
Dün yayınlayacağımızı söylediğimiz makalenin 2. bölümünü, yayın akışımızdaki bir değişiklikten dolayı bugüne erteledik. Değişiklikten dolayı özür dileriz.
BRANKO MARCETIC
Kirli İşler
Yıllar boyunca anlatılan resmi hikaye, ABD hükümetinin Akbaba’yı (Condor’u) yaklaşık olarak diğer herkesle aynı zamanlarda, 1976’da öğrendiğiydi. Ancak, gizlilik süreleri dolan resmi belgeler, ilk ağızdan tanıklıklar ve tarihçilerin çalışmaları aracılığıyla, bu sistematik devlet terörünün ABD hükümeti tarafından onaylanmış, kolaylaştırılmış ve teşvik edilmiş olduğunu artık biliyoruz.
O zamanki inkârlarının aksine, 2000 yılında Kongre için hazırlanan bir CIA raporu, “(1973 Şili) darbesinden sonraki bir yıl içinde, CIA ve diğer ABD hükümet kurumlarının, bölgesel istihbarat servislerinin siyasi muhaliflerin faaliyetlerini izlemek” ve Akbaba’nın “öncüsü” olarak “en azından birkaçını öldürmek” üzere karşılıklı işbirliği yaptıklarını bildikleri itiraf ediliyordu. Ayrıca, boğazına kadar Akbaba operasyonuna batmış olan acımasız DINA şefi Manuel Contreras’ın, 1975’te yayınlanan kurum içi bir raporda “cunta yönetimi süresince makul bir insan hakları politikasının önündeki temel engel” olduğu belirtilmesine rağmen, 1974’ten 1977’ye kadar maaşlı olarak bir CIA elemanı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Kanıtlar, ABD hükümetinin sadece Akbaba Operasyonu suçlarının farkında olmakla kalmayıp, aynı zamanda bunlara doğrudan karıştığını gösteriyor.
Onlarca yıldır ortalık, ABD hükümetinin özellikle Letelier operasyonu için kasten olmasa da nasıl kayıtsız kaldığına dair spekülasyonlarla kaynadı. DINA ajanlarının Amerika Birleşik Devletleri’ne girme girişimleri ve bu girişlerin şüpheli niteliği konusunda defalarca uyarılmalarına rağmen, CIA hiçbir şey yapmadı. Letelier’i öldürmelerinden sadece beş gün önce Kissinger, bir avuç Akbaba ülkesindeki ABD büyükelçilerine verdiği, ABD hükümetinin rapor edilen denizaşırı suikast planları konusundaki “derin endişelerini” ifade etmeleri emrini geri aldı. O yılın başlarında Pinochet, Kissinger’la yaptıkları bir konuşmada Letelier’in faaliyetleri hakkında Kissinger’e şahsen şikâyette bulunmuş, Kissinger “yapmaya çalıştığınız şeye sempati duyuyoruz” diyerek diktatörü teskin etmişti.
ABD’nin Akbaba’daki (Condor) müdahalesinin kapsamı konusunda anlaşmazlık olsa da, McSherry ve Dinges gibi isimler, ortaya çıkardıkları kanıtların hükümetin en azından Akbaba’nın suçlarına iştirak ettiğini gösterdiğini kabul ediyor.
Arşiv belgeleri CIA, FBI ve hatta ABD büyükelçiliklerinin Akbaba hükümetlerine istihbarat ve şüphelilerin isimlerini sağladığını ve her iki yarım kürenin de diğerinin emriyle kendi sınırlarında şüphelileri araştırdığını gösteriyor. Buna, sorgulanmasının sonuçları (verdiği isimler dahil) Şili polisine Buenos Aires’teki ABD büyükelçiliği tarafından iletilen Fuentes de dahildi. Daha sonra Contreras, CIA’nın hem Letelier, hem de Akbaba’nın kuruluşundan bir yıl önce Arjantin’de bombayla öldürülen eski Şili generali Carlos Prats cinayetlerine karıştığını ve kendisinin bu iddiaları kanıtlayan belgeleri 2000 yılında FBI’a sunduğunu, mahkemede ve basında ısrarla belirtti.
1973’teki darbeyi takip eden günlerde, ABD resmi görevlilerinin gazeteci Charles Horman ve öğrenci Frank Teruggi adlı iki Amerikalının öldürülmesinde kilit rol oynadığına ve Amerikan istihbaratının ikisini de izlediğine dair güçlü kanıtlar var. 1979 tarihli bir Senato raporunda, 1974 gibi erken bir tarihte, CIA’nın Fransa ve Portekiz’deki yerel yetkilileri yaklaşmakta olan Akbaba suikastları konusunda uyardığını ve Miami’de DINA ile bir Akbaba karargahı kurma konusunda görüştüğünü belirtiliyordu; bu öneri o zaman reddedildi, ancak birkaç yıl sonra karargah Arjantinliler ile kuruldu.

McSherry daha sonra son derece önemli bir belgeye daha ulaştı, bu belge dönemin ABD’deki Paraguay büyükelçisinin gönderdiği 1978 tarihli bir telgraftı. Telgrafta, Akbaba hükümetlerinin “Panama Kanalı Bölgesi’ndeki bir ABD iletişim tesisi aracılığıyla birbirleriyle iletişim halinde olduklarını” (CONDORTEL), bunun “Güney koni ülkeleri arasında istihbarat bilgilerini koordine etmek” için kullandığı bildiriliyordu. Bu, Shlaudeman’ın Kissinger’a, Güney Amerika hükümetlerinin giderek artan bir şekilde “sol ve merkez soldan şiddet içermeyen muhalefeti” ve “hükümet politikasına karşı çıkan hemen hemen herkesi” hedef alan “paranoyasını” bildirmesinden ve Buenos Aires’teki büyükelçilik Kissinger’ı, Arjantin güvenlik güçlerinin komşu hükümetlerle işbirliği içinde acımasızca “aşırıya kaçılıyor… çoğunlukla masum insanlar hedef alınıyor ” diye uyarmasından sadece iki yıl sonraydı.
Aslında, Akbaba (Condor) hükümetlerinin planlarını onaylayanlar tam olarak, Kissinger gibi, tepede olanlardı. Brezilya’nın yeni başa geçen diktatörü Emílio Garrastazu Médici’nin 1971’de Güney Amerika ülkesinin Şili’nin seçilmiş sosyalist hükümetini devirmeye yardım etmeyi planladığını söylemesi üzerine, Nixon bu girişim için para ve yardım teklif etti ve kendisine iki hükümetin “yeni Allendeler ve Castroları önlemek ve mümkün olduğunca bu eğilimleri tersine çevirmeye çalışmak” üzere işbirliği yapması gerektiğini söyledi. Daha sonraki bir iç yazışmaya göre, bu toplantılar sırasında Nixon, Médici’den “yarıküredeki iç güvenliği ve statükoyu korumak için” destek istedi ve general bunu Brezilya’nın “kirli işi üstlenmesi” talebi olarak okudu.
Tahtın Arkasında
Ancak ABD hükümetinin Akbaba’nın doğumundaki rolü diplomatik gizli desteğin çok ötesine geçti.
Akbaba ajanları tarafından kullanılan yöntem ve stratejilerin kökleri, Latin Amerika ordularının kötü şöhretli Amerikalar Okulu (SOA) gibi araçlarla aldıkları ve ABD ordusunun on yıllarca süren savaş deneyiminden öğrendikleri ve savaş alanı ile ayaklanma karşıtı dersleri aktarmayı amaçlayan eğitimine dayanıyordu. SOA’nın “mezunları”, kendi ülkelerinde kendilerinden korkulmasına neden olan işkence tekniklerini -birkaç örnek vermek gerekirse; suikast, gasp, aile üyelerine karşı zor kullanma, psikolojik manipülasyon ve uyuşturucu kullanımı ve elektrik vermek – hatta bunun uygulanabileceği spesifik, hassas sinir noktaları dahil – öğrendikten bir süre sonra, DINA komuta personelinin her yedi üyesinden birini oluşturuyordu.
ABD hükümetinin Akbaba’nın doğumundaki rolü diplomatik gizli desteğin çok ötesine geçti.
Akbaba’dan önce, bu eğitim için en eski laboratuvarlar Guatemala ve Vietnam’dı. Guatemala, 1954 darbesi ile 1996 arasında yaklaşık 200.000 kişinin ölümüne tanık oldu. Bunların çoğu ilk olarak 1950’lerde ABD önderliğindeki bir suikast ve paramiliter savaş programının ve 1960’lar boyunca Latin Amerika’daki toplu kayıpların ilk örneğiydi ve hepsi ABD güvenlik güçleri tarafından öğretilmiş ve olanak sağlanmış bombalama, insan kaçırma, işkence ve “komünistlerin ve teröristlerin” öldürülmesini içeren bir kontrgerilla programının kurbanı olmuşlardı.
Buna paralel olarak yürütülen bir başka operasyon da, ABD güçlerinin Vietnam’da finanse ettiği, yönettiği ve denetlediği, Vietkong’a ve özellikle sivil sempatizanlarına karşı Güney Vietnamlılar tarafından yürütülen bir suikast, terör ve işkence kampanyası olan, CIA liderliğindeki Phoenix Programı idi. Ortaya çıkan zulüm, Phoenix deneyiminin gelecekteki Akbaba ajanları için eğitim kitapçıklarını biçimlendirmesine engel olmadı.
Bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, güçlü Latin Amerika orduları arasında birleşik, anti-komünist bir cepheyi kışkırtarak ve resmileştirerek Akbaba’nın temelini attı. ABD hükümeti, Latin Amerika ordularının komutanlarını komünist tehdit konusunda en az 1945’ten beri uyarıyor ve uyarının hemen ardından ABD’nin parası, silahları ve eğitimi geliyordu. Bu, 1959 Küba devriminden sonra, Başkan John F. Kennedy’nin bölgede askeri baskıyı teşvik eden iç savunma ve kalkınma (IDAD) doktrini ve 1960’tan itibaren her yıl düzenlenen Amerikan Orduları Konferansı (CAA) ile arttı. 1971 tarihli bir dışişleri bakanlığı iç yazışmasında daha sonra ana hatlarıyla belirtildiği gibi, “Arjantin ve Brezilya gibi komşu ülkelerin Uruguaylı güvenlik güçleriyle etkili bir şekilde işbirliği yapmasını özellikle arzu etmekteyiz ve mümkün olduğunda bu tür bir işbirliğini teşvik etmeliyiz,” deniliyordu.
SOA ve ABD telekomünikasyon ağları gibi, CAA da yarıkürenin daha geniş ABD ulusal güvenlik yapısının bir parçasıydı ve sonunda Akbaba’nın iskeleti haline geldi. CAA’nın tüzüğü, üye ordularının misyonunu “kıtayı Uluslararası Komünist Hareketin saldırgan eyleminden korumak” olarak tanımladı ve ilk toplantıların gündemi Akbaba’nın birçok ayırt edici özelliği etrafında dönüyordu: “komünist saldırganlıkla mücadele”, istihbarat paylaşımı çapulcular ve okul sistemleri, telekomünikasyon ağları ve bu amaca yönelik eğitim programları. 1966’daki bir toplantıda, Arjantin’in askeri diktatörü “Şili, Arjantin, Uruguay ve Paraguay arasında koordine edilen bir istihbarat merkezi” kurulmasını ön plana çıkarırken, yedi yıl sonra Brezilya ordusunun başkomutanı, “yıkıcılığa karşı mücadele” için katılımcılar arasında “bilgi alışverişini büyütmeyi” önerdi.
Amerika Birleşik Devletleri daha sonra, Paraguay’ın La Técnica’sı, Brezilya’nın SNI’sı ve tabii ki DINA dahil olmak üzere Akbaba’nın piyadelerini oluşturan darbe sonrası diktatörlüklerin casus teşkilatlarının kurulmasında lider bir rol üstlendi. Contreras daha sonra bu görevi gerçekleştirme şerefine erişen CIA görevlilerinin aslında “Şili’de kalmak ve önemli DINA görevlerinde yer almak” üzere gönderildikleri suçlamasında bulunacaktı; Pinochet bu fikre karşı çıkmıştı.
Bir Guatemalalı büyükelçilik görevlisi, “cinayeti kabul edilebilir bir kontgerilla silahı olarak makul görmeye hazır olacak kadar kafayı ayaklanmayla bozmuş olmamız olası mı?” diye soruyordu.
Güvenlik güçleri ve üst düzey yetkililer tarafından onaylanmış olsa da, ABD’nin müdahalesi bazen daha aşağı düzeydekiler arasında itirazlara, hatta korkuya yol açıyordu. Arjantin’deki ABD büyükelçiliği, 1976’da Kissinger’ı, ülke diktatörlüğünün uyguladığı “türden karşı şiddetin, bir süre sonra daha fazla sorun yaratabileceği” ve “eskiden hükümeti destekleyenlerin çoğunun, güvenlik güçlerinin – genellikle masum insanları içeren” aşırılıklarına hoşgörüyle yaklaşmasından dolayı hükümetten soğuduğu konusunda uyarıyordu. Bu, 1968’de bir Guatemala büyükelçiliği görevlisinin daha çekincesiz öfkesine yansıyordu: Bir Guatemalalı büyükelçilik görevlisi, “cinayeti kabul edilebilir bir kontgerilla silahı olarak makul görmeye hazır olacak kadar kafayı ayaklanmayla bozmuş olmamız olası mı?” diye soruyordu.
Daha fazla bilgilendikçe görüyoruz ki, ABD hükümetinin suç ortaklığı sadece derinleşiyor. İsviçreli şifreleme şirketi Crypto AG’nin, kuruma, onu kullanan hükümetlerin şifrelenmiş iletişimlerine bir arka kapı sağlayan gizli bir CIA paravanı olduğunun bu yıl ifşa edilmesi, ABD hükümetinin Akbaba üyelerinin gerçek zamanlı olarak neler yaptığından haberdar olduğunu gösteriyor. Ne de olsa, Akbaba ülkeleri tüm iletişim ağlarını Crypto AG’nin donanımı etrafında kurmuştu.
Bu Makale toplam üç bölümden oluşmaktadır: üçüncü ve son bölüm yarın Görüş’te*
Branko Marcetic, Jakobin’in muhabiri ve Yesterday’s Man: The Case Against Joe Biden (Geçmişte Kalan Adam: Joe Biden’a Karşı Dava) kitabının yazarıdır. Toronto, Kanada’da yaşamaktadır.
Bu makale Jacobin’de yayınlanan İngilizce orijinalinden Türkçeye çevrilmiştir.* Çeviren: Irmak Gümüşbaş