26 Eylül 2025, Cuma
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Doğurtucu Güç, Güzellik ve Tarihten Günümüze Ezeli Kadın Kavramı

Eylem Şenkal
10 Haziran 2020
Okuma süresi: 9 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

İlgili İçerikler

Gerçeklik, Güç ve Yanılsama: Kant’tan Modern Çağa Neden Mutsuzuz?

‘Oreshnik’ ve Süpersonic Hız Çağında Yaşamak

Tarih boyunca bakıldığında kadın kavramı bugüne değin değişkenlik göstermiştir. İlk çağlarda kadının kendi kendine mucizevi bir şekilde doğurabildiğini düşünen erkek türü kendisinin bunda bir payı olduğu bilgisine sahip değildi. Bundan dolayı anaerkil toplumlar kadının doğasından gelen yaratma gücü vesilesiyle erkeklerin kadınlara saygısını ve hizmetini sonsuz sunmasını sağladı. Doğurtucu güç diye tarif ettiğimiz yeryüzünün, toprağın doğurganlığı, türlerden dişiye atfedilen bir özelliktir. Doğa ana denmesinin sebeplerinden biri de budur. İlkel insandan bir çok medeniyete kadar toprağın sunduğu nimetler, insanın karnının doyması için yaşayan tüm canlılara, canlılıklarına son verilmeden evvel ritüel ve törenler ile dualar edilir, şükranlarını sunarlardı. Bu çağlar Toprak Ana’nın Tanrı’sallaştırıldığı dönemlerdi.

Erkek mutlak gücünü, cinsel-biyolojik gerçekleri öğrenmeye başladığında ele alır. Kadının doğurganlığının erkeğe bağımlı olması ve tarım toplumuna geçiş ile erkeğin bedensel kuvvetine dayanan ekonomi erkeğin kadın üzerinde hakimiyetini ve kadının yerinin belirlenmesini sağlar. Bu nedenle erkek gücünü tanrısallaştırmaya başlar. Bunu da erkekliği yüceleştiren bir sistem kurarak, inancını “Toprak Ana” yerine “Gök Tanrı’nın” yaratıcılığına yöneltir. Onlara göre yüceliğin mekanı ancak gökyüzü olabilirdi bu sebeple  gökyüzü “Erkekliğin” simgesi haline getirildi.

Aristo zamanında kadınlığın simgesi “Toprak Ana” bitmek bilmez çileler, cefalar, incinmeler, yarımlıklar olarak tanımlanır. Yakın tarihimize kadar “Eksik etek” kavramı kadını, tamamlanmamış, yarım kalmış olarak gösterir ve anlam biçilirdi. Bu tanım normalleştirilerek kadının zavallılığını ve yetersizliğini resmi hale getiren yaygın olarak kullanılan bir söylem haline getirildi.

Orta çağdan itibaren kadının güçlenmesini ve tek başına söz sahibi olmaması için kanunlar yapıldı ve bu kanunlara göre “Kadın yasal kişilik değildir” diye resmi olarak belirlendi. Bu durum 1900’lü yılların başlarına kadar sürdürüldü. Misal, sırf bu kanun maddesi sebebi ile 1903 ve 1911 yıllarında Madam Curie fizik ve kimya alanlarında Nobel ödülü kazandığında ödülünü tek başına kendisine değil kocası Pierre Curie ile beraber verdiler. Radyoaktif çalışmaları sırasında Madam Curie çalışmalarını ve icadını tek başına yapmasına rağmen ödülü tek başına alamayan tek kadın bilim insanı da değildi daha birçok kadın bilim insanı eşi bilim insanı olmamasına rağmen erkekleri ile beraber almak zorunda bırakıldılar. 

Pek çok doğu toplumlarında uzak doğu da dahil “Kadın” suç ve korku duygusuyla kavramsallaştırılmıştır. Örneğin, ilk kadınlığa geçişte “Regl” olan genç kıza babası tokat atar. Ayrıca bu durum korkulası, ağrılı, kanlı bir eylemdir. Üstelik kadınlığa geçişin “Suçmuş” gibi gösterilip henüz beyin gelişimini tamamlamamış (Ergen beyni sorgulama, karşılaştırma, hakkını arama, özgür irade gibi bir tecrübe ve bilgi  kapasitesinde daha olamayacağı için belirtildi) bir ergeni erişkinliğe hazırlarken, erkeklere karşı itaat etmesi ve pasifize olması bilinçaltına empoze edilmiş olur.

Erkeğin gözünden çizilen kadınlık kavramı masallar ve destanlarda da tarif edilir. Örneğin, Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel, Sinderalla, Rapunzel, bu kızlar zavallı, tutsak, güçsüz ve yine kadın bir cadı tarafından kıskanılarak lanetlenmiş güzeller güzeli kadınlardır. Ancak yakışıklı bir prens sayesinde büyüden kurtulurlar. 6 yaşından küçük çocuklarda ilk algılamalar masallar ya da hikayeler de ki imgelemeler ile değil duyular sayesinde gerçekleşir. Ancak 6 yaşından sonra sözcüklerin tasarımı anlaşılır olabilir.

Kadına atfedilen güzellik anlayışı dönemlere ve kültürlere göre değişir. Antik Yunanlı Plato kendisi aynı zamanda matematikçi idi, kendisi yüz güzelliğini orantılayarak belirlemiştir buna da “Altın oran” denmiştir. Yüzü üç ana bölüme ayırır alında saç hizasından göze kadar ilk bölüm, göz hizasından üst dudak çizgisine kadar olan ikinci bölüm, üst dudak hizasından çenenin altına kadar olan bölümü de üçüncü bölüm diye adlandırır. Bu bölümlerin aralıklarının aynı oranda olması kişinin göze güzel gelmesini sağlayan özelliktir der. 

Ancak 18. yüzyılda Alman ressam Anton Mengs, Plato’nun bu “Altın oran” tarifine eklemede bulunur, ona göre göz büyüklüğü ve arasındaki mesafe, kaşların göze göre konumlanması, ayrıca burun ve dudak arasındaki mesafe de güzelliği belirleyen ögelerdir. Tarihte ilk kez bir sanat tarihçi olan Johann Winckelman “Güzelliği” tez araştırması olarak akademik seviyeye çıkartır.

Kadın için istenen standart güzellik anlayışı 13. ve 14. yüzyıllar arasında saçlar sarı, altın renginde gözler yeşil olmalıydı ve bunu da Mendel kanunları ile açıkladığımızda gen aracılığı ile aktarılan bu karakteristik özelliklerin çok az insanda bulunan karakteristikler olduğunu söyleyerek, az bulunana övgü o zamanlardan başladığını da ekleyebiliriz.

15. yüzyılda ise Rönesans döneminde kadın güzelliğinin standartlarını ressamlar Meryem Ana resimleri ile belirliyorlardı. Örneğin, Boticelli’nin resimlerinde “Meryem Ana” hoş, hüzünlü ve masumdur. Raphael ise “Meryem Ana” tasvirini yaparken “Kadın ruhunu” çok güzel anladığını ifade ediyordu. Leonardo da Vinci “Meryem Ana” resimlerinde tüm ressamlara göre daha anaç şekilde resmetti.

16. yüzyılda yine 1. Elizabeth döneminde dişleri çürüyen kadınlar dişleri beyaz görünsün diye diş pudrası kullanıyorlardı. Çürük diş hem sağlıksız hem de itici bir görüntü sağladığı için genellikle kadınlar ağızlarını elleriyle kapatarak konuşur ve gülerlerdi.

Güzellik uğruna kadınlar akıl almaz yöntemler denediler örneğin, 1. Elizabeth döneminde kadınlar daha kusursuz görünmek amaçlı arıtılmış cıva suratlarına sürüyorlardı. Bunun sebebine gelince sadece iki sosyal grubun var olduğu o dönemde şöyle ki bunlar köylüler ve soylular diye ayrılırlardı. Soyluları, köylülerden ayıran bembeyaz, pürüzsüz, kırışıksız ciltlerinin olmasıydı çünkü onlar köylüler gibi tarlada, güneşin altında çalışmadıkları için ne kadar lekesiz bir cilde sahipse o kadar takdire, övgüye değer bir görüntüye sahiptiler.

Ancak zamanla bu sürekli ve fazla civa kullanımı cildin üst tabakasını eritmesine sebebiyet veriyordu. Bu sebeple  18. Yüzyılda kadınlar civa sürmeyi bırakıp, arsenik zehrini su ile karıştırıp içmeye başladılar. Bu likit kadınların soluk çok daha beyaz tenli gözükmelerini sağlıyordu. Bunlara ek olarak saçlarını da sarı yapabilmek için sülfürik asit ile boyuyorlardı. Hatta bu asitten saçları yananlar sarı-beyaz karışımı renkte peruk kullanmak zorundalardı.

18. yüzyılda Kraliçe Viktorya zamanında kadının güzellik kavramı biraz daha erotikleşmeye başladı. Elbiselerin yakaları göğüsleri sergileyecek şekilde dizayn edildi. Bu da masum ve baştan çıkarıcı hali, erkeklerin onları daha çabuk evlenmek için karar alıp seçmelerini sağlıyordu. Esasında kadın bir erkeğin egemenliğinden “Babasının” diğer bir erkeğinkine “Kocasına” teslim edilen bir sistem içindeydi. Nedenine gelince kadının çalışması “Yasal kişilik” olmadığı için yasaktı. O sebeple birinin ona bakması gerekiyordu.

O zamanlarda kıyafetlerde erotizmin altının çizilmesi “Tehditkar güzellik” kavramını da beraberinde getirdi. Kadının tek güç olarak kullandığı silahı güzelliği ve cazibesiydi. Bakıldığında yüzyıllardır yok sayılan, fikri sorulmayan kadının amacı erkeğe teslimiyet değil, onun gönlünü çelip onu felakete sürüklemekti. Binlerce yıldır taşınan bastırılmış kadınlık geni “Aşağılık kompleksi” içinde “Değersizleştirilerek” toplumda belirlenen yeri 1800’lü yılların başlarında bir grup kadın tarafından ilk kez sorgulanmaya başlandı. Ateşlenen bir kadın sosyal protesto eylemleri ile 100 yıl boyunca süren erkeklerin koyduğu bu kanunlara karşı, kadınların seçme, çalışma ve oy hakkı için verdiği savaşı kazanması ile yükselen “Feminizm” dalgası, güzellik kavramını kadının kendisinin belirlenmesine imkan verir.

Bastırılmış duygular ya da olaylar ilk önce aşırıya kaçma eylemindedir ve sonra dengeye gelir. 1960’lı yılların başında neredeyse androjen (Ne kadın ne  de erkeğe benzer, ikisinin arasında)  görünümlü, dağınık saçlı, doğal halinde makyajsız kadınların güzel bulunduğu hatta pantolon ceket giyen, erkek gibi davranıp, konuşan kadın modasını yaygınlaştırdı. Sonrasında 70’lerden günümüze kadar, kadınların özgürce kendini ifade edebildiği, oy kullandığı, evlenmek istediği insanı seçtiği, çalıştığı ve kendi parasını kazandığı için daha rahatlamış kadınlığı ile barışmış hale dönüştü.

Biyolojik olarak erkek hücresine bakıldığında doğası gereği, gezinim, değişim, göç ve saldırı gibi temel karakteristik özellikleri taşır. Kadın ise doğası gereği, durağan, direngen, yerleşik ve pasif özelliklere sahiptir bunu dişiliği belirleyen yumurta hücresi ile temel karakteristik özelliklerini göz önünde bulundurarak tanımlayabiliriz. Bu da şimdiler de hem anne hem çalışan hem de birçok sorumluluğu tek başına yerine getirmeye çalışan kadınların tükenmişliğini neden kaygı bozukluğu ve depresyon sorunları içinde olduklarını açıklayan bir durumdur diyebiliriz. Görülüyor ki bu aşırı çalışma hali kadının doğasına esasında terstir. Kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan ve birbirine ihtiyacı olan varlıklar olduğunu yadsıyamayız. Bu sebeple tarih boyu uğranılan haksız tutumu dengeye getirdiğimizde yani kadının kabul görüldüğü, taçlandırıldığı, erkek ile eşit haklara sahip olduğu bir düzende yaşanıldığında mutlu birey ve birlikteliklerden söz etmek mümkündür bu da beraberinde mutlu toplumu oluşturur.

eylem senkal spor psikolojisi
Eylem Şenkal

Spor psikoloğu Zeynep Eylem Şenkal İstanbul doğumludur. Doksanlı yıllarda profesyonel olarak hem milli takımda hem de Fenerbahçe kulübünde voleybol oynadı. Marmara Üniversitesi Spor Bilimlerinden mezun olduktan sonra sporcu pskolojisi konusunda çalışmalar yapmaya başladı. İngiltere Londra’da beş yıl kaldı ve burada BBP University’de yüksek lisans psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra “Premier League” takımlarından Chelsea ve Arsenal futbol kulübünde çalıştı. Şu anda İstanbul’da Fransız Lape hastanesinde çalışmaktadır.
Zeynep Eylem Şenkal’ın farklı konularda ödülleri vardır. Pertevnial Lisesinde Liseler arası 5000 metre koşusunda birinci oldu, okuluna kupa kazandırdı. Fenerbahçe genç takımında oynarken lig şampiyonluğunu kazanan takımın ilk altısında oynadı. Okulu Marmara Üniversitesinin takımında üniversiteler arası şampiyonluk kazanan takımın ilk altısında oynadı.

Formula 1 takımlarından Redbull ile beş yıl boyunca çalıştı ve 230 dünya şehri gördü.

Sporun dışında da başarıları bulunan Zeynep Eylem Şenkal 1996 Türkiye Best Model seçildi. 1998 yılında Kore’de yapılan “Miss Universe” yarışmasında dünya birincisi seçildi. 15 tiyatro oyununda baş rolde oynadı. En son tiyatro oyunu “Necmiq” ile “En iyi komedi oyunu” ödülünü ekibi ile beraber kazandı. Onlarca televizyon programı sundu. Sinema ve dizi filmlerde oynadı. Ayrıca tiyatro öğrencilerine drama dersleri verdi.

Zeynep Eylem Şenkal tüm bu tecrübelerini harmanlayarak ünlü ya da değil sporcu ve ya kendini geliştirmek isteyen bireylerle mesleği kapsamında; kişinin kendisinin potansiyelinin sınırlarına erişebilmesi için bilimin ve teknolojinin ışığında kişiye özel fiziksel ve zihinsel çalışmalar yürütmektedir.

Daha fazla bilgi için www.eylemsenkal.com

İlgili İçerikler

aydinlanma
Felsefe

Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

Görüş Redaksiyon

Neoliberalizm ve Aydınlanmanın Dönüşümü Aydınlanma, tarihsel olarak bilginin eleştirel düşünme yoluyla elde edilmesi ve uygulanması olarak tanımlanır. Aydınlanma felsefesi; akıl,...

dijital sansür
Teknoloji

Algoritmik Sansür: Dijital Otoritenin Yeni Yüzü

Görüş Redaksiyon

Dijital teknolojilerin yayılmasıyla birlikte bilgiye erişim demokratikleşmiş gibi görünse de, bu sürecin arka planında işleyen görünmez mekanizmalar kamuoyunun haber alma...

Huawei’nin 6G Uydu Hedefi: Küresel Bağlantıda Yeni Bir Çağın Başlangıcı

Huawei’nin 6G Uydu Hedefi: Küresel Bağlantıda Yeni Bir Çağın Başlangıcı

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

IQ- Zekatestleri

Zekâmız Erozyona Uğruyor mu? Gelişmiş Toplumlarda Demokrasi ve Zeka Gerilemesi

Turan Altuner

Çin’in Küresel Dijitalleşme Stratejisi ve Jeopolitik Yansımaları l Dijital İpek Yolu

Medya Tekelleşmesi: Beş Şirketin Küresel Medya Üzerindeki Hâkimiyeti

Medya Tekelleşmesi: Beş Şirketin Küresel Medya Üzerindeki Hâkimiyeti

sovyetler Edebiyati

Lenin’in Vasiyeti Sahte mi?

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

siyasal siddet
ABD

Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

Görüş Redaksiyon

Son yıllarda yaşanan küresel olaylar, modern politik şiddetin yalnızca ideolojik bir zemine dayanmadığını; aynı zamanda kişisel kin, ekonomik çaresizlik ve...

küresel siddet

Küresel Şiddet: Siyasi Kargaşa, Kurumsal Başarısızlıklar ve Toplumsal Yüzleşme

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

temel demirer

Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.