26 Eylül 2025, Cuma
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Yazmak Eylemi ile Sözün Gücü

Turan Altuner
1 Temmuz 2025
Okuma süresi: 16 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
temel demirer

“Yaşadığımız dünyanın durumunu görmeyenin o dünya üzerine yazacak hemen hiçbir şeyi yoktur.”[1]

Son zamanlarda yazmak eylemi ile sözün gücü “tartışılır”(?) oldu!

Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt vb. yazarların “iyi yürekli, mücadeleci yoksul karakterleri”ne günümüz post-modern edebiyatında rastlamak güç, hatta imkânsız.

İlgili İçerikler

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Barbarları Beklerken

“Neden” mi? Post-modernler için “Yoksulluk, mücadeleci sınıf edebiyatı yapmak demode oldu” da ondan!

Sormalıyım…

“Benim için bu milletin, şu milletin ferdi olmak değil, insanlığın yüz karası olup olmamak önemli.” “Mal, mülk, para… Kafa zenginliği olmadıktan sonra ne yarardı!” “Ne düşünüyorum biliyor musun? Ne düşünüyorsun? Adam kuş olmalı diyorum, bildiğin kuş. Kanatlı. Uçmalı bir güzel. İstediği yere,”[2] vurgusuyla, “Ne dediğini bilen bir yazar için sınıflar dışında bir edebiyat yoktur” diyen Orhan Kemal, öykü ve romanlarında haksızlığı, yoksunluğu, toplumsal çelişkileri anlattığı için birçok kez yargılanırken; bir davada, yargıcın “Niye hep yoksulları anlatıyorsun?” yollu sorusuna verdiği şu yanıtla aklanmıştır: “Ben ciddi bir yazarım. Zenginleri bilsem onları yazardım. Fakirleri bilirim!”[3]

Sormalıyım… Bugünlerde de bunun neresi demode!

Ya da benzer biçimde “Adaletsizliğin olduğu yerde tarafsız kalıyorsan, haksızlık yapanın tarafını tutuyorsun demektir”…

“Yaşam umutsuzluktan umut üretmektir, insan bugüne böyle gelmiştir”…

“İçimde müthiş bir umut var. Bu insanlar böyle kör kalmayacaklar… Böyle aptal, böyle taş gibi sağır olmayacaklar”…

“İnsan olmadıktan sonra güzel göz, güzel kaş, sırım gibi boy herkeste var. İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı”…

“Zulme sessiz kalan bir gün zulme uğrar. Haksızlığa karşı durmak insan onurudur”…

“Doğanın yozlaşmasının sonu insanoğlunun yozlaşmasıdır. Yozlaşmış, zıvanadan çıkmış, çürümüş insanlığın ne yapıp ne yapmayacağını şimdiden kestirebilir miyiz? Çılgınlığının üstünden gelip, doğayı yeniden yaratıp, insanlık kendi yaratıcılığına yeniden dönebilir mi? Sonumuza şimdiden ağlamaya mı başlayalım? Yoksa başımızı iki elimiz arasına alıp doğayı kurtarmak için elbirliği ederek bu çılgınlığa dur mu diyelim?”[4]

“Denizde balık bitmez sandılar. Denizde balık da biter, su da biter. Bakmazsan, su gibi harcarsan toprak da biter, hava da biter. Dünyada sersebil harcarsan bitmeyecek şey yok. Dünyada her şey biter. Akıl bitince dünyada her şey biter”…

“Dünya parayla alınır. Yürek alınmaz”…[5]

“Bir gün bir yazar çıkar da Anadolu kasabalarının iç yüzünü yazarsa, işte o zaman niçin bir çıkmazdayız, niçin bu kadar geri, korkunç durumdayız, her şey gün gibi ortaya çıkar. Türkiye’nin en büyük problemi ortaya çıkar”…[6]

“Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile etmesin… Beni okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, cümle kötülüklerden arınsınlar”…

“Sosyalizm insanın kendisine, insanın insana, insanın emeğe saygısıdır,” demenin neresi demode?

1940’lı yıllardan ölümüne dek bir umut türküsü söyler Yaşar Kemal; “Eşitlik olsun, insan hür olsun, insan insana kul olmasın,” diye haykırır; O, yazdıklarıyla ve duruşuyla yerelden evrensele uzanan bir değerdir.

Yazdıkları, kendi deyimiyle “mecbur adam”ların öyküleridir. Yani ezilen, sömürülen ve yeri geldiğinde başkaldıranların safındadır.

Angaje edebiyatın en iyi örneklerindendir: “Ben ‘angaje’, bağımlı bir yazarım, kendime ve söze ve insanın onuruna bağımlıyım” demişti sağlığında. Bu duruşunu yargılandığı bir davada yargıçlara karşı da söylemişti:

“Benim yazılarım halkımıza birer çağrıdır. Öncelikle batıdaki, doğudaki çocukları, savaşta ölmüş anaları çağırıyorum. Bu savaş en çok sizin yüreğinizi yaktı. Herkesi çağırıyorum, sayın yargıçlar sizleri de bu savaşı durdurmak isteyenlere katılmaya çağırıyorum. Bu ülke hepimizindir ve bu ülke insanlık tarihinde çok uzun yaşamaya layıktır. Hem de onuruyla yaşamaya… Unutmayalım ki, bir ülkenin insanlarının onuru en azından toprağı kadar kutsaldır. Benim taraf tutmam kadar doğal ne var ki… Kendimi bildim bileli Türkiye’nin halklarının yanındayım. Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim.”

Yaşar Kemal, dünya görüşüyle sanatını bir bütün olarak gördüğünü, halka ve doğaya olan inancını, sanatının emekçi ve mazlumların çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiş ve bu gerçeklikte yazmıştır.[7]

Ve “Karıncalar birleşirse, filleri yutar,” vurgusuyla “Zulüm eden bir kez zulmünün cezasını görmedi mi, önü alınmaz”…

“Dünyada insan birbirini sevmeli! Sevmezse günler tükenmez! Sevmezse dünya zindan olur. Sevmezse yaşadığının farkına varamaz. Sen somurt, komşun somurtsun, ne olacak sonu. İnsan dediğin dünyada sevmeli,” diyen Fakir Baykurt niye demode olsun!

Post-modern zırvaların ötesinde bir yanıtı var elbette…

Karl Marx’ın, “İnsanların varlıklarını belirleyen şey bilinçleri değildir; aksine onların bilinçlerini belirleyen şey toplumsal varlıklarıdır,” saptamasını haklı çıkaracak gelişmelerle 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte kapitalizm örgütlü toplumu yok etmeye çalışırken, sanatta da bireyselleşme ve piyasalaşma beraberinde geldi.[8] Durum sadece Türkiye’ye de özgü değildi. ABD’nin soğuk savaşı kazanmasıyla tüm ülkelerde benzer bir Hollywoodlaşma yaşandı. Düşün hayatı tüketim kültürü tarafından esir alınmaya başlandı.[9]

Bunlara bir de yasaklar, kitap toplatmalar, çok boyutlu baskılar eklenmeli. Korku iklimi ağır saldırı altındaki edebiyat ve sanatı da etkiliyor: Oto-sansürün yaygınlaşması, neo-liberal azgınlığın saldırı gibi…

Ancak iş burada bitmiyor: Toplumsal değişimlerin, mücadelelerin olduğu her yerde sanat da vardır, var olacaktır. “İlk işçi hareketlerinin olgunlaşmaya başladığı Avrupa’nın 1850’li yıllarında, bunun doğrudan ya da dolaylı olarak edebiyata yansımalarını okuyoruz. İlk büyük sıçrama bu konuda Émile Zola’nın Germinal’idir,”[10] örneğin…

* * * * *

Yazmak eylemi şahsında sözün gücü tartışılamazken; Jean-Paul Sartre’ın ifadesiyle, “Hepimiz bir hikâye anlatıcısıyız.”[11]

Malum: Söz, insanın başkalarıyla birlikte yaşaması zorunluluğuyla yani toplumsallaşmasıyla birlikte gerçekleştirdiği eylem içinde ortaya çıkan bir kavram olarak doğmuştur.

Dilin, sanatın, edebiyatın ölümsüzlüğüyle insanın ölümsüzlüğü eşdeğerde, eşanlamdadır.

Yazılı sanat ürünlerinin en eskisi olan Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışı serüveni, insanlığın ve sanatın da serüvenidir…

İnsanlığın ölümsüzlük arayışı tükenmeyeceğine göre, bu arayışın önemli araçlarından biri olan edebiyat da tükenmez…

Don Kişot’un serüvenlerine hâlâ gereksinmesi var dünyanın. Ekmek çaldığı için yıllarını cezaevinde geçiren çocuklar var olduğu sürece Jean Valjean da ‘Sefiller’in öteki kahramanları da aynı zamanda günümüzün de kahramanıdır.

Aşk var olduğu sürece ‘Romeo ve Juliet’, ‘Anna Karenina’, ‘Madam Bovary’, ‘Eugéne Grandet’, ‘Carmen’, ‘Cemile’ hâlâ günümüzün kahramanlarıdır.

Savaşlar olduğu sürece ‘Savaş ve Barış’ın, ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’un, ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’un, ‘Paris Düşerken’in, ‘Ateş’in, ‘Durgun Don’un kahramanları hep aramızda yaşar.

‘Suç ve Ceza’daki Raskolnikov, ‘Moby Dick’deki Kaptan Ahab, ‘Babalar ve Oğullar’ındaki Bazarov, ‘Kızıl ve Kara’nın Julien Sorel’i, Martin Eden, Jean Christophe ölümsüz kahramanlarıdır dünyanın.

‘Ölü Canlar’ın, ‘Gazap Üzümleri’nin, ‘Germinal’in, ‘Bitmeyen Kavga’nın, ‘Fırtına’nın, ‘Ana’nın, ‘Fontamara’nın kahramanları hâlâ yaşıyor dünyanın çeşitli yerlerinde.[12]

Onlar şahsında yazmak eylemiyle müsemma sözün gücünü yok edemezsiniz. Çünkü “Bizi dayanıklı ve güçlü kılacak hikâyelere ihtiyacımız var,”[13] insan(lık) olarak…[14]

Bunun için yazmak direnmektir.

* * * * *

Abartmıyorum: “Yazarların görmediği şey olmamış demektir.”[15]

Yazmak önemlidir, sorumluluktur, yaşama taraf olmaktır. Tam da bunun için “Yazarlık işi, niteliği ne olursa olsun, yüreği, sinirleri ve aklı, sıradan yaşam algısından daha kavurucu ısıda tutmayı gerektirir. Pazarlık yoktur; ‘Değer mi?’ diye de sorulmaz,” der Sandor Marai…

“Öğrendiklerimin çoğunu dinlediklerimden/ Bildiklerimin çoğunu düşündüklerimden/ Unuttuklarımın çoğunu yaşadıklarımdan/ Yazdıklarımın çoğunu unuttuklarımdan çıkardım,”[16] vurgusu eşliğinde “İyi yazamıyorsan, iyi düşünemezsin; iyi düşünemiyorsan başkaları senin yerine düşünür,” diye uyarır George Orwell.

Evet, evet “Yazmanın başlangıcı bir tuhaf içe doğuş ânıdır. Biriken ne varsa usulca söze dönüşüverir. Sese dönüşüverir. Dilinize düğümlenir.”[17]

Çünkü “Yaşamın ve çalışmanın temel amacı, kişinin başlangıçta olmadığı kişi olmasıdır. (…) Yazma konusunda veya bir aşk ilişkisinde geçerli olan, yaşam için de geçerlidir.”[18]

“Yazmak, her şeyi aşka dönüştürmektir. Yazmak budur,”[19] der ve ekler İlhan Berk: “Yazmak, yaşamın yerini aldı. Yazmadan yaşamak diye bir şeyi anlamaz oldum. Artık bir suya, bir eve, bir sokağa, insanlara yazmak için, bir onun için bakar oldum. Bir yaprağı bunun için elime alıyordum, bir sokaktan geçerken, bir kadına, bir adama, bir kuşa, gökyüzüne bakarken, hep yazmak için bakıyordum. Yaşamımın artık başka bir anlamı yoktu, her şey ama her şey yazılmak içindi.”

Aynı konuda Aziz Nesin, “Adı unutulmuş bir küçük ülkenin, adı duyulmamış en değersiz yazarı bile, kendi gücü içinde bütün dünyayı değiştirmek, yeniden yapmak çabası içinde değilse, yazık onun harcadığı mürekkebe, kâğıda, yazık o yazıları okumak için okurların boşa giden zamanlarına…”

Yaşar Kemal, “Bize; ‘Bunlar hep yoksulluğu yazıyor,’ diyorlar. Bir ülkede yoksulluk varsa, onu yazmayan yazar değil; insan bile olamaz”…

Paul Valery, “Yazmak, geleceği görmektir”…

Thomas Carlyle, “Bir kitap, yürekten yazılmışsa ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir”…

Friedrich Nietzsche, “Bir filozof söyledikleri ya da yazdıklarıyla değil, nasıl yaşadığıyla, hatta yürüyüşüyle tanınmalıdır”…[20]

Ludwig Wittgenstein, “Kişi yalnızca en korkunç acılar içindeyken yazmalı o zaman bambaşka bir anlamı olur yazdıklarının”…

Özetle, yazmak bir dönüştürme eylemidir: Yazarın kendini, okuru, dünyayı…

* * * * *

Toparlıyorum: “Yapay zekânın insanların yapıp ettiği işlerin büyük bir bölümünü devralacağı aşikâr. Mekanik ve rasyonel işler dışında edebiyata, şiire, sanatın her dalına yönlendirildiklerini de biliyoruz. Jean Baudrillard’ın deyimiyle insan ‘ortadan kaybolma sanatı’nı sonunda icat emiş gibi görünüyor,”[21] zırvalarıyla muhatap olduğumuz süreçte “Edebiyatın ayrı, siyasetin ayrı eylemler olduğunu savunmaya kalkışma”yın[22] sakın ola…

Edebiyat, toplumun aynasıdır. Edebiyatçıların düşünce ve davranışları toplumun değerlerini, soru(n)larını, umutlarını yansıtırlar.

“Yolda kalmış öyküler, yol almış öyküler, yarı yoldan dönmüş öyküler, yoldan çıkmış öyküler, yolumuza çıkan öyküler, yolumuzu kesen öyküler; anlamak, anlatmak için yolumuzu beklerler”ken;[23] edebiyat toplumsal değerler üreten, zalime ve zulme öfke duyup, onları teşhir edendir. Sanatçı olmanın birinci koşulu, zorbanın karşısında olmaktır.

Malum: “Hurafe dogmadan güç alır edebiyat ise dogmayla savaştan…”[24]

“Edebiyat tarihi öfkeli yazarlar şairlerle büyüdü ve şairler kendi gelecekleri için öfkeyi, isyan ile itiraz ile devrimci tutum ve davranışlarla resmetmek, anlatmak gerektiğini iyi bilirler; daha doğrusu tarih bu türden örneklerle doludur.”[25]

Şimdi yeniden bu eşikteyiz…

* * * * *

O hâlde, vicdanına sadık kalmanın ne demek olduğunu anlatıp, “Bütün büyük eylemlerin, bütün büyük düşüncelerin önemsiz bir başlangıcı vardır.” “Bugünlerde mutluluk bir suç gibi… Mutlu olduğunuzu asla kabul etmeyin. ‘Ben mutluyum’ demeyin, aksi hâlde her yerde kınanırsınız. -Başkaldırıyorum, o hâlde varım!” diyen Albert Camus’yü…

Yusuf Atılgan’ın, “Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak!” satırlarını…

John Steinbeck’in, “Her şey bitmemişti, korkunun bulunduğu yer öfkelendiği sürece hiçbir zaman her şey bitmeyecekti.”[26] “Eğer başınız dertteyse, inciniyorsanız ya da ihtiyaç duyuyorsanız fakir insanlara gidin. Yardım edecek olan yalnızca onlar,” uyarısını…

Ve nihayet Theodor Adorno’nun, “Kendini bir ölçüde saf ve temiz tutan bir insanda dünyaya direnmesine yetecek kadar nefret, cesaret, özgürlük ve hareket imkânı vardır,” tarifindeki eylemin yenilmez gücünü, hayata dokunan sorumluluğunu hatırlayın…

Temel Demirer

Yazar, aktivist. 1954, Kale Mahallesi / Çorum doğumlu. Baba adı Kemal, anne adı Necla’dır. Eserlerinin çoğu Sibel Özbudun ve diğer yazarlarla birlikte kaleme aldığı kolektif çalışmalardır. Kitapları dışında kendisi hakkında yeterli bilgi bulunamayan Temel Demirer, kendisini şöyle anlatır:

“Kendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm… Ne yazacağımı kestiremedim. Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım… “İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil” diyen(lerden); dünyaya aşağıdan bakan(lardan); kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan); yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan) ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden); sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden); bir afet-i devrana aşık olan(lardan); hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan) ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim…  Ve nihayet halen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım.”

N O T L A R

[1] Elias Canetti.

[2] Orhan Kemal, Bereketli Topraklar Üzerinde, Remzi Yay., 1975, s.255.

[3] Vecdi Sayar, “Yaşadın mı Büyük Yaşayacaksın”, Birgün, 2 Haziran 2024, s.19.

[4] Yaşar Kemal, “Yaşar Kemal ile Binbir Çiçekli Bahçede”, Cumhuriyet Kitap, No:1755, 5 Ekim 2023, s.3.

[5] Yaşar Kemal, İnce Memed, Ant Yay., 1969.

[6] Yaşar Kemal, Bir Bulut Kaynıyor, Toros Yay., 1989.

[7] Hicri İzgören, “İnce Memed 100 yaşında”, Yeni Yaşam, 26 Ekim 2023, s.11.

[8] “12 Eylül felâketi de ancak yirmi otuz yıl sonra romanlara konu olmaya başladı. Şimdi ayrı bir toplumsal sorun yaşıyoruz. Yoksulluk. Bu çok dramatik, yakıcı bir sorun ve ülkenin toplumsal ve siyasal havasını değiştirmeye başladı. Bu sorunun öykülerde ve romanlarda anlatılıp anlatılmaması gibi sorun doğal olarak hemen akla geliyor. Sanırım henüz erken. Yaşanan toplumsal sorunlar geçmişte daha çabuk mu yansıyordu romanlara, öykülere? Belki. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Tarık Dursun K. ve daha pek çok yazar, toplumsal sorunlara karşı daha çabuk refleksler gösteriyordu, bunu söyleyebiliriz. Hatta daha da geriye gidelim, Sait Faik var, herkesten önce…” (Semih Gümüş, “Hayat da İnsan da Edebiyatta da Değişti”, Birgün, 25 Haziran 2024, s.13.)

[9] Barış İnce, “Toplumsal Bakış Bireysele Döndü”, Birgün, 25 Haziran 2024, s.13.

[10] Aydın Şimşek, “15-16 Haziran Direnişi Edebiyatı da Besledi”, 7 Haziran 2024… https://www.evrensel.net/haber/520467/15-16-haziran-direnisi-edebiyati-da-besledi

[11] Jean-Paul Sartre, Sözcükler, çev: Mahmut Özdil, Sayfa Yay., 2011

[12] Öner Yağcı, “İnsan Romanın Neresinde?”, Cumhuriyet, 23 Mart 2024, s.11.

[13] Mine Özgüzel, Yaşam Hikâye mi?, Doğan Kitap, 2023.

[14] “Siyasal söylemlerin kitlede belirli duyguları üretebildiği ölçüde onaylandığını görüyoruz.” (Oğuzcan Ünlü, “Dr. Esra Dicle: Duyguların da Politikası Var”, Birgün, 18 Ocak 2023, s.15.)

[15] Elias Canetti, Edebiyatçılar Üzerine, çev: Gürsel Aytaç, Payel Yay., 2007, s.11.

[16] Özdemir Asaf, Özdemir Asaf’ça, Adam Yay., 2. Baskı, 1989, s.20

[17] Şükrü Erbaş, “Üzerimizde Soğuyan Zaman”, Birgün Pazar, 10 Mart 2024, s.13.

[18] Michel Foucault-Huck Gutman-Patrick H. Hutton, Kendini Bilmek, çev: Gül Çağalı Güven, Om Yay., 1999.

[19] İlhan Berk, Toplu Şiirler, YKY., 2017

[20] William Faulkner farklı düşünür: “Şunu anladım ki yaşamanın her türlüsüyle yazmanın her türlüsü arsında kapatılmaz bir uçurum uzanır. Yaşayabilenler yaşar, yaşayamamanın acısını çekenler de bu acıyı yazarlar.”

[21] Ayşe Acar, “ChatGPT ile Felsefe”, Cumhuriyet Pazar, 7 Temmuz 2024, s.2.

[22] Özdemir İnce, “Eski Yazılar 7”, Cumhuriyet, 23 Haziran 2023, s.2.

[23] Murathan Mungan, Kibrit Çöpleri, Metis Yay., 2011.

[24] Güray Öz, “Dogmalar Savaşı Kazandı mı?”, Birgün Pazar, 24 Mart 2024, s.8.

[25] Güray Öz, “Edebiyat Kulvar Değiştirdiğinde”, Birgün Pazar, 10 Mart 2024, s.13.

[26] John Steinbeck, Gazap Üzümleri, çev: Ergün İlgin, Halk Yay., 1974

İlgili İçerikler

sibel özbudun
Edebiyat

Anlatılmayanı Analtan; Görünmeyi Gösteren Hikayeler(*)

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Bir kitap, yürekten yazılmışsa ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir.” Bafra T-Tipi Kapalı Hapishanesi’ndeki Haydar Demir’in, ‘Kokulu Rüzgâr’ başlıklı kitabında...

İktisatta Matematik, İstatistik ve Ekonometrinin Gelişimi
Edebiyat

Martin Eden’ın Açtığı Yol: Nietzsche, R. Wagner, Böyle Buyurdu Zerdüşt, R. Strauss

Arda Tunca

Bir önceki yazıda değerlendirdiğimiz Martin Eden karakterinin arkasında duran Herbert Spencer’ı romanda çok net olarak görüyoruz. Friedrich Nietzsche de kuvvetli...

temel demirer

İyi ki Yazdılar(*)

Zekeriya Simsek

Ölümünün 100. Yılında KAFKA ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER

temel demirer

Giderek Eksiliyoruz: Firuzan, Marion Levi…(*)

sibel özbudun

Mitostan Masala, Masaldan Hayata… Gazel’in Şahmaran’ı(*)

temel demirer

Vicdanı Şiirine Dahil Etti Salih Bolat(*)

Wolfgang Borchert’in Hayatı ve Eserleri

Wolfgang Borchert’in Hayatı ve Eserleri

Son Makaleler

siyasal siddet
ABD

Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

Görüş Redaksiyon

Son yıllarda yaşanan küresel olaylar, modern politik şiddetin yalnızca ideolojik bir zemine dayanmadığını; aynı zamanda kişisel kin, ekonomik çaresizlik ve...

küresel siddet

Küresel Şiddet: Siyasi Kargaşa, Kurumsal Başarısızlıklar ve Toplumsal Yüzleşme

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

mutsuzluk ve tüketim - yanilsama

Gerçeklik, Güç ve Yanılsama: Kant’tan Modern Çağa Neden Mutsuzuz?

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.