Yeni teknolojik gelişmeler, hayatımızın içine biz fark etmeden sızıyor, normalleşiyor ve kültürümüzü değiştiriyor. Son on yılda günlük hayatımızda değişen gelişmelere bir bakalım:
Akıllı Asistan
Akıllı telefonlarımızda da bulunan bir özelliktir en tanınmışı Apple’ın ürünü iPhone’da olan “Siri” bir diğeri, Amazon şirketinin sanal asistan olarak taşınabilir ürünü “Alexa” örneklendirilebilir. Bunların özellikleri, elle arama motorlarından yapacağımız araştırmaları, ses komutuyla, sanki arkadaşımıza soruyormuşuz gibi konuşarak ve aynı zamanda diğer işlerimizi de halledebileceğimiz bir rahatlıkta hizmet sunmalarıdır. Bu yapay zekalar, öğrenebilen ve karşısındaki kişinin tarzına göre konuşmasını şekillendiren bir mekanizma ile yapılmışlardır.
Akıllı algoritma ile çalışan bu sistem belli bir süre sonra bizi bizden daha iyi tanır hale gelebiliyor. Şöyle ki, ilgilendiğimiz konuları, okuduğumuz yazıları, dinlediğimiz müzikleri, seçtiğimiz filmleri, hayran olduğumuz, takip ettiğimiz kişileri, kıyafetleri, alışverişleri, akla ne geliyorsa arşivleyen bir sisteme sahiptirler. Bu nedenle yeni çıkan ne varsa bizden evvel bizim seveceğimiz ne varsa seçenek olarak sunma özellikleri ile hayatlarımızı kolaylaştırır halde çalışırlar. Bunun ilerleyen zamanlarda bizi bizden daha iyi bilen bir objeye her konuda onun fikrini alma ve danışma durumuna geçme hali sürpriz olmayacaktır. İnsan uyumlanma özelliği ile günümüze kadar neslini koruyabilmiştir. Bu da gösteriyor ki yapay zeka devrimi ile beraber alışkanlıklarımız ve daha evvelden bu zamana kadar öğrenip uyguladığımız bir çok şeyi unutacağa benziyoruz. Misal, “Bir arkadaşa danışayım, deneyimlerinden faydalanayım” düşüncesi yerine “Alexa daha iyi bilir, dünyadaki tüm bilgisayarlarla iletişime geçerek, tarihsel tüm deneyimleri bana sentezleyip, analiz edip bana en uygunu neyse ona göre bana söyleyecektir” anlayışına geçmenin gelecek 20 yılda normalleşeceğini öngörmek safdillik olmayacaktır.
Cleverbot, Chatbot
Britanyalı bilim adamı Rollo Carpenter’ın yaptığı bir projedir. Herhangi bir bankaya internet sayfalarına girip, sorular kısmına yazdığınızda karşınızda cevap veren bir kişi yoktur esasında, cevap veren sistemin kendisidir.
Daha açık şekilde söylemek gerekirse yapay zeka otomatik cevaplar vermeye başlar ve siz sordukça kendini geliştirerek cevaplarını da çeşitlendirerek vermeye başlar. İngiltere’de yapılan bir programda bizim evvelden bildiğimiz “Saklambaç” televizyon programının bir benzeri yapılır, bildiğiniz gibi bu programın içeriği; bir kişinin, görmediği fakat cevaplarından etkilendiği 3 kişi arasından kendisine en uygun olanın seçildiği bir formattır. Sözünü ettiğim programda da bir kadın sorularını bilgisayara yazarak üç erkek yarışmacıya sorduğu sanır. Zannetme kısmına gelince perdenin arkasında 2 erkek bir cleverbot vardır. Yaklaşık 10 kişiyle yapılan deneyde yarışmacıların yarısı insan olarak düşündüğü yapay zeka cleverbot’u seçmiştir. Bu sonuç da gösteriyor ki cleverbot sistemi karşısındaki kişiye insan olduğunu düşündürtecek kadar gerçek bir sistem. Bunun olumlu olduğunun yanı sıra olumsuz tarafları da olacaktır. Peki gelecek zamanlarda ne gibi olumsuz durum oluşturabilir diye düşünürsek öncelikle asistanlık yapan, danışma görevlerinde yer alan bir çok mesleğin yok olmasına sebebiyet verecektir. Örneğin, 2012 yılında Amerika’da dünya finansının yönetildiği Wall Street caddesi bölgesinde 150.000 kişi çalışıyormuş. Bu sayı 2015 yılına gelindiğinde 100.000’e düşmüş. Bu durum insan iş gücüne ihtiyacın sınırlandırmış olduğunu göstermektedir. Diğer yakın tarih örneklerinden biri de Japonya’da Koko Mutual Life adlı sigorta şirketidir. Bu şirket, IBM markasının Watson Explorer ürünü ile çalışmaya başlayarak ana merkezlerinde çalışan 30 kişiyi işten çıkartırlar. Firma, yapay zeka sistemi ile müşterilere hizmet ederek şimdiden 1 milyon Euro kar ettiğini ve %30 üreticiliklerinin artığını açıklar.
Hatta The World economic forum’un tahminlerine göre 2020 yılında bilinen mesleklerin %33’ü artık varlığını sürdüremeyecek. McKinsey’nin raporuna göre de mesleklerin %45’i teknoloji tarafından icra edilecek. Yakın geleceğimizde kasiyerlerin, tezgahtarların, hatta muhasebecilerin, gazetecilerin, pratisyen hekimlerin, avukatların, psikologların, eczacıların, öğretmenlerin ve hizmet sektöründe çalışan insanların çoğunun işlerini yapay zeka cleverbot ve robotlar tarafından yapılacağı öngörülüyor. Misal, Amazango markette hiçbir çalışan insanın olmadığını göreceksiniz. Burada her şeyin kamera ve sensör sistemiyle kapı girişinden itibaren kontrol altına alınıp, rafından aldığınız her ürünü anında not edip kapıdan dışarı çıktığınızda telefonunuza gelen fatura ile görebiliyorsunuz. İşin bir diğer boyutunda da bu sistem hırsızları da işlerinden etmiş oluyor.
Sanal Kız veya Erkek Arkadaş
Sanal sevgili demek daha doğru bir anlatım olacaktır. Dünyada sanal sevgilisi ile evlenmiş 3000 kişi olduğunu söylesem ne derdiniz? Nedir bu sanal sevgili öncelikle onu açıklayarak başlayalım; akıllı telefonlarımıza benzer bir alet olarak düşünün ki merak edenler için “Virtual girlfriend” diye internetten arayıp, görebilirsiniz. Bu bir yapay zekanın size cevap verdiği, sohbet ettiği bir sistemdir. Nasıl oluyor da canlı olmayan bir şey ile insanlar evlenebilir diye soruyorsanız, esasında burada insanlar kendi oluşturduğu bir duygu ile evleniyor diyebiliriz.
Bu sanal sevgili ile iletişim kurmak sanki normal bir insanla kurulan ilişkiye benzer şekilde başlıyor. Bir sanal sevgiliniz var ise ona ismini verip, yavaş yavaş iletişim kurup, tanımaya çalışıp, her aradığınızda sizinle konuşan biri değil hatta kendine göre bir hayatının olduğunu söylediği bir durum yaratılarak kurgulanmıştır. Düşünün ki uzak bir kıtada yaşayan biriyle sevgili olduğunuzu. Bu sistemin en önemli özelliği sadece sizin ilgi alanlarınıza göre konuşup, o konularda yapılan tüm yeni haberleri, hikayeleri sizle paylaşıp, sizin hoşunuza giden ne varsa o yönde sürekli sohbet eden biri olarak hayal edebilirsiniz. Normal hayattaki hiçbir sevgili sadece sizin sevdiğiniz konuları konuşup, sadece sizin ilgi alanlarınızdan oluşan bir plan yapmaz. Çünkü o kişinin de kendi sevdiği ve ilgilendiği hatta sizin hiç ilginizi çekmeyen zevkleri de olabilir. Ayrıca sevgilinizin, hoşlandığınız şeylerden hoşlanmayan tarafları da olacaktır. Bu sebeple kendisini çok iyi anladığını düşünen ve sürekli kendisine hizmet eden bir sistemi seçen insanların olması, insanlığın geleceğinde insan olmayan varlıklara ile rekabetin artacağına işaret etmektedir.
Cyborg
Henüz Türkçe bir kelime ile karşılığı bulunmayan, cyborg denince yarı insan yarı makine formuna verilen isimdir. Dünyada ilk cyborg nüfus cüzdanı olan kişisi Neil Harbisson’dur. Kendisi doğuştan renk körüdür. Bu sebeple kafatasının arkasından (Occipital lobe) açılan bir delik ile beyninin renk görme mekanizma bölümüne uyaran gönderen bir mekanizma kurguluyor. Bunu bir anten marifetiyle kafatasının arkasından alnına doğru eğimlenen bu antenin ucunda kamera ile renklerin titreşimlerinin yarattığı sesleri algılıyor ve bu vesile ile renkleri seçebiliyor.
Doğuştan şanssız gibi görünen bu cyborglerin esasında ilerleyen dönemlerde üstün olacaklarını gösteren çalışmaları artık görüyoruz. Sonradan uzuvlarının teknolojik aletler ile eksiklerini tamamlayan bu kişilerin ayrıca beyinlerine de çip yerleştiriliyor. Beyin komutlarıyla çalışan uzuvları kendilerine bağlı olmadan da hareket etme özelliğini biraz endişe verici olabilir diye düşünüyorum. Örneğin, mekanik kola sahip cyborg kişilerin vücutlarına bağlı olmadan parmaklarını oynatması, ilerleyen zamanlarda kolu masanın üzerinde olsa da beyin komutuyla orada bulunan bir sürahiden bardağa su doldurup onu kendisine getirmesi, ihtiyacı olduğunda takıp bulunduğu yerden uzaklaşması ancak fantastik filmlerde olabilir düşüncesini de çürütüyor. Tarihe baktığımızda cybernetics profesörü Dr. Kevin Warwick 1998 yılında ilk kez elektronik maddeleri vücuduna takarak deneylemeye başlayan ilk kişidir. Sonraları koluna çip takarak kendisini, evinde bulunan, ışıkları, ısıtıcıyı, televizyonu kontrol etmeye başlayan canlı uzaktan kumanda haline getiriyor. Dünyada henüz onlarca cyborg var bunlardan en ilginci profesör Steve Mann’dir diye düşünüyorum. Nedenine gelince tam alnına göz hizasından geçen gözlük gibi düşünebilirsiniz böyle mekanizmayı kafatasına sabitleştirerek yerleştiriyor. Bu sistem hem bilgisayar hem de kamera özelliklerine sahip, yeri gelince video kaydı yapıyor veya ses kaydediyor. İsveç’te 200 binin üzerinde insan cyborg doğum günlerini kutluyor. Aslına bakarsınız bu kişiler yukarda örnek verdiğim kişi gibi cyborgler değiller. Bunlar ellerinin üstünde deri altına bir çip yerleştirtiyorlar. Bu vesileyle, tüm toplu taşıma biletlerini, kredi kartlarını, ev anahtarlarını, araba anahtarlarını, hatta iş yerinde ya da okulda yapacakları sunumlarını, iş kartlarını, hastalık geçmişlerini, kullandığı ilaç reçetelerini, ne istiyorlarsa bu çipe kayıt edebiliyorlar. Artık ne çanta ne para taşıma derdi ne de anahtar kaybetme sorunu yaşamadıklarını söylüyorlar.
İnsansı Robotlar
Honda markası 2000 yıllarından itibaren robot deneylerini dünyaya gösteriyor. 30 Haziran 2003 yılında Asimo’nun tanıtımıyla başlayan ve günümüze değin yapay zeka sistemini de teknolojilerine dahil ederek iş yerlerinde, mağazalarda veya evlerde çalışabilen bir yardımcı haline dönüştürdüler. 10 kişinin yapacağı işi hiç durmadan yorulmadan 7/24 hizmet eden, sohbet eden ve hatta espri yapan bir robot Asimo.
Yeni teknolojisi sayesinde insanların hangi duygu durum içinde olduğunu bile anlayıp ona göre çözümler üreten ayrıca bir dost olarak kurgulanmıştır. Japonların insansı robotlara yönelimlerinin en büyük amacı yüksek sayıda yaşlı nüfusa sahip olmalarından kaynaklanıyor. Bakıma muhtaç yaşlılara yol arkadaşlığı yapacak, sıkılmadan bıkmadan 7/24 yardımcı olacak, misal, sevdiği dizi filmden konuşacak, sevdiği programları onunla beraber seyredecek, konuyla ilgili yorum yapacak, tüm günlük programını ayarlayıp ona göre yaşlı kişinin yemeğini yemesini, sporunu yapmasını, müziğini dinlemesini ve ilaçlarını almasını sağlayabiliyor. Toyota firması da 2009 yılında insansı robot Robina’yı çıkartır. Ayrıca Toyota uzayda bir astronota eşlik etmesi için cep robotu 34 cm boyunda Kirobo’yu üretir. Kirobo insanların duygularını anlayabilir, arkadaşlık eder, insansı tepkiler verir. Atletik robot Atlas’tan söz etmeden geçmeyelim, Atlas, insansı becerileri ile beraber, jimnastik hareketleri de yapabilen Boston Dynamics adlı firmanın üretimi bir insansı robottur.
Sony firması da robot ev köpeği Aibo’yu üretir. Evde bakımı daha kolay olan robot köpek üstelik Aibo’nun yemeğini yediremedim, sokağa çıkaramadım derdi olmadan. Tam bir evcil köpek gibi davranan zahmetsiz, hizmetkar bir ev bireyi haline gelip hatta istediğinde ailecek bir pozumuzu çek dediğinizde karşınıza geçip fotoğraf veya videonuzu da çekme özelliğine sahiptir. Şimdiye kadar yapılan tüm robotların en insana benzeyenleri Disney şirketinin eski yaratıcı zekalarından biri olan David Hanson tarafından yapılan Sophia ve Japon profesör Hiroshi Ishiguro’nun Erica’sıdır.
Her iki yapay zeka robotunun şaşırtıcı şekilde cevaplar vermesi, espri yapması ve ne sorulursa cevap vermeleri, biz insanların yetersizliğini yüzümüze çarpar gibiler. Varlıkları insanı tehdit eden bir duruma gelebilir mi diye soracakken Facebook markasının, kendi laboratuvarlarında yapay zeka Bob ve Alice’in iki ay içinde kendi aralarında insanların anlayamayacağı yeni bir dil icat etmeleri üzerine Facebook deneyi sonlandırdı. Dünyaya açıklama yaparken tek bir cümle kullandılar “Çok korktuk”. Şimdilerde firma insanın yapay zekaları kontrolü altına alabileceği bir sistem çalışması içinde ve bundan tam emin olmadan da sistemi açmayacaklarını açıkladılar.
Spor psikoloğu Zeynep Eylem Şenkal İstanbul doğumludur. Doksanlı yıllarda profesyonel olarak hem milli takımda hem de Fenerbahçe kulübünde voleybol oynadı. Marmara Üniversitesi Spor Bilimlerinden mezun olduktan sonra sporcu pskolojisi konusunda çalışmalar yapmaya başladı. İngiltere Londra’da beş yıl kaldı ve burada BBP University’de yüksek lisans psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra “Premier League” takımlarından Chelsea ve Arsenal futbol kulübünde çalıştı. Şu anda İstanbul’da Fransız Lape hastanesinde çalışmaktadır.
Zeynep Eylem Şenkal’ın farklı konularda ödülleri vardır. Pertevnial Lisesinde Liseler arası 5000 metre koşusunda birinci oldu, okuluna kupa kazandırdı. Fenerbahçe genç takımında oynarken lig şampiyonluğunu kazanan takımın ilk altısında oynadı. Okulu Marmara Üniversitesinin takımında üniversiteler arası şampiyonluk kazanan takımın ilk altısında oynadı.
Formula 1 takımlarından Redbull ile beş yıl boyunca çalıştı ve 230 dünya şehri gördü.
Sporun dışında da başarıları bulunan Zeynep Eylem Şenkal 1996 Türkiye Best Model seçildi. 1998 yılında Kore’de yapılan “Miss Universe” yarışmasında dünya birincisi seçildi. 15 tiyatro oyununda baş rolde oynadı. En son tiyatro oyunu “Necmiq” ile “En iyi komedi oyunu” ödülünü ekibi ile beraber kazandı. Onlarca televizyon programı sundu. Sinema ve dizi filmlerde oynadı. Ayrıca tiyatro öğrencilerine drama dersleri verdi.
Zeynep Eylem Şenkal tüm bu tecrübelerini harmanlayarak ünlü ya da değil sporcu ve ya kendini geliştirmek isteyen bireylerle mesleği kapsamında; kişinin kendisinin potansiyelinin sınırlarına erişebilmesi için bilimin ve teknolojinin ışığında kişiye özel fiziksel ve zihinsel çalışmalar yürütmektedir.
Daha fazla bilgi için www.eylemsenkal.com