13 Mayıs 2025, Salı
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Turan Altuner

    Trump ve Yeni Milliyetçilik Çağı

    Cin, Tayvan,ABD

    Çin’e Karşı Güç Mücadelesi: ABD İçin Kaçınılmaz Bir Mağlubiyet mi?

    Naomi_klein_altyazi

    Naomi Klein ile söyleşi: “Alman Anma Kültürü Donuk Bir Niteliğe Sahip”

    NATO

    Jonas Tögel: Bilişsel Savaşın Manipülatif Silahlarını Kavramak, Anlamak ve Etkisiz Hale Getirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

  • Ekonomi
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    temel demirer

    Kapitalist Yıkımdan Çöküşe(1)

    temel demirer

    Özelleştirme Soygunu Üstüne

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

  • Politika
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    Turan Altuner

    Jeopolitik Bir Şantaj Aracı Olarak Stratejik Göç Mühendisliği

    temel demirer

    Coğrafyamızda Göçmenlik Hâli (ya da Trajedisi)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    sibel özbudun

    Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    temel demirer

    Filozof Yönetmenler’in Düşündürdükleri Ya da Yedinci Sanatın Felsefesi

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

    Scott Ritter

    Dogru Kuzey

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

    AKIN öztürk

    Hukuk, Ahlak ve Toplumsal Çöküş

  • Diğer
    Sibel_özbudun

    Ölümünüm 100. Yılı Vesilesiyle Lenin ve “Kadınların Kurtuluşu” üzerine

    İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi

    Mesajını Doğru Verememiş Bir Roman: Martin Eden

    temel demirer

    “Kölelik” Üstüne Notlar

    sovyetler Edebiyati

    Nevzat Evrim Önal’a Yanıt: Sapiens Neden “Bencil” Olmasin?

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

    Turan Altuner

    Trump ve Yeni Milliyetçilik Çağı

    Cin, Tayvan,ABD

    Çin’e Karşı Güç Mücadelesi: ABD İçin Kaçınılmaz Bir Mağlubiyet mi?

    Naomi_klein_altyazi

    Naomi Klein ile söyleşi: “Alman Anma Kültürü Donuk Bir Niteliğe Sahip”

    NATO

    Jonas Tögel: Bilişsel Savaşın Manipülatif Silahlarını Kavramak, Anlamak ve Etkisiz Hale Getirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

    BRİCS açılımını 4 Grafikte Görselleştirmek

  • Ekonomi
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    temel demirer

    Kapitalist Yıkımdan Çöküşe(1)

    temel demirer

    Özelleştirme Soygunu Üstüne

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

    Keynes, Kapitalizmin Krizi ve Çok kutuplu Dünya

  • Politika
    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    Turan Altuner

    Jeopolitik Bir Şantaj Aracı Olarak Stratejik Göç Mühendisliği

    temel demirer

    Coğrafyamızda Göçmenlik Hâli (ya da Trajedisi)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Sirri Süreyya Önder'in ölümü

    Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

    sibel özbudun

    Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

    temel demirer

    Filozof Yönetmenler’in Düşündürdükleri Ya da Yedinci Sanatın Felsefesi

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

    Scott Ritter

    Dogru Kuzey

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

    AKIN öztürk

    Hukuk, Ahlak ve Toplumsal Çöküş

  • Diğer
    Sibel_özbudun

    Ölümünüm 100. Yılı Vesilesiyle Lenin ve “Kadınların Kurtuluşu” üzerine

    İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi

    Mesajını Doğru Verememiş Bir Roman: Martin Eden

    temel demirer

    “Kölelik” Üstüne Notlar

    sovyetler Edebiyati

    Nevzat Evrim Önal’a Yanıt: Sapiens Neden “Bencil” Olmasin?

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Ankara’nın İçki Kültürü ve Meyhaneleri (1)

Görüş Podcast
18 Ağustos 2023
Okuma süresi: 16 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
Kent Söyleşileri

Didem Gündü Bulut

Ankara, Türkiye’nin başkenti olarak sadece siyasi ve kültürel bir merkez değil aynı zamanda tarih boyunca farklı kültürlerin buluşma noktası olmuş bir şehirdir. Bu zengin tarihin bir yansıması olarak Ankara’da geçmişten günümüze uzanan birçok içkili lokanta açılmış ve kapanmıştır. Maalesef sosyal kimlik kazandıran bu mekanlar artık günümüzde varlığını sürdürmüyor.

Cumhuriyet dönemi öncesinden bugüne kadar açılmış olan meyhaneler şehrin sosyal ve kültürel dokusunu yansıtan önemli mekanlardı. Bu mekanlar hem yerli halkın hem de şehri ziyaret eden misafirlerin buluşma noktalarıydı. Cumhuriyet öncesi Osmanlıda yani 19-20 yy’da Ankara bir taşra kentiyken içki içmek artık sosyal bir durum olarak görülmeye başlanmış.

İlgili İçerikler

Sırrı Süreyya Önder: İletişimde Mizah, Samimiyet ve Derinlik

Barbarları Beklerken

Aslında Ankara bir şarap kentiymiş. Engürü Ankara’nın eski isimlerinden birisi. Ungür ise farsça üzüm anlamına geliyor. Evliya çelebi seyahatnamesinde Ankara için “mamur bir yer olup üzümü çok olduğundan adına engürü” demişler der.Killi ve kumlu toprak yapısı bağcılığın yapılmasına imkan sunuyor. Bağlar, bağcılık ve  bağ evlerinin yaygın olduğu bir şehirmiş. Ankara’nın bağları da büklüm büklüm yolları şarkısı aslında sadece sözleri uyumlu bir şarkı değil.:) Gerçekten Etlik bağları,Keçiören bağları  kalaba bağları, seyranbağları, türközü bağları, Esat, Ayrancı, Çankaya bağları..Ve sayamayacağımız kadar geniş bir bağlar söz konusu. Şehrin ileri gelenlerinin çoğunun bağı bağlar olur ve oraya düzenli olarak giderlermiş. Hristiyanların daha çok şaraplık üzüm yetiştirdikleri sattıkları bağlarda Müslümanlar ise sofralık üzüm sirke şıra pekmez kullanımını tercih ederlermiş.

Cumhuriyet öncesi içki içilen mekanlar bağlarmış. Daha sonra bunların dışında içki kullanımı düğün asker gönderiminde görülüyor.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yaban adlı romanında bağ evlerinde kadınlarında içki içmesi onlarında artık görünür olduğunu gösteriyor bize.

19.yy sonlarına doğru tren istasyonunun açılması ile bir değişim yaşanıyor. Kısmi olarak içkili mekanlar milli mücadele döneminde başlıyor. Yavaş yavaş da şaraptan sonra rakının hayatımıza girdiği zamanlar.

Listen to “Kent Söyleşileri” on Spreaker.

Cumhuriyetin ilanından sonra ki gene erken dönem cumhuriyetinde şehir merkezi Ulus’tan Yenişehir’e yani Kızılay’a kayıyor var.

23 Nisan 1920’de Men-i Müskirat kanunu ile Ankara’da toplanan ilk meclisin ilk kanunu içkiyi yasaklamak olmuş.  

“Meclis’te Birinci Grup’la (devrimci-radikal kanat), İkinci Grup olarak bilinen muhafazakâr İslamcı kanat arasındaki gerginliğin sebebi içki olmuştu. Mustafa Kemal müttefik kuvvetlerinin boyunduruğu altındaki İstanbul’dan, Samsun’a doğru yola çıkarken önündeki uzun ve zahmetli yılları ön görüyordu muhtemelen. Emelleri, fıtratları farklı olan pek çok grubun enerjisini tek bir potada eritmeye çalışmak gibi zorlu bir işe kalkışmıştı.”

Mustafa Kemal, içki yasak olmasın diye uğraşmış ama olmamış. Meclis, Trabzon mv Ali Şükrü’nün kanun teklifini kabul etti ve içki yasağı başladı. İçki yasağı demek, içki üretiminin yasak olması demek.

14 Eylül 1920’de Meclis’ten geçerek yasalaşan Men-i Müskirat uyarınca bütün imbikler toplandı. Ama Ankara Polis Müdürü Dilaver Bey bambaşka bir şey yaptı. Bizzat söktüğü bu dev imbiklerden birini evine götürüp kurdu. Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı kitabında Dilaver’in ve Mustafa Kemal’in rakı maceralarını şöyle anlatır:

“O yıllarda Türkiye’de içki yasağı vardı. Ancak, o yıllarda içki yasağı sürüyor, içki de içiliyordu. Rakının bir adı ‘dilaver suyu’ idi. Çünkü, Polis Müdürü’nün evinde üretilen rakı, meyhanelere ve Çankaya Köşkü’ne dağıtılıyordu. Mustafa Kemal’in rakısını Polis Müdürü kaçak olarak çekiyordu. En iyi içkiyi Polis Müdürü çıkarıyordu. Lokantaların bir köşesi vardı: içenler oraya sokulur, dışarıdakiler de farkına varmaz görünürlerdi. Bazıları ise rakısını bağında çekiyordu…”

Ankara Emniyet Müdürü Dilaver bir, Bursa Valisi Fatin iki… Kaçak rakı üreterek çok zengin oldular.

9 Nisan 1924’te kanunda bir değişiklikle içki yasağına sona erdirildi.

Dilaver Bey ve İmbik

Fresko Bar ve Jul Fresko

İstanbul kökenli ‘Arslan Kardeşler’ adıyla da tanınan Leon Fresko, Jak Fresko ve Jul Fresko kardeşler İstanbul’da ticari kimlikleri ile öne çıkmış Yahudi bir aileden geliyorlardı. Fresko kardeşlerden Jul Fresko’nun, Ankara’ya hangi tarihte geldiği ve Fresko Bar’ın ne zaman açıldığı kesin değildir. Aka Gündüz, “1922 senesine kadar Ankara’da barlar portatifti.” dedikten sonra ilk açılan sabit barın Fresko Bar olduğunu söylemektedir (Aka Gündüz, s.4, 1931).

Bu anlatımdan Fresko Bar’ın 1922 yılında açıldığı düşünülebilir. Esra Sazyek, “Türk Romanında Ankara” adlı kitabında Fuat Bayramoğlu’nun anılarına dayanarak, Fresko Bar’ın Kurtuluş Savaşıyıllarında Kuvayı Milliyeciler arasında rağbet gören bir yer olduğunu belirtmektedir (Sazyek, s.326).

Birbirini bütünleyen her iki anlatımdan Fresko Bar’ın 1922 yılında faal olduğu sonucu çıkartılabilir.

Cumhuriyet’in ilanından kısa süre önce eşi ile birlikte Ankara’ya geldiği anlaşılan Jul Fresko hakkında fazla bilgiye sahip değiliz. Yahudi kökenli oldukları bilinmekle birlikte (Necati Tonga, s.221), bazı kaynaklarda Macar asıllı oldukları (Nazmi Özalp, s.405), bazı kaynaklarda ise Levanten oldukları (50 Yıllık Yaşantımız s.80) belirtilmektedir.

Fresko Bar

Jul Fresko’nun Ankara’daki ticari yaşamı uzun soluklu olmadı. Kabaca 1922 ve 1929 yılları arasında sekiz yıl kadar Ankara’da bulunduğu söylenebilir. Lokantası ilk açıldığında Ulus’ta Millet Bahçesi’nin içindeydi. Bu nedenle ‘Ankara Milli Bahçe Türk Şirketi’ resmi adıyla açıldı. Sahibinden dolayı ‘Fresko’nun Lokantası’ diyenler de vardı. Canlı müzik yapılan, dans edilebilen bir restoran görünümündeydi. 1926 yılında Çankırı Caddesi’ne taşındığında adını ‘Fresko Bar’ olarak değiştirdi.

‘Fresko Bar’ Ankara’nın bilinen ilk barıdır. Ancak günümüzde ‘bar’ denildiğinde aklımıza gelen modelden başlangıçta oldukça farklıydı. Aynı zamanda restoran olarak da hizmet veriyordu. Fresko Bar’ı önemli kılan sadece ilk olması değildi. Dönem Ankara’sında uygun mekanların olmaması nedeniyle, Fresko Bar, Cumhuriyet’in ilk yıllarında düzenlenen resmi organizasyona ev sahipliği yaptı.

Atatürk dahil, subayların, bürokratların, milletvekillerinin, yabancı erkanın yemek yediği, müzik dinlediği ve dans ettiği bir yer haline geldi. Yazarların, gazetecilerin, Ankara’ya iş için gelenlerin toplandığı bir eğlence ve sosyalleşme mekanıydı.

“Kürdün Meyhanesi” (Yeni Hayat Lokantası)

Meyhanenin asıl adı ‘Yeni Hayat Lokantası’, ancak sahibinden dolayı “Kürdün Meyhanesi” olarak biliniyor. Meyhanenin sahibi olan Kürt Mehmet’in, kumarı seven, esmer, kalın kaşlı ve göbekli biradam olduğu söyleniyor. Yeni Hayat adlandırmasının Ulus’taki Yeni Hayat

Mahallesi’nden esinlenerek koyulmuş olabileceğini söylemek daha mantıklı görünüyor. toplanıyor. Akşam olduğunda tıka basa dolan, günün gerginliğinin özgürce havada uçuşan küfürlere dönüşebildiği, gariban müşterilerin bayır turpu ve leblebi eşliğinde, eskinin uzun rakı bardaklarında afyonlu beyaz şarap içtiği bir mekan.

Kürdün Meyhanesi ve Kürt Mehmet

Afyonsuz şaraplarının sirkeden hallice olduğu, paralı olan müşterilerin ise Arnavut ciğeri, koç yumurtası, piyaz, pilaki, çılbır, şiş kebap, kuzu kelle ve rakı ile demlenmeyi tercih ettikleri tipik bir meyhane. Herkesin birbirini tanıdığı, veresiye hesap defteri tutulan, hesabı ödemeyi geciktirenlere,

Kambur Hafız ve Mustafa isimli iki garsonun servisi ‘yavaşlattığı’ Ankara’nın eski ve meşhur meyhanelerinden biri.

Şairler kadar, sivil polisler de meyhanenin müdavimleriydi.

Bu meyhanenin en önemli özelliği, bugün bildiğimiz pek çok yazar, ressam, sanatçı ve siyaset adamının uğrak yeri olmasıydı. Döneminde ‘Aydınlar Kulübü’ gibi çalışan meyhaneye Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat, Ahmet Muhip Dıranas, Nusret Hızır, Aka Gündüz, Cüneyt Arcayürek, Şinasi Nahit Berker, Cahit Sıtkı Tarancı, İlhan Berk, Ceyhun Atuf Kansu, Mehmet Kemal, Orhan Peker, Nurullah Ataç, Çetin Altan ve Fikret Otyam gibi tanınmış çok sayıda kişinin gelip gittiği biliniyor.

Yurdun çeşitli yerlerinden genç şairlerin, edebiyatçıların gelip kendilerini tanıtma ve çevre edinme uğraşı içine girdikleri bu meyhanenin, müdavimlerinin çoğu ‘solcu’ olarak biliniyordu. Bu nedenle Ankara’da siyasi işlere bakan 1. Şube’nin sivil polisleri burayı mekan tutmuşlardı. Bir kısmı kendini gizlemez ve gelip bir köşede otururdu. Zaman ilerleyip kafalar cilalandığında polislerle aradaki buzlar erir, kadehler karşılıklı tokuşturulur, sohbet bile edilirdi. Bazen de yeni bir sivil polis taşradan gelmiş genç bir şair görünümünde meyhaneye girer ve sohbet başlatırdı. Eski kurtların durumu anlamaları fazla uzun sürmezdi. Yine de sohbet bozulmazdı. Böyle durumlarda hesabı polis ödeyeceği için pahalı mezeler ve rakı söylemek adettendi.

Şükran Lokantası

Kürdün Meyhanesi’nin (Yeni Hayat Lokantası) 20 metre kadar ilerisinde, günümüzde Güven Otel’in bulunduğu (Posta Caddesi No: 9) binanın altında ‘Şükran Lokantası’ yer alıyordu. 1930’lu yılların ortalarında açıldığı tahmin edilen Şükran Lokantası’nın Salih Çelebi ve Mehmet Ercan adlı ortaklar tarafından işletildiği biliniyor. Şükran Lokantası, 20-25 kişi kapasiteli küçük sayılabilecek bir mekandı. Ancak burası Kürdün Meyhanesi’ne göre daha lükstü. Aslında Kürdün Meyhanesi’ne gelen isimlerin hemen hepsi Şükran Lokantası’nın da müşterisiydi. Şükran Lokantası’na, devam edenler arasında, özellikle Cahit Sıtkı Tarancı’nın bu lokantanın müdavimi olduğu söylenir. Otuz Beş Yaş adlı şiirinden aldığı 5000 lira para ödülünü Şükran Lokantası’nda arkadaşları ile bir haftada anlatılmaktadır. Lokantaya gelen diğer edebi simalar arasında Samet Ağaoğlu, Cahit Külebi, Necati Cumalı, Ahmet Muhip Dıranas ve Orhan Veli Kanık sayılabilir. Şükran Lokantası’nın 1950’li yılların sonlarına doğru kapandığı bilinmektedir.

Orhan Veli Kanık, 15 günde bir yayınladığı ‘Yaprak’ isimli sanat ve edebiyat dergisini Posta Caddesi’nde çıkarmaya başlamıştı. Bu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda (Yüzbaşıoğlu Apartmanı’nda) çalışıyordu. Derginin adresi, çalıştığı büronun karşısındaki PTT’den aldığı bir posta kutusuydu. Çoğu zaman Şükran’da ya da Yeni Hayat Lokantası’nda oturur ve derginin sayfaları üzerine çalışırdı. Yaprak Dergisi 28 sayı çıkabildi. Orhan Veli’nin zamansız ölümünden sonra ‘Son Yaprak’ adıyla bir sayı daha çıkartıldı ve kapandı.

Üç Nal Lokantası

Üç Nal lokantası, “Kürdün Meyhanesi” ile kıyaslandığında batı tarzına daha yakın bir görünüme sahipti. Dönem Ankara’sında kadınların gelip içki içebildikleri ender yerler arasındaydı. Müşteri profili açısından “Kürdün Meyhanesi”ne devam eden yazar ve sanatçıların hemen hepsinin buranın da

müdavimi oldukları söylenebilir. Bu isimlere Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu, Cahide Sonku, İbrahim

Çallı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Can Yücel de eklenebilir.

“Üç Nal’a gelen, dört nala gider”

19 Mayıs 1946 tarihli Ulus Gazetesi’nde açılış ilanı yer alan Üç Nal Lokantası’nın, 16 Haziran 1946 tarihli Ülkü Dergisi’nde Orhan Veli tarafından yazılmış bir tanıtım yazısı bulunuyor. Orhan Veli, Üç Nal Lokantası’nı şöyle anlatıyor:

“Şinasi hem sanatkar hem de okur yazar bir insan olduğu için lokantasını sanatkarlarla okur yazarların sık sık gidecekleri, gittikleri vakit de zevkle oturacakları bir yer olarak tertipledi. Her giden hoşlanıyor.

Üç Nal Lokantası ve Şinasi Baray

Ben de onlardanım. Salonun türlü süsleri arasında zaman zaman mısralara yahut da bazı mısraların anlamlarına rastlıyorsunuz.”

Gerçekten de Üç Nal Lokantası’nın duvarları müşterilerin yazdığı yazılar ve çizdikleri resimlerle zamanla dolmuştu. Öyle ki tuvaletinde bulunan abajurun üzerinde, Refik Halit Karay’ın, ‘Bir Avuç Şaçma’ adlı eserinden bir parça yer alıyordu. Orhan Veli bunu “güzel bir buluş” olarak nitelerken meyhanenin sahibi Şinasi, “içeri girenler bunları okuyacağım diye fazla oyalanıyorlar, dışarıda kuyruk oluşuyor” diye şikayet ediyordu.

Orhan Veli, kafayı bulduğu bir gün meyhanenin duvarına “Üç Nal’a gelen, dörtnala gider” diye bir not düştü. 1950 yılının 10 Kasım gecesi, Üç Nal’a son kez geldikten sonra oteline gitmek üzere kendi tabiriyle belki de “dörtnala” meyhaneden ayrıldı. Sonrası malum… Belediyenin açtığı bir çukura düştü.

İçkili olduğu anlaşılınca alkol komasına girdiğini düşünüldü. Beyin kanaması geçirdiği, 4 gün sonra öldüğünde anlaşılabildi. Orhan Veli’yi henüz 36 yaşındayken işte böyle kaybettik.

Yeşil Fıçı Lokantası

Mesut Tarık’ın sahibi olduğu lokanta, “Topal Mesut’un meyhanesi” ya da karısı Macar kökenli olduğundan “Macar Lokantası” gibi adlarla anılmıştır. Hakkında fazla bilgi olmayan lokantanın 1930’lu yıllardan itibaren faal olduğu anlaşılmaktadır.

Orhan Veli, “Oktay’a Mektuplar’ adlı şiirinde bu meyhaneden bahseder. Daha doğrusu şiiri bu meyhaneden yazmaktadır. (8.12.1937)

“Kış kıyamet

Macar Lokantası’nda yazıyorum

İlk mektubumu.

Oktay’cığım

Bu gece sana bütün sarhoşların

Selamı var.”

Turan Tanyer bir yazısında, Ahmet Muhip Dıranas’ın radyoda şiir saati yapmadan önce mutlaka burada demlendiğini, sonra da gidip şiirini okuduğunu belirtiyor. Cahit Sıtkı Tarancı, Mehmet Kemal, Cahit Külebi, Şinasi Nahit Berker, Fahir Aksoy, Ziya Osman Saba’nın da mekânın müdavimleri arasında olduğu biliniyor.

Palabıyığın Meyhanesi

Posta Caddesi üzerinde Palabıyığın biri rakı içilen diğeri şarap içilen iki meyhanesi bulunuyordu. Bu meyhaneler “Aslan Baba” adıyla da anılan Arnavut asıllı sahibinin bıyıklarından dolayı “Palabıyığın Meyhanesi” adıyla biliniyordu.

Palabıyığın şarap içilen meyhanesi: Meyhane Posta Caddesi üzerinde Kürdün Meyhanesi’ni 100 metre kadar geçtikten sonra sağ kolda, Şavban Han No: 8/D adresinde faaliyet yürütüyordu. Küçük Palabıyık da denilen meyhanenin yerinde günümüzde İNTİKOŞ inşaat şirketi bulunmaktadır.

Bu meyhane çoğu zaman mezesiz ya da sakız leblebisi ve sarı leblebi ile ucuz şarap içilen bir yerdi.

Gazeteci Mehmet Kemal parasız kaldıklarında sık sık buraya devam ettiklerini anılarında anlatmaktadır. Altan Öymen meyhanenin 1960’lı yıllarda ‘Asu Baba’nın Demhanesi’ adıyla çalıştığını belirtmektedir. Yaşanan polisiye bir olay sonrası meyhanenin kapandığı ve yerinin 1983 yılında boşaltıldığı bilinmektedir.

Palabıyığın rakı içilen meyhanesi: Posta Caddesi üzerinde 23 numaralı Yusuf Hikmet Apartmanı’nın alt katında eskiden Palabıyığın meyhanelerinden biri bulunuyordu. (Günümüzde meyhanenin yerinde “Tapi Tavukçuluk” bulunmaktadır). Bu Meyhane, mezelerle rakı içilen klasik bir meyhaneydi.

Karpiç Lokantası

Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda Ankara küçük bir Anadolu şehri olarak yaşamını sürdürüyordu. Bu durum 1940’lı yıllara kadar büyük oranda devam etti. Bu yapısıyla Ankara aslında Cumhuriyet’e başkentlik yapmaya hiç de hazırlıklı değildi. Cumhuriyet’i kuran kadro, kendine has modernleşme anlayışı ile bu ‘kasabayı’ asrileştirmeye koyulduğunda batı tarzı elit lokantalar açmak bir gereklilik olarak kendini gösterdi.

1917 Bolşevik Devrimi’nden kaçan Beyaz Rusların çoğu o yıllarda Türkiye’ye sığınmıştı. Bunların arasında usta aşçılar da vardı. George Karpovitch bunlardan biridir. İlk lokantasını İstanbul’da açtı ve bir süre burada çalıştı. Sonrasında Atatürk’ün talebi üzerine 1928 yılında İstanbul’dan Ankara’ya çağrıldı ve Taşhan’ın avlusunda bir lokanta açması sağlandı. Lokantanın ismi ‘Şölen Lokantası’ idi.

Ancak sahibinin adından dolayı daha çok “Karpiç Lokantası” olarak bilinmektedir. Karpiç’in misyonu, batılı tarzda yeme içme alışkanlıkları ve sofra adabını Ankara’ya yerleştirmekti.

Karpiç Lokantası

1933 yılında Taşhan, Sümerbank’a satılıp yıkılınca, Karpiç yolun karşı tarafında eskiden “Şehir Çarşısı” denilen çarşının (günümüzde yerinde 100. Yıl Çarşısı bulunuyor) köşesine taşındı. Şehir Çarşısı yapılmadan önce burada Fresko Bar bulunuyordu. Karpiç’in bir yüzü eski adıyla Bankalar Caddesi’ne (Atatürk Bulvarı), diğer yüzü İnebolu Sokak’a bakıyordu. Karpiç buraya geldiğinde ismini ‘Şehir Lokantası’ olarak değiştirdi. Ancak yine de hep “Karpiç” olarak anılmayı sürdürdü.

Devlet erkanına hizmet etmek için kurulan Karpiç ve Ankara Palas Lokantaları, bir siyasi kulüp havası taşıyorlardı. Devlet lokantası olarak bilinen Karpiç’in 1945’lerden sonra müşteri profili kısmen değişmeye başladı. Karpiç yeni yerinde 1963 yılına kadar hizmet verdi. Ancak 1953 yılında ‘Baba Karpiç’ vefat etmesinden sonra lokantayı akrabaları yürütmüştür. Bu dönemde lokantanın epeyce kan kaybettiği ve eski geleneğini yitirdiği söylenebilir. Şehir merkezinin Yenişehir’e kayması, 1962 yılında meclisin taşınması gibi gelişmeler sonrası lokanta 1963 yılında kapanmıştır.

Kaynakça Linkleri:

https://yavuziscen.blogspot.com/

https://www.gazeteduvar.com.tr/birinci-meclisin-ilk-yasagi-men-i-muskirat-kanunu-makale-1526829

İlgili İçerikler

sibel özbudun
Edebiyat

Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Bir kitap, yürekten yazılmışsa ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir.” Bafra T-Tipi Kapalı Hapishanesi’ndeki Haydar Demir’in, ‘Kokulu Rüzgâr’ başlıklı kitabında...

Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu
Kültür & Sanat

Maria Callas: Aşk, Güç, Tutku ve Bir Efsanenin Dramatik Sonu

Turan Altuner

Maria Callas, opera dünyasının en büyük ikonlarından biri olarak kabul edilir. Hem sanatını hem de hayatını derin bir tutku ve...

temel demirer

Filozof Yönetmenler’in Düşündürdükleri Ya da Yedinci Sanatın Felsefesi

İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi

Martin Eden’ın Açtığı Yol: Nietzsche, R. Wagner, Böyle Buyurdu Zerdüşt, R. Strauss

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

Bir Hayalî Konuşma: Dante’nin Modern Dünyaya Seslenişi

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

Amadeus ve Yengeç Sepeti

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

1930’lar Türkiyesi’nde Müziğin Ekonomi-Politiği (Prof. Dr. Bilen Işıktaş)

Sanatta Kaybol, Gülcin Elif Yücel

Enflasyon Sahneye Çıksaydı, Adı da “Canavar” Olsaydı!

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet
Ekonomi

Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

Görüş Redaksiyon

Buenos Aires, Arjantin’de çeşitli insan hakları, sosyal ve siyasi örgütlerin üyeleri ile sendikalar, Plaza de Mayo Anneleri’nin 39. Geleneksel Direniş...

Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

Kıyamet Faşizminin Yükselişi: 21. Yüzyılda Kıyamet Vizyonları ve Otoriter Güç

Turan Altuner

Jeopolitik Bir Şantaj Aracı Olarak Stratejik Göç Mühendisliği

ermeni katliami

Erzincan’in Üzerindeki Karanlik / The Night Over Erzinga

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | [email protected]

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.