19 Ekim 2025, Pazar
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Neoliberal Ekonomi Sanat Eğitimini Nasıl Etkiledi?

Görüş Çeviri
15 Aralık 2021
Okuma süresi: 11 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
Fotograf: Zalfa Imani | Unsplash

Neoliberal ekonominin ve onun ideolojisinin hayatın ve düşüncenin her köşesine ne ölçüde bulaştığını incelemek bunaltıcı bir iş olabilir. Sanki “odadaki fil” birdenbire bizi yutmuş da, bizi hazmetmekte olan bu fille bir zamanlar ayrı varlıklar olduğumuz konusunda bir hafıza kaybı yaşıyormuşuz gibi.

Neoliberal ekonomik ideoloji, terimin bugün kullanıldığı şekliyle nedir? Kemer sıkma, özelleştirme ve kuralsızlaştırma yoluyla hükümetin koruması ve sağlık, sosyal güvenlik, refah, medeni haklar gibi sosyal programlar, altyapı, halka açık parklar ve benzerleri gibi kamu sektörünün yararı ve finansmanı pahasına, özel sektörün (ulusötesi şirketleri düşünün) egemenliğine duyulan inançtır.

İlgili İçerikler

Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

Pablo Neruda: Aşkın, Politikanın ve Gizemin Şairi

Son 40 yılda bu ideoloji hükümetimizi, demokratik kurumlarımızı ele geçirmiş ve mutlak biçimde başarılı olmuştur. Bütün bunlar benim sanat eğitimi konumla nasıl ilişkilidir? Sanat okuluna başladığımda, müzelerin, galerilerin, küratörlerin, koleksiyonerlerin ve simsarların uygulamalarıyla birlikte sanat eğitiminin ağır çekim dönüşümünün eleştirel bir tanığı oldum. Bu değişim, parasal değerlere giderek daha fazla vurgu yapılmasıyla sonuçlandı. Sanat eğitiminin hümanist temelinin sanatın parasallaştırılmasıyla yer değiştirdiğini görmeye başladım. Bugün, müzayedelerde sanat eserlerine ödenen fiyatlar, bir sanat eserinin değerinin mutlak belirleyicisidir.

1980’de eğitimime başladığımda, figüratif sanat hala sanat ortamının canlı bir parçasıydı ve Neo-ekspresyonizm ilk çıkışını yapmaya başlamıştı. Yaşamı gözleyerek resim yapmayı ve çizmeyi öğrenmek, yerleşik zorunluluklardı. Bir öğrenci video sanatına, kavramsallaştırmaya veya yerleştirmeye/enstalasyona girişebilirdi, ancak bunlara becerilerin öğrenilmesinin gerekliliğinden ve yaşamı gözleyerek çizim ve boyama, gravürde baskı resim , litografi, tahta blok, serigrafi, balmumu, ahşap ve metal heykel daha bir çok benzeri gibi tüm teknikleri ve estetik olasılıkları sezgisel olarak keşfetmek ve araştırmak için özgür bırakılmanın gerekliliğinden daha fazla önem verilmezdi. Ayrıca cam üfleme ve bilgisayar grafiklerinde yan dal yaptım.

Sanatın kişinin yaşam tarzıyla nasıl bağlantılı olduğunu vurgulayan, John Dewey’in Art As Experience’inin (Deneyim Olarak Sanat) okunması zorunluydu. “Dışavurumcu sanatın gelişiminde duygu, kendisine uygun malzemeyi çeken bir mıknatıs gibi çalışır.” Dewey için benlik, duygu ve onun teknik beceri yoluyla maddi tezahürü ana odak noktasıydı.

Benim eğitimimi dönüştüren kişi New Yorklu entelektüel ve sanat eleştirmeni Donald Kuspit idi. 1987-92 yılları arasında Görsel Sanatlar Okulu’na kaydolup çalıştığım sırada öğretmenim olmuştu. Kuspit, kültür endüstrisine yönelik – popüler kültürün, kitle toplumunu manipüle etmek için standart fabrika mallarının kullanılma şeklini nasıl taklit ettiği – eleştirisiyle ünlü olan Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsünden Filozof Theodor Adorno’nun öğrencisiydi.

Kitsch kültürü, gerçek insan ihtiyaçlarını manipüle ederek ve çarpıtarak yanlış bilinci yarattı. Kuspit’in eleştirel ve diyalektik algısının entelektüel derinliği, eleştirel bilinci, onu zamanının sanat dünyasının en önemli yorumlayıcı sesi yaptı. Bunu görmek için 1980’ler ve 90’lardaki New Art Examiner makalelerini okumak yeterlidir. Sınıfında geçirdiğim beş yıl, önümüzdeki birkaç on yıl içinde sanat dünyasının başına gelecek olan şokları ve değişiklikleri anlamam, yorumlamam ve bu süreçte kendi eleştirel bilincimi geliştirmem için beni hazırladı.

Sanatın öne sürdüğü iddialara şüpheci bir gözle bakmayı ve bu iddiaların ince eleyip sık dokununca ayakta kalıp kalamadıklarını test etmeyi öğrendim. Editöre yazdığım Ideological Warfare (İdeolojik Savaş) mektubum Eylül 1999’da New Art Examiner‘da yayınlandıktan sonra Kuspit ile yeniden bağlantı kurduk. Tartışmalarımız sanat dünyasının ve genel olarak kültürün değişen doğası üzerine bir dizi röportajla sonuçlandı. Bunları http://neotericart.com/category/donaldkuspitinterview/ adresinde okuyabilirsiniz.

Dewey’in felsefesi, beceri ve Kuspit’in öğretilerine duyulan takdir duygusuyla donanmış olarak, 1990’larda meydana gelen değişiklikleri algılamaya başladım. Mezun olduğum okul olan Carnegie-Mellon Üniversitesi’nden birçok mezunun resim yapmayı ve çizmeyi bırakıp bunun yerine video sanatı, minimalizm ve enstalasyona (yerleştirme sanatına) odaklandığını fark ettim. Mezuniyet kataloglarında teknolojinin ve hazır nesnelerin varlığı bol miktarda bulunurken çizimler, resimler ve heykeller azalıyordu.

1990’ların ortalarında New Art Examiner için sanat eleştirisi yazmaya başladığımda, aynı şeyin müze ve galerilerde sergilenen sanatta da gerçekleştiğine tanık oldum. İdeolojik Savaş mektubum, ana akım sanat dünyasının – ve özellikle sanat eğitiminin – ideolojik olarak “sanat karşıtı, estetik karşıtı, öznellik karşıtı ve gelenek karşıtı” olmaya nasıl yöneldiğini anlatıyordu. Bir sanat eleştirmeni olarak, Artforum dergisinin bir zamanlar, 1970’lerde ve 80’lerde, sahip olduğu kritik standartları müzayede evlerinde paketlenen en moda sanatın tanıtımı için bir araç haline getirmek üzere nasıl bir kenara attığını görmezden gelemezdim.

Sanat dergisi October’ın sayfalarında, Roland Barthes ve Jean Baudrillard gibi post-yapısalcı teorisyenlerin fikirlerine dayanan, bir tür karışık retorik olarak uygulanan ve en başarılı modeller olarak Warhol ve Duchamp’ın yaklaşımlarının gösterildiği, kavramsal “sanat nesnesi”nin mevcudiyetini savunmak için kullanılan yazıları okuyordum. Post-yapısalcı teorinin “entelektüel akrobasisi” olarak adlandırdığım şey, 1980’lerin ve 90’ların kültür savaşları sırasında sanat eleştirilerinde sıklıkla görülüyordu. Whitney Museum of Art Study Programındaki ressamların, “beyaz erkek egemenliği” ile gizli anlaşma anlamına gelen anlatımcı fırça darbeleriyle resim yaptıkları için nasıl şiddetle azarlandığına dair hikayeler duyuyordum. Boya ancak teorik olarak, ironik, kavramsal veya kendini inkar eden bir şekilde kullanıldığında doğru şekilde kullanılabilirdi.

Açıkçası kavramsalcılık ve postmodern ideoloji, sanat nesnesini vasıfsızlaştırmaya ve onu insani içeriğinden ve yaşamla ilişkisinden ayırmaya çalışmıştı. Bu “boşaltmanın” neoliberal piyasa değerlerinin boşluğu doldurmasının yolunu nasıl açtığını ve yüksek öğretim programlarında hangi sanatın popüler olacağını dikte ettiğini görüyordum.

Sergi geçmişi çok kısa olan yeni çıkmış genç sanatçıların müzayede fiyatlarında bir artış olduğunu fark ediyordum. Bir zamanlar De Kooning gibi sanatçıların elde etmesi onlarca yıl süren şey, neredeyse bir gecede gerçekleşiyordu. Yeni sanat, piyasa talebine göre hızla üretilmesi gereken spekülatif bir meta haline gelmişti. Sanat yapmanın geleneksel yolları, yeni pazar modeline uymuyordu: öznellik, piyasa satışına uygun hale getirilemeyecek kadar dağınık ve tutarsızdı. Sanat kafasının talep ettiği beceri, hızlı üretim programına uymuyordu. Kariyer başarısı, doğası gereği, minimalizm, pop art ve kavramsalcılığın vasıfsız sanat biçimlerinin tarafındaydı.

Katıksızca neoliberal bir biçimde, sanat piyasası sistemi, sanatçının sistemin işleyişine yeni bir şekilde katılmaları için insanlığından ve beceri ustalığından kopmasını talep ediyordu. Müzelerde ve galerilerde “programa uygun olan” sanatı destekleyen simsarların ve küratörlerin ayartmaları görmezden gelinemeyecek kadar güçlüydü. Yaratıcılık ve beceri arasındaki organik bağ kopmuştu ve sanat okulu eğitimi bu piyasa güdümlü neoliberal durumun değerlerini yansıtıyordu.

2010 yılında Sanat Okulu Enstitüsü öğretim kadrosu üzerine bir çalışma yaptım. 90 öğretmenden sadece 20’sinin belirli bir düzeyde gelişmiş beceri sergileyen (genellikle İmgeci vurgusu ile) bir işi olduğunu, yalnızca 6’sının yaşamı gözlemleyerek anatomik olarak çizme becerisi gösterdiğini fark ettim. Hocaların geri kalan %80’i, beceri gerektirmeyen sanat hareketleri yelpazesinde çalışıyordu: pop, kavramsalcılık ve minimalizm. Öğretim kadrosunun çoğunluğu, ticari ve pazar başarısının dikte ettiği sanat üretiminin yolunu açan bir fenomene, yani sanat nesnesinin teorik yapıbozumuna yönelmişti.

Bilinçli ya da bilinçsiz olarak, öğrenciler sanat öğrenme sürecinin başlarında kendilerini ifade etmenin becerikli yöntemlerini seçmeye karşı, sezgisel olarak otosansür yapmak üzere eğitiliyorlardı. Bir nü çizmeyi öğrenmektense neden böyle bir resmi kendinize mal etmeyesiniz? Neden kilden heykel yapmak veya tahta oymaya çalışmak yerine, minimalist sanatçı Carl Andre gibi yere bir grup tuğla veya ahşap kiriş koymayasınız? Eleştiri zamanı geldiğinde elinizin altında zekice bir entelektüel argümanınız olduğu sürece hazır, vasıfsız bir stratejiyle ilerlemek çok daha kolaydı.

Söylem ve sanat yapımındaki demokratik çeşitliliğin yerini paranın gücü almıştı. Bugün, son derece rekabetçi bir piyasa sisteminde kazananların kim olacağını, milyarderler ve multi-milyonerlerden oluşan küçük bir grubun kaprisleri belirliyor. Murakami, Damien Hirst ve Jeff Koons’un, olağanüstü zengin patronlarının ticari iştahını tatmin etmek için toplu sanat ürünleri üreten fabrikalar kurduklarını düşünün.

Sanatın halkla etkileşime girmesinin toplumsal tarihi önemsiz hale geldi. Başarının tüm gücü içerideki küçük bir grup tarafından sağlanırken, neden kamuoyunu veya izleyici kitlesini büyütmekle uğraşasınız ki? Mezuniyeti gelmiş “talihli” sanat öğrencilerini, müzayedelerde finansal getiri elde etme konusunda umut vaat eden bir yatırım olarak kurumsal tanıtım için hazır olan genç sanatçıları, daha bölümlerinden seçmek üzere en popüler sanat okullarını ziyaret eden müze küratörlerinin hikayelerini duydum.

Sanat fuarlarından müzayede evlerine, müzelerden galerilere, sanat eğitiminden sanat dergilerine ve medyaya kadar ana akım sanat dünyasının tüm parçaları, tüm sistemin ataletini pekiştiriyor.

Erk değişime direnir ve yerini ne kadar sağlamlaştırırsa, dönüşmesi o kadar zor olur. Sanat okulu eğitimi, piyasanın çekim gücü alanına girdi. Ayrıca, bilgi birikimi kaybı, sanat tarihi bağlamının ihmal edilmesi ve sanat tarihini piyasanın kâr odaklı ihtiyaçlarını yansıtacak şekilde yeniden yazma baskısı da var. Orwell’in, tarihsel revizyonizmin yanlış kullanımları için geçerli olan ünlü gözlemini düşünüyorum: “Bugünü kontrol eden geçmişi kontrol eder, geçmişi kontrol eden geleceği de kontrol eder.”

Bir başka sanat okulu skandalı da maliyet. Ben sanat öğrencisiyken, şimdiye kıyasla maliyetler nasıldı? Neoliberalizm öncesi ekonomik zamanlarda, antitröst düzenlemeleri güçlüydü ve birkaç milyarder ve bugünkünden çok daha az tekel vardı. Siyasi güç hâlâ sendikaları ve hükümet düzenlemelerini güçlü tutan azımsanmayacak bir orta sınıfın elinde toplanmıştı. 1980’de, öğrenim ücretimin tamamı yılda 9.000 dolardı ve hükümet bu maliyetin %25’ini ödeyerek 6.700 dolara indiriyordu. Mezun olduktan sonra kiram aylık 160 dolardı ve yarı zamanlı bir işte çalışıyordum, bu yüzden resim yapmak için yeterli zamanım vardı.

Bugün SAIC’de öğrenim ücreti yılda 46.500 dolar. Üzücü gerçek şu ki, sanat öğrencilerinin mezun olduktan sonra en fazla %5’i sanat dünyasında iş buluyor – eğitimin yüksek fiyatı düşünüldüğünde çok yetersiz bir sonuç. Böylesi bir yükle, herhangi bir sanat öğrencisi müfredatlarının içeriğini sorgulama konusunda nasıl özgür olabilir? Diğer tüm değerler, para sorununu karşısında sönük kalıyor ve birçok değerli yetenek, yüksek maliyetin ödenememesi durumunda fırsat kapısından geri çevriliyor.

Eğitimin paralı hale getirilmesi öğrencileri sistemin tutsağı haline getirdi. Eskiden yüksek öğrenimi desteklemek için kullanılan federal sübvansiyonlar, en zenginler için kurumsal eşantiyonlara ve vergi indirimlerine dönüştü ve bu da maliyeti 1980’dekinden 4 ila 6 kat daha yüksek hale getirdi. Borç esareti, öğrencilerin aldıkları eğitimin temelini ve daha sonra onlarca yıl yüklenecekleri korkunç maliyetleri eleştirme kapasitesini kısıtlayan caydırıcı bir unsurdur.

Acı gerçek budur. Çağdaş toplumumuz gibi, günümüzdeki sanat eğitimi de neoliberal zamanlarımızın ekonomik eşitsizliğini yansıtıyor: sistemin açıklığı ve seçim özgürlüğü açısından daha az demokratik temelli ve paranın değerleri gölgesinde kalan değerler açısından daha otoriter.

1850’lerde Karl Marx, sanayi devriminin başlangıcında İngiltere’nin Manchester kentindeki İngiliz tekstil fabrikalarında neler olup bittiğine dair pek çok aydınlatıcı gözlemde bulundu. Marx’ın 3 ciltlik ünlü çalışması Kapital‘deki yabancılaşma teorisi, çiftçilerin ve zanaatkarların, topraklarından atılıp fabrikalara gönderildiklerinde yaşadıkları psikolojik dönüşümü anlatır. Artan kira ve arazi değerleri ile düşük ücretler nedeniyle üzerlerine büyük borç yükleri bindirildi. İşçiler, mekanik olarak dış taleplere uymanın bir sonucu olarak hayatlarının yaratıcı ve insani yönlerine çarpıcı biçimde yabancılaştı. Eski zanaatkarlar, biteviye tekrarlanan işler yaparak vasıfsız hale geldiler. İçinde bulunduğumuz neoliberal ekonomik küreselleşme çağımızla son derece ilgili bir gözlem olarak, kendilerini kendi eylemlerinin faili olarak görme hakkından yoksun bırakıldılar. Öğrencileri aşırı borç yüküne mahkum eden, kalitesiz nesnelerin üretimine değer veren ve yaratıcı benliği piyasa taleplerine kurban eden bir sanat eğitiminin değeri nedir ki?

Ayrıca Marx, diğer tüm insani değerlerin -topluluk, özen, yaratıcılık ve haysiyet değerlerinin- kâr güdüsünün gücü karşısında değersiz olarak bir kenara atıldığını gözlemledi. Sanat dünyası, bir zamanlar bireylerin ve grupların yaratıcı failliklerine ve özerkliklerine dair güçlü bir anlayış geliştirdikleri yerdi. Bu güç, onların içinde yaşadıkları dünya hakkında varoluşsal gerçekleri ifade etmelerini sağlıyordu. Eğitim ve kurumsal sanat sistemlerimizin piyasanın hırsıyla yutulması sonucunda, şu soru cevaplanmayı bekliyor: Bu yaratıcı alan bir daha var olacak mı?

Diane Thodos, Evanston, Illinois’de yaşayan bir sanatçı ve sanat eleştirmenidir. 2002 yılında Pollock-Krasner Bursu aldı ve çalışmaları New York City’deki Kouros Gallery’de sergilendi. Mexico City’deki Traeger/Pinto Gallery ve Chicago’daki Thomas Masters Gallery tarafından temsil edilmektedir. Daha fazla bilgi için www.dianethodos.com adresini ziyaret edin.

Bu makale Diane Thodos’un sitesinde yayınlanan İngilizce orijinalinden Türkçeye çevrilmiştir.

Çeviren: Irmak Gümüşbaş

İlgili İçerikler

temel demirer
Kültür & Sanat

Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

Temel Demirer

“Her şey bir ilkle başlar Şiir bir sözcükle Aşk bir dokunuşla Gelecek bir adımla Unutma Hiçbir güç senden daha Güçlü...

sibel özbudun
Kültür & Sanat

Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Herkesin bir gideni vardır, İçinden bir türlü uğurlayamadığı.” Gabriel García Márquez, “Şiir, insan varoluşunun biricik somut kanıtıdır,” derken ekler Elias...

temel demirer

Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

hollywood, Sinema, Film

Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

Fransız Sineması: Sinematik İsyan ve Yeni Dalga’nın Kalıcı Etkisi

Fransız Sineması: Sinematik İsyan ve Yeni Dalga’nın Kalıcı Etkisi

Kırılgan Bir İkon ve Yorgun Bir Entelektüel: Marilyn Monroe ile Arthur Miller’ın Dramı

Kırılgan Bir İkon ve Yorgun Bir Entelektüel: Marilyn Monroe ile Arthur Miller’ın Dramı

temel demirer

Yazmak Eylemi ile Sözün Gücü

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı
Ekonomi

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

Görüş Redaksiyon

2025 sonbaharında Washington’da alınan bir karar, dünya finans piyasalarında sarsıcı bir zincirleme reaksiyona yol açtı. Yüzeyde sıradan bir ticaret politikası...

israil ve siyonizm

İsrail Devleti ve Siyonizmin Kökenleri

nadir toprak elementleri

Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

the cyrpto crash

The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.