Çokdillilik günümüzde birçok insanın iki ya da daha fazla dilin konuşulduğu ortamlarda bulunmasıdır. Çokdillilik hakkında karara varılmış kesin bir tanım şu ana kadar yoktur.
Bireyleri çokdilli olarak tanımlayabilmek için incelenmesi gereken noktalar; dili konuşmaya başlama yaşı, dilin nasıl edinildiği, edinilen ya da öğrenilen dile hakimiyetin niteliği ve bireyin konuştuğu dilleri hangi bağlamlarda kullandığı gibi sıralanabilir (Chilla & Fox, 2012). Burada küçük bir parantezle dil edinimi ve dil öğrenimi arasındaki farkı açıklamanın yazının devamı için faydalı olacağını düşünüyorum. Dil edinimi hayatın içinde gerçekleşen, bilincin karışmadığı bir süreçtir ve çocuklukta gerçekleşir. Dil öğrenimi ise sınıf, kurs vb. gibi belirli uzamlar gerektiren ve bilinçle gerçekleşen bir süreçtir.
Bloomfield (1933) çokdilliliği kişinin iki dili de anadili gibi akıcı konuşabilmesi ve onlara hakim olabilmesi ile açıklar. Haugen (1953)‘e göre çokdillilik, bireylerin bildikleri dilleri anadili gibi konuşmalarından ziyade, bu dillerde anlamlı ifadeler kullanabilmeleridir. Baker (2001), çokdilli bireyleri uygun bağlamlarda, farklı iletişim becerisi gerektiren toplumsal hayat durumlarında iki ya da daha fazla dil kullanma becerisi olan bireyler olarak betimlemiştir. Valdés ve Figueroa (1994) ve Grosjean (2010) çokdilliliği bireylerin iki ya da daha fazla dile ya da lehçeye ihtiyaç duyup onları farklı bağlamlarda kullanması olarak tanımlamıştır. Çokdillilik hakkında kesin bir tanımın yapılamayışını Baker ve Jones (1998) dil yeterliliği ve dil kullanımı arasındaki farkı, dil yeterliliğinin okuma, yazma, dinleme ve konuşma gibi temel dil becerilerinde farklılıklar göstermesine ve bireylerin konuştukları dillerdeki hakimiyeti gibi sebeplere bağlar.
Çokdilliğin türleri farklı çalışmalarda (Haugen, 1973; Bialystock, 2001; Tracy; 2008; Meisel, 2011; Uyar, 2012) bireyin dillerdeki yeterlilik düzeyine, temel becerilerdeki yetkinlik düzeyine, dilleri edindiği yaşa göre sınıflanmıştır. Burada çokdilliliği edinilen yaşa göre açıklamak istiyorum. Erken çokdillilik, bireyin ikinci dili çocukluk döneminde edinmesiyle; geç çokdillilik ise bireyin iki ya da daha fazla dili yetişkinlik döneminde öğrenmesiyle gerçekleşir (Hoffman, 1991).
Eş zamanlı dil edinimi, bir çocuğun doğumundan itibaren iki ya da daha fazla dille büyümesini ifade eder ve çocuk bu dilleri paralel edinir (Chilla ve ark., 2013). Eş zamanlı çokdillilik çoğunlukla çok uluslu evliliklerde görülür. Eş zamanlı çokdilli çocuklar ilk sözcüklerini söylemede tekdilli çocuklara göre gecikmeler yaşayabilir; ancak dil gelişiminde her iki dilde de tekdillilerle aynı gelişimi gösterirler. Her iki dilin de sistemi birbirinden bağımsız gelişir. Çokdilli çocukların edindikleri dillere maruz kalış süreleri tekdilli çocuklara göre değişiklikler gösterebilir ve iki dilin sistemi birbirinden bağımsız gelişir (Bölükbaş-Kaya ve ark., 2020; Chilla ve Fox; 2012). Bu nedenle eşzamanlı çokdilli çocukların bildikleri dillere ait dilsel bilgileri tekdilli akranlarının bilgileri ile ile eşit olmayabilir (Bialystok ve ark., 2010). Araştırmalar bu çocukların her iki dillerinde de ya da dillerinden birinde de, aynı yeterliliğe ulaşabildiklerini gösterir (Paradis, 2008; Fabiano-Smith ve Goldstein, 2010).
Art zamanlı çokdillilik çocuğun anadili genel hatlarıyla edinmesinden sonra gerçekleşir. İkinci dilin ya da diğer dillerin edinimine bir yaşından sonra başlanılması art zamanlı çokdil ediniminin en dikkat çeken özelliğidir (Chilla ve Fox, 2012). Çocukların çevre dilleri (Ör: Almanca) ve aile dilleri (Ör: Türkçe) birbirlerinden farklılık gösterdiğinde art zamanlı çokdillilik görülür. Art zamanlı çokdillilikte ayrıca ikinci bir dil ya da diğer başka dillere maruz kalma süresi, farklı dillerin özellikleri, dil girdisinin nicel ve nitelliği ile o dillerin kullanımı gibi özellikler dil edinimini belirler (Tuller, 2015). Art zamanlı çokdilli çocukların dil gelişimlerini eş zamanlı çokdilli çocukların dil gelişimiyle mi, yoksa yetişkin dil edinimiyle mi karşılaştırılacağı hala tartışılır (Chilla ve Fox, 2012).
Çokdilliğe ait bazı dilbilimsel özellikler dil karışması (code-switsching), dil seçimi ve dil baskınlığıdır. Dil karışması iki ya da daha fazla dilin belirli bağlamda karıştırılmasıdır. Bu durum çocuğun dili konuştuğu kişinin özelliklerine ve çocuğun bu kişiyle yakınlığına bağlıdır. Dil seçimi ise çocukların bir süre için dillerden bir tanesini yeğlemesidir (Döpke, 1992). Dil baskınlığında ise çocuğun dillerinden bir tanesinde nicel ve niteliksel olarak yetkin olması ve bu dili daha sık kullanmasıdır (Uyar, 2012).
Çokdillik özelliklerini genel hatlarıyla anlattıktan sonra şimdi Göç Türkçesinin özelliklerine eğileceğiz. Çokdilli ortamdaki Göç Türkçesini incelerken Almanya’da konuşulan Türkçeye odaklanacağız. Ekonomik, politik, eğitim gibi sebeplerle 1961’den günümüze devam eden göçlerle birlikte Almanya’ya yerleşmiş olan Türkçe konuşucuları birinci nesil, ikinci nesil ve üçüncü nesil olarak tanımlanabilir. Birinci nesil Almanya’ya gelen ilk ifade eder. İkinci nesil onların Almanya’da doğan çocukları ve üçüncü nesil ise torunlarıdır. Almanya’da farklı nesiller tarafından konuşulan ve bir miras gibi bir sonraki nesle aktarılan Türkçe zaman içerisinde değişik faktörlere bağlı olarak Türkiye Türkçesi ile karşılaştırıldığında farklı özellikler geliştirmiştir. Bu faktörlere örnek olarak Türkçenin çoğunluğun konuştuğu dil tarafından etkilenen sözlü bir dil olması, Türkçe konuşucuları arasındaki homojenliğin bulunmaması (Johanson, 1991), tekdilli ve çokdilli Türkçe konuşucuları arasındaki resmi dile ulaşım açısından oluşan dilbilimsel farklılıklar (Küppers ve ark., 2015) gösterilebilir. Göç Türkçesinin genel özellikleri dilbilimciler tarafından farklı ülkelerdeki sınırlı gözlemler sebebiyle hala araştırılmaktadır ve aynı zamanda, Türkçenin miras dil (Bayram, 2015), karma dil (Backus, 2003) ya da analitik yapıya kayan bir dil (Rehbein ve ark., 2009) olup olmadığı hala yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Almanya’da göç ortamında edinilen Türkçe’ye bazı örnekler verecek olursak; bir ağzın diğer ağızlara baskın gelmesi, ismin durum eklerinin farklı kullanılması, soru eki kullanılmaması, karmaşık cümleler yerine basit cümlelerin kurulması ve zaman eklerinin birbirlerinin yerine kullanılması gibi daha birçok özellikler sıralanabilir (Backus, 2012; Bayram; 2013; Boeshoten, 2000; Küppers ve ark., 2015; Şimşek ve Schroeder, 2011).
Gelişimsel Dil Bozukluğu (GDB, Bishop ve ark., 2017), dildeki zorlukların çocukların günlük hayatlarındaki işleyişi bozduğu ve 5 yaşına kadar görülen beyin hasarı, sensorinöral işitme kaybı, genetik sendromlar ve otizm spektrum bozukluğu gibi bilinen ayırt edici koşullar ile ilişkili olmayan bozukluktur. GDB çokdilli çocukların tüm dillerinde ortaya çıktığı için, dil bozukluğunu ölçen testlerin çocuğun tüm dillerinde uygulanması gerekmektedir. Ancak, ikidilli ortamdaki dilbilimsel belirtiler ve GDB belirtilerinin birbirlerine benzemesi, GDByi ayırt etmekte yöntemsel ve klinik sorunlara sebep olmaktadır. GDBli Türkçe konuşucusu çocuklarda karşı olgusal tümceler ile eylem ve ad çekimlerini anlamada güçlük çektikleri görülmüştür (Acarlar ve Johnston, 2011; Yarbay-Duman ve ark., 2015; Babur ve ark., 2007; Topbaş ve ark., 2016). Yaşıtları ile karşılaştırıldığında birçok Türkçe konuşucusu GDBli çocuğun ise daha az karmaşık cümle yapısı ve biçimbirim kullandıkları, bunun dışında eylem çekimlerini üretirken güçlük yaşadıkları yapılan çalışmalarda belirtilmektedir (Babur ve ark., 2007; Chilla ve Babur; 2010; Chilla ve Şan, 2017; De Jong vd., 2010; Şan, 2018; Chilla, baskıda).
Almanya’da Türkçe dersine katılmak zorunlu değildir, bu derse öğreciler sene başında kayıt olsalar bile düzenli katılmamaktadırlar ve her eyalette Türkçe ders eğitimi farklı olmaktadır (Yılmaz ve Demirel, 2015). Türkçe dersleri Türkçe konuşucusu çokdilli çocukların dil yetilerini geliştirmeleri, Türkiye ve kültürünü tanımaları için iyi bir fırsat tanırken; saatlerinin yetersizliği, katılımın düzensizliği ve Almanya genelinde bir standardın olmaması sebebiyle, çokdilli çocukların dil gelişiminde yetersiz kalmaktadır. Ancak anadil ve ikinci ya da diğer dillerdeki yetersizlik, dil bozukluğu ile karıştırılarak yanlış tanıya (misdiagnosis) sebep vermemelidir. Çokdilli Türkçe konuşucusu çocuklarda olası GDB tanısının ayırt edilebilmesi, yanlış bir tanıdan kaçınılması ve bu çocukların eğitim olanakları ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için bu çocukların tüm dillerinde test edilmeleri önemlidir. Kısaca açıklamak gerekirse, son yıllarda çokdilli çocuklarda GDB tanısının ayırt edilmesi için izlenen üç yol vardır (Hamann ve Abed-Ibrahim, 2017). Birincisi, normları tekdilli çocuklar için geliştirilmiş standardize edilmiş testlere, ikidilli çocuklar için yeni normlar gelişirilmesidir. İkinci olarak, tekdilli çocuklar için geliştirilmiş testlerin normlarının ikidilli çocukların baskın dillerini göz önüne alarak adapte edilmesidir (Thordardottir, 2015). Sonuncusu, COST Action IS0184’de geliştirilmiş çokdilli ortamlarda dil bozukluğunu ayırt eden yeni testlerin farklı dillerdeki uygulamasıdır.
Görüldüğü üzere yaşadığımız dünyanın bize sunduğu çokdillilik, dillerin ne zaman, hangi bağlamda ve hangi şekilde edinildiğine bağlı olarak birçok farklı özelliklere sahiptir. Türkçe farklı jenerasyonları kapsayan zaman diliminde başta Almanya olmak üzere Batı Avrupa’da varlığını göçe bağlı değişimlerle hala sürdürmektedir. Göç Türkçesindeki özellikler ile Türkçede görülen GDB özelliklerinin benzerlikleri, çokdilli çocukların yanlış tanı alarak eğitim ve sağlık sistemlerinde yanlış hizmet almalarına sebep olmamalıdır. Türkçe dersi organizasyondaki birçok eksikliğe rağmen, çokdilli Türkçe konuşucusu çocukların dil gelişimini desteklerken, GDBli çocukları belirlemek çocuğun konuştuğu her dili anadili olarak konuşan uzmanlar tarafından çocuğun yukarıdaki yöntemlerle test edilmesiyle mümkündür. Son olarak, çokdilli tipik dil gelişimi gösteren ya da GDBli çocukların akademik başarıyı yakalayabilmeleri için her iki dillerinde de aile ve içinde bulundukları toplum tarafından birçok yönde desteklenmeleri gerekir.
Nebiye Hilal Şan 1982 yılında Almanya’da doğmuş, ODTÜ İngilizce Öğretmenliği’ni anadal, Almanca Bölümü’nü yandal olarak bitirdikten sonra Albert-Ludwigs Üniversitesi Freiburg’ta Avrupa Dilbilimleri Bölümü’nde yüksek lisansını yapmıştır. Bir süre koklear implant takılmış çocuklarla işitme terapisti ve aile danışmanı olarak çalıştıktan sonra, sırasıyla Pädagogische Hochschule Heidelberg, Johann Wolfgang Üniversitesi Frankfurt, Europa Universitesi Flensburg’ta çokdilli çocukların dil gelişimi ve dil bozuklukları hakkındaki projelerde araştırma görevlisi olarak bulunmuştur. Şu anda Applied Sciences Frankfurt Üniversitesi’nde Almanya’daki üçüncü nesil Türkçe konuşan üniversite öğrencilerine anadillerindeki akademik becerilerini geliştirmeleri için Anadilciler İçin Türkçe dersini vermektedir. Aynı zamanda Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi’nde Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Göç Türkçesinde Özgül Dil Bozukluğunu Ölçme adlı konuda doktorasına Pädagogische Hochschule Heidelberg’te devam etmektedir. Yurtdışı Türkler ve Akrabalar Topluluğu’nun Türkçe Ödülleri kapsamında jüri ödülü alan şiiri Kök Gök’ün de içinde bulunduğu Lal Rüyalar isimli kendisine ait şiirleri amatörce sunduğu bir şiir bloğu vardır.
Kaynaklar
Acarlar, F., & Johnston, J.R. (2011). Acquisition of Turkish grammatical morphology by children fifth developmental disorders. Journal for Communication Disorders, 46(5), 728-738.
Babur, E., Rothweiler, m. & Kroffke, S. (2007) Spezifische Sprachentwicklungsstörung in der Erstsprache Türkisch. Linguistische Berichte 212, 377-402.
Backus, A. (2003). Can a mixed language be conventionalized – alternational codeswitching? In Y. Matras & P. Bakker Peter (Eds.) The mixed language debate. Theoretical and Empirical Advances, (pp.237-270). Berlin: de Gruyter.
Backus, A. (2012). Turkish as an immigrant language in Europe. In T. J. Bhatia, Tej K. & W. C. Ritchi (Eds.). The Handbook of Bilingualism and Multilingualism, (pp. 770-790). London: Blackwell.
Baker, C. & Jones, S.P. (1998). Encyclopedia of Bilingualism and Bilingual Education. Clevedon: Multilingual Matters.
Baker, C. (2001). Second language acquisition and learning. In Baker, C. (ed.) Foundations of Bilingual Education and Bilingualism, pp 109-134. Clevedon: Multilingual Matters LTD
Bayram, F. (2013). Acquisition of Turkish by heritage speakers: A processability approach. PhD Dissertation. Newcastle University, Newcastle upon Tyne.
Bayram, F. (2015). A New Theoretical Agenda: Immigrant Turkish Becomes Heritage Language. Dede Korkut Türk Dili ve Edebiyatı Araştırma Dergisi 4 (8), 8-34.
Bialystock, E. (2001). Bilingualism in Development: Language, Literacy, and Cognition, Cambridge: Cambridge University Press.
Bialystock, E., Barack, R., Blaye, A. & Poulin-Dubois, D. (2010). Word Mapping and Executive Functioning in Young Monolingual and Bilingual Children. Journal of Cognition and Development, 11 (4), 485-508.
Bishop, D. V. M., Snowling, M. J., Thompson, P. A., Greenhalgh, T. & The Catalise Consortium. (2017). CATALISE: a multinational and multidisciplinary Delphi consensus study of problems with language development. Phase 2. Terminology. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 58, 1068–1080.
Bloomfield, Leonard (1933): Language. New York.
Boeschoten, H. (2000). Convergence and divergence in migrant Turkish. In K. Mattheier (Ed.), Dialect and migration in a changing Europe, pp. 145-154. Frankfurt/Main: Lang.
Bölükbaş-Kaya, F., Hançer, F. B. & Golynskaia, A. (2020). İki Dillilik: Tanımı ve Türleri Üzerine Kuramsal Tartışmalar, International Journal of Languages’ Education and Teaching 7 (2), 98-113.
Chilla, S. (in press). Assessment of Developmental Language Disorders in Bilinguals: Immigrant Turkish and the standard-with dialect challenge in Germany. In Saiegh-Haddad, Laks, L. & McBride, C. (eds.) Handbook of Literacy in Diglossia and Lialectal Contexts – Psycholinguistic and Educational Perspectives Springer: New York.
Chilla, S., Şan N.H. (2017). Möglichkeiten und Grenzen der Diagnostik erstsprachlicher Fähigkeiten: Türkisch-deutsche und türkisch-französische Kinder im Vergleich. In C. Yildiz, C, N. Topaj N, R. Thomas & Gülzow I. (Eds.), Sprachen 2016: Russisch und Türkisch im Fokus, (pp. 175-205). Berlin: Peter Lang.
Chilla, S., Rothweiler, M., Babur, E. (2013). Kindliche Mehrsprachigkeit. Grundlagen – Störungen – Diagnostik. München/Basel: Reinhardt.
Chilla, S. & Babur, E. (2010). Specific Language Impairment in Turkish-German Successive Bilingual Children. Aspects of Assessment and Outcome. In: Topbaş, S. & Yavaş M. (Eds.) Communication Disorders in Turkish in Monolingual and Multilingual Settings. Bristol: Multilingual Matters.
Chilla, S. & Fox-Boyer, A. (2012). Zweisprachigkeit/Bilingualität – Ein Ratgeber für Eltern. Idstein: Schulz-Kirchner Verlag GmbH.
De Jong, J., Cavuş, N. & Baker, A. (2010). Language Impairment in Turkish-Dutch Bilingual Children. Topbaş, S. & Yavaş M. (Eds.) Communication Disorders in Turkish in Monolingual and Multilingual Settings (pp.288-300). Bristol: Multilingual Matters.
Döpke, S. (1992). One Parent, One Language. An Interactional Approach. Benjamins: Amsterdam.
Fabiano-Smith, L. & Goldstein, B. (2010). Early, Middle, and Late-Developing Sounds in Monolingual and Bilingual Children : An Exploratory Investigation, American Journal of Speech Language Pathology, 19 (1), 66-77.
Grosjean, F. (2010). Bilingual: Life and Reality. Cambridge: Harvard University Press.
Hamann, C. & Abed Ibrahim, L. (2017). Methods for identifying specific language impairment in bilingual populations in Germany. Frontiers in Psychology 2 (16). doi: 10.3389/fcomm.2017.00016
Haugen, E. (1953): The Norwegian Language in America. Pennsylvania.
Haugen, E. (1973). Bilingualism, Language Contact and Immigrant Languages in the United States: A Research Report 1956-1970. In Sebeok, T. (Ed.), Current Trends in Linguistics 10, (pp. 505-591). The Hague: Mouton.
Hoffmann, C. (1991). An Introduction to Bilingualism. Pearson Education Limited: Essex.
Johanson, L. (1991). Zur Sprachentwicklung der Turcia Germanica. In I. Baldauf, K. Kreiser & Tezcan, S. (Eds.) Türkische Sprachen und Literaturen, (pp. 199-212). Wiesbaden: Harrassowitz.
Küppers, A., Şimşek, Y. & Schroeder, C. (2015). Turkish as a minority language in Germany: aspects of language development and language instruction.
Paradis J. (2008). Second Language Acquisition in Childhood Blackwell Handbook of Language Development, pp. 387-405. DOI: 10.1002/9780470757833.ch19
Rehbein, Jochen; Herkenrath, Annette & Karakoç, Birsel (2009), On contact-induced language change of Turkish as an immigrant language. Language Typology and Universals 62: 3, 171-204.
Meisel, J. M. (2011). First and Second Language Acquisition in Early Chidhood. Zeitschrift für Sprachwissenschaft 2 (1), 5-35.
Şan, N. H. (2018). First language assessment of Turkish– German and Turkish–French bilingual children with specific language impairment. The Rouen Meeting: Studies on Turkic structures and language contacts, (Turcologica; Vol. 114), (pp. 267-297). Harrassowitz Verlag: Wiesbaden.
Şimşek, Y. & Schroeder, C. (2011). Migration und Sprache in Deutschland am Beispiel der Migranten aus der Türkei und ihrer Kinder und Kindeskinder. In: Ş Ozil, M. Hofmann & Y. Dayıoğlu-Yücel (Eds.) Fünfzig Jahre türkische Arbeitsmigration in Deutschland, (pp. 205-228). Göttingen: V & R unipress.
Thordardottir, E. (2015). Proposed Diagnostic Procedures for Use in Bilingual and Cross Linguistic Context. In S. Armon-Lotem, J. de Jong & N. Meir (Eds.) Assessing Multilingual Children Disentangling Bilingual from Language Impairment, (pp. 331-358). Bristol: Multilingual Matters.
Topbaş, S. & Maviş, İ. (2016) Comparing measures of spontaneous speech of Turkish-speaking children with and without language impairment. In J.L. Patterson & B.L. Rodríguez (Eds.) Multilingual Perspectives on Child Language Disorders, (209-227). Bristol: Multilingual Matters.
Tracy, R. (2008) Wie Kinder Sprache lernen – Und wie wir sie dabei unterstützen können. 2. Aufl. Tübingen: Francke.
Tuller, L. (2015). Clinical use of parental questionnaires in multilingual contexts. In S. Armon-Lotem, J. de Jong, & N. Meir (Eds.), Assessing Multilingual Children: Disentangling Bilingualism from Language Impairment, (pp. 229-328). Bristol: Multilingual Matters.
Uyar, G. (2012). İkidillilik (Bilingualism). Dilim 9, 21-25.
Valdés, G. & Figueroa, R. A. (1994). Bilingualism and Testing: A Special Case of Bias, Norwood, NJ: Ablex.
Yarbay-Duman, T., Blom, E. & Topbaş, S. (2015). At the intersection of cognition and grammar: Deficits comprehending counterfactuals in Turkish children with specific language impairment. Journal of Speech and Hearing Research 58, 410-421.
Yılmaz, M. Y. & Demirel, G. (2015). İki Dillilik ve Türleri Üzerine, Teaching International Journal of Languages’ Education and Teaching, UDES 2015, 1693-1701.