IŞİD’den beri böyle bir asker toplama faaliyeti görmedik.
Rita Katz
Rita Katz, SITE Intelligence Group’un yönetici direktörü ve bir terör analistidir. Yakında çıkacak olan “Saints and Soldiers: Inside Internet-Age Terrorism, From Syria to the Capitol Siege” (Azizler ve Askerler: İnternet Çağı Terörizminin İçinde, Suriye’den Capitol Kuşatmasına) kitabının yazarıdır.
26 Şubat’ta popüler bir neo-Nazi internet sitesine gönderilen bir mesajda, “Merhaba, ikimizin Almanya’dan Ukrayna’ya giden bir arabada yer bulmaya çalıştığımız mesajını iletir misiniz” yazıyordu.
Başka bir mesaj, “3 Fransızız, yarın sabah arabamızla Strazburg’dan ayrılıyoruz, 2 Alman savaşçı için yerimiz var” diye yanıtladı.
Vladimir Putin’in Ukrayna’nın işgali emrini vermesinden beri Batılı neo-Nazi ve çevrimiçi ırkçı siteler her gün bu tür konuşmalarla dolup taşıyor: araba paylaşımları düzenleyen, Rusya’ya karşı savaşa katılmak üzere Polonya-Ukrayna sınırını nasıl geçeceklerini planlayan kullanıcıların mesajlarıyla. Amaçlarının, Yahudi bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilen çok ırklı, demokratik fikirli bir toplum olan Ukrayna’yı savunmak olmadığını biliyoruz. Bazı neo-Naziler bu yeni savaşı şiddetli fantezilerini gerçekleştirecekleri bir yer olarak görüyorlar. Ancak diğerlerine göre ise, onları çatışmaya çeken güç, ortak bir aşırı milliyetçi bir etno-devlet vizyonudur. Ukrayna’yı bu hedefe ulaşmak ve bunu tüm dünyaya ihraç edebilecekleri bir modele dönüştürmek için altın bir fırsat olarak görüyorlar.
Bu militan adayları, aşırı sağcı bir milliyetçi Ukraynalı paramiliter ve siyasi hareket olan Azak Taburu gibi gruplar tarafından toplandı. Azak, 2014 yılında Ukrayna ulusal muhafızlarına dahil edildi ve Putin’in Ukrayna hükümetinin neo-Naziler tarafından yönetildiğine dair asılsız iddiasının temeli oldu. Azak, Ukrayna’da uç bir hareket olmaya devam etse de, birçok aşırılık yanlıları arasında abartılmış bir marka. Azak Taburu, beyaz üstünlükçü siteler aracılığıyla Batılıları saflarına açıkça buyur etti. Azak çıkartmaları ve yamaları, Temmuz 2020’de Tennessee’deki neo-Nazilerin düzenlediği protesto gösterisindeki bir sırt çantasından, İtalya’da cami bombalama girişiminde bulunan birinin motosikletine kadar, tüm dünyada karşımıza çıktı.
Açıkçası, aşırı sağdakilerin hepsi Azak’a tapmıyor; bazıları Azak’ın İsrail ya da Yahudi fon sağlayıcılarla bağları olduğunu düşünüyor. Ancak Azak 25 Şubat’ta saflarına yabancı savaşçıları açıkça davet ettiğinden beri, örgütün resmi Telegram sohbet grubu Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, İsveç, Polonya ve diğer Batı ülkelerinden katılmak isteyenlerden gelen mesajlarla dolup taşıyor. Neo-Nazi sohbet grupları ve çeşitli dillerdeki kanallar Azak’ın çağrılarını yineledi. IŞİD 2014’te sözde hilafetini ilan etmesi ve örgütüne katılmak için dünya çapında sempatizanlar aramasından beri, hareket çapında bu düzeyde bir yandaş toplama faaliyeti görmemiştim.
Küresel aşırılık yanlılarını takip eden bir istihbarat grubu olan SITE olarak bizler, Ukrayna’daki savaşla bağlantılı olarak beyaz milliyetçilerin ve neo-Nazilerin çevrimiçi faaliyetlerinde bir artış olduğunu fark ettik. Son haftalarda Azak’a katılma niyetlerini açıklayan yüzlerce kişi arasında bilinen birkaç neo-Nazi de var. Örneğin, Azak’ın yandaş toplama sohbet grubunun Amerikalı bir üyesi olan “MD”, defalarca hemşerilerini Ukrayna’daki tabura katılmaya ikna etmeye çalıştı. “Gitmek isteyen Amerikalılar var mı? Bir grubun oraya gitmesini sağlayabiliriz” dedi. MD’nin aynı zamanda ABD’de bir neo-Nazi milis kuvveti kurmayı önerdiği, en sadist aşırı sağcı Telegram gruplarından bazılarının üyesi olduğunu keşfettik.
Grubun diğer bir üyesi olan “D”, Telegram’da düzinelerce neo-Nazi grubunda aktif ve Britanya’da kendini eski bir gazi olarak tanımlıyor. MD gibi o da kendi ülkesinde bir grup oluşturmaya çalıştı. D, 27 Şubat’ta “İngiltere’deki adamlar, İngiltere’deyim ve umarım 1-2 hafta içinde yola çıkıyorum” diye yazdı.
D’nin motivasyonları MD’lerden bile daha rahatsız edici görünüyordu. “Her neyse, Ukrayna’ya gittiğimde gördüğüm her yerde fazladan Yahudi öldüreceğim” diye yazıyordu. Başka bir gönderiden bir bölüm şöyleydi: “Malzemelerimi topluyorum, Hitler’i selamlıyorum, Ukrayna’ya şan ve Wotan için hepimiz [küfür] Yahudileri öldürelim!” (Wotan, pek çok aşırı sağcının söylem ve estetiklerinde başvurduğu İskandinav mitolojisinden bir tanrıdır.) D daha sonra Ukrayna’ya gitmek üzere “İngiltere’den bir grup” oluşturduğunu belirtiyordu.
Sohbet üyesi “Z” 25 Şubat’ta ” Amerika’da yaşayan Polonyalı bir adamım, elimden gelen her şekilde yardım etmeye hazırım” diyor ve daha sonra şunları ekliyordu: “miğferden yeleğe, getirebileceğim bir sürü malzemem var.” Z’nin ayrıca birçok neo-Nazi sohbet grubunun aktif bir üyesi olduğunu keşfettik. Aynı Z başka bir sohbet grubuna “Ukrayna’dan nefret ediyorum” yazıyordu.
Bunun nedeni, Batılı beyaz üstünlükçülerin ve neo-Nazilerin çoğunun mevcut Ukrayna hükümetini desteklememesidir, bunun nedeni sadece antisemitizm yasağı, Başkan Volodymyr Zelensky’nin Yahudi kökeni veya diğer özel meseleler değil. Ukrayna, aşırı sağcıların görmek istedikleri faşist hükümetlerin aksine, karşı çıktıkları, gelişmekte olan bir demokrasidir. Popüler bir Alman ve İngiliz neo-Nazi sohbet grubunun yöneticisi, üyelerini Azak’a katılmaya çağırırken, “Ukrayna’yı savunmuyorum, Nasyonal Sosyalizmi savunuyorum” diye yazıyordu.
Ayrıca, bazı beyaz milliyetçiler Putin’e hayranlıklarını dile getirirken, birçok Batılı aşırı sağcı, eski Sovyetler Birliği ile karıştırdıkları ve dolayısıyla komünist olarak gördükleri Rusya’ya karşı çıkıyor. Yine de Ukrayna adına yapılan bu seferberlik, ortak bir düşmandan daha fazlası tarafından yönlendiriliyor: Hareketin öncüleri, Rusya-Ukrayna savaşını militanlık yoluyla beyaz milliyetçiliğini ilerletmek için büyük bir fırsat olarak görüyorlar. Onlara göre Ukrayna, faşist devlet inşası için hazır, kendi ülkelerinde görmeyi arzuladıkları türden silahlı aşırı sağ iktidarı ele geçirmeye hazır eğitim sahası.
Neo-Naziler arasındaki en fanatik olanlar için bu plan daha da kötü niyetli. Ukrayna’yı, medeniyet çapında bir çöküşü hızlandırmaya ve ardından küllerden faşist etno-devletler inşa etmeye çalışan “ivmeci” gündemleri ilerletmek için bir şans olarak görüyorlar. Bu düşünce tarzı, SITE’de aşırı sağdaki en etkili ivmeci neo-Nazi seslerinden biri olarak gördüğümüz “Slovak” tarafından belirgin bir şekilde gösterilmiştir. 25 Şubat’ta Slovak, Ukrayna’da savaşmak için bilinmeyen bir ülkeden ayrıldığını duyurdu. “Bu savaş, halkımızın fiziksel ve ahlaki zayıflığını yakıp ortadan kaldıracak, böylece küllerinden güçlü bir ulus yükselecek” diye yazdı. “Bizim işimiz, bu dönüşümün gerçekleşmesi için koşulların yeterince uzun süre korkunç kalmasını sağlamak ve bunun mutlaka olması gerekiyor. Geleceğimiz tehlikede ve başka bir şansımız olmayabilir, kesinlikle bunun kadar iyi bir şansımız yok.” Heyecanlı Slovak, durumu Afganistan’da NATO veya Ruslara karşı kurulan direnişe benzeterek, Ukrayna’nın on yıllarca sürecek bir savaşa başlamış olabileceğini yazdı. “Afganlar 40 yıldan fazla bir süredir bu iki güce karşı bunu başardı ve şimdi kaderlerini kendileri kaderleri kendi ellerinde” diye yazdı. “Ukrayna onları örnek almak zorunda kalacak.”
Bu ivmeci felsefe bir niş gibi görünebilir olsa da, ciddiye alınmalıdır. İvmeci felsefeleri benimseyen bir terörist 2019’da Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde 51 kişiyi öldürdükten sonra Kaliforniya’da ve başka yerlerde bunu taklit eden saldırılar planlandı.
Tabii ki bu gelişmelerin hiçbiri Putin’in savaşın Ukrayna’yı “Nazilerden arındırmak” ile ilgili olduğu iddialarını doğrulamıyor. Zelensky’nin Yahudi geçmişini bir tarafa bırakın: Putin’in ileri sürdüğü ironik bir iddia, çünkü Putin yakın zamana kadar, Amerika’da hücre temelli, üyeleri büyük ölçüde terör planları ile bağlantılı neo-Nazi bir örgüt olan Base’in lideri olan Rinaldo Nazzaro gibi kişilere güvenli bir sığınak sağlıyordu. Görünüşe göre, Nazarro en az 2018’den beri Rusya’da yaşıyor. Putin ayrıca, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın “Avrupa’daki beyaz üstünlükçülere ve neo-Nazilere paramiliter tarzda eğitim” vermek olarak tanımladığı Rus Emperyalist Hareketi‘ne de sığınak oldu. Geçen yılki gizliliği kaldırılmış bir ABD istihbarat raporuna göre Putin, bu kuruluşlara “Batı’daki toplumsal çatlakları genişletmeye” yardımcı olmaları için koruma sağlıyor. Putin, Azak gibi gruplarla ilgili olarak ne tür gerçek kırıntıları seçerse seçsin, egemen bir ülkeyi işgal eden ve aşırılıkçılar için yeni bir üreme alanı yaratan oydu.
Eldeki mesele, anlatıları doğrulamak ya da geçersiz kılmak değildir. Sorun – Ukrayna ve bu aşırılık yanlılarının geldiği ülkeler açısından- güvenliktir.
Birçok yönden, Ukrayna durumu bana son on yılın başları ve ortalarındaki Suriye’yi hatırlatıyor. Tıpkı Suriye çatışmasının El Kaide ve İslam Devleti gibi gruplar için mükemmel bir üreme alanı işlevi görmesi gibi, Ukrayna’da da aşırı sağ için benzer koşullar hazırlanıyor olabilir. Suriye, 2015’te Paris’te ve 2016’da Brüksel’de meydana gelen saldırılar gibi Batı’da teröristlerin saldırılar düzenlemesi için bir komplo ve eğitim alanı haline geldi.
Ukrayna’ya başarılı bir şekilde ulaşan aşırılık yanlıları, yeni silahlarla ve kazandıkları savaş deneyimiyle ülkelerine dönebilir veya vatandaşlarını çevrimiçi olarak daha fazla etkileyebilecekleri Ukrayna’da kalabilirler. Dersimizi aldığımız üzere, aşırılık yanlılarının “başka bir yerde” olmaları onları geldikleri ülkeler için daha az tehlikeli yapmaz. Savaş nerede olursa olsun, her zaman aşırılık yanlıları için bir fırsattır.
Rita Katz, SITE Intelligence Group’un yönetici direktörü ve bir terör analistidir. Yakında çıkacak olan Saints and Soldiers: Inside Internet-Age Terrorism, From Syria to the Capitol Siege (Azizler ve Askerler: İnternet Çağı Terörizminin İçinde, Suriye’den Capitol Kuşatmasına) kitabının yazarıdır.
Bu makale Washington Post’ta yayınlanan İngilizce orijinalinden Türkçeye çevrilmiştir.
Çeviren: Irmak Gümüşbaş