26 Eylül 2025, Cuma
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

MADIMAK, KOLEKTİF BELLEK ve MARKSİZM

Doç. Dr. Çiğdem Boz
3 Temmuz 2020
Okuma süresi: 11 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

Bugün Madımak katliamının 27. yılında kaybettiğimiz canları andık. Çorum-Maraş ve Madımak, modern Alevi toplumunun kolektif belleğinin ana unsurlarından hiç şüphesiz. Geleneksel Aleviliğin başat bellek unsuru olan Kerbela, modern Alevilikte yerini Madımak’a bıraktı bir anlamda. Burada  yaptığım geleneksel ve modern ayrımı Rıza Yıldırım hocanın çalışmalarına dayanıyor. 1950’den itibaren yaşanan köyden kente göç olgusu ile birlikte yalıtılmış, kapalı, kır toplumuna göre yapılanmış olan Alevilik büyük bir dönüşüm geçirerek geleneksel bağlarını koparıp, şehir yaşamına adapte olmaya çalışırken kolektif belleğini de yitiriyor. Çünkü ağırlıkla sözlü kültüre dayanan bu toplumun hafızası, şehir hayatında bu hafızayı besleyici, tazeleyici tüm kaynaklarından (dedelik kurumu, cem ritüeli, musahiplik vb.) mahrum kalıyor.

Kolektif belleğin yitirilmesinden tek sorumlu göç olgusu ve kentleşme değil Yıldırım’a göre. Geleneksel yapının çözülmesini ve kadim inançların terk edilmesini hızlandıran bir ikinci faktör Aleviler arasında hızla yayılan modern ideolojiler olmuştur diyor ve şöyle devam ediyor: “Bunlar arasında Kemalizm ve Sosyalizm en önemlileridir. Her ikisi de pozitivist dünya görüşünü esas alan bu ideolojilerin geleneksel Aleviliğin inanç sistemi üzerinde tahribatı derin olmuştur. Zira yoğun bir mistik ve mitik karakter taşıyan Alevi dindarlığının pozitivist dünya görüşüyle bir arada bulunması oldukça zordur. Nitekim gerek Kemalizm gerekse sol ideolojileri benimseyen Aleviler, bu inançları temelden ve kategorik olarak reddetmeye başlamışlardır.” (Yıldırım, Geleneksel Alevilik, s.311)

İlgili İçerikler

Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

Alevilerin Kemalizme veya Cumhuriyete sempatisi anlaşılabilir. 14-15. yüzyıllardan beri devlet tarafından hor görülmüş, sapkın sayılmış bir toplumun en azından kendisine eşit vatandaş statüsü veren ve seküler bir yaşam seçeneği sunan Cumhuriyete bağlı olmalarında şaşırılacak bir şey yok. Ancak bu sadakatin çoğu zaman, devlete ulvi bir değer atfetmeye dönüşmesi (Cumhuriyetin devletle eşdeğer görülmesi) hem Aleviliğin tarihsel kökenleriyle tutarsız (geleneksel Alevilik devlete hemen hiç ihtiyaç duymamıştır) hem de kendisine eşit vatandaş statüsünden başka bir hak tanınmayan (cemevlerinin statüsü, zorunlu din eğitimi, kamuda istihdam edilebilme vb.) bir toplum için abartılıdır. Söz konusu devlete her daim bağlılık olgusu, 12 Eylül öncesi yaşanan Alevi kıyımlarının faturasının sünni dindar yahut radikal İslamcılara kesilmesinde, bunların devletle olan bağının yeterince sorgulanmamasında  görülebilir. Başka bir deyişle, devletin, bağımsız, özerk yapısı ve ideolojik bir aygıt olduğu gerçeği yeterince kabul görmemiştir Alevi cemaatinde. Dolayısıyla, Alevi toplumunun ulus-devlet saplantısını aşması gerekiyor.

Bu yılki Madımak anmaları, sanırım yakın zamanda okuduğum üç kitabın da etkisiyle, bazı sorunsalları kafamda tekrar canladırdı: Alevilerin devletle ilişkisi, modernitenin kolektif belleğe verdiği zarar ve sosyalizmle pozitivizm ilişkisi. Bu üç sorunsalı üç kitabın yardımıyla anlamaya çalışıyorum bir süredir. Söz konusu kitaplara gelince; Kojin Karatani’nin Dünya Tarihinin Yapısı, Rıza Yıldırım’ın Geleneksel Alevilik ve M.Nuri Durmaz’ın Marx’ın Yasaları. Modern bilim anlayışıyla bu kitapların içeriğini sınıflandıracak olsak tarih, sosyoloji, iktisat, felsefe hatta teoloji şeklinde ayırabilir ve bir iktisatçının buralarda gezinmesi saçma bulunabilir. Ancak sosyal bilimler arasındaki yapay  kompartmanlaştırmaya karşı birisi olarak, bütüncül bir sosyal bilim bakış açısını tercih ediyor, burada detayına girmeden Wallerstein’ın sözüyle noktayı koymakla yetiniyorum: “Modern bilim, kapitalizmin evladıdır.”

Bu yazıda esas olarak yukarıda bahsettiğim sorunsallardan üçüncüsüne yani sosyalizm ile pozitivizm arasındaki ilişkiye bakmak istiyorum. Fakat bunu yapmadan evvel bahsettiğim üç kitabın önemini vurgulamam lazım. Kojin Karatani’nin Dünya Tarihinin Yapısı kitabının alameti farikası dünya tarihini üretim tarzları yerine mübadele tarzları bakımından çözümlemesi. Ortodoks Marksist teori toplumsal formların tarihini üretim tarzları bağlamında açıklar, yani üretim tarzı iktisadi temeldir, politik veya  düşünsel üstyapılar bu temel tarafından belirlenir.

Oysa Karatani ekonomiyi üretim tarzlarına göre değil, mübadele tarzlarına göre tanımlıyor. Ona göre dört tip mübadele tarzı var: karşılıklı armağanlaşmaya dayalı A tipi (devletsiz toplum), yönetim ve himayeyi içeren B tipi (devletli toplum), meta mübadelesinden oluşan C tipi (devlet-sermaye-ulus şeklinde formüle edilmiş toplum) ve bu üçünün aşılması anlamına gelen D tipi (devletsiz, göçebe toplum). Bu dört tip mübadele tarzı  tüm toplumsal formasyonlarda bir arada bulunur. Toplumsal formasyonlar yalnızca hangi mübadele tarzının baskın olduğuna göre birbirinden ayrılır. Örneğin kapitalist toplumda baskın olan mübadele tarzı C tipidir. A tipi mübadele tarzının (karşılıklı armağanlaşma) arkaik toplumlara yön veren baskın ilke olduğu genel kabul görse de Karatani, karşılıklılık ilkesine dayalı klan toplumunun ancak göçebe grupların yerleşik hayata geçmesinden sonra ortaya çıktığını ileri sürüyor. B tipi mübadele tarzı ise devletli toplumlarla birlikte ortaya çıkan bir olgu. Bunlara ilaveten Karatani, 20. yüzyıl sosyalizminin yalnızca B ve C tipi mübadele tarzlarının baskın olduğu toplumlar inşa edebildiğini ve bunun sonucu olarak da çekiciliğini yitirdiği eleştirisini yapıyor. Ve Komünizmin, üretim araçlarının ortak mülkiyetinden çok göçebeliğin geri dönüşüne bağlı olduğunu iddia ediyor. Dolayısıyla ona göre D tipi mübadele tarzı devlet-sermaye-ulus üçgenini aşmakla mümkün olacaktır diyor.

Rıza Yıldırım’ın Geleneksel Alevilik kitabı ise 450 köyde (Çorum-Sivas-Amasya ve Tokat) yapılan saha çalışmasının sonuçlarını özetleyen, Alevi toplumunun inanç, ibadet, kurumlar, toplumsal yapı ve kolektif belleğine dair önemli tespitlerle dolu bir çalışma. Aleviler ve devlet arasındaki ilişkiyi anlamak adına bu kitap ve ayrıca yine aynı yazarın, Kızılbaş Sufiliğinin14-16. Yüzyılları arasındaki toplumsal ve siyasal temelleri anlattığı Aleviliğin Doğuşu kitabı çok önemli iki kaynak. Modern Aleviliğin içine doğmuş biri olarak yıllardır peşine düştüğüm ama ikna edici yanıtlar alamadığım pek çok soruya bu kitaplarda yanıt bulduğumu söyleyebilirim.

Bu kitaplardan üçüncüsü ve çalışma alanıma daha yakın olanı M.Nuri Durmaz’ın Marx’ın Yasaları (2019) kitabı. Durmaz, 18 ve 19. yüzyıllarda bilimle felsefe arasında yaşanan boşanma sonucu ortaya çıkan modern bilgi yapısını eleştirel süzgeçten geçirerek, Marx’ın yasalarının nerede durduğunu çok doyurucu ve net bir şekilde ortaya koyuyor bu kitapta.

Peş peşe okuduğum bu üç kitap birbirini öyle tamamladı ki, bazen birinin kafamda yarattığı sorulara bir diğeri yanıt verirken bazen de birinde kavramsal olarak önerilen şeyin gerçek hayata yansımasını buldum. Örneğin, Karatani’den A ve B tipi mübadele tarzlarını okuyup Rıza hocanın kitabında göçmen kabilelerin (bu kitapta Türkmen konar-göçerler) yaşamını ve devletle kurduğu ilişkilerin somut halini görmek gibi. Yaşamları tümüyle hareketlilik ve özgürlük ilkesine dayalı göçebelerin bürokratik devlet sisteminin durağanlaştırıcı ve zaptedici doğasından hoşlanmayacağı gerçeğinden yola çıkılarak bu mübadele tarzları arasındaki fark kolaylıkla anlaşılabilir. Devlet-toplum ilişkisi, yerleşik hayat, bürokrasi gibi olguları Ortaçağ Anadolu ve Orta Doğu coğrafyaları örneğinde pekiştirme fırsatım oldu bu kitap sayesinde. Marx’ın Yasaları kitabında ise Karatani’nin Transkritik ve Dünya Tarihinin Yapısı kitaplarına sıkça yapılan referanslar Marx’ın onto-epistemolojik (yazarın deyimiyle) temellerini idrakımı kolaylaştırdı diyebilirim. Sonrasında kafamda oluşan sorulara bu üç kitap arasında çaprazlama bağlantılarla yanıtlar bulmaya çalıştım.

Şöyle ki Karatani’nin A veya B tipi mübadele tarzı ile tanımlanabilecek (hatta D tipi) geleneksel Aleviliğin C tipi mübadale tarzına (kapitalist mübadele ilişkileri) geçişle birlikte  yok olmaya başladığını görüyoruz. Modern Alevilikle beraber- ki 1950’den sonraki döneme tekabül ediyor- kolektif bellek kayboluyor. Açıkçası bu çok şaşırtıcı bir sonuç değil, çünkü kapitalizm geleneksel yapıları aşındırır. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, Rıza Yıldırım bu kolektif bellek yitiminin nedenlerini salt ekonomik sıkıntılar nedeniyle gelişen göç olgusuyla sınırlamıyor. Alevilerin önce Kemalizm sonra da sosyalist hareketlerle yakınlaşmasıyla, bu ideolojilerin “pozitivist” bakış açısının inanç ve değerlere olan bağlılığı zayıflattığını ileri sürüyor. Yani burada şöyle bir tablo ortaya çıkıyor; genel olarak geleneksel toplum kapitalist üretim ilişkileri nedeniyle çözülürken, bir yandan da  sol ideolojiler nedeniyle insanlar geleneksel inançlarını reddediyor. Başka bir deyişle birbirinin anti-tezi, zıddı olan iki ayrı dünya görüşü bir toplumu aynı doğrultuya sürüklüyor: bellek kaybı.

Fakat mesele burada bitmiyor, bir iktisatçı için başka bir sorunsal daha ortaya çıkıyor; sosyalizmin pozitivizmle ilişkisi. Neden böyle bir genel kanı var, “din afyondur” sözünden yola çıkarak bilimsel sosyalizmin kurucusu Marx’ı bir pozitivist olarak itham etmek doğru mudur? Marx, evrensel ve mutlak yasaların mı peşindeydi? Toplumsal gerçekliğin zamandan ve mekandan bağımsız her koşulda geçerli yasalara tabi olduğunu mu düşünüyordu? Durmaz’ın kitabı bu sorulara verilen yanıtlar olarak okunabilir.

Öncelikle, pozitivizm, iyi ile doğruyu ayrıştırarak mutlak nesnellik iddiasını sahiplenir ve rasyonel bir toplum düzeni inşa etme amacıyla Aydınlanma ideallerine muazzam bir sadakat gösterir. Yasa arayışındaki bilgi felsefesinin bayraktarı olan pozitivizmin adeta bir  hegemonya kurduğu tespitini yapan Durmaz,  Marx’ın yasalardan bahsetmesini pozitivizmle olan yakınlığının hatta aynılığının göstergesi olarak okuyan kolaycı yaklaşımın altını çiziyor. Denecektir ki ekonomik yaşamın genel yasaları birdir ve aynıdır, ister bugüne ister düne uygulansınlar bir şey değişmez. Marx bunu açıkça reddeder. Ona göre böyle soyut yasalar yoktur. Tersine, onun düşüncesine göre her tarihsel dönemin kendi yasaları vardır.

Marx’ın Kapital’in önsözünde  dillendirdiği “anlatılan senin hikayendir” sözüyle neyi kastettiğine, İngiltere özelinde “modern toplumun ekonomik hareket yasalarının” evrensel niteliğini savunup savunmadığına bakmak gerek diyen Durmaz, Marx’ın İngiltere’yi başlıca örnek olarak göstermesinin bir zorunluluk olduğunu belirtiyor (Durmaz, 2019,s.191-192). Karatani de Marx’ın Kapital deki analizinde model olarak tek bir ülkeyi, yani İngiltere yi odağa alıyor gibi görünse de aslında küresel kapitalizmi ele aldığını ve Britanya ekonomisine dünya-ekonomisi muamelesi yaptığını ileri sürüyor. Başka bir deyişle, Marx, İngiltere ekonomisini her ülkenin eninde sonunda varacağı evrensel bir menzil olarak görmemişti. İlk elde bunun lineer bir içerikle mutlak bir evrenselciliği ifade ettiği, Marx’ın İngiltere nin ideal bir model olduğu için her toplumun bu yoldan geçeceği şeklinde bir tarih okuması yaptığı düşünülebilir. Ancak Marx bunu söylerken söz konusu pasajın bütününde uyarılarda bulunuyordu. Bu gelişimin bir potansiyel olduğunu, şayet harekete geçilmezse bu potansiyelin gerçekleşeceği uyarısını yapıyordu. Hatta bunun gerçekleşmemesi için yazdıklarıyla ve özellikle Kapital ile harekete geçilmesi için vesile olmak istiyordu. Vulgar ve klasik ekonomi politiği eleştirirken duyusal gerçekliği ele alış biçimlerini önemli bir ölçüt olarak ortaya koyan Marx, ekonomi politiğin duyusal gerçeklikte takılı kaldığını, içsel bağlantıların peşinden gitmediğini söyler. Oysa kendisinin duyusal gerçeklikle sınırlı kalmayıp bunun ötesine geçerek toplumsal hiyeroglifleri çözümlemeye, mistik tülü kaldırmaya, sisi dağıtmaya çalıştığını savunur (Durmaz, 2019 s.198).

Tarih dışı yasalar pozitivizmin işidir. Pozitivizm yekpare gerçeklik anlayışıyla zaman-mekanı dışarıda bırakan evrensellik arayışının epistemolojisidir. Şimdi ve burada varolan duyusal gerçeğe duyusal kesinlik muamelesi yapan ontolojisiyle yasalara mutlakçı bir zırh giydirir. Bu kitabın çok net bir şekilde ortaya koyduğu gibi, Marx semptomatik ilişkisel ontolojisiyle tam olarak pozitivizmin dışında ve karşısında yer alır.  Hatta, Marx esasen pozitivizmin içerik yüklediği ve ekonomi politiğin de paylaştığı bu yasa anlayışını bilinçli bir politika olarak okur. Ekonomi politiğin mutlak tarih dışı yasalar sayesinde mevcut eşitsiz mülkiyet ve sömürü ilişkilerini tarihsizleştirerek doğallaştırdığını ve bu sayede toplumsal rıza yaratmaya çalıştığını düşünür.

Örneğin Malthus’un nüfus teorisi ve buna bağlı olarak ortaya konan Ücretlerin Tunç Yasası. Ekonomistlerin bu gibi yasalara dayanarak yoksulluğun temellerinin doğada bulunduğunu söylemeleri ve yoksulluğun doğal bir şey olduğunu savunup ortadan kaldırılamayacağını savunmaları. Marx işte buna şiddetle itiraz eder. Çünkü O iktidarın dilini çözmüştür. Mevcut sömürü ilişkilerini ve sefalet koşullarını doğallaştırmak ve olağanlaştırmak için iktidarın yasa kavramlaştırmasını kullanan ekonomi politik eliyle “bilimsel” temelli bir meşruiyet söylemi inşa ettiğini düşünüyor, bu tuzağa karşı emekçileri uyarıyordu. Sonuç olarak, sosyalizmi pozitvizmle eş tutmak çok kolaycı ve yüzeysel bir okumadır diyebiliriz.

Rıza Yıldırım kitabını “alçakta yüksekte yatan erenler”e ithaf ederken, Nuri Durmaz kitabını “hakikat arayışçıları” na adamış. O halde biz de Karatani’nin kavramsallaştırdığı D tipi mübadele tarzına çok yakın bir geçmişe sahip olan Alevi toplumunun jargonuyla “gerçeklerin demine hu” diyelim ve devlet-sermaye-ulus üçgenini aşacağımız günlerin yakın olmasını dileyelim.

Doc. dr. cigdem boz
Doç. Dr. Çiğdem Boz

1978’de Tokat’ta doğdu. 1995 yılında İzmir Maliye Meslek Lisesi, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi İktisat anabilim dalında tamamladıktan sonra, 2009 yılında “Amartya Sen ve Yetkinlikler Yaklaşımı” konulu doktora teziyle Yıldız Teknik Üniversitesi’nden doktora diplomasını almaya hak kazandı. 2012 yılında kurduğu “İktisadi Düşünce Tiyatrosu” girişimi ve 2019 yılında hazırladığı “İktisatçı” belgeseliyle iktisat ve sanatı bir araya getirme çabasını halen sürdürmektedir. Politik iktisat, iktisadi düşünce, edebiyat ve dayanışma ekonomisi çalışan Boz, Fenerbahçe Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesidir.


*Görüş gazetesi, farklı disiplinlerden, farklı görüş ve iceriklere açık bir platformdur. Makaleler Görüş gazetesinin editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir.


Referanslar

Kojin Karatani, Dünya Tarihinin Yapısı, Metis Yayınları, 2017

Rıza Yıldırım, Geleneksel Alevilik, İletişim Yayınları, 2018

M.Nuri Durmaz, Marx’ın Yasaları, Metis Yayınları, 2019

İlgili İçerikler

think tanks
Genel

Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

Görüş Redaksiyon

Düşünce kuruluşları (think tanks), modern politika yapım süreçlerinin en önemli aktörlerinden biri haline gelmiştir. Bu kurumlar, bir yandan akademik bilgi...

Sibel_özbudun
Politika

Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Bilgi, öngörü ve bakım kurumları, örneğin tıp, siyasi iktidarı desteklemeye yardımcı olur. Psikiyatriyle ilgili kimi vakalarda bu, skandala varacak ölçüde...

temel demirer

Empyerlist Zorbalığın Trump’lı Aşaması

Sibel_özbudun

“Fabrika Kızları” Kafa Tutuyor… Osmanlı’dan Günümüze Kadın İşçi Eylemlerine Bir Bakış

devlet ve millet / Hüseyin Demirtas

Masumiyetin İnfazı Yazı Dizisi Bölüm-2

İçeriden Çökertme: Kılıçdaroğlu’na Yönelik Muhalif Maskeli Medya Saldırılarının Verilerle Analizi

İçeriden Çökertme: Kılıçdaroğlu’na Yönelik Muhalif Maskeli Medya Saldırılarının Verilerle Analizi

temel demirer

Kapitalist Bunalımın İkizleri = Irkçılık + Faşizm

sibel özbudun

Taksim Elbet – Bir Gün – Geri Kazanılacak!(*)

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

siyasal siddet
ABD

Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

Görüş Redaksiyon

Son yıllarda yaşanan küresel olaylar, modern politik şiddetin yalnızca ideolojik bir zemine dayanmadığını; aynı zamanda kişisel kin, ekonomik çaresizlik ve...

küresel siddet

Küresel Şiddet: Siyasi Kargaşa, Kurumsal Başarısızlıklar ve Toplumsal Yüzleşme

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

mutsuzluk ve tüketim - yanilsama

Gerçeklik, Güç ve Yanılsama: Kant’tan Modern Çağa Neden Mutsuzuz?

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.