
Tayland ile Kamboçya arasındaki sınır anlaşmazlığı, uzun süredir Güneydoğu Asya jeopolitiğinin derinliklerinde kaynayan ve zaman zaman şiddetli çatışmalar ile diplomatik krizlere dönüşen bir mesele olarak varlığını sürdürüyor. Kolonyal dönem anlaşmaları, tarihsel kırgınlıklar ve milliyetçi anlatılar üzerine kurulu bu anlaşmazlık; Preah Vihear ve Ta Muen Thom gibi kültürel açıdan önemli bölgeleri kapsayarak, bölgesel iş birliğinin sınırlarını zorlamış ve ekonomik dinamizmi ile kültürel çeşitliliğiyle övülen bir bölgede barışın kırılganlığını gözler önüne sermiştir. 2025 yılında yaşanan son ölümcül çatışmalar ve uluslararası müdahale çağrılarıyla birlikte gerilimler yeniden tırmanırken, akademisyenler ve politika yapıcılar giderek daha sık şu soruyu sormaya başladı: Güneydoğu Asya, “Asya’nın Balkanları” mı oluyor? Bu makalede, Tayland-Kamboçya çatışmasının tarihsel kökenlerini, jeopolitik sonuçlarını ve kurumsal tepkileri ele alarak, Balkanlar ile karşılaştırma yapıp Güneydoğu Asya’nın benzer bir parçalanma ve istikrarsızlık sürecine girip girmediğini mercek altına alacagız.
Tarihsel Kökenler: Sömürgeci Miras ve Toprak Belirsizliği
Tayland-Kamboçya sınır anlaşmazlığının kökenleri, özellikle Fransız yönetimindeki Kamboçya ile Siyam (günümüz Tayland’ı) arasındaki sınırları belirleyen 1907 tarihli Fransız-Siyam Antlaşması’na dayanır. Bu antlaşma uyarınca Siyam; Battambang, Siem Reap ve günümüzde Preah Vihear’in bir kısmını kapsayan bölgeleri Fransız Hindiçini’ne devretmiştir. Anlaşmanın amacı sınırları netleştirmek olsa da, Fransızların hazırladığı haritalar ile Tayland’ın yorumları arasındaki farklılıklar yeni belirsizliklere yol açmıştır. Bu harita tutarsızlıkları, özellikle kutsal tapınaklar Preah Vihear ve Ta Muen Thom etrafında onlarca yıldır süren anlaşmazlığı körüklemiştir.
Kamboçya, dönemin gelişmiş ölçüm teknikleriyle hazırlanan Fransız haritalarının hukuken bağlayıcı olduğunu savunurken; Tayland, bu haritaların Siyam’ın onayı olmadan tek taraflı hazırlandığını ileri sürerek reddetmiştir. Bu yorum farklılığı, egemenlik iddialarının çakışmasına ve tekrar eden askerî çatışmalara neden olmuştur. Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), 1962’de Preah Vihear’in Kamboçya’ya ait olduğuna hükmetmiş, ancak çevresindeki bölgeyi net şekilde tanımlamamıştır. 2013’te ICJ, tapınağın çevresindeki 4,6 kilometrekarelik alanın da Kamboçya kontrolünde olduğuna açıklık getirmiştir; buna rağmen Ta Krabey ve Mom Bei gibi komşu bölgeler üzerindeki gerginlik sürmektedir.

Bu çözülememiş kolonyal miras, iki ülkede de ulusal kimlik ve politik söylemleri şekillendirmeye devam etmektedir. Kamboçya’da, özellikle 15. yüzyılda Siyam güçlerinin Angkor Wat’ı yağmalaması gibi tarihsel mağduriyet anlatıları, toprak iddialarını meşrulaştırmak için sıkça kullanılmaktadır. Tayland’da ise, ICJ gibi uluslararası kurumların müdahaleleri karşısında egemenliğin savunulması yönündeki milliyetçi duygular ağır basmaktadır. Böylece, başlangıçta teknik bir sınır meselesi gibi görünen anlaşmazlık; tarih, onur ve meşruiyet üzerinden sembolik bir mücadeleye dönüşmüştür.
Toprak Anlaşmazlıkları ve İkili Gerilimler
Çatışmanın odak noktaları olan Preah Vihear, Ta Muen Thom, Ta Krabey ve Mom Bei; yalnızca coğrafi konumlar değil, aynı zamanda ulusal kimlik ve kültürel miras açısından güçlü semboller hâline gelmiştir. Bundan birkac gün önce Zümrüt Üçgeni bölgesine yakın bir mayın patlamasında Taylandlı askerlerin yaralanması, karşılıklı büyükelçilerin sınır dışı edilmesine ve saldırganlık suçlamalarına yol açarak „düşmanlığı“ yeniden alevlendirmiştir. Tayland’a ait F-16 savaş uçaklarının Ta Muen Thom tapınağı yakınlarında hava saldırıları gerçekleştirmesi, Kamboçya’nın tepkisini çekmiş ve UNESCO Dünya Mirası alanlarının zarar görme riskine dikkat çekmiştir.
Bu olaylar, silahlı çatışmalar sırasında kültürel miras alanlarının ne kadar savunmasız olduğunu ve mevcut mekanizmaların onları korumada başarısız kaldığını göstermektedir. Güç kullanımı ise karşılıklı güvensizliği derinleştirerek diplomatik çözüm çabalarını zorlaştırmaktadır. Tayland, Ortak Sınır Komisyonu (JBC) aracılığıyla ikili görüşmeleri savunurken; Kamboçya, ICJ (Uluslararasi Ceza Mahkemesi) aracılığıyla uluslararası tahkim yolunu tercih etmektedir. 2025 Haziran’ında Phnom Penh’de yapılan JBC toplantısı ise sonuçsuz kalmış, yapısal tıkanıklığı gözler önüne sermiştir.

Ekonomik çıkarlar durumu daha da karmaşık hâle getirmektedir. Tayland ile Kamboçya arasındaki yıllık sınır ticareti yaklaşık 180–200 milyar baht (5–6 milyar dolar) civarındadır. Sa Kaeo vilayetindeki Aranyaprathet gibi kritik sınır kapıları, bu ticaretin %60’ından fazlasını yönetmektedir. Ayrıca Tayland’da tarım, inşaat ve imalat sektörlerinde çalışan yaklaşık 500.000–800.000 Kamboçyalı işçi bulunmaktadır.
Haziran 2025’teki gibi sınır kapatma veya kısıtlamalar, tedarik zincirlerini ve iş gücü akışını kesintiye uğratarak milyarlarca kayba neden olabilir. Uzun süreli kapanmaların, sınır ihracatında 60 milyar baht (1,8 milyar dolar) düşüşe sebep olacağı ve özellikle meyve ve sebze gibi bozulabilir ürünleri en çok etkileyeceği öngörülmektedir. Bu ekonomik karşılıklı bağımlılık, bir yandan barışı teşvik ederken, diğer yandan halkları siyasi dalgalanmalara karşı savunmasız bırakmaktadır. Hükümetler, iş birliği yerine egemenliği öncelediğinde, yüzbinlerce kişinin geçimi riske girmektedir.
ASEAN’ın Rolü ve Kurumsal Sınırlar
1967’de kurulan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), bölgesel istikrarı, ekonomik entegrasyonu ve barışçıl çözümü teşvik etmeyi hedeflemiştir. Müdahale etmeme, oybirliği ve sessiz diplomasi ilkeleri sayesinde üye devletler arasında büyük ölçekli savaşlar önlenmiştir. Ancak Tayland-Kamboçya çatışması, “ASEAN Yolu” olarak adlandırılan yöntemin keskin anlaşmazlıkları çözmedeki yetersizliğini göstermiştir.
Üc gün önce en az 12 kişinin öldüğü ve 100.000’den fazla kişinin yerinden edildiği çatışmaların ardından Kamboçya, ASEAN’ı tamamen atlayarak acil müdahale için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) başvurmuştur. Bu, on yılı aşkın bir süredir bir ASEAN üyesinin ilk kez dışarıdan arabuluculuk talep etmesi anlamına gelmiş ve örgüte olan güvenin sarsıldığını göstermiştir. 2025’te ASEAN dönem başkanlığını yürüten Malezya’nın Başbakanı Anwar Ibrahim, derhal ateşkes çağrısı yaparak arabuluculuğa çalışsa da; Tayland’ın ASEAN Genel Sekreteri olan Kamboçyalı Kao Kim Hourn’u tarafsız arabulucu olarak kabul etmediği iddia edilmiştir.
ASEAN’ın oybirliği ve müdahale etmeme ilkeleri, bağlayıcı kararlar almasını veya yaptırım uygulamasını engellemektedir. Avrupa Birliği gibi üyelik ve fon gibi somut teşvikler sunamayan ASEAN, uyumu zorlayacak araçlardan yoksundur. Sınır kapamalarını engelleyememesi, insani krizleri yönetememesi veya anlamlı diyalog sağlayamaması; krizi çözme yeteneği konusunda eleştirileri artırmıştır. ASEAN Parlamenterleri İnsan Hakları Eş Başkanı Charles Santiago’nun belirttigi üzere: “ASEAN, sembolik açıklamaların ötesine geçerek sivilleri koruyan ve insan haklarını savunan proaktif adımlar atmalıdır.”
Dış Etkiler ve Büyük Güçlerin Rolü
ASEAN’ın etkisi zayıflarken, dış aktörler devreye girmiştir. Hem Tayland hem de Kamboçya ile güçlü ekonomik ve siyasi bağları olan Çin, arabuluculuk yapma isteğini dile getirmiştir. Pekin’in bu teklifi, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) gibi projeler aracılığıyla Güneydoğu Asya’da istikrar sağlayıcı bir güç olarak kendini konumlandırma stratejisinin parçasıdır.
Birleşmiş Milletler ve uluslararası mahkemeler ise yasal çözüm arayışında kritik alanlar olmaya devam etmektedir. Kamboçya’nın Mayıs 2025’te dört tartışmalı bölge (Tamone Thom, Tamone Touch, Ta Krabey ve Mom Bei) için ICJ’ye yaptığı başvuru, uluslararası hukuku kullanarak pozisyonunu güçlendirme stratejisinin bir parçasıdır. Geçmiş ICJ kararları, Kamboçya lehine sonuçlanarak iddialarının meşruiyetini artırmış ve Başbakan Hun Manet hükümetine iç desteği yükseltmiştir. Tayland ise ikili ilişkiler ve “iyi komşuluk” yaklaşımını vurgularken, tek taraflı sınır kısıtlamalarını da sürdürmektedir.
Karşılaştırmalı Analiz: Güneydoğu Asya, Asya’nın Balkanları mı?
Güneydoğu Asya ile Balkanlar arasındaki karşılaştırma sadece retorik bir benzetme değildir. Her iki bölge de tarihsel kırgınlıklar, etnik ayrışmalar ve imparatorluk mirasıyla şekillenen tartışmalı sınırlarla karakterizedir. Balkanlar, imparatorlukların çöküşünün ardından etnik gerçeklikler dikkate alınmadan yeniden çizilen sınırlar yüzünden on yıllar süren istikrarsızlık yaşamış ve 1990’larda şiddetli çatışmalara sahne olmuştur. Benzer şekilde, Güneydoğu Asya’da da sınırlar büyük ölçüde sömürge güçleri tarafından çizilmiş, bu da etnik toplulukların bölünmesine veya geleneksel toprakların görmezden gelinmesine yol açmıştır.
Ancak önemli farklar da mevcuttur. Balkanlar’daki çatışmalarda etnik düşmanlıklar belirleyici rol oynarken, Tayland-Kamboçya anlaşmazlığı daha çok devlet egemenliği ve tarih anlatılarıyla ilgilidir; etnik kimlik merkezi bir unsur değildir. Ayrıca Güneydoğu Asya, Balkanlar’a kıyasla daha güçlü bir ekonomik karşılıklı bağımlılığa ve ASEAN gibi bölgesel kurumlara sahiptir. Balkanlar, Avrupa Birliği ve NATO’ya entegre olup, „reformlarla“ catismalarin durdurulmasi için bir yol bulurken, Güneydoğu Asya’da bu tür bir birleştirici dış “çapa” mevcut değildir. Yine de, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) ve ASEAN liderliğindeki forumlar gibi girişimler, kısmen de olsa bölgesel roller oaynamayi sağlamaktadır.
Bulgaristan’ın etnik modeli ise umut verici bir örnek sunabilir. Bulgarlar ve Türkler arasındaki onlarca yıllık gerilimden sonra Bulgaristan, azınlıklar için anayasal korumalar, çift dilli eğitim ve siyasi temsili içeren kapsayıcı politikalar benimsemiş; ayrılıkçı hareketler yaşanmadan çok etnili göreceli bir yeniden yapilanma ile istikrarı inşa etmiştir. Güneydoğu Asya, benzer şekilde sınır ötesi kültürel etkileşimleri teşvik ederek, azınlık haklarını koruyarak ve ortak kalkınma projelerine yatırım yaparak bu modelden ders alabilir.
Barışa Giden Yollar: Sürdürülebilir Bir Çözüm Mümkünmü?
Tayland-Kamboçya çatışmasının çözümü, çok boyutlu bir yaklaşım gerektirir:
- ASEAN’ın Arabuluculuk Kapasitesini Güçlendirmek: ASEAN, müdahale etmeme ilkesinin ötesine geçip önleyici diplomasi ve bağlayıcı karar mekanizmaları geliştirmelidir. Endonezya veya Singapur gibi tarafsız üye devletlerden üçüncü taraf arabulucular güven inşasına katkı sağlayabilir.
- Kültürel Mirası Korumak: Her iki ülke de, UNESCO alanlarını korumak amacıyla ikili anlaşmalar ve uluslararası gözetim yoluyla, askeri eylemlerin bu alanları hedef almamasını veya tehlikeye atmamasını sağlamalıdır.
- Ekonomik Güven Artırıcı Önlemler: Ortak altyapı projeleri, sınır ötesi turizm girişimleri ve ticaretin kolaylaştırılması gibi adımlar, ekonomik kırılganlığı azaltarak karşılıklı bağımlılığı pekiştirebilir.
- Sivil Toplum Katılımı: Taban örgütleri, akademik iş birlikleri ve halklar arası değişim programları, milliyetçi anlatıların etkisini kırarak karşılıklı anlayışı güçlendirebilir.
- Uluslararası Hukukun Kullanılması: ICJ ve BM ile devam eden temaslar, hukuki belirsizlikleri ortadan kaldırabilir; alınan kararların iyi niyetle uygulanması ise uzun vadeli çözüme katkı sağlar.
Sonuç
Güneydoğu Asya, Balkanlar ile tarihsel kırgınlıklar, tartışmalı sınırlar ve milliyetçi gerilimler gibi bazı yapısal benzerlikler taşısa da, aynı kaderi paylaşmaya mahkûm değildir. Bölgenin ekonomik karşılıklı bağımlılığı, bölgesel kurumları ve gelişen sivil toplumu; Balkanlar’ın en karanlık dönemlerinde mevcut olmayan barış yolları sunmaktadır. Ancak daha güçlü kurumsal yapılar, güven inşa edecek adımlar ve diyaloga bağlılık olmadan, parçalanma riski hâlâ ortadadır. Tayland-Kamboçya çatışması sadece iki ülkenin sorunu değil; ASEAN’ın etkinliğinin ve Güneydoğu Asya’nın kendi çeşitliliğini yönetme becerisinin de bir sınavıdır. Balkanlar’ın hatalarından ve Bulgaristan gibi başarı örneklerinden ders çıkararak, bölge kalıcı bir barış yolunda ilerleyebilir.
Kaynaklar:
Thai-Cambodia Border Bloodshed Demands ASEAN’s Immediate Diplomatic Intervention Towards Peace: https://aseanmp.org/publications/post/border-bloodshed-demands-aseans-immediate-diplomatic-intervention-towards-peace/
Thailand warns clashes with Cambodia could ‘move towards war’: https://www.bbc.com/news/live/c98j77zde86t
UN court rules for Cambodia in Preah Vihear temple dispute with Thailand: https://news.un.org/en/story/2013/11/455062
Cambodia turns to World Court over Thailand border disputes
Acharya, A. (2014). The Making of Southeast Asia: Regionalism, Transregionalism, and Identity. Cornell University: https://www.cornellpress.cornell.edu/book/9780801477362/the-making-of-southeast-asia/#bookTabs=1
Historical Memory and National Identity: https://www.researchgate.net/publication/347747759_Historical_Memory_and_National_Identity