş Kanalı’nı, operanın aryaları ile özdeşleştirir, Aida’nın en bilindik aryası olan Gloria all Egitto/Mısır’ın Şanı, tını olarak bunu hissettirir.
Aida (Arapça misafir veya dönen anlamında bir dişi isim), dört perdelik bir operadır. İtalyanca librettoyu, Fransız eski Mısır uzmanı Auguste Mariette tarafından yazılmış bir senaryodan uyarlayarak, Antonio Ghislanzoni yazmıştır. Operanın 24 Aralık 1871’de yapılan prömiyerinde orkestra şefi Giovanni Bottesini’dir. Konusu; Etiyopyalı prenses Aida kendi ülkesinde yakalanır ve bir köle olarak Mısır’a getirilir. Askerî komutan Radames, Aida’ya âşıktır; aşkı ile Firavun’a sadakati arasında seçim yapamamaktadır. Durum daha da karmaşıklaşır; Firavun’un kızı Amneris’de Radames’e âşıktır fakat aşkına karşılık bulamamaktadır. Opera, günümüzde de popülerdir.
Yüzyıllardır Afrikalılar sürgünde, Afrika kuşatma altındadır. Süveyş Kanalı’nın açılması, Avrupa yayılmacılığına parlak fırsatlar sunan yeni bir başlangıçtır. 1869’dan bugüne önemini artırarak sürdüren Süveyş Kanalı, bugünde global oyun alanı olarak şaşırtan ve hayranlık uyandıran etkisiyle; Mısır’ın yönetiminde olmasına karşılık, Afrika’dan çok Avrupa ekonomisinin emrine âmâdedir.
1962, İzmir doğumlu. İşletme eğitimli. Danışmanlık şirketi kurucu ortağı. DEİK Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Kurucu Başkanlığı yaptı (2011). Tanzanya İşbirliği Forumu Başkanı (2014-). Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Afrikatürk dergisini projelendirdi ve yayımladı (2019). Afrika Menekşesi adlı öyküsü, Tarık Dursun K. Öykü Ödülü’nde “yayımlanmaya değer” bulundu (2019). Dünya Siyasetinde Afrika adlı akademik kitap serisinin bölüm yazarlarından (2020-). Afrika Şiiri’ne dair ülkemizdeki en kapsamlı araştırma-incelemeyi yaptı ve yayımladı (2021). Afrika üzerine yazıyor, seminerler veriyor, arada Afrika’da yaşıyor.
- Gençoğlu, Halim (2021), Angola’dan Mozambik’e Afrika’da Portekiz Sömürgeciliği, Independent Türkçe, 23 Ekim 2021, www.indyturk.com, erişim tarihi: 30 Aralık 2021.
- Süveyş Kanalı’nı tamamlayarak tüm eleştirmenleri susturan F.Lesseps, daha sonraki hedefini Panama Kanalı olarak belirler. 1881’de başladığı projeyi tamamlayamaz ve 1889’da dolandırıcılıktan yargılanarak suçlu bulunur. 77 kilometrelik Panama Kanalı projesi, 1914’de Amerikalılar tarafından bitirilir.
- Durmuş Akalın, Süveyş Kanalı Açılışı ve Osmanlı Devleti’ne Etkisi, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2015, s. 281.
- Ulusalcı Cemal Abdülnâsır, 1954’de kanalı millileştirince İngilizler buradaki askerî kuvvetlerini Kıbrıs’a taşıdılar; bu olay, Kıbrıs’ın geleceksizleştirilmesinin miladıdır.
- Topçu, Gülşen (2021), Süveyş Kanalı tarihinin en yüksek gelirini temin etti, www. aa.com.tr, 11 Temmuz 2021, erişim tarihi: 23 Aralık 2021.
- Şatır, Sabri (1999), Koronun Babası Verdi, İstanbul: Pan Yayını, s.357.