26 Eylül 2025, Cuma
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Enerji ve Ekonomi: Çin’in Ortadoğu’daki Çıkarları ve İran Nükleer Programı | 3. ve Son Bölüm

Dr. Öğr. Üyesi Ümit ALPEREN
12 Nisan 2020
Okuma süresi: 14 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
umut Alperen Gorus

Enerji ve Ekonomi: Çin’in Ortadoğu’daki Çıkarları ve İran Nükleer Programı

Çin’in İran Nükleer Programına yönelik politikasının oluşumunda dikkat ettiği önemli bir husus da, ekonomik ilişkilerinin istikrarlı bir şekilde devam etmesi ve petrol arzının güvenliğidir. Bu bağlamda, İran Nükleer Programı nedeniyle Ortadoğu’da çıkması muhtemel bir istikrarsızlık, Çin’in Ortadoğu ve Orta Asya’daki bütün yatırımlarını ve enerji güvenliğini tehdit edebilecek bir boyuta erişebilir. Aynı zamanda Çin’in büyük önem verdiği Kuşak-Yol Girişimi’nin (KYG), Çin’den başlayıp Orta Asya üzerinden Ortadoğu’ya uzanan Orta Kuşak[33] hattını da sadece İran’da değil, aynı zamanda bütün Ortadoğu’da ve Orta Asya’da kesintiye uğratabilir.[34]

Çin için İran hem sahip olduğu enerji rezervleri hem de komşu olduğu enerji havzaları nedeniyle önem arz etmektedir. EIA’nın (Enerji Bilgi Yönetimi / Energy Information Administration) 2018 yılı hesaplamalarına göre, İran dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 10’unu barındırmaktadır.[35] Ayrıca kanıtlanmış dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde 17’sine sahiptir. Bu verilere göre İran dünyada dördüncü en büyük ham petrol ve Rusya’dan sonra da ikinci en büyük doğalgaz rezervine sahip ülkesidir.[36] İran, Çin açısından aynı zamanda enerji ulaşım jeo-stratejisinde Ortadoğu, Orta Asya ve Avrupa arasında bir merkezdir.[37] Dolayısıyla, İran, ikili ekonomik ilişkiler bağlamında gerçekleştirilen enerji ticaretinin yanı sıra, enerji zengini yakın çevresini de istikrarsızlaştırarak enerji güvenliğini etkileme potansiyeline sahiptir.

İlgili İçerikler

Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

Diğer bir ifade ile İran, dünyanın en büyük iki enerji ithalatçısından birisi olan Çin için hem sahip olduğu petrol ve doğalgaz rezervleri nedeniyle enerji arzcısı olarak hem de dünya enerjisi jeo-politiğinin merkezinde bulunması nedeniyle de enerji güvenliği açısından ve jeo-politik olarak önemlidir. Ayrıca 2017 yılı içerisinde Çin-İran toplam ticaret hacmi 37,8 milyar dolara ulaşmıştır.[38] İran, 100 milyar dolarlık toplam dış ticaretinin yüzde 37,8’ini Çin ile yapmaktadır.[39] Buna ek olarak, İran 2017 yılında toplam petrol ihracatının ortalama yüzde 25’ini Çin’e gerçekleştirmiştir.[40] Çin’in ithal ettiği toplam ham petrolde İran’ın payı yüzde 7-8 oranında kalmaktadır.

Bu bağlamda Çin, İran nükleer programı nedeniyle çıkacak bölgesel bir istikrarsızlığı önlemek ve soruna çözüm üretmek noktasında “sorumlu büyük güç” olarak uluslararası sistem ile çatışmadan bir politika oluşturmaktadır. Hua Liming’e göre, İran Nükleer Sorununun çözülmesi sadece bir zaman meselesidir. Dolayısıyla, Çin politika yapıcılarında, Çin’in ABD ile
karşı karşıya gelmeden, Ortadoğu’daki ulusal çıkarlarını koruyarak İran Nükleer Sorununun çözümüne katkı vermesi gerektiği şeklinde fikir birliği olduğu söylenebilir.

Çünkü Çin açısından İran, barındırdığı enerji rezervlerine ek olarak, çevresinde barındırdığı Hazar, Basra Körfezi gibi zengin enerji havzaları açısından da önemlidir. İran merkezli ortaya çıkacak bir istikrarsızlık komşu olduğu zengin enerji kaynaklarına sahip bu havzaları da etkileyecektir. Bu ortaya çıkan istikrarsızlık Çin’in enerji güvenliğini de doğrudan etkileyecektir. KOEP mevcut koşullarda sürdürülebilseydi de, Çin’in İran’dan ithal ettiği petrolde geçmişe oranla devasa bir artış beklenmemeliydi. Rakamlara bakıldığında, 2014 yılında Çin’in İran’dan ithal ettiği petrol yüzde 28 artışla 549 bin b/d olarak gerçekleşmiştir.

2015 yılında İran’ın Çin’e petrol ihracatı 532 bin b/d’ye, 2016 yılında ise 625 bin b/d’ye ulaşmıştır.[41] İran’a yönelik uluslararası yaptırımlardaki belirsizliğin KOEP antlaşması sonrasında da devam etmesi ve teknik yetersizlikler ile enerji alanındaki yaptırımlar nedeniyle İran’daki petrol üretiminin optimal seviyeye çıkarılamaması, İran’ın Çin’e petrol ihracatının sınırlı kalmasına neden olmuştur. Bunlara ek olarak, ABD de, KOEP’ten tek taraflı olarak çekilmesinin ardından İran’a yönelik yaptırımlarını petrol ihracatını engellemek üzerine kurmuştur.[42]

Bu çerçevede, Çin’in İran’dan petrol ithalatında KOEP sürecinde ve sonrasında da temkin politikası izlediğini söyleyebiliriz. KOEP müzakere sürecinde ve sonrasında İran-ABD ilişkilerinin yumuşaması ve uluslararası yaptırımların kaldırılması Çin’in İran’dan ithal ettiği petrol oranında sınırlı bir artışa neden olabilmektedir. Ayrıca Çin’in enerji tedarikçi ülkelerini çeşitlendirmesi, özellikle Rusya ile enerji ticaretini arttırması ve jeo-politik risklerden kaçınma politikaları da İran’dan petrol ithalatının daha fazla artmasını engellemiştir.[43]

Çin-İran İlişkilerinde Üçüncü Aktör Olarak ABD

Çin’in İran Nükleer politikasını etkileyen diğer önemli bir faktörün de ABD ile ilişkileri olduğu görülmektedir. Çin dış politikasının ikili ilişkilerdeki öncelik sıralamasında Çin-ABD ilişkileri ilk sırada yer almaktadır. ABD’nin ardından, Çin’in Japonya, Rusya, Avrupa Birliği ile ilişkileri ise ikinci öncelikli halkayı oluşturmaktadır. Üçüncü öncelikli ilişki halkasında ise Avustralya’nın da dahil olduğu yakın komşuları yer almaktadır. Stratejik doğal kaynaklara sahip, aynı zamanda Çin’in de bu bağlamda ticari faaliyetleri olan ülkelerle olan ilişkisi ise dördüncü öncelikli halkayı oluşturmaktadır. Bunun dışında kalan ülkelerle olan ilişkisi de dış politikasında beşinci halkayı oluşturmaktadır.[44]

Dolayısıyla Çin Dış Politikasında Çin-ABD ilişkileri en önemli ve öncelikli ikili ilişki sıralamasında ilk sırada yer alırken, Çin-İran ilişkilerinin ise dördüncü öncelikli halkada yer aldığını söyleyebiliriz. 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi’nden itibaren ABD İran’ı “şer ekseni” ülkeleri arasında tanımlamakta, uluslararası platformlarda İran için yoğun bir uluslararası yaptırım ve yalnızlaştırma politikası uygulamaktadır. Bu bağlamda Çin’in en öncelikli ikili ilişki olarak gördüğü ABD ile ilişkileri, dördüncü öncelikli ikili ilişki sırasında yer alan İran ile ilişkilerini doğrudan olumsuz olarak etkilemektedir.

Çin’in 1979’dan itibaren İran ile yakın ilişkiler geliştirme politikası izlemesi, Çin-ABD ilişkilerini olumsuz etkileyen başlıca sorun alanlarından birisi olmuştur.[45] Ekonomik olarak hızlı bir şekilde gelişmesinin bir sonucu olarak Çin’in İran’daki ulusal çıkarlarına 1990’ların ortasında ABD gölgesindeki enerji faktörü de eklenmiştir. Fakat Çin’in İran’daki çıkar alanlarının artması, ikili ilişkilerinde ABD’yi gözardı ettiği anlamına gelmemektedir. Ayrıca Çin-ABD ilişkilerindeki konjonktürel değişimler Çin-İran ilişkilerinde de etkisini göstermektedir. Bu bağlamda, 1996 yılında ABD-Çin arasında yaşanan Tayvan Boğazı Krizi ikili ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Tayvan Boğazı Krizi, Çin-ABD ilişkilerinde oluşacak bariz bir kırılmanın, Çin için büyük bir maliyet ile sonuçlanabileceğini göstermiştir.

Bu bağlamda ABD’nin Çin’e uygulayacağı çeşitli yaptırımlar Çin’in bu dönemdeki dış politikasının en önemli hedeflerinden birisi olan ekonomik gelişmenin sürdürülebilirliğini riske atabilirdi. Çinli liderler 1998’de ABD’nin etkisiyle aldıkları kararla Çin-İran ilişkilerinin seviyesini düşürmüşlerdir. Çin’in İran Nükleer Programı’na yapmakta olduğu yardımları da 1996 yılı Tayvan Boğazı Krizi’nin ardından 1997’de sonlandırması da bu çerçevede önemlidir. Çin, 1996 yılı sonrasında, İran ile askeri ve diğer kritik işbirliklerini ABD ile olan ilişkilerini etkilemeden geliştirme konusunda hassas davranmaktadır.[46]

Çin, ABD ile ilişkilerinin öneminin artması ve kritikleşmesi nedeniyle 2003-2007 yılları arasında İran nükleer sorununa yaklaşımında daha dikkatli bir politika izlemiştir. 2003-2007 yılları arasında ABD’de Neocon’ların iktidarda olmasının ve İran nükleer sorununda daha şahin bir politika izlemeleri, Çin’in İran nükleer sorununa yaklaşımını doğrudan etkilediği görülmektedir. Bu dönemde Çin, Batı’nın iddia ettiği gibi İran’ın nükleer silaha gerçekten sahip olma isteğini sorgulamıştır. ABD’den farklı olarak, İran’ın egemenlik kavramı bağlamında barışçıl amaçlı olarak nükleer enerjinin kullanılmasının en doğal hakkı olduğunu savunmaktadır. İran nükleer sorununun yaptırımlarla değil, barışçıl yollarla ve diplomatik araçlarla çözülmesini savunmuştur.

Pekin yönetimine göre barışçıl olmayan bütün araçlar, sorunu çözmekten daha çok, sorunu derinleştirmektedir. İran’ın nükleer programı nedeniyle ABD’nin BMGK kararları ile uyguladığı uluslararası yaptırımlara doğrudan karşı çıkmamıştır. Fakat İran’a yaptırım öngören BMGK kararlarını geciktirme ve esnetme yönünde politikalar izlemiştir. Çin, İran nükleer sorununun özellikle ve öncelikle UAEK ve daha sonrasında BMGK gibi uluslararası platformlarda ele alınması gerektiğini belirtmektedir. İran nükleer sorununun, sadece ABD veİran arasındaki bir sorun olarak ele alınması, hem Çin’in bu sorunda masaya oturmasının önüne engel olarak çıkmakta ve zaman zaman da ABD ve Çin arasında sorunlara ve ikilemlere yol açmaktadır.

Genellikle BMGK oylamalarında da açık bir şekilde görüldüğü üzere, ABD-İngiltere-Fransa grubuna karşı Rusya-Çin grubu yer almaktadır. Çin, İran nükleer sorunu konusunda da Rusya’nın kendisinden bir adım önde olmasını yeğlemektedir. Çin’in İran nükleer sorunununda Rusya ile benzer doğrultuda hareket etmesi kendisine Batı’dan gelecek eleştirilerin sertliğini de azaltmaktadır.[47]

2007 yılının sonundan itibaren, ABD-İran arasında askeri bir çatışma riskinin azalması ve ABD’nin İran ile iş yapan Çin şirketlerine ikincil yaptırımlar uygulaması, Çin’in İran’daki fırsatları daha fazla değerlendirmesi konusunda cesaretlendirmiştir. Bu nedenle, 2007 sonrasında, Çin de İran Nükleer Sorunu konusundaki uluslararası yaptırımları daha fazla dikkate almamaya başlamıştır. 2008 yılında çıkan uluslararası ekonomik krizden itibaren Çin, ABD’ye rağmen ekonomik çıkar alanlarını daha çok savunma eğilimine girmiştir. Özellikle 2007’den itibaren İran’daki enerji alanları ile daha fazla ilgilenmeye başlamıştır. BMGK’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar sonucunda İran’dan ayrılan Batılı ve Japon şirketlerden boşalan alanları Çinli şirketler doldurmuştur.

2010 yılında Çin, İran’da enerji alanında en çok yatırım yapan ülke konumunu elde etmiştir. İran enerji sahalarında sadece Batılı ve Japon şirketlerden boşalan alanları doldurmakla kalmamış, ayrıca yeni yatırım sözleşmeleri de imzalamıştır. Çin, İran ile yeni yatırı sözleşmeleri imzalamış olmasına rağmen, İran’a uluslararası baskıların ve yaptırımların devam ediyor olmasından dolayı sözleşmeleri uygulamaya geçirmemiş ve temkin diplomasisine devam etmiştir. Çin’in, ABD’nin İran rahatsızlığını dikkate alarak izlediği diplomasisinin ve belirsiz “jeopolitik alan kapatma politikası”nın İran’da bazı rahatsızlıklara da yol açtığı söylenebilir.[48]

İran ve Ortadoğu ülkeleri ile ikili iyi ilişkiler kurmak, Çin açısından ABD’nin bölgedeki hegemonyasını dengelemede stratejik avantaj sağlamaktadır. BMGK’nin İran nükleer programı ile ilgili kararlarında Çin geciktirici ve zayıflatıcı bir politika izlemektedir. Çin, İran nükleer sorununu BMGK’de hem Batı hem de İran tarafında manivela aracı olarak da kullanmaktadır. Çin, BMGK’nin İran’a yaptırım öngören kararlarının oylamasında bütün Güvenlik Konseyi üyelerinin bunu desteklemesi durumunda BMGK’den izole edilmek istememektedir. Ayrıca Güvenlik Konseyi’nde karşı oy kullanarak ABD’ye karşı İran ile yan yana görünmek istememektedir. Fakat ulusal çıkarını korumak için Güvenlik Konseyi kararları üzerinde sıkı bir müzakere yaparak yaptırımların koşullarını zayıflatmak ve bu kararları ondan sonra desteklemektedir. Bu diplomatik yöntemle Çin “sorumlu büyük güç” imajını korurken, aynı zamanda ABD ve İran arasında da bir denge kurmaya çalışmaktadır.

Sonuç

Çin, İran nükleer programı politikasında ulusal çıkarı ile “sorumlu büyük güç” imajı arasında denge kurmaya çalışmaktadır. Çözüme katkı veren imajı fevkalade önemsemektedir. Bu çerçevede “sorumlu büyük güç” imajını uluslararası toplum nezdinde arttırarak, çözüme engel olan bir aktör konumuna düşmekten sakınmaktadır. Çin sivil amaçlı nükleer programın ulusal egemenlik ilkesince İran’ın hakkı olduğunu savunmaktadır. Aynı zamanda nükleer silahların yayılmasının önlenmesi rejiminin de sürdürülmesi konusunda ABD ile hemfikir olması yükselen sorumlu güç imajına da olumlu katkı yapmaktadır.

Diğer yandan İran’a yönelik uluslararası yaptırımlar konusunda da BMGK oylamalarında uluslararası yaptırımların, ulusal egemenliğin ve içişlerine karışmanın uluslararası alanda normlaşmasına karşı çekincelerini ortaya koyarak genel eğilime ters düşmemeye çalışmaktadır. Bundan dolayıdır ki, Çin BMGK kararlarının hiçbirinde İran lehine oy kullanmamıştır. Ayrıca küresel güç ABD ile ticaretinin İran ile ticaretinden yaklaşık 10 kat daha fazla olması ve Çin-ABD ilişkilerinin iklim değişikliğinden terörizme kadar küresel ve bölgesel düzeyde işbirliğinin olması nedeniyle Pekin doğal olarak Washington’un hassasiyetlerine daha fazla dikkat etmeyi tercih etmektedir. Dolayısıyla Çin, ABD ile ilişkilerinin İran ile olan ilişkilerinden daha önemli olması nedeniyle ABD’yi tercih etmektedir. Bu noktada Çin, “sorumlu büyük güç” imajını korumasının yanı sıra, İran nedeniyle ABD ile karşı karşıya gelmemeye dikkat etmektedir. Diğer yandan da, İran ile enerji başta olmak üzere ekonomik ilişkilerinin kesintisiz devam etmesine özen göstermektedir.

Çin aynı zamanda ABD’den farklı olarak İran karşıtı uluslararası yaptırımların bir amaç değil, İran’ı müzakere masasına oturtmak için bir araç olarak görmektedir. Fakat Donald Trump başkanlığındaki ABD’nin KOEP’ten tek taraflı çekilmesi sonrasında, Çin’in İran karşıtı yaptırımların amaç değil müzakere masasına oturtulması için bir araç olduğu yönündeki yaklaşımının yeniden değerlendirilmesinin gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bundan sonraki süreçte de Çin’in İran nükleer sorununa yaklaşımında amaç-araç tanımlaması politikasının ne yönde değişeceğini göstermesi açısından da önemli olacaktır.

Çin’in genel yaklaşımına göre, ABD’nin nükleer antlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi İran’ı daha fazla nükleer silaha yöneltir, ancak İran nükleer sorununun müzakereler ile çözülmüş olması Kuzey Kore gibi ülkeler ile de müzakereyi kolaylaştırabilirdi. Bu bağlamda KOEP nükleerin yayılmasının önlenmesi için iyi bir adımdı.[49] İran ile uluslararası toplumun angajmanının zayıflaması Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi Tahran’ın da nükleer silaha sahip olması ile sonuçlanabilir. İran’ın nükleer silaha sahip olması ise Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer Ortadoğu’daki güçler arasında bir nükleer yarışı başlatabilir.

Bu durum ABD ve İsrail’in İran’a müdahalesine yol açabilecektir. Çin, enerji güvenliği nedeniyle Ortadoğu’nun istikrarına büyük önem vermektedir. İran nükleer sorununun derinleşmesi hem petrol fiyatlarını arttıracak, hem Hürmüz Boğazı’nı güvensizleştirecek, hem de arz güvenliğini tehlikeye sokacaktır. Bunun bir sonucu olarak Çin’in Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Asya’daki ulusal çıkarlarını ve yatırımlarını olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle Çin, Ortadoğu’daki jeopolitik riskler nedeniyle enerji güvenliği için kaynak ülke çeşitlendirmeye yönelik politikalar izlemektedir.


İlk bölümünü yayınladığımız bu makale seri halinde yayınlanıp ve toplam üc bölümden oluşmaktadır:

  1. Bölüm: Giris | “Sorumlu büyük Güc”, Çin
  2. İran Nükleer Programı ve Çin-İran Nükleer İşbirliği / Çin’in İran Nükleer Sorununa Yaklaşımı
  3. Enerji ve Ekonomi: Çin’in Ortadoğu’daki Çıkarları ve İran Nükleer Programı / Çin-İran İlişkilerinde Üçüncü Aktör Olarak ABD

Bu makalenin orjinal versiyonu ResearchGate‘te yayınlanmiştir. Görüş’te yayınlanmasına olanak verdiği için Dr. Ümit Alperen’e teşekkür ederiz.

*Görüş gazetesi, farklı disiplinlerden, farklı görüş ve içeriklere açık bir platformdur. Makaleler Görüş gazetesinin editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir.


umit alperen
Dr. Öğr. Üyesi Ümit ALPEREN

Lisans eğitimini 2006 yılında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlayan Dr. Ümit Alperen, yüksek lisans eğitimini 2010 yılında Şanghay Fudan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yazdığı “Harmonious World: Hu Jintao Doctrine and Chinese Foreign Policy” başlıklı teziyle tamamlamıştır. 2014 yılında bir yıl süreyle Peking Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulunmuştur. Halen akademisyen olarak çalışmakta olduğu Süleyman Demirel Üniversitesi’nden de “Çin Dış Politikasında İran” başlıklı doktora tezi ile 2016 yılında doktor ünvanını almıştır.

Süleyman Demirel Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde akademik personel olan Dr. Alperen, aynı zamanda Ankara Politikalar Merkezi’nde de Doğu Asya Uzmanı olarak çalışmaktadır. Ayrıca Dr.  Alperen Eylül 2019 tarihinden itibaren Peking Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulunmaktadır. Dr. Ümit Alperen araştırmalarında Çin Dış Politikası, Çin İç Politikası, Doğu Asya, Çin-İran İlişkileri, Çin-Ortadoğu İlişkileri üzerine yoğunlaşmaktadır.

Referanslar

  • [33] KYG Girişiminin Orta Kuşak’ı için bakınız. Ümit Alperen, “Bir Kuşak Bir Yol”Girişimi ve Çin’in Orta Asya Politikası”, Bilge Strateji 10, Sayı 9, (Güz 2018): 19-20.
  • [34] “China pumps billions into Iranian economy as Western firms hold off”, South ChinaMorning Post, 01 December 2017. https://www.scmp.com/news/china/diplomacydefence/article/2122435/china-pumps-billions-iranian-economy-western-firms-hold.;“Chinese Company Signs Rail Deal With Iran”, Financial Tribune, 03 January 2018,Accessed January 5, 2018 https://financialtribune.com/articles/economy-domesticeconomy/79296/chinese-company-signs-rail-deal-with-iran.
  • [35] “Iran”, EIA, 09 April 2018, Accessed June 5, 2018 https://www.eia.gov/beta/international/analysis.cfm?iso=IRN.
  • [36] “Iran”.
  • [37] Peter Mackenzie, “A Closer Look at China-Iran Relations”, CNA Roundtable Report:China’s Relations with Iran, (September 2010), 1, Accessed June 5, 2016, https://www.cna.org/CNA_files/PDF/D0023622.A3.pdf/.
  • [38] “Iran-China trade hit $37b in 2017”, Iran Daily, 17 March 2018, Accessed June 5,2018, http://www.iran-daily.com/News/211821.html.
  • [39] Mohsen Shariatinia, “The JCPOA in Crisis: Implications for Sino-Iranian Relations”,Alsharq Forum, (May 2018), 2.
  • [40] “Who Was Buying Iranian Oil And What Happens Next?”, Oil Price, 09 May 2018,Accessed September 18, 2018, https://oilprice.com/Energy/Crude-Oil/Who-WasBuying-Iranian-Oil-And-What-Happens-Next.html.
  • [41] “中国今年进口伊朗石油或创纪录 预计增加5%”, IFENG, 2017年01月07日, http://news.ifeng.com/a/20170107/50535860_0.shtml.; “China”, EIA, 14 May 2015, https://www.eia.gov/beta/international/analysis.cfm?iso=CHN.
  • [42] “State Dept aims to cut Iran oil exports to zero but leaves wiggle room for some importers”, CNBC, 02 July 2018, Accessed September 18, 2018, https://www.cnbc.com/2018/07/02/state-dept-aims-to-cut-iran-oil-exports-to-zeroleaves-some-leeway.html.
  • [43] Bknz, Ümit Alperen, Reel Politik Düzenlemde İran-Çin İlişkileri, (IRAM, Şubat 2018),12.
  • [44] 陈俊华 – 杨兴礼, “新时期中国 – 伊朗关系的战略 定理分析”, 世界经济与政治论坛, 第, 2 期, (2009 年): 75-76.
  • [45] 华黎明, “伊朗核问题及其对大国关系的影响, 和平与发展”,第 2期,(2010 年): 39.
  • [46] Scott Harold ve Alireza Nader, China and Iran: Economic, Political, and Military Relations, (RAND, Center for Middle East Public Policy, 2012), 4.
  • [47] John Garver, Flynt Leverett, and Hillary Mann Leverett, Moving (Slightly) Closer to
    Iran China’s Shifting Calculus for Managing Its “Persian Gulf Dilemma, (The Edwin
    Reischauer Center for East Asian Studies, Washington D.C. 2009), 38-39.
  • [48] Garver – Leverett, Moving (Slightly) Closer to Iran, 51-52.; Ayrıca bakınız, John W.
    Garver, “Is China Playing a Dual Game in Iran?”, The Washington Quarterly 34, No.1
    (Winter 2011): 76.
  • [49] “Trump’s challenge of Iran deal impedes int’l non-proliferation, erodes U.S.
    credibility”, Xinhuanet, 14 October 2017, http://www.xinhuanet.com/english/2017-
    10/14/c_136678116.htm.

İlgili İçerikler

Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi 2025
ABD

Jeopolitik Satranç Tahtası: Xi Jinping Çok Kutuplu Vizyonu ve ABD Hegemonyası

Görüş Redaksiyon

Yeni bir dünya düzeninin eşiğinde miyiz? Değişen ekonomik ittifaklardan, rakip askeri yığılmalara kadar her yerde bu dönüşümün işaretleri var. Soğuk...

kambocya-tayland catismasi
Asya

Tayland-Kamboçya Sınır Catışması: Güneydoğu Asya, Asya’nın Balkanları mı?

Görüş Redaksiyon

Tayland ile Kamboçya arasındaki sınır anlaşmazlığı, uzun süredir Güneydoğu Asya jeopolitiğinin derinliklerinde kaynayan ve zaman zaman şiddetli çatışmalar ile diplomatik...

Turan Altuner

Çin’in Küresel Dijitalleşme Stratejisi ve Jeopolitik Yansımaları l Dijital İpek Yolu

Enerjinin Geleceğinde Bir Dönüm Noktası: Çin’in Operasyonel Toryum Erimiş Tuz Reaktörü (MSR)

Enerjinin Geleceğinde Bir Dönüm Noktası: Çin’in Operasyonel Toryum Erimiş Tuz Reaktörü (MSR)

Çin’in 2025 Yurt Dışı Yatırımları: Temel Pazarlar ve Sektörel Eğilimler

Çin’in 2025 Yurt Dışı Yatırımları: Temel Pazarlar ve Sektörel Eğilimler

Ukrayna’nın AB’ye Katılımının Jeopolitik Bir Arka Planı Var

Ukrayna’nın AB’ye Katılımının Jeopolitik Bir Arka Planı Var

Dr. Jan Campbell

Çin Modernleşmesi; Bilim, Teknoloji ve İnovasyon

sovyetler Edebiyati

­­Gulag Takımadaları

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

siyasal siddet
ABD

Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

Görüş Redaksiyon

Son yıllarda yaşanan küresel olaylar, modern politik şiddetin yalnızca ideolojik bir zemine dayanmadığını; aynı zamanda kişisel kin, ekonomik çaresizlik ve...

küresel siddet

Küresel Şiddet: Siyasi Kargaşa, Kurumsal Başarısızlıklar ve Toplumsal Yüzleşme

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

mutsuzluk ve tüketim - yanilsama

Gerçeklik, Güç ve Yanılsama: Kant’tan Modern Çağa Neden Mutsuzuz?

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.