
İran ve İsrail, son derece iyi ölçülüp biçilmiş misilleme eylemlerine girişiyorlar, ancak her zaman için gerginliğin istenmeden kontrolden çıkma riski var
Analistler The National‘a yaptıkları açıklamada, bir dizi vakanın sonuncusu olan, Pazar günü Natanz nükleer tesisine yapılan sabotaj saldırısı sonrasında İran’ın intikam alacağına söz vermesinin ciddi bir gerginlik yaratabileceğini, ancak Tahran’ın muhtemelen kayıp vermekten kaçınmaya çalışacağını söyledi.
İran’ın, sabotajdan sorumlu tuttuğu İsrail’e karşı vereceği herhangi bir ölümcül tepkinin yeni bir krize neden olabileceğini söylediler.
Dryad Global’deki deniz riski analistleri Salı akşamı Umman Körfezi’nde bir İsrail gemisinin saldırıya uğradığını açıklarken, İran şimdilik saldırıya yanıt olarak, uranyumu yüzde 60 saflığa kadar zenginleştirmeye başlayacağını söyledi.
Saldırı söylentisi doğrulanamadı ve geminin sahibi olan Ray Shipping firması geminin herhangi bir hasar görmediğini söyledi.
İran, yaptırımlar altında İsrail ile tam bir çatışmaya girmeyi göze alamayacağını biliyor
Joe Truzman, FDD
Natanz, İran’ın gelişmiş IR-9 santrifüjlerini barındıran ana uranyum zenginleştirme tesisidir.
Tesis Pazar günü, İran’ın belirttiğine göre bir patlayıcının elektrik tedarik sistemini tahrip etmesi sonucu, ciddi hasar gördü.
Saldırının, İran’ın “çıkış yapma zamanını” (nükleer bomba için yeterli silah-kalitesinde uranyumu zenginleştirmek için gereken süre) dokuz ay geciktirdiği düşünülüyor.
İran’ın bir sonraki hamlesi
Irak’taki petrol şirketleriyle çalışan siber ve deniz güvenliği analisti Dean Mikkelsen, ” İran’ın Hürmüz Boğazı’nda karşı hamle yapmak için seçenekleri var” dedi.
“İran her şeyi hep tekrar eder – Umman Denizi’nde yine bir limpet mayın saldırısı yapabilir, Boğaz’daki başka bir gemiye veya tartışmalı adalara el koyabilir” dedi.
Mikkelsen, “Siber saldırılar da mümkün. İran ve İsrail geçmişte birbirlerine kısasa kısas siber saldırılar yaptılar ”dedi.

Oxford Üniversitesi’nde Orta Doğu uzmanı bir analist olan Samuel Ramani de aynı fikirde.
“İran, İsrail’in su şebekesine siber saldırı yaparak yanıt verebilir. Bu senaryoda İsrail, ABD yetkililerine nükleer anlaşma müzakerelerine süratle dönüş yapmalarını ertelemeleri için baskı yapabilir ”dedi.
Deniz savaşı
İran, 28 Şubat’ta İsrail ticari gemisi Helios Ray‘e limpet mayını yerleştirmekle suçlanmıştı.
İsrail, İran’ın hareketli Bab El Mandeb boğazındaki “casus gemisi” Saviz‘e hasar vererek misilleme yapmakla suçlandı.
Her iki taraf da sözkonusu eylemleri gerçekleştirdiğini kabul etmedi.
Demokrasileri Savunma Vakfı’ndan (Foundation for Defence of Democracies) bir analist olan Joe Truzman, İran’ın geçmişteki eylemlerinin hesaplı bir ihtiyat sergilediğini söyledi.
“Önceki aylarda Helios gibi hedeflenen gemileri muhtemelen batırabilirlerdi. Ama yapmamayı seçtiler. Belki de İsrail’le bir çatışmaya girmek istemiyorlar çünkü böyle bir saldırının İsraillileri güçlü bir şekilde misillemeye teşvik edeceğini zaten tahmin ediyorlardır.” dedi.
Mayıs 2018’de İranlı ajanlar, tartışmalı Golan Tepeleri nedeniyle İsrail’e füze saldırısı yapmakla suçlandı.
İsrail’in Suriye’deki misillemesi, çatışmanın en ağır hava saldırılarından bazılarına yol açtı.
Truzman, “İran, yaptırımlar altında İsrail ile topyekün bir çatışmaya girmeyi göze alamayacağını biliyor” dedi.
Truzman, ancak hala bilinmeyenler var, dedi.
“Hindistan’daki büyükelçiliğin bombalanmasını düşünün … pek bir zarar vermedi ama bence İsraillileri endişelendiren türden bir saldırı.”
29 Ocak’ta Yeni Delhi’deki İsrail büyükelçiliği yakınında küçük bir bomba patladı, ancak can kaybı olmadı. Hint medyası, İran’ı sorumlu tutan güvenlik görevlilerine atıfta bulundu, ancak yine bir teyit gelmedi.
İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü İran programının başkanı Sima Shine, Tahran’ın kötü ekonomik durumunun misilleme yapma kabiliyetini güçleştirebileceğini söyledi. Ancak, bu olayın yine de gerginliğe yol açabileceğini belirtti.

Shine Pazar günü yaptığı açıklamada, “İsrail’le doğrudan karşı karşıya kalırlarsa, herhangi bir kayıp olacak mı? Çünkü bu olursa, muhtemelen İsrail misilleme yapacak, bu iki ülke arasında riskli bir tırmanışa neden olabilir” dedi.
Bayan Shine, daha önce İsrail’in Mossad istihbarat teşkilatında araştırma bölümünün başındaydı.
Nükleer anlaşma hamleleri
Washington’daki Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü’nde kıdemli bir konuk akademisyen olan Hüseyin İbiş, son saldırının İsrail destekçileri ve diğerleri tarafından İran’ın elini zayıflatma ve Viyana’daki nükleer anlaşma görüşmelerinde ABD’nin pazarlık pozisyonunu güçlendirme çabası olarak görüldüğünü söyledi.
İbiş, “Son saldırılar, İran’ın kilit nükleer tesislerine kesinlikle kısa vadeli ciddi zarar verdi. İran’ın yakında kesinlikle bir şekilde misillemede bulunmasını bekleyebileceğimizi düşünüyorum ”dedi.
“İsrail ile İran arasındaki muğlak bir ‘gri bölgede’ gelişen gölge savaşı, açıkça bölgesel rekabet ve çatışmalardan kaynaklanıyor” diye ekledi.
Bu düşmanlığa rağmen, İbiş, Tahran ile Tel Aviv arasındaki gerilimin “ABD ve İran arasındaki görüşmelerin başarılı olması durumunda, İran-İsrail gölge savaşını gereksiz ve arzulanmayan bir hale getireceğinden dolayı,” sona erebileceğine inanıyor. Aksi takdirde bu gölge savaşı pek çok faktöre bağlı olarak yoğunlaşacak ve durulacak olsa da, sürecektir” dedi.
“Mevcut gerginliğin tırmanışı, Washington ve Tahran arasındaki müzakereleri yeniden başlatma çabasıyla bire bir ilintili. Özellikle İran başta olmak üzere İsrail’i eleştirenlerin yanısıra Irak, Yemen ve diğer ülkelerdeki İran’a bağımlı güçler de son zamanlarda saldırıya geçmiş olmalarına rağmen, İsrail’i müzakereleri sabote etmeye çalışmakla suçluyor. “dedi.
Oxford Üniversitesi’nden Bay Ramani, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin nükleer görüşmelere devam etmeye kararlı göründüğünü ve muhtemelen İsrail’in itirazlarını eski başkan Donald Trump kadar ciddiye almayacağını söyledi.
Nihai sonuç, İsrail’in geçen yıl Kasım ayında İran’ın en önemli nükleer bilim adamlarından birini Tahran yakınlarında öldürmekle suçlandığı “Muhsin Farihzade suikastına benzeyebilir”.
Bay Ramani, misilemenin “gerilim ve savaş tehdidi içerdiğini, ancak reel olarak gerginliği artırmayacağını ve Biden’in Tahran ile yeniden müzakereye ilişkin görüşlerinde değişiklik olmadığını” söyledi.
Bu makale The National News’da yayınlanan İngilizce orijinalinden Türkçeye çevrilmiştir.
Çeviren: Irmak Gümüşbaş