26 Ekim 2025, Pazar
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    sibel özbudun

    Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    sibel özbudun

    Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Sürgünde Doğan Bir Edebiyat: Modern Kürt Romanının Hazin Hikayesi

Görüş Redaksiyon
25 Ekim 2025
Okuma süresi: 16 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

Dilleri yasaklanan Kürt yazarlar, zorunlu sürgünlerini zamanla dinamik bir edebi geleneğin doğum alanına dönüştürdüler. Görüş21’in bu makalesinde, siyasi ve kültürel baskıların modern Kürt romanını nasıl İsveç ve Beyrut gibi küresel diaspora merkezlerine taşıdığını ve sürgünde bir Kürt edebiyatının nasıl filizlendiğini mercek altına alacağız.

Modern Kürt romanının hikâyesi, güvenli ulusal sınırlar içinde organik bir gelişimden çok, yoğun sürgün koşullarında şekillenen kültürel bir dayanıklılığın —cultural resilience— acı ve dokunaklı bir öyküsüdür. Birçokları için Kürt edebiyatı ve kimliği, bizzat; zorla yerinden edilmiş, dünyanın dört bir yanına dağılmış ve şaşırtıcı bir canlılık sergileyen diaspora toplulukları aracılığıyla yeniden yaratılmıştır.

İlgili İçerikler

Pablo Neruda: Aşkın, Politikanın ve Gizemin Şairi

Yazmak Eylemi ile Sözün Gücü

Sürgün edebiyatı, Kürt kimliği ve edebiyatı açısından merkezi bir öneme sahiptir. Öyle ki, sürgün edebiyatını konuşmadan Kürt romanını ya da genel anlamda Kürt edebiyatını konuşmak neredeyse imkânsızdır.

Vatansızlık ve sürgün, bizi modern Kürt romanının kalbindeki paradoksa götürür: Bu edebiyat, kendi coğrafi yuvası dışında beslenmiş, gelişmiş ve kurulmuştur. Sürgün yalnızca bir sonuç değil; aynı zamanda bu güçlü kültürel yeniden doğuşun potası, yani eriyip yeniden biçimlendiği yaratıcı bir alan olmuştur. Başka bir deyişle, modern Kürt romanı kendi coğrafi ve kültürel havzasının dışında yeniden doğmuştur.

Kürt Edebiyatında Romanın Geç Doğuşu ve Yükselişi

Roman, Kürt dünyasına şaşırtıcı derecede geç ulaşmıştır. Her ne kadar Sovyetler Birliği’nde 1930’larda bazı erken dönem Kurmancî romanları yayımlanmış olsa da, sürekli bir üretim hattına ve geniş bir okur kitlesine sahip, yerleşik bir edebi tür olarak roman ancak 20. yüzyılın sonlarına doğru sağlamlaşabilmiştir.
Peki, bu gecikmenin nedeni neydi?

Tarihsel olarak Kürt edebiyatı büyük ölçüde şiir merkezli bir gelenek üzerine inşa edilmiştir. Bu durum, yüzyıllar öncesine dayanan bir kültürel sürekliliğin sonucudur. Şiir, hem taşınabilirliği hem de ezberlenip gizlice paylaşılabilir oluşu nedeniyle baskı dönemlerinde bir direniş biçimi olarak işlev görmüştür. Buna karşılık, bir ulusun tarihini, hikâyesini ve içsel dünyasını anlatan büyük düzyazı formu olan roman, belirli bir toplumsal istikrarı, okuryazarlık düzeyini ve kurumsal altyapıyı gerektiriyordu.

Kürt romanının geç gelişiminin temel nedeni siyasiydi. Bu gecikme, Kürt coğrafyasının farklı bölgelerini kontrol eden yeni ulus-devletlerin (Türkiye, İran, Irak ve Suriye) uyguladığı inkâr, asimilasyon ve baskı politikalarından kaynaklanıyordu. Bu devletlerin açık hedefi, modern Kürt edebiyatını, kültürünü ve kimliğini bastırmak, mümkünse tamamen görünmez kılmaktı.

Kürtçe yayıncılık üzerindeki yasaklar, yalnızca edebiyatı değil, gündelik yaşamın en sıradan alanlarını bile kapsıyordu: Kürtçe gazete ve dergi çıkarmak yasaktı; işletmelere Kürtçe isim verilmesi engelleniyor; hatta çocuklara Kürtçe isim koymak dahi suç sayılıyordu. Kültür, dil, edebiyat ve tarih alanlarında araştırma yapmak isteyen kişi ve kurumlar sürekli bir baskı altındaydı; çoğu kez ceza yasalarıyla karşı karşıya kalıyor, faaliyetlerini sürdüremiyordu.

Bu koşullar, organik bir biçimde gelişemeyen, yani “birbirine bağlı bir entelektüel kamusal alan”dan yoksun bir Kürt edebiyatını ortaya çıkardı. İstanbul, Tahran, Bağdat ve Şam’da yaşayan Kürt yazarlar, tamamen farklı toplumsal ve siyasal koşullarda —çoğu zaman baskıcı rejimlerin gölgesinde— üretim yapıyor, buna rağmen ortak bir ulusal edebiyat yaratmaya çalışıyorlardı. Ancak çıkardıkları dergileri paylaşamıyor, hatta kimi zaman aynı alfabeyi dahi kullanamıyorlardı.

Sonuçta bu siyasi parçalanma, kültürel bir kopukluk yarattı. Fakat aynı zamanda edebiyatın kendisini, kolektif hakları reddedilen bir halk için direnişin ve umudun sembolü haline getirdi. Kürt romanı, tam da bu baskı ortamında; yasakların, sürgünlerin ve sessizliklerin içinden doğarak varlığını ilan etti.

Dilsel ve Siyasi Karmaşıklıklar

Kürt edebiyatındaki siyasi bölünmüşlük, en belirgin biçimde dildeki muazzam çeşitlilikte ve karmaşıklıkta kendini gösterir. Modern Kürt romanları başlıca iki büyük lehçede yazılmaktadır: Kürdistan’ın kuzey bölgelerinde (Türkiye, Suriye ve Kafkasya diasporasında) Kurmancî, güney bölgelerinde ise (Irak ve İran Kürdistanı’nda) Sorani hâkimdir. Bir yazarın lehçe tercihi, çoğu zaman onun okur kitlesini coğrafi olarak sınırlamakta; bir lehçede yazılan eser, diğerinin konuşulduğu bölgelerde kolayca erişilemez hâle gelmektedir.

Bu dilsel ayrışmaya, yazı sistemlerindeki farklılıklar da eklenmektedir. Kürtçe, tarihsel ve coğrafi koşulların etkisiyle üç farklı alfabe üzerinden yazılmıştır:

  • Sorani lehçesi için yaygın olan Arap-Fars alfabesi,
  • Kurmancî lehçesi için özellikle diaspora ortamında standartlaştırılan Latin alfabesi,
  • Eski Sovyet cumhuriyetlerinde kullanılan Kiril alfabesi.

Bu çeşitlilik, Latin alfabesi kullanan İsveç’teki bir Kurmancî okurunun, Arap alfabesiyle İran’da yayımlanmış bir Sorani romanını kolayca okuyamaması anlamına geliyordu. Siyasi sınırlar yalnızca insanları değil, okuryazarlığın araçlarını da bölmüştü. Böylece tek bir standart dilin ve birleşik bir ulusal edebiyatın oluşumu mümkün olmadi. Kürt kültürü, bu bölünmüşlük içinde varlığını sürdürebilmek için çok dilli ve çok alfabeli bir karakter kazanmak zorunda kaldı.

Bu durumu daha da karmaşık hale getiren unsur, birçok önde gelen Kürt yazarın kendi dillerinde yazmalarının yasaklanmış veya kısıtlanmış olmasıydı. Bu nedenle, yazarlar sıklıkla bulundukları devletlerin resmî dillerine —Türkçe, Arapça, Farsça— ya da sürgün sonrasında yerleştikleri ülkelerin Avrupa dillerine başvurmak zorunda kaldılar.

Bu durum, edebiyat çevrelerinde derin bir tartışmayı da beraberinde getirdi:
Eğer bir eser Türkçe ya da Arapça yazılmışsa, o hâlâ Kürt edebiyatı sayılabilir mi?
Bu soru, sadece dilsel bir mesele değil; kimlik, aidiyet ve edebi eserlerin nerede başlayıp nerede bittiğine dair daha geniş bir kültürel sorgulamanın da merkezinde yer aldı.

Dil ve Kimlik Arasında Edebiyatın Sınırları

Bazı eleştirmenler edebiyatın öncelikle dille tanımlanması gerektiğini savunurken, Berwarî gibi düşünürler, siyasal hayatta kalmanın söz konusu olduğu koşullarda kültürel içerik ve yazarın niyetinin, dilin kendisinden daha belirleyici olduğunu öne sürerler. Bu bakış açısına göre asıl ölçüt, bir eserin kolektif hafızaya katkıda bulunup bulunmadığı, Kürt kültürünü, yaşamını, sürgün gerçekliğini ve siyasi mücadeleyi ne ölçüde yansıttığıdır. Kısacası, mesele “hangi dilde yazıldığı” değil, eserin Kürt deneyimini yakalayıp yakalayamadığıdır.

Bu bağlamda, İbrahim Yûnisi (Farsça) ve Selim Barakat (Arapça) gibi yazarlar çarpıcı örneklerdir. Eserleri Kürtçe olmamasına rağmen, Kürt edebiyatının ve kimliğinin şekillenmesinde temel taşlar olarak kabul edilir. Onların romanları, dilsel sınırların ötesine geçerek, Kürt halkının tarihsel trajedisini, kimlik arayışını ve direniş ruhunu edebi bir forma dönüştürmüştür.

Kürt kültürü ve dili bu kadar sistematik biçimde bastırıldığı için, Kürt edebiyatı da onu çevreleyen devletler tarafından çoğu zaman “siyasi” veya hatta “ulusal güvenlik” meselesi olarak görülmüştür. Bu algı, yazarlara yönelik ağır sansürleri, tutuklamaları ve yayın yasaklarını beraberinde getirmiştir.

Bir kaynak bunu şöyle ifade eder:

“Kürtlerle ilgili her şey siyasidir. Ancak en iyi yazarlar kör bir propagandaya yönelmediler; incelik, çift anlamlılık ve alegori ustalığıyla baskıyı aşmanın yollarını buldular.”

Gerçekten de bu zorunlu dolaylı anlatım biçimi, birçok Kürt yazarın sanatsal inceliğini ve sembolik gücünü geliştirmiştir. Roman, bu anlamda, hem politik direnişin bir alanı hem de sanatsal yeniliğin bir laboratuvarı hâline gelmiştir. Her yeni roman, yalnızca bir edebi eser değil, aynı zamanda kültürel bir meydan okuma eylemi olarak okunmuştur.

Sürgün Edebiyatının Üç Temel Direği

Şiddetli siyasi kısıtlamalar, Kürt romanının gelişimini uzun süre engellemiştir. Ancak Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’ya yönelik geniş çaplı göç hareketleri, bu gelişim için beklenmedik bir katalizör işlevi görmüştür. Sürgün, yalnızca bir sonuç değil, aynı zamanda yaratıcı üretimin asıl itici gücü hâline gelmiştir. Diaspora, Kürt yazarlarına daha önce hiç sahip olmadıkları bir alan sunmuştur: güvenlik, ifade özgürlüğü, finansal destek, entelektüel ağlar ve en önemlisi yayın özgürlüğü. Bu nedenle diaspora, “modern Kürt romanının gelişiminde belirleyici bir faktör” olarak kabul edilmektedir.

Modern Kürt romanının temelleri, sürgündeki üç ana direk üzerine kurulmuştur:

1. Sovyetler Birliği (1930’lardan itibaren)

Sovyet coğrafyası, özellikle Kafkasya’ya göç eden Ezidî Kürtler için benzersiz bir kültürel zemin oluşturmuştur. Erken Sovyet politikaları, özellikle Ermenistan ve Gürcistan gibi bölgelerde, azınlıklara belirli düzeyde kültürel haklar tanımış, bu da Kürt yazarlar için beklenmedik fırsatlar yaratmıştır.

Bu ortam, Kürt entelektüellerine kültürlerini aktif biçimde geliştirme, Rusça çeviriler aracılığıyla modern Batı edebiyatına doğrudan erişim sağlama (Türk, Arap veya Fars filtrelerinden geçmeden) ve standart bir edebi dil oluşturma olanağı tanıdı.

Bu dönemde ortaya çıkan en dikkat çekici eser, genellikle ilk modern Kürt romanı olarak kabul edilen Şivanê Kurd (Kürt Çoban) idi. Erebê Şemo tarafından 1927 civarında kaleme alınan ve 1935’te Ermenistan’ın Erivan kentinde yayımlanan bu eser, büyük ölçüde otobiyografikti ve Sovyet sosyalist realizmi anlayışına göre biçimlendirilmişti. Şemo, bu nedenle “modern Kürt romanının öncüsü” olarak anılır.

Ancak bu özgürlük ortamı kalıcı olmadı. 1940’ların ortalarına gelindiğinde, Kiril alfabesinin zorunlu hale getirilmesi ve kültürel üretimin merkezileştirilmesiyle birlikte, Sovyet yönetimi Kürt yayıncılığını sıkı bir siyasi denetime tabi tuttu. Bu durum, hem dilsel çeşitliliği sınırladı hem de eserlerin dolaşımını ciddi biçimde kısıtladı.

2. Suriye ve Beyrut’taki Hawar Dönemi (1930’lar–1940’lar)

Bu ikinci direk, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin giderek artan baskıcı politikalarına bir tepki olarak ortaya çıktı. Türkiye’de Kürt dili ve kültürüne yönelik yasaklar, birçok Kürt aydınının Şam ve Beyrut gibi daha özgür düşünce ortamlarına sığınmasına yol açtı. Bu şehirler, kısa süre içinde Sovyet alanının dışında kalan Kurmancî lehçesi için başlıca entelektüel merkezler hâline geldiler.

Bu dönemin en belirleyici isimleri, Celadet Ali Bedirhan ve Kamuran Ali Bedirhan kardeşlerdi. Bedirhanlar, Kürt dilinin modernleşmesi ve standartlaştırılması sürecinde öncü bir rol üstlendiler. Onların en önemli katkısı, Kurmancî lehçesi için Latin alfabesi temelli standart bir yazım sistemi geliştirmeleri oldu. Bu sistem, yalnızca teknik bir yenilik değil, aynı zamanda Avrupa düşüncesiyle entelektüel bir köprü kurma hedefi taşıyan bilinçli bir kültürel projeydi.

Bu çabanın simgesi, 1932’den 1943’e kadar yayımlanan ünlü dergi Hawar (Yardım Çağrısı) oldu. Hawar ve ona bağlı yayınlar (Ronahî, Run vb.), klasik Kürt edebiyatı ile modern edebiyat arasında, aynı zamanda Kürt ve dünya edebiyatı arasında hayati bir köprü işlevi gördü.

Şiirden düzyazıya, dilbilimden halkbilime kadar geniş bir yelpazede üretim yapan bu dergiler, modern Kürt düzyazısının temellerini attı. Aynı zamanda, sürgünün görece güvenli ortamında, Kürt edebiyatının politikadan kopmadan ama propaganda sınırlarını aşan bir biçimde gelişmesine olanak tanıdı.

Hawar çevresi, Kürt kimliğinin dil aracılığıyla yeniden inşasının mümkün olduğunu gösteren ilk gerçek laboratuvarlardan biriydi. Burada geliştirilen fikirler, yalnızca Kürt diasporası içinde değil, 20. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’daki Kürt edebi üretimi üzerinde de kalıcı etkiler bıraktı.

3. İsveç (1980’lerden itibaren)

Bu üçüncü dönemin temel tetikleyicisi, 1980 askeri darbesi sonrasında yazarları, aydınları ve aktivistleri ülkeden kaçmak zorunda bırakan ağır baskı ortamıydı. İsveç, yalnızca güvenlik ve basın özgürlüğü sunmakla kalmadı; aynı zamanda güçlü bir devlet desteği sayesinde modern Kürt edebiyatının yeni bir merkezi hâline geldi. Bu destek, Kürt kültürüne yönelik inkâr politikalarının tam tersine, koruyucu ve teşvik edici bir tutum sergiliyordu.

İsveç devleti, göçmen toplulukların kültürel faaliyetlerini aktif biçimde finanse ediyor, azınlık dilleri arasında Kürtçeye de önemli bir pay ayırıyordu. Bu destek, sübvanse edilen matbaaların, uzmanlaşmış Kürtçe dergilerin ve yayınevlerinin kurulmasını mümkün kıldı; ayrıca geçim kaynaklarını yitiren sürgün yazarlar için maaşlı pozisyonlar sağladı.

Bu koruyucu ve üretken ortam, modern Kürt romanının olgunlaşması için verimli bir zemin oluşturdu. Nûdem gibi edebi dergiler bu dönemde yayın hayatına başladı; İsveç, Irak Kürdistanı ve eski Sovyet coğrafyası dışındaki bölgeler arasında en fazla Kürtçe yayın üretilen ülke konumuna yükseldi. Bu dönemin öncü isimleri arasında yer alan Mehmet Uzun ve Mahmut Baksi, en önemli eserlerini bu özgür ve destekleyici atmosferde kaleme aldılar.

Edebi Dönüm Noktaları ve Kalıcı Temalar

Romanın Kürt cografyasina durumu ise, sürgündeki özgürlük atmosferinin tam tersi yönünde, keskin bir baskı ve sansür ortamında gerçekleşmiştir. Bu durumun çarpıcı bir örneği, İbrahim Ehmed’in Sorani lehçesinde kaleme aldığı Janî Gel (Acı Çeken Halk) romanıdır. Eser 1956’da Irak Kürdistanı’nda yazılmış, ancak dönemin baskıcı siyasi koşulları nedeniyle el yazması akrabalar tarafından gizlenmek zorunda kalmıştır. Roman, ancak 1969’da yayımlanabilmiştir. Yazım sürecinde Ehmed, gerçek temayı gizlemek için hikâyeyi Arap karakterlerle kurgulamış, eserini ağır biçimde kodlamıştır. Ancak 1969’daki kısa süreli siyasi yumuşama sırasında roman, nihayet Kürt isimleri ve mekânlarıyla yayımlanabilmiştir.

Benzer bir durum, İran Kürdistanı’nda da gözlemlenmiştir. Romanın gelişimi burada da 1990’lara dek ağır biçimde kısıtlanmış, pek çok eser ancak sürgünde yayımlanabilmiştir. Örneğin, Riyaz Qazî’nin Sorani dilindeki Pêşmerge (Partizan) adlı romanı, yazarın Sovyetler Birliği’nde güvenli bir şekilde yaşadığı dönemde, 1961’de yayımlanmıştır.

Türkiye’de ise “inkâr politikası” o denli etkiliydi ki, 1990’lara kadar Kürt romanı neredeyse tamamen diaspora ortamında gelişti. Mehmet Uzun gibi yazarlar, ya Türkçe yazmak ya da ülkeyi terk etmek gibi zorlu bir ikilemle karşı karşıya kaldılar.

Bu parçalanmış koşullara rağmen, Kürt romanları şaşırtıcı biçimde tutarlı temalar etrafında birleşmiştir. Romanların büyük çoğunluğu, ulusal ve kültürel kimliği asimilasyonist baskılara karşı savunma mücadelesini merkezine alır. Baskı, sürgün, hayatta kalma ve kolektif travma temaları sıklıkla işlenir; anlatılarda kaybedilmiş ya da erişilemeyen bir “yuva”ya duyulan nostalji belirgin bir yer tutar. Bu nostalji, gelecekteki güvenli bir vatan umuduyla birleşir.

Kürt romanlarının anlatı yapısı, bu duygusal ve politik eksen etrafında şekillenir. Zengin sembolizm, geleneksel manzaraların ayrıntılı betimlemeleri, parçalanmış sınırları aşan alegorik yolculuklar ve yenilgi ile direnci iç içe geçiren karakterler, bu edebiyatın başlıca estetik araçlarıdır. Her biri, Kürt kimliğinin korunması ve yeniden inşası yönündeki kolektif arzunun sanatsal bir yansıması olarak okunabilir.

Sürgünde olgunlaşan bu edebi birikim, günümüzde uluslararası düzeyde tanınma kazanmıştır. Bunun en etkileyici örneklerinden biri, 1990’ların ortalarından beri Almanya’da yaşayan Iraklı Kürt yazar Bextiyar Elî’dir. Elî, 2023 yılında prestijli Hilde-Domin Sürgündeki Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştür. Jüri, onun eserlerini “bir insanlık meşalesi” olarak tanımlamış ve şiddet ile kaybın sert gerçeklerini büyü, umut ve insanlıkla harmanlayan bir anlatı evreni kurduğunu vurgulamıştır.

Bu tür örnekler, Kürt edebiyatının artık yalnızca bir “direniş dili” değil, aynı zamanda evrensel insani deneyimin güçlü bir taşıyıcısı hâline geldiğini göstermektedir.

Sürgünün Paradoksu: Baskıdan Sanata, Sınırların Ötesine

Jürinin, Bextiyar Elî’nin eserini “ideolojik konformizme karşı esaslı bir güvence” olarak nitelendirmesi, sürgün deneyiminin yazara —ve onun şahsında pek çok diğer Kürt yazara— yalnızca bir sığınak değil, aynı zamanda reaktif olmayan, nüanslı ve derinlikli bir sanatsal ses geliştirme alanı sunduğunu düşündürmektedir.
Yönetici ulus-devletlerin doğrudan ve kısıtlayıcı yetki alanlarının dışında olmak, ona hem dış politik düzenlere hem de Kürt iç siyasetine yönelik keskin eleştiriler dile getirme özgürlüğü kazandırmıştır. Sürgünlügün sağladığı bu güvenli mesafe, paradoksal biçimde, Kürt edebiyatının en seçkin örneklerini siyasi tanıklıktan estetik olgunluğa taşıyan temel unsurlardan biri olmuştur.

Dolayısıyla, Kürt romanı, zorunlu yerinden edilmenin yarattığı derin acıya karşı güçlü bir karşı anlatı kurar. Bu zorunlu ayrılığın, ironik bir biçimde, canlı, dirençli ve saygın bir edebiyatın doğuşu için gerekli koşulu yarattığı söylenebilir. Sovyetler Birliği’nin sağladığı devlet desteği, Hawar döneminin entelektüel dinamizmi ve İsveç’in sübvanse edilmiş özgürlük ortamı olmasaydı, modern Kürt romanının bugün sahip olduğu uluslararası statüye ulaşması neredeyse imkânsız olurdu.

Siyasi baskılar kültürü sürgüne zorladı, ancak tam da bu dışarıdaki konum, Kürt edebiyatına içeride hiçbir zaman sahip olamayacağı bir özgürlük alanı sundu. Sürgün, bu edebiyatın hem kaderi hem de kurtuluşu haline geldi.

Sonuçta, edebiyat onlar için yalnızca bir ifade biçimi değil, yeni bir vatanın metaforu oldu. Kürt romancılar, siyasetin kendilerine sunmadığı istikrarı ve güvenliği, kelimeler aracılığıyla yeniden inşa ettiler —sürgünde, dilin ve hafızanın sığındığı bir kültür yaratarak.


Kaynaklar:

The Role of Exile in the Development of Modern Kurdish Literature: https://penopp.org/articles/role-exile-development-modern-kurdish-literature?language_content_entity=en

Kurdish literature and exile: https://www.k24kitap.org/kurdish-literature-and-exile-2172

The Experience of Exile in Kurdish Literature (Mawlana Khalid, Nali, Haji Qadir, Piramerd, and Zeewar): https://jokl.uok.ac.ir/article_60841.html?lang=en

Kurdish Voices in Diaspora: An Overview on Kurdish Diasporic Literature: https://allegralaboratory.net/kurdish-voices-in-diaspora-an-overview-on-kurdish-diasporic-literature/

Kurdish writer Bachtyar Ali honoured with prestigious German literature award: https://medyanews.net/kurdish-writer-bachtyar-ali-honoured-with-prestigious-german-literature-award/

The Kurdish Novel: Diaspora, Identity and Cultural Diversity: https://www.researchgate.net/publication/345178245_The_Kurdish_Novel_Diaspora_Identity_and_Cultural_Diversity

KURDISH WRITTEN LITERATURE: https://www.iranicaonline.org/articles/kurdish-written-literature/

İlgili İçerikler

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)
Diğer

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Yenilemeyeceğim boyun eğmeyeceğim Hiç bir şeye Hep direnen bir yanım kalacak!” Öyle vasiyet etmiş: Küllerini, dostları Hollanda kıyılarından Kuzey Denizi’ne...

Barbarları Beklerken
Edebiyat

Barbarları Beklerken

Görüş Redaksiyon

CP Cavafy'nin ünlü şiiri "Barbarları Beklerken", bir imparatorluğun çöküşünü ve içsel çürümesini derin bir şekilde ele alırken, modern dünyadaki jeopolitik...

sibel özbudun

Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi

Martin Eden’ın Açtığı Yol: Nietzsche, R. Wagner, Böyle Buyurdu Zerdüşt, R. Strauss

temel demirer

İyi ki Yazdılar(*)

Zekeriya Simsek

Ölümünün 100. Yılında KAFKA ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER

temel demirer

Giderek Eksiliyoruz: Firuzan, Marion Levi…(*)

sibel özbudun

Mitostan Masala, Masaldan Hayata… Gazel’in Şahmaran’ı(*)

Son Makaleler

Kürt edebiyati
Edebiyat

Sürgünde Doğan Bir Edebiyat: Modern Kürt Romanının Hazin Hikayesi

Görüş Redaksiyon

Dilleri yasaklanan Kürt yazarlar, zorunlu sürgünlerini zamanla dinamik bir edebi geleneğin doğum alanına dönüştürdüler. Görüş21’in bu makalesinde, siyasi ve kültürel...

Nicolas Maduro

Venezüella Krizi: Petrol, CIA ve Bölgesel Direniş

sibel özbudun

Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.