18 Ekim 2025, Cumartesi
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Bilim bilim bilmektir!

Halil Topcuk
13 Ekim 2020
Okuma süresi: 7 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

İlgili İçerikler

Gerçeklik, Güç ve Yanılsama: Kant’tan Modern Çağa Neden Mutsuzuz?

Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

bilim

Epistemoloji genel anlamıyla bilginin ne olduğunu, kaynağını, değerini, doğruluğunu (bir doğrunun olup olmadığını) ve sınırlarını sorar. Kant’ın temel sorularından olan “Was kann ich wissen?” (“Ne bilebilirim?) sorusu da tam olarak bununla ilgilenir. Bilim kuramı ise gündelik bilgi, dini bilgi veya felsefi bilgiden ayrı olan, rasyonalite üzerine kurulu olan bilgi türü, yani bilimsel bilgi ile ilgilenir. Bilimsel bilgi akıl, deney ve gözleme gibi bilimsel yöntemler ile elde edilir. Bilimsel bilgi diğer bilgi şekillerine göre daha az ve daha zor sorgulanabilir gerçekler sunar bize; çünkü nesneldir, sistemlidir, mekaniktir ve kesin sonuçlar iddia eder. Tam olarak burada tarihsel epistemolojinin fikir öncüsü olarak kabul edilen Ludwik Fleck karşımıza çıkar.

Ludwik Fleck (1896-1961) Polonyalı bir mikrobiyolog, imünolog ve epistemoloji teorisyenidir. Ana felsefi çalışması “Bilimsel Bir Gerçeğin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi”, modern bilimsel araştırmanın bir klasiği olarak kabul edilmiştir. Mezkûr eseri bilim tarihi, bilim teorisi, bilim sosyolojisi ve fikir tarihi disiplinlerinde önemli bir yere sahiptir. Fleck genel olarak akılcılığın daima belli bir kavramsal sistemin türevi olduğunu savunur.

Fleck’e göre, başarılı bir bilgi kuramı, bilim kriterlerinin oluşturulduğu tarihsel ve sosyal faktörleri dikkate almalıdır. Bu tezle bağlantılı olarak, evrensel bilim kriterlerinin formülasyonunu reddeder ve bu sebepten dolayı tarihsel epistemolojinin öncüsü olarak kabul edilir. Fleck’in felsefi çalışması hayatı boyunca büyük ölçüde göz ardı edilir. Ana eserinin yayınlanmasından sonraki ilk yirmi yılda, takriben 500’den az kopyası satılır. Teorilerinin yeniden benimsenmesi Thomas S. Kuhn’un, “Bilimsel Devrimlerin Yapısı”nın önsözünde Fleck’in “kendi düşüncelerimin çoğunu öngördüğünü” belirtmesiyle gerçekleşir. Kuhn’un büyük bölümlerini intihal ettiği eserden bu kadar az bahsetmesinin değerlendirmesini de size bırakıyorum.

Ludwik Fleck gerçek bilgi kavramını temelden sorgular. Temel varsayımı, bireyci epistemolojinin sadece hayali ve yetersiz bir bilimsel bilgi anlayışına yol açmasıdır. Fleck’e göre, bilim bir yapı değil, bir faaliyettir. Bu nedenle, bilim insanları sosyolojik bir yapıyı temsil ederler. Düşünce biçimi (ki Kuhn buna daha sonra “paradigma” adını verecektir) bilimi takip eden bir düşünce kolektifi, sosyal bir birim, bir topluluk oluştururlar. Thomas Kuhn sonradan bu topluluklara “sicentific community” adını verecektir. Bir düşünce biçimi, bir eğitim içinde genç bilim adamlarına aktarılan düşünce kolektifinin alışkanlıklarından ve geleneklerinden kaynaklanır. Yetişen bilim insanları, düşünce tarzı çerçevesinde çok sıkı bir şekilde sosyalleşirler ve buna göre eğitilirler, böylece algılanan fenomenleri sisteme (düşünme tarzına) sığacak şekilde içselleştirirler. Fleck düşünce tarzından (“Denkstil”) başka bir ifadeyle “yönlendirilmiş algı” olarak bahseder. Bu algı aynı zamanda bilim pratiğini ve deneylerle ilgili uygulamaları da içerir.

Ludwik Fleck’e göre bilimsel gerçekler, algılanan şeyler ve “Denkkollektiv”  (düşünce kolektifi veya düşünce toplulukları) arasındaki özel bir ilişki yoluyla ortaya çıkar. Yönlendirilmiş algı, metodoloji ve katılaşmış düşünce tarzları burada çok merkezi bir rol oynar. Bir kişi bir bilimsel bir topluluğa katıldığında (ki bu aynı zamanda bir sosyolojik gruptur) ve o topluluğa aidiyet kesbettiğinde algısı sınırlanır, o topluluk ile şekillenir. Bu örnek, yaşamın diğer alanlarına benzer şekilde uygulanabilir. Dini cemaatler, partiler, meslek grupları, mahalle ahalisi veya diğer sosyolojik gruplar da birer “Denkkollektiv” oluştururlar.

Fleck’e göre tanıma (“Erkennen)”, algılayıcı, halihazırda bilinen ve algılanacak olan arasında var olan ikili bir ilişki değil, üç bölümlü bir ilişkidir. Bu nedenle üçüncü bağlantı kolektivite olarak anlaşılmalıdır. Ludwik Fleck ve Thomas Kuhn sosyal faktörleri kabul eder, bilim tarihini ve gelişme sürecini dikkate alırlar. Onlar için, bir teorinin keşfi ve temellendirme bağlamı arasında radikal bir mantıksal ayrım yoktur (Genesis und Geltung). Aslında doğa bilimleri için tasarlanmış olan bu teoriler tartışmalı olsa da sosyal bilimlere ve hatta günlük hayattaki gerçeklik arayışımıza dahi uygulanabilir. Gerçekliğin en rasyonel olanının bile sosyal şartların çerçevesinde oluşması bize hakikatin ne kadar göreceli olabileceğini hatırlatır.

Gerçeklik, algı veya kullandığımız dildeki hatalarla alakalı en basit ve açık örnekleri günlük hayatımızda bulabiliriz. Bergson “Felsefe, saf bir biçimde kendimize ve etrafımıza bakma kararımızdan başka bir şey değildir” derken haklıdır. Bu noktada günlük hayatımıza baktığımızda örneğin yer çekimini bilmemize rağmen bir şeyin düştüğünü söyleriz veya sürekli dilimize geçmiş şekliyle güneşin doğmasından bahsederiz ve çoğumuz bunların bilimsel gerçeği yansıtmadığını da biliriz. Yine de herkesin yaptığı gibi dili bu şekilde kullanmak zorunda hissederiz kendimizi. Ya da içine doğup büyüdüğümüz ve şu anda içinde yaşadığımız topluluğun inandığı herhangi bir saçmalığa inanıyoruzdur. Baştan bu grupların fikirlerini benimsemesek bile onların düşünce tarzlarıyla düşündüğümüzde zaten aşağı yukarı aynı sonuçlara varırız.

Düşünme tarzı sayesinde, her gözlem önceden programlanır, böylece “saf gözlem” artık mümkün değildir. Bilim insanı sadece bilimle ilgili şeyleri görmek için eğitildiği için bilimsel olarak izah edebileceği gözlemleri yapar. Bu fenomeni diğer düşünce kolektiflerinden veya sosyal medyada içinde bulunduğumuz “bubble”lardan farklı değildir. Çoğu zaman, olayları nasıl algılayacağımız ve hangi detayların değerlendirmemiz için belirleyici olacağı neredeyse önceden belirlenmiştir.

Her konuda olduğu gibi bilimde de konular spesifikleştikçe uzman sayısı azalır. Hakeza bu uzmanlar bir düşünce kollektifi oluştururlar. Uzmanı olmadığımız alanlarda bu dairenin dışında kalırız. Tıp doktoru, biyolog hatta virolog olmamız bile bizi kesin tezler ortaya koymaktan alıkoyar (alıkoymalıdır). Nihai sözü SARS-CoV-2 çalışmış olan sayısı az virolog söyleyecektir. Bu yüzden çoğu zaman bilim insanları/politikacılar/akademisyenlerle olan ilişkimiz güven üzerinden şekillenir.

Bilgi hiçten meydana gelmez, çünkü gözlemcinin bilgi birikimiyle direkt bağlantısı vardır. Bilginin ortaya çıktığı sosyal anı inkar etmek mümkün olmayacaktır. Mantıksal pozitivist olan Viyana Ekolünü’n üyesi Otto Neurath‘in ortaya attığı “boş levha” (bkz. John Locke ve tabula rasa) önermesi Fleck ve Kuhn için kabul edilmezdir. Bilim onlar için yeni bir sayfaya yazılmaya başlanmış bir yapı, ya da sabit ve kesin doğrular üzerine kurulmuş bir yapı değildir. Kuhn özellikle örgütlü ve kurumsallaşmış bilimsel bilgiye paradigma adını verir. Egemen paradigma sadece bir devrim ile yerini başka bir paradigmaya verir; zira paradigmalar esnek değillerdir ve şartsız kabul görülmek isterler.

Bu anlatılanlar çerçevesinde içinde bulunduğumuz fikir aktivitelerini gözden geçirmekte fayda var: Sürekli gerçekleri tartışıyoruz, “yalan haberleri” ve” başkalarının doğrularını kabul etmek istemiyoruz, komplo teorileriyle bir yandan dalga geçerken diğer yandan içimizdeki ufak şüpheyi tam gideremeyebiliyoruz. Zihnimizi kullanmak ya da kendi kendine yapılan olgunlaşmamışlığımızı bırakmak için cesarete sahip olmak istiyoruz. En azından şüpheci olmak istiyoruz; ama aynı zamanda çok da çaresiz hissediyoruz ve destek arıyoruz. Bütün bu tezatlar karmaşasında aslında sadece anlamadığımız tezlerde ve teorilerde uzmanlıklarını kabul ettiğimiz insanlara güvenmekteyiz. Gerçeği bulmak, bilmek ve onu korumak isteriz, ama neticede sadece haklı olduğumuza inanmakla yetiniriz.

Viyana Ekolü gerçeğin ve bilginin felsefesini yapmak için kuruldu. İnsanlığın başlangıcından bu yana bulgularımızı mantıksal pozitivizm ışığında gözlemlemek için. Aynı gayreti sosyal yapılandırmacılar, relativistler, realistler, pragmatistler, tarihselciler ve diğerleri de gösteriyorlardır muhakkak. Bizler de eğilimlerimize göre bunlardan birisine daha yakınızdır muhtemelen.

Burada Karl Popper’ın eleştirel rasyonalizmini de tanıtmak istiyorum. Popper’ın bilimsel yöntem görüşü, “bütün sistemleri zorlu bir sınamadan geçirerek, sonunda nispeten elverişli” olan sistemi seçmek amacıyla, her kuramı “yanlışlamaya” tabi tutmaya dayanır.  Popper bunu bir yaşam biçimi olarak tanımlıyor: “Yanlış olabileceğimi, haklı olabileceğinizi ve birlikte gerçeği öğrenebileceğimizi kabul ediyorum.” İhtiyatlı ve iyimser bir bakış açısıyla Popper bilimsel gerçeklere yaklaşır. Popper’e göre çok az da olsa hakikate adım adım yaklaşıyoruzdur ve bilim sürekli bu yoldaki problemlerle uğraşır.  Zaten “Hayat Problem Çözmektir”.

Gerçek bulunan değil aranan bir şeydir. Gerçek aranabilir ve aranmalıdır. Bulduğumuz her şey, gerçeğin bir parçasını, yani sonsuza kadar devam eden sınırsız bütünün küçük bir gerçekleşmesini temsil eder. Ama bulduğumuz “gerçeklerin” de yeterince “yanlışlayamadan” elden atılmayacak kadar değerli olduğunu düşünüyorum.

Halil Topcuk

Bochum ve Münster üniversitelerinde Hukuk okudu. Münih Askeri Üniversitesinde sosyal bilimler dalında lisans ve yüksek lisansını tamamladı. Halihazırda Alman ordusunda subay olarak görev yapmakta. İlgi alanları din sosyolojisi, Alman kültür ve edebiyatıdır. Özellikle Goethe ile meşgul olup, sosyal medyada bu yönde aktiftir.

İlgili İçerikler

sibel özbudun
Felsefe

ENTELEKTÜEL; 1789+1848+1871+1917’DİR!

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Mevki sahibi olan entelektüel, artık entelektüel değildir.” Noam Chomsky’nin, “Her türlü otorite ve hiyerarşi sorgulanmalı ve bunların meşruiyeti ispatlanmalıdır. Meşruiyetini...

temel demirer
Felsefe

“Yapay Zeka”, “Sosyal Medya”, “Kontrol” VD’leri!(*)

Temel Demirer

“Tek gerçek emektedir. Dünya bir gün emeğin ona verdiği şekle girecektir.” Erich Fromm’un, “Kapitalizm, insan gibi davranan makineler ve makine...

temel demirer

Onlar, Kılavuzlarımızdır

temel demirer

Yaşama Dair Kimi Notlar

temel demirer

Felsefe Eyleyen Tutkudur

Toni Negri: Dünyayı değiştirmek için onu anlamak isteyen bir komünist

Toni Negri: Dünyayı değiştirmek için onu anlamak isteyen bir komünist

temel demirer

Şimdilerde Akla / Mantığa Daha da Fazla Muchtacız

sibel özbudun

‘Aleviliğin Özü‘: Hakikati Hurafelerden Ayırmak(*)

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı
Ekonomi

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

Görüş Redaksiyon

2025 sonbaharında Washington’da alınan bir karar, dünya finans piyasalarında sarsıcı bir zincirleme reaksiyona yol açtı. Yüzeyde sıradan bir ticaret politikası...

israil ve siyonizm

İsrail Devleti ve Siyonizmin Kökenleri

Cingeneler ve romanlar

Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

nadir toprak elementleri

Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.