13 Mayıs 2025, Salı
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Turan Altuner

    Trump ve Yeni Milliyetçilik Çağı

    Cin, Tayvan,ABD

    Çin’e Karşı Güç Mücadelesi: ABD İçin Kaçınılmaz Bir Mağlubiyet mi?

    Naomi_klein_altyazi

    Naomi Klein ile söyleşi: “Alman Anma Kültürü Donuk Bir Niteliğe Sahip”

    NATO

    Jonas Tögel: Bilişsel Savaşın Manipülatif Silahlarını Kavramak, Anlamak ve Etkisiz Hale Getirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

  • Ekonomi
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    temel demirer

    Kapitalist Yıkımdan Çöküşe(1)

    temel demirer

    Özelleştirme Soygunu Üstüne

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

  • Politika
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    Turan Altuner

    Jeopolitik Bir Şantaj Aracı Olarak Stratejik Göç Mühendisliği

    temel demirer

    Coğrafyamızda Göçmenlik Hâli (ya da Trajedisi)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    sibel özbudun

    Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    temel demirer

    Filozof Yönetmenler’in Düşündürdükleri Ya da Yedinci Sanatın Felsefesi

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

    Scott Ritter

    Dogru Kuzey

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

    AKIN öztürk

    Hukuk, Ahlak ve Toplumsal Çöküş

  • Diğer
    Sibel_özbudun

    Ölümünüm 100. Yılı Vesilesiyle Lenin ve “Kadınların Kurtuluşu” üzerine

    İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi

    Mesajını Doğru Verememiş Bir Roman: Martin Eden

    temel demirer

    “Kölelik” Üstüne Notlar

    sovyetler Edebiyati

    Nevzat Evrim Önal’a Yanıt: Sapiens Neden “Bencil” Olmasin?

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Turan Altuner

    Trump ve Yeni Milliyetçilik Çağı

    Cin, Tayvan,ABD

    Çin’e Karşı Güç Mücadelesi: ABD İçin Kaçınılmaz Bir Mağlubiyet mi?

    Naomi_klein_altyazi

    Naomi Klein ile söyleşi: “Alman Anma Kültürü Donuk Bir Niteliğe Sahip”

    NATO

    Jonas Tögel: Bilişsel Savaşın Manipülatif Silahlarını Kavramak, Anlamak ve Etkisiz Hale Getirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

  • Ekonomi
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    temel demirer

    Kapitalist Yıkımdan Çöküşe(1)

    temel demirer

    Özelleştirme Soygunu Üstüne

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

  • Politika
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    Turan Altuner

    Jeopolitik Bir Şantaj Aracı Olarak Stratejik Göç Mühendisliği

    temel demirer

    Coğrafyamızda Göçmenlik Hâli (ya da Trajedisi)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    sibel özbudun

    Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    temel demirer

    Filozof Yönetmenler’in Düşündürdükleri Ya da Yedinci Sanatın Felsefesi

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

    Scott Ritter

    Dogru Kuzey

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

    AKIN öztürk

    Hukuk, Ahlak ve Toplumsal Çöküş

  • Diğer
    Sibel_özbudun

    Ölümünüm 100. Yılı Vesilesiyle Lenin ve “Kadınların Kurtuluşu” üzerine

    İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi

    Mesajını Doğru Verememiş Bir Roman: Martin Eden

    temel demirer

    “Kölelik” Üstüne Notlar

    sovyetler Edebiyati

    Nevzat Evrim Önal’a Yanıt: Sapiens Neden “Bencil” Olmasin?

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Ümitsiz Bir Varoluşun Üzüntüsü – Persona | Bir Film Eleştirisi

Barış Yıldırım
2 Ağustos 2020
Okuma süresi: 8 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

İlgili İçerikler

Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

Barbarları Beklerken

Baris Yildirim huysuz virjin

Persona, yönetmenliğini ve senaristliğini Ingmar Bergman’ın yaptığı İsveç yapımı 1966 tarihli bir filmdir. Bergman’ın en önemli filmlerinden birisi kabul edilen film, 1968 senesinde ABD Ulusal Film Eleştirmenliği Derneği En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Bibi Anderson), ABD Ulusal Film Eleştirmenleri Derneği En İyi Yönetmen Ödülü (Ingmar Bergman) ve ABD Ulusal Film Eleştirmenleri Derneği En İyi Film Ödülü’nü almıştır.

Bibi Anderson ve Liv Ullman’ın baş rolünü paylaştıkları film temel olarak iki karakter arasında geçer. Bunlar genç hemşire Alma (Bibi Anderson) ve aktris Elisabet Vogler’dir (Liv Ullman). Vogler’ın kocasını canlandıran Gunnar Björntrand, doktoru canlandıran Margaretha Krook ve Vogler’ın oğlu Pojken’i canlandıran Jorgen Lindstrom filmin diğer oyuncularıdır. Ancak belirtmek gerekir ki Alma ve Elisabet dışındaki oyuncular çok sınırlı bir yere sahiptir. Bu anlamda filmin minimalist olduğunu kaydetmek gerekmektedir.

Persona 1966 İsveç yapımı bir film

Film konusunu oldukça ilginç bir durumdan almaktadır. Ünlü aktris Elisabet Vogler bir tiyatro oyunu esnasında birden susmuştur. Bunun üzerine hastaneye yatırılan genç aktris aylarca konuşmadan ve hareketsiz bir şekilde durmuştur. Doktoru Elisabet’in ne psikolojik ne de fizyolojik bir rahatsızlığı olduğunu söylemiş ve hemşire Alma’yı ona bakmakla görevlendirmiştir. Alma hastasının yanına gitmiş onunla konuşmaya başlamış ancak ondan tepki alma konusunda başarılı olamamıştır. Bunun üzerine doktora gidip belki daha deneyimli bir hasta bakıcının Elisabet’e bakmasının daha faydalı olacağını söylemişse de doktor kararından vazgeçmemiş hatta hemşireyle Elisabet’i yazlığına göndermiştir. Çünkü Elisabet hasta değildir.

Elisabet’in neden birden bire sustuğu konusu filmin altyapısını hazırlayan etmenlerden biridir. Filmden ve hemşirenin anlatımlarından anlaşıldığı kadarıyla Elisabet’in suskunluğu dünya karşısında bir tavır alma meselesidir. Sustuğunda yalan söylemek mümkün değildir. Buna göre varoluş ümitsiz bir düştür ve tüm mesele olur gibi yapmak, yani oyun oynamak ve rol yapmak değil de olmaktır. Sürekli bilinçli, tetikte olmak, başkalarının huzurundaki varlıkla kendi içindeki varlık arasındaki yarılma, baş dönmesi ve gerçek yüzün açığa çıkarılması için duyulan bitimsiz açlık. Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek. Her kelimenin yalan olduğu, her jestin sahte olduğu, gülümsemenin sadece bir yüz hareketi olduğu, intihar etmenin iğrenç bulunduğu bir durumdur burası. Burada sessiz ve hareketsiz kalmak dürüst kalmanın, rol yapmamanın belki de tek yoludur. Filmde bu rol yapma ve gerçek olma arasındaki ilişkinin bir tiyatro oyuncusu üzerinden verilmesi oldukça anlaşılırdır. Soru şudur: rol yapan kim, gerçek olan kim? İşte persona burada devreye girer.

Alma (Bibi Anderson)

Filmin devamını anlamamız için gereken şey Elisabet karakterine daha yakından bakmak. Bunu da Nietzsche’nin üzerinde durduğu iki kavramla yapabiliriz. Bunlardan birincisi çileci idealdir. Buna göre dünya yalandır, hayat sahtedir ve yaptığımız her şey anlamsızdır. Dünyada ne yaparsak yapalım acı çekeriz ve çektiğimiz acıya anlamlar atfetmeye çalışırız. İşte bu dünya karşısında susmak, bedel ödemenin bir biçimi olarak karşımıza çıkar ve film boyunca da bu bedel ödeme hikâyesi devam eder. Filmin başında Elisabet’in televizyonda gördüğü bir sahne boşuna değildir. Vietnam savaşı sırasında bir rahip bedenini ateşe vermiş kendisini yakmaktadır. Ancak daha önemlisi alev alev yanmasına rağmen rahibin hiçbir tepki vermemesi, deyim yerindeyse acıyı aşmasıdır. Böylece Elisabet’in konuşmama deneyiminin, rahipçe bir çileci ideale dayandığını söyleyebiliriz.

Elisabet’in deneyimini anlamamız için yine Nietzsche’nin üzerinde önemle durduğu bir diğer kavram suçluluk duygusudur. Elisabet’te suçluluk duygusunun ikili bir görünümü vardır. Birinci olarak yalancı bir dünyanın içinde yaşadığı için suçluluk hissetmektedir. Bu suçluluk onu bir eyleme itmeye zorlamış ve o da konuşmama, duyulabilir dünyayla ilişkiyi kesmesine götürmüştür. Ancak ikinci bir suçluluk dünyası daha vardır. Bu da Elisabet’in oğluyla ilişkisidir. Buna göre Elisabet çocuk yapmak istemiş ancak daha sonra bu kararından dolayı pişman olmuş ve çocuğunun doğumda ölmesini dilemiştir. Hemşire Alma’nın anlatımına göre çocuğun ölmemesi üzerine sevgisizliği daha da pekişmiştir. Filmde de oğlunun fotoğrafını yırttığı ve ona karşı sevgisizliği çeşitli sahnelerde seyirciye aktarılmıştır. Bu Elisabet’in duyduğu suçluluk hissinin ikinci boyutudur ve çileci ideali benimseyerek kendisine bir tür işkence yapmasına kaynaklık eden nedenlerden biridir.

Burada belirtmek gerekir ki filmin açılış sahnesinde dikkat çeken iki unsur da ilgi çekicidir. Bunlardan birincisi bir koyunun öldürülmesi ve organlarının yere saçılması diğeri ise çarmıha gerilmeyi temsil eden bir ele çivi çakma sahnesi. Bunlar yukarıda bahsettiğimiz suçluluk duygusu ile çileci ideale gönderme yapar görünmektedir.

Ingmar Bergman

Filmdeki çok katmanlı anlatımın bir diğer boyutu da Elisabet ile Alma arasındaki ilişkidedir ancak burada daha ziyade açık uçlu bir anlatım vardır. Alma Elisabet ile ilgilenmekte, onun tüm işlerini yapmakta öte yandan da kendi hayatını ona anlatmaktadır. Ancak tüm bunlar Elisabet’in konuşmasını sağlamaya yetmemektedir. Filmi izlerken kapıldığımız his, Alma ile Elisabet’in ilişkisinin karmaşıklığıdır. İki karakter birbirinin diğer yarısıymış gibi görünür. Bununla da kalmaz özellikle Alma kendi benliğiyle Elisabet arasında paralellikler kurar. Ancak aynı zamanda Alma Elisabet’in kendisinden daha güzel ve güçlü olduğunu söyleyerek iki karakter arasında kalın çizgiler çekmektedir. Filmin sonlarında bir ayna sahnesi vardır ve iki kadının yüzleri yarı yarıya aynaya yerleştirilir ancak her iki karakterin birbirinin bir parçası olduğunu söylemek için gerekli daha net emareler bulunmamaktadır. Burada gerçek ile hayalin karışıp iç içe geçtiğini söylemek mümkün.

Filmdeki anlatılardan birisi de Elisabet ile Alma’nın deniz kıyısına yerleşmeleriyle birlikte hem ruh sağlıklarının hem de birbirleriyle ilişkilerinin daha iyiye gitmesidir. Bu tipik bir doğaya dönüş ve modern dünyadan kaçış anlamına gelmektedir.

Ancak burada da özellikle Alma üzerinden mesele tartışılmaya devam eder. Böylelikle bir karşıtlık oluşturulur: bir yanda ününün doruğunda ancak hiçbir şey yapmak istemeyen bir aktris öte yanda kendini bir şeye adamaya çalışan bir hasta bakıcı. Alma’ya göre bir şeyler başarmak hayatı güzelleştirir ancak hemen yanında başarılı olmaktan mutlu olmayan Elisabet vardır. Bu karşıtlık filmin anlatım gücünü arttırır. Tutkuları olmayan Alma ile belki de tutkularından yorgun düşmüş Elisabet. Böylece filmin üzerine gerili olduğu nihilist bir ortam tasvir edilmiş olur.

Elisabet (Live Umman)

Tam burada iki karakterin benzerlikleri öne çıkarılır. Alma Elisabet’in ruhunun kendisininkinden büyük olduğunu ama yine bir şekilde aynı olduklarını düşündüğünü söyler: “Kendimi sana dönüştürebileceğime inanıyorum.” Deniz kıyısı Elisabet’e iyi gelir. Burada kitap okumaya başlar, fotoğraf çeker. Doktoruna bir mektup yazar ve orada durumunun eskiye göre çok daha iyi olduğundan söz eder. Alma mektubu okur ve kendisinden söz edilen bölümler nedeniyle Elisabet’e öfkelenir ve kendisini kullanmakla suçlar. Tartışırlarken Elisabet Alma’ya bir tokat atar. Tüm bunlar Elisabet’in ruh sağlığındaki gelişmeye gönderme yapar.

Filmin sonundaysa yoruma açık bir anlatı mevcuttur. Sonun başlangıcı Alma’nın Elisabet’e çocuğuna duyduğu nefretle ilgili değerlendirmeler yapmasıyla başlar. Bu anlatım filmde iki kere verilir. İlkinde kamera Alma’yı ikincisinde Elisabet’i çeker. Konuşmanın sonunda Alma’yı Elisabet’i tokatlarken izleriz. Daha sonra kendi bileğini tırnaklarıyla keser ve Elisabet, Alma’nın kanını içer. Daha sonra ikiliyi ayna karşısında görürüz, buna göre iki karakter iç içe geçmektedir ancak Alma’nın uyanmasıyla tüm bunların rüya olduğu anlaşılır. Hangisinin rüya hangisinin gerçek olduğu kolaylıkla çözümlenemez. Ancak filmin sonunda Alma kendi işi olan hemşireliğe dönerken Elisabet’i kamera karşısında görürüz. Yani ikilinin birlikteliği son bulmuş, herkes kendi kaderinin yolunda ilerlemeye karar vermiştir.

Bugüne kadar hakkında sayısız makale yazılmış bir film olan Persona şizofreni gibi hastalıklarla da ele alınmış bir film. Latince maske anlamına gelen persona kavramı Carl Jung’unpersona teorisinden besleniyor. Jung’a göre insanlar kendilerini korumak için kamusal imgeler yansıtır ve persona’leriyle özdeşleşirler. Yine filmde geçen konular olarak toplumsal cinsiyet ve cinsellik, sanat ve tiyatro, kürtaj, filmin sonuna doğru gerçekleşen kan emme sahnesinden ötürü vampirlik de uzmanların film hakkında ele aldıkları konular bağlamında değerlendirilmektedir.

Baris Yildirim
Barış Yıldırım

1979 İstanbul doğumlu. Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü’nde tamamladı. Ardından Londra’daki Middlesex Üniversitesi’nde felsefe üzerine yüksek lisansını yaptı ve uzun seneler Londra’da yaşadı. Halen Hacettepe Üniversitesi’nde felsefe bölümünde doktora öğrencisidir. Bugüne kadar aralarında çevirmenlik ve editörlüğün de bulunduğu pek çok işte çalıştı. Aynı zamanda şair. Pek çok dergi ve fanzinde şiiirleri yayımlandı.

İlgili İçerikler

sibel özbudun
Edebiyat

Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Bir kitap, yürekten yazılmışsa ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir.” Bafra T-Tipi Kapalı Hapishanesi’ndeki Haydar Demir’in, ‘Kokulu Rüzgâr’ başlıklı kitabında...

Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu
Kültür & Sanat

Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

Turan Altuner

Maria Callas, opera dünyasının en büyük ikonlarından biri olarak kabul edilir. Hem sanatını hem de hayatını derin bir tutku ve...

temel demirer

Filozof Yönetmenler’in Düşündürdükleri Ya da Yedinci Sanatın Felsefesi

İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi

Martin Eden’ın Açtığı Yol: Nietzsche, R. Wagner, Böyle Buyurdu Zerdüşt, R. Strauss

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

Bir Hayalî Konuşma: Dante’nin Modern Dünyaya Seslenişi

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

Amadeus ve Yengeç Sepeti

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

1930’lar Türkiyesi’nde Müziğin Ekonomi-Politiği (Prof. Dr. Bilen Işıktaş)

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

Enflasyon Sahneye Çıksaydı, Adı da “Canavar” Olsaydı!

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet
Ekonomi

Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

Görüş Redaksiyon

Buenos Aires, Arjantin’de çeşitli insan hakları, sosyal ve siyasi örgütlerin üyeleri ile sendikalar, Plaza de Mayo Anneleri’nin 39. Geleneksel Direniş...

Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

Turan Altuner

Jeopolitik Bir Şantaj Aracı Olarak Stratejik Göç Mühendisliği

ermeni katliami

Erzincan’in Üzerindeki Karanlik / The Night Over Erzinga

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | [email protected]

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.