

Dijital teknolojilerin yayılmasıyla birlikte bilgiye erişim demokratikleşmiş gibi görünse de, bu sürecin arka planında işleyen görünmez mekanizmalar kamuoyunun haber alma hakkını tehdit etmektedir. Bu mekanizmalardan biri olan algoritmik sansür, içeriğin platformlar üzerinden otomatik olarak filtrelenmesi, bastırılması veya görünmez kılınması anlamına gelir. Geleneksel sansürden farklı olarak, bu yeni sansür türü şeffaf olmayan, kullanıcının çoğu zaman fark etmediği bir biçimde işler.
Algoritmik Sansür Nedir?
Algoritmik sansür, dijital platformların algoritmaları aracılığıyla belli tür içeriklerin yayınını engellemesi, görünürlüğünü azaltması veya tamamen ortadan kaldırması sürecidir. Bu sansür türü, genellikle “topluluk kuralları”, “yanıltıcı bilgiyle mücadele” ya da “nefret söylemiyle savaş” gibi gerekçelerle meşrulaştırılır. Ancak bu kuralların ne kadar şeffaf olduğu ve nasıl uygulandığı ciddi tartışma konularıdır.
Somut Örneklerle Algoritmik Sansür:
Facebook ve Black Lives Matter (BLM)
2020 yılında, ABD’deki BLM protestoları sırasında aktivistlerin paylaşımlarının haber akışında görünmezleştirildiği fark edildi. Facebook, şiddet içerikli içerikleri filtrelediğini belirtse de, algoritmaların protesto paylaşımlarını da bastırdığı ortaya çıktı (Tufekci, 2020).
Twitter/X ve Filistin Paylaşımları
2021’deki Şeikh Jarrah direnişi sırasında, “#SaveSheikhJarrah” etiketiyle yapılan birçok paylaşım algoritmalar tarafından filtrelendi veya “hassas içerik” olarak etiketlendi. Twitter daha sonra bunun teknik bir hata olduğunu belirtse de, sistematik bir filtreleme olduğu kullanıcılar tarafından belgelenmişti (Electronic Frontier Foundation, 2021).
TikTok ve Marjinal Gruplar
TikTok, 2020 yılında LGBTQ+ ve engelli bireylere ait içerikleri, kullanıcıların siber zorbalığa uğramaması gerekçesiyle algoritmik olarak görünmezleştirdiğini kabul etti (The Intercept, 2020).
YouTube ve COVID-19 Tartışmalı Videoları
Pandemi sürecinde YouTube, resmi anlatıya aykırı bilimsel görüşlerin yer aldığı videoları algoritmik olarak kaldırdı veya tavsiye sisteminden çıkardı. Bu durum, bilimsel tartışmanın alanını daralttı ve alternatif görüşlerin bastırılmasına yol açtı (Mozilla Foundation, 2021).
Google Arama Algoritması
Google, seçim gibi hassas dönemlerde belli haber kaynaklarının öncelenmesi için arama sonuçlarını manipüle eden algoritmalar kullanabilir. “Güvenilir kaynak” etiketi altında, çoğu zaman ana akım medya öne çıkarılırken, alternatif medya görünmez hale gelir (Noble, 2018).
Algoritmik Sansürün Politik ve Toplumsal Sonuçları:
Görünmez Bırakma (Shadow Banning): İçerikler tamamen silinmeden, kullanıcıların haber akışında daha az görünür. Bu, fark edilmesi zor ama etkili bir sansür türü olarak çalışır.
Tekil Bilgi Kaynağının Hakimiyeti: Alternatif görüşlerin bastırılması, toplumun sadece belli bir söyleme maruz kalmasına yol açar.
Demokratik Alanın Daralması: Algoritmik sansür, ifade özgürlüğü ve bilgi erişimi gibi temel demokratik ilkeleri zedeler.
Algoritmik Sansürün Etkileri
Algoritmik sansür, bireylerin bilgiye erişim haklarını kısıtlamakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı artırabilir ve dezenformasyonun yayılmasını engelleyemeyerek bilgi ekosisteminde ciddi bozulmalara yol açabilir. Örneğin, bazı görüşlerin aşırı sansürlenmesi, bu görüşlerin yasaklandığını düşünen kitlelerde yanlış algıların güçlenmesine neden olabilir. Ayrıca, medya çeşitliliğinin azalması, demokratik denetimin zayıflaması ve kamusal tartışma ortamının tekelleşmesi gibi uzun vadeli sonuçlar doğurur.
Bağımsız Medyanın Algoritmik Etkiye Direnci
Algoritmik sansürün artan etkisine karşı, bağımsız ve alternatif medya organları çeşitli stratejiler geliştirerek bu görünmez engelleri aşmaya çalışmaktadır. Bu çabalar, hem içerik üretimi hem de dağıtımı açısından yenilikçi yöntemlerle şekillenmektedir.
Çoklu Platform Kullanımı: Bağımsız medya kuruluşları, içeriklerini sadece tek bir platforma bağımlı kalmaksızın YouTube, Telegram, Mastodon, Substack, Medium gibi çeşitli mecralarda yayımlayarak algoritmik filtreleme riskini azaltmaktadır. Örneğin, YouTube’da görünürlüğü düşen bir belgesel aynı anda Vimeo veya PeerTube gibi merkeziyetsiz video platformlarında da paylaşılmaktadır.
Anahtar Kelime ve Görsel Taktikleri: Bazı bağımsız yayıncılar, içeriklerinin filtrelenmesini engellemek amacıyla belirli anahtar kelimeleri kasıtlı olarak değiştirmekte (örneğin “covd” veya “vrus” gibi) ya da hassas konulardaki videolara sessiz altyazı veya görsel ipuçları eklemektedir.E-posta Bültenleri ve Topluluk Tabanlı Dağıtım
Algoritmaların kontrolünden bağımsız dağıtım kanalları arasında e-posta listeleri ve haber bültenleri (örneğin Substack veya Ghost) giderek daha fazla önem kazanmıştır. Bu sayede okuyucular doğrudan içerik sağlayıcıyla temas kurabilmekte ve içerikler algoritmaların filtrelerine takılmadan kullanıcıya ulaşabilmektedir.
Açık Kaynak ve Dağıtık Teknolojiler: Bazı medya girişimleri, içeriklerini merkezi olmayan sistemler (örneğin IPFS, ActivityPub) üzerinden paylaşarak hem sansüre hem de tekelleşmeye dirençli bir altyapı inşa etmeye çalışmaktadır. Bu tür teknolojiler, platform sahiplerinin içerik üzerinde keyfi kontrol kurmasını zorlaştırır.
Topluluk Desteği ve Finansal Bağımsızlık: Patreon, Ko-fi, Tipeee gibi kitlesel fonlama araçları sayesinde birçok bağımsız gazeteci ve yayıncı, reklama veya algoritmaların yönlendirdiği tıklama ekonomisine bağımlı kalmadan faaliyetlerini sürdürebilmektedir. Bu finansal özerklik, algoritmalara boyun eğmeden eleştirel içerik üretiminin önünü açmaktadır.
Zorluklar ve Sınırlar
Her ne kadar bu stratejiler algoritmik etkiyi kısmen aşsa da, çoğu bağımsız medya organı hâlâ büyük platformların erişim gücüne bağımlıdır. Bu durum, uzun vadeli sürdürülebilirlik açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Ayrıca, algoritmaların sürekli güncellenmesi, sansüre karşı geliştirilen taktiklerin de hızla eskimesine yol açmaktadır. Algoritmaların giderek daha karmaşık ve opak hale gelmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik sorunlarını derinleştirmekte, bağımsız medya kuruluşlarının direncini sınamaktadır.
Algoritmik sansür, dijital platformların ideolojik ve politik güç odaklarının uzantılarına dönüşmesinin bir sonucudur. Bu durum, sadece bilgiye erişimi değil, dijital demokrasinin geleceğini de tehdit etmektedir. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve algoritmik adalet ilkeleri çevresinde yeni politikalar geliştirilmeden bu sorunla başa çıkmak mümkün değildir. Ayrıca, bağımsız medyanın güçlendirilmesi ve alternatif dağıtım ağlarının yaygınlaştırılması, dijital kamusal alanın demokratik işleyişi için hayati öneme sahiptir.
Kaynakça
- Tufekci, Zeynep. “YouTube, the Great Radicalizer.” The New York Times, 2018.
- Electronic Frontier Foundation (EFF). “Content Moderation in Conflict Zones.” 2021.
- The Intercept. “TikTok Moderators Told to Suppress Posts by ‘Ugly’ People and the Poor.” 2020.
- Mozilla Foundation. “YouTube Regrets: A Crowdsourced Investigation.” 2021.
- Noble, Safiya Umoja. Algorithms of Oppression: How Search Engines Reinforce Racism. NYU Press, 2018.