
Bu söyleşimizde genç bir sanat tarihçisi olan Saygın Ünel Hanımla Osmanlı’nın son dönemi ve erken dönem cumhuriyet yıllarında sanatta kadın imgesini konuşacağız. Çok ilginç bir konu, bu söyleşiye hazırlanırken okuduklarım bugünkü bakış açısıyla son derece ürperticiydi. Daha 100 yıl öncesine kadar kadınların sanatsal yeteneklerinin olmadığını ciddi ciddi iddia eden bazi kesimler var. Bunun yanısıra kadınların sanatla uğraşması baskılanan bir durum. 19. yüzyıldan 20. yüzyıla girildiğinde kadınların sanatçı olması hemen hemen gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir uğraşı, daha dogrusu bir rüya. Kadınlar akademik düzeyde sanat eğitiminden – istisnalar hariç- tamamen dışlanmış. Kadınların çıplak erkek modeller üzerinde çalışmasına izin verilmemis. Bu nedenle kadınlar genellikle çiçek, bahçe, sebze ve manzara resimleri yapmak zorunda kalmışlar. 1824 – 1892 yılları arasında yaşayan ve Düsseldorf okulunda özel / paralı sanat eğitimi almış olan Finlandiyalı Victoria Aberg bu durumu şu sözlerle dile getirmiş;
“Biz ressamlık eğitimimiz için para, yani altın ödüyoruz ama erkekler için bu eğitim bedava. Kılavuzluk ücretlerinin yanısıra kadınlar olarak atölye ve kalorifer için de para ödüyoruz. Gününümüzde nasıl böyle bir adaletsizlik olabilir ki?”
Sanat sektöründe kadın erkek eşitsizliği hala devam ediyor. Örneğin, Almanya’da 1995 – 2000 yılllarını kapsayan zaman dilimi için yapılan bir araştırmada, devlet kurumları için satın alınan sanat eserlerinin sadece üçte biri kadın sanatçılara ait. Yani sanıldığının aksine sanat sektörü kadın – erkek eşitsizliğinin oldukça yoğun yaşandığı bir sektör.
Saygın Ünel Kimdir?

Bir sanat tarihçisi olan Saygın Ünel, Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi mezunudur. Tanık Haber’de sanat eleştirmeni ve köşe yazarıdır.