Giriş
21.yüzyıl sanatı gelişmekte olan bir uygulama, araştırma ve yayınlama alanıdır. Bu da onu oldukça dinamik bir çalışma alanı yapar. Birçok önemli konu, bu yeni yüzyılda yankı bulmakta ve yeni düşüncelere ve bilimsel tartışmalara ilham vermektedir. Örneğin, yaşam bilimlerindeki bilimsel gelişmelere karşılık olarak biyolojik sanatın yükselişi ve izleyicileri katılıma ve etkileşime çağıran sanattaki artışa karşılık olarak geliştirilen, “ilişkisel estetik” olarak da bilinen eleştirel teori. 20. yüzyılın son zamanlarında çokça tartışılan diğer konular ise 21. yüzyıl sanatının ve görsel kültürünün analizi için hala büyük önem taşır.
Bu konular arasında göstergebilim, postmodernizm ve feminizm de vardır.21.yüzyıl sanatı çok çeşitli malzemelerden ve araçlardan ortaya çıkar. Bunların içinde bir zamanlar el becerileriyle ilişkilendirilen, yeni konuları dile getirmek için yeniden canlandırılan malzeme ve yöntemler vardır. Örneğin resim sanatı. (Bkz. Julie Mehretu ve Shahzia Sikander’in çalışmaları). Resim gibi büyük bir canlılıkla uygulanmaya devam eden, köklü bir tarihe sahip sanatlara ek olarak iki yakın tür olan dijital görüntüleme ve internet gibi en yeni teknolojiler de bu araç ve malzemelere dahildir.
Birçok sanatçı kendi fikir ve amaçlarına uygun olması için düzenli ve özgür bir şekilde yöntem ve biçimleri karıştırır. Yapılan etkinlikler yüksek bütçelerle ve görülmemiş üretim değerleriyle elde edilmiş göz alıcı projelerden; süreci, kısa süreli deneyimleri ve kendin-yap yaklaşımını vurgulayan girişimlere kadar değişiklik gösterir. Ayrıca etki kavramı da iletişimdeki ve teknolojideki değişiklerle birlikte değişmiştir. Dünyadaki tüm bölgeler küresel görsel kültürün etkisinin yanı sıra, yerel coğrafyalara ve tarihlere de cevap veren sanatçılara sahiptir.
Küreselleşme
21. yüzyıl sanat sektörünün (ve 21. yüzyıl yaşamının diğer birçok sektörünün) temel özelliklerinden biri, küreselleşmenin etkisidir. Küreselleşme, insan etkinliği ve bilginin zaman ve mekan boyunca birbiriyle artan hızda bağlantıda olmasıdır. İnternet ve kitle iletişim araçları sayesinde, çağdaş sanatın önemi hakkındaki bilinçlenme giderek artıyor. İnternete erişimi olan biri Şangay, Sao Paulo ya da Nairobi’deki gelişmeleri takip edebiliyor. Eş zamanlı olarak, sınırlar ve okyanuslar boyunca artan sanatçı hareketleri de etkilerin ve sanatsal terimlerin birbiriyle kaynaşmasına katkıda bulunuyor. Örneğin, aslen Kenyalı olan Wangechi Mutu, eğitimini önce Güney Galler’de, daha sonra Amerika’da sürdürmüştür. Yaptığı kolaj kadın resimlerinde Afrika kabile sanatlarından, 20. yüzyıl Avrupa ve Amerika kolaj sanatçılarından, modanın, pornografinin ve tıbbi kaynakların en yeni illüstrasyonlarından ilham almıştır.
Küreselleşmenin anlamı ve sonuçları araştırmacı ve akademisyenler tarafından çokça tartışılıyor. Ekonomik ve siyasi açıdan bütün toplumlarda gelişme ve özgürlük için bir tetikleyici midir, yoksa gelişen bölgelerin zenginler tarafından daha fazla sömürülmesine katkıda mı bulunur? Küreselleşme, farklı yerlerde farklı şekillerde mi işler?Küreselleşme ve sanat konusunda Asya, Afrika, Orta Doğu ve diğer yerlerdeki uygulamalar, Batı düzeninin temeli olan geleneksel varsayımları ve değer yargılarının tahtını sallıyor diyebilir miyiz? Batı kurumları bu durumda kendi düzenini baştan mı oluşturuyor, yoksa göstermelik bir şekilde ve eleştirel olmayan bir tavırla sanat listelerine başka yerlerden gelen sanatı mı ekliyor? Küreselleşme temasına hitap eden sergiler, dünyanın farklı yerlerinden gelen sanatçıları nasıl temsil eder? Büyüyen sanat piyasasıyla beraber bienallerin ve sanat fuarlarının yaygınlaşması, her kıtadan bir grup seçkin sanatçının uluslararası varlık kazanmasına yardımcı olmuştur. Fakat sanat piyasasının temelini oluşturan yapı ve değerler değişmiş midir?
Görsel kültür
Yirmi birinci yüzyılda görsel kültür, her çeşit imgeyi disiplinler arası bir bakışla anlama amacı güden önemli bir çalışma alanı haline geldi. Bu çalışma alanında imgelerin birbiriyle nasıl iletişime geçtiği ve kimliğin, cinsiyetin, sınıfın, güç ilişkilerinin ve diğer toplumsal ve siyasi değerlerin oluşumundaki rolü incelenir. Görsel kültür çalışmalarının sanatın yanı sıra incelediği alanlar arasında tıp, bilim, siyaset, tüketici kültürü, din ve maneviyat bulunuyor.
Görsel kültür araştırmacıları, resim sanatı gibi yerleşmiş bir güzel sanat alanına ek olarak film, televizyon, çizgi roman, moda tasarımı ve diğer popüler kültür ögelerini de inceler. Ayrıca araştırmacılar göstergebilim, psikanaliz, alımlama kuramı, feminizm ve bakış kavramı gibi bazı yöntemlerden ve kuramlardan yararlanırlar.Görsel kültür araştırmacılarının imgeleri ve her türden medyayı incelemesi gibi, 21.yüzyıl sanatçıları da kültürün farklı alanlarını incelerler. Bu incelemeyi yaparken güzel sanat ve tasarım alanlarındaki etkilerin ötesine geçerek, kültürün farklı alanlarından ilham, imge, malzeme ve kavram ödünç alır. Televizyon dünyası Christian Jankowski’nin çeşitli video enstalasyonlarına ilham olurken, profesyonel sporlar ve fanatik taraftarlar ise Paul Pfeiffer’in işlediği konular arasında yerini almıştır.
Çoğu modern sanatçı, yüksek sanat ve popüler kültürü keskin çizgilerle ayırmaz. Örneğin, bazı modern sanatçılar iplik sanatının geleneksel tekniklerini benimser, ancak onları alışılmışın dışında şekiller oluşturmak için ya da güncel toplumsal ve siyasi konulara değinmek için kullanır. Örneğin, Ghada Amer cinsel ilişkide olan çıplak kadın motiflerini tuvalinin üzerine işlemek için ip kullanmış, daha sonra işlediği yerleri fırça darbeleriyle kısmen kapatmıştır. Amer’in ele aldığı konular, hem Batı toplumlarında hem de Müslüman toplumlarda kadın cinselliğinin bastırılmasını, dile getirilişini ve erotizmi kapsar.
Görsel kültürleri iç içe kullanmanın başka bir örneği de, bilim ve çağdaş sanat arasındaki etkileşimin karmaşık düzenidir. Pek çok sanatçı uygulamalarında bilimsel imgeler ve fikirlerle yakın ilişki kurar. Örneğin, Wim Delvoye’nin Cloaca isimli halen devam etmekte olan serisi, insandaki sindirim sistemini biyomekanik bir alet olarak göstererek insanları siborg olarak hayal eder. Son olarak, birçok 21. yüzyıl sanatçısı şimdilerde çevrimiçi ağlarla canlı bir biçimde hazırlanan küresel görsel kültüre kendini kaptırmış durumda. Çoğu sanatçının kendi internet sitesi var ve bazıları da sosyal medyada yayımlamak amacıyla sanatını icra ediyor. Her zaman olduğu gibi, yeni teknolojiler yeni fırsatları ve zorlukları da beraberinde getiriyor.
Kamu sanatı ve katılımcı sanat
Kamu sanatı, 20. yüzyılın sonlarına doğru hem geleneksel hem de deneysel uygulama yapan kişileri kendine çekerek iyi bilinen bir tür haline gelmişti. 21. yüzyıldaki kamu sanatı ise, içerisinde yaratıcı incelemelerin gerçekleşebileceği bir faaliyet alanı olarak daha da genişledi. Kamu sanatı bölgelere özgü anıtlar, freskler, grafiti gibi gündelik biçimler ve sanatçı, mühendis ve mimarlar arasındaki işbirliğinin yanı sıra, yeni amaçları, biçimleri ve pop-up sanat mağazalarını, sokak festivallerini ve çevrimiçi projeleri de içeren yerleri kapsıyor.
21. yüzyıl kamu sanatçıları, montaj ve performans gibi mevcut olan yöntemleri kullanabildikleri gibi bazı çeşitlendirmelere de yönelebilirler. Örneğin, sanatçıların onların yerine performanslarını üstlenmesi için, ara sıra özel yetenekli birilerini tutması artık sıkça rastlanan bir durum. Bu doğrultuda Vanessa Beecroft, performansları için mankenler kiralamış ve ortak çalışan sanatçılar Allora ve Caldazilla da enstalasyonlarının bazılarında oyuncu olarak profesyonel atletlere yer vermiştir.Yirmi birinci yüzyılda göze çarpan bir eğilim de, bir yapıtın yol açtığı sosyal etkileşimlerin, yapıtın içeriği haline geldiği katılımcı sanat olmuştur. Genellikle “ilişkisel sanat” adı verilen bu sanatta, yapıt seyirciyi bir şekilde çeker. Örneğin, Carsten Höller müzelerde ziyaretçilerin kayması için dev kaydıraklar kurmuştur. Rirkrit Tiravanija ise Tayland yemeği hazırlamış ve galeri ziyaretçilerine servis etmiştir.
Küresel olarak birbirine bağlı çeşitli medya kollarının varlığından etkilenen sanatçılar, insanları sosyal etkileşime çağıran çevrimiçi projeler oluşturmakta. İlişkisel estetik, bu gibi girişimleri analiz etme ve değerlendirme için eleştirel bir teori olarak gelişmiştir (ve teori olarak geçerliliği sorgulanmıştır). Bu tartışmalardaki temel sorulardan bazıları şunlardır: Böyle yapıtların oluşturduğu sosyal etkileşimlerin daha iyi bir dünyaya katkıda bulunup bulunmaması önemli mi ya da insanların bir arada keyifli vakit geçirmesi yeterli bir hedef mi? İlişkisel sanatın fiziksel ürünleri (örneğin Höller’in kaydırakları), sosyal etkilerinin yanı sıra estetik olarak ne ölçüde değerlendirilmelidir?Yirmi birinci yüzyıl yalnızca bir başlangıç. Çeşitli meseleler ve fikirler hala hızla gelişiyor ve yeni sanatçılar sürekli dikkat çekiyor ve ses getiriyor.
Bu linke tıklayarak çağdaş sanat ile daha fazla bilgi alabilir ve önemli 21. yüzyıl sanatçılarının bir listesini görebilirsiniz.
Jean Robertson , Sanat Tarihi Profesörü, Herron Sanat ve Tasarım Fakültesi, Indiana Üniversitesi-Purdue Üniversitesi Indianapolis
Bu makalenin orjinal versioyonu tr.khanacademy.og ta yayinlanmistir.