26 Eylül 2025, Cuma
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

    Finlandiya

    Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

    Alaska Zirvesi

    Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Sibel_özbudun

    Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

    hollywood, Sinema, Film

    Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    Dr. Jan Campell

    The 2025 China – Europe on Humanrights

    Dr. Jan Campell

    USA at a Crossroads: Weakness, Ignorance, and Arrogance

    opinion21

    Geopolitical Strategy and China’s Belt and Road Initiative

    Dr. Jan Campell

    Hauptansätze und Strategien Kasachstans in der Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit (SOZ)

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Stephan Bandera Kimdir?: Kısa Bir Profil

Turan Altuner
28 Haziran 2022
Okuma süresi: 9 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

İlgili İçerikler

Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

Küresel Şiddet: Siyasi Kargaşa, Kurumsal Başarısızlıklar ve Toplumsal Yüzleşme

ukrayna

Bir ülke, bir lider ve birbirine tamamen zıt iki kollektif hafıza. Bu makale çerçevesinde her ülkenin tarihini birbiriyle kıyaslamak elbette mümkün değil. Bu satırların yazarının kapasitesini aşar. Ukraynalı faşist bir lider olan Stephan Bandera örneğinde Ukrayna’nın yakın tarihinden yola çıkarak naçizane bir değerlendirme yaparsak, başka hiçbir ülke’nin yakın tarihsel hafızası Ukrayna’nınki kadar yarılmamıştır diye düşünüyorum. Stephan Bandera Batı Ukrayna’da bir kült, bir ulusal kahraman, Doğu Ukrayna’da ise bir hain! 1909 yılında bir Yunan Katolik rahibin oğlu olarak dünya’ya Galiçya’da (Ukrayna) dünya’ya geldi.

Ukrayna sadece sadece Stephan Bandera’nın kişiliği etrafında bölünmüş bir ülke değil. Ukrayna aynı zamanda Batı ve Doğu arasında tarihsel olarak bölünmüş bir ülkedir. 1900 lu yılların başlarında Ukrayna’larının % 20 si Habsburg monarşisi, % 80 ise Çarlık Rusya’sının egemenliği altında yaşıyordu. İki imparatorluk arasında bölünmüş bir toplum, bir tarih ve bir hafıza var ortada. Bu bölünmüş tarih ve hafıza en çok ta Stephan Bandera’nın kişiliğinde somutlaşmış gözüküyor. Birinci dünya savaşı sırasında Bandera Ukraynalıları iki cephede savaşırken yaşadı ve bu sonraki yaşamında derin izler bıraktı. 1917 yılında Lemberg, bugünkü Lwiw şehrinde kurulan Ukrayna devletinin Polonya ve Kızılordu tarafından yenilgiyle uğratılmasına tanık oldu. Bandera, ikinci Polonya cumhuriyetinde yaşayan`bati Ukraynalıların çoğu gibi illegal paramiliter örgüt olan UVO‘ya ardından yine Ukrayna Milliyetçilerinin bir örgütü olan OUN‘ya katıldı. İşin garibi bu iki Örgüt te Ukrayna’da kurulmadı.

Kökleri hep dışarıda oldu: UVO (Ukrayna askeri örgütü), 1920 yılında Prag’da OUN (Ukrayna Milliyeticilerinin örgütü) ise 1929’de Viyana’da kuruldu. Bu iki örgüt Ükraynalıların % 80’nin yaşadığı sovyet Ukranya’sında ise doğru dürüst bilinmiyordu. Faaliyetleri Polonya ile sınırlıydı. 1920’li yıllar Avrupa’da faşizmin yükseldiği yıllar. 1922’de İtalya kralı III. Viktor Emanuel daha önce Kara Gömlekliler ile Roma’ya yürüyüp iktidar olmanın önünü açan Mussolini’yi başbakan olarak atadı. İtalya’da faşizm resmen iktidar oldu. Birinci dünya savaşında sonraki dönemin Almanyasın’da olduğu gibi İtalya’da‘da aşırı borç ve enflasyonun sürekli zirvelere tırmanması nedeniyle işsizlik Aralık 1920 ile Aralık 1921 yani bir yılda 100.000 den 500.000 çıktı.

Ekonomik ve toplumsal kriz derin siyasal bir krize evrildi. Dönemin yöneticileri bir çözüm bulmaktan çok uzaktı. Sol ve sosyalist muhalefet ise bölünmüş ve felç durumdaydı. Ortak söylemleri „burjuva devletine“ karşı olmaları. Topluma başka da sunabilecekleri bir çözümleri yoktu. İtalya’da faşizmin başarısı ve iktidar olması ile birlikte, faşizm Avrupa‘nın diğer toplumlarında da kabul görmeye başladığı gibi Batı Ukrayna‘da da kabul görmeye başladı. Bir Ukrayna faşizmi tasarlanmaya başlanıldı ve bir devlet olma mücadelesinde UON; faşizmi Ukrayna milliyetçiliğinin yaratılması ve güçlendirilmesi açısından çok temel ideolojik bir enstrüman olarak gördü. Bu nedenle Ukrayna faşistleri; Mussolini, Hırvat / Ustasha ve Alman Nazileri ile başlangıçtan bu yana iş birliği yaptı. Polonya ve SSBC‘ne karşı mücadelelerinde Nazi Almanya’sından destek almaya çalıştılar. Fanatik yahudi ve SSCB düşmanı olmaları nedeniyle Ukraynalı faşistler (UON) Hitler nezdinde Mussolini’den daha fazla itibar gördüler.

Bandera Kültü

Her ne kadar Bandera ismi telaffuz edildiğinde özellikle Batı ülkelerinde akla Ukrayna’nın tümü gelse de, Bandera’nın etkisi 1900 lu yıllarda Avusturya ve Polonya’nın bir parçası olan Batı Ukrayna ile sınırlı kaldı. Bu coğrafya ise yukarıda da değindiğimiz gibi Ukrayna coğrafyasının sadece % 20 sine tekabül ediyordu. Ukrayna nüfusunun ezici çoğunluğunun yaşadığı (% 80) yaşadığı Orta ve Doğu Ukrayna’da ise Bandera hep bir hain olarak anıldı. Bandera, Lwiw / Lemberg’te yükseköğrenim gördü. Ocak 1993’ün başlarında Hitlerin Almanya’da iktidar olmasıyla neredeyse aynı zamanda, Bandera OUN’un lideri (providnyk) seçildi.

İlk hedefi Polonya – Ukrayna ihtilafını radikalleştirip Ukranya’da bir „ulusal devrim“ hayata geçirmekti. Stratejisini bunun üzerine kurguladı. Bundan hareketle Polonya – Ukrayna ihtilafını yumuşatmaya çalışan birkaç politikacıya lideri olduğu UON örgütü tarafından suikastler düzenlendi. Bu cinayetler önce kamuoyunda pek umursanmadı. Ama UON‘nin 1934 yılında Polonya içişler bakanı Bronisław Pieracki öldürmesi bir dönüm noktası oldu. Bandera ve arkadaşları tutuklandı. Yargılama sırasında mahkemede faşist selamı verdiler. Bu yargılama ve mahkemede tutunduğu kararlı tavırları nedeniyle Ukrayna milliyetçileri arasında bir Bandera „kültü“ oluştu. Savunmasında „Ukrayna’nın özgürlüğü için yüzlerce değil, binlerce insanın kurban edilmesi gerektiğini“ dile getirdi. Ölüm cezasından kurtuldu ama hapis cezasına çarptırıldı. İkinci dünya savaşı başladıktan sonra cezaevinden kaçtı.

Bandera Cezaevindeyken, lideri olduğu OUN örgütünün ideologlarından olan Volodymyr Martynets gibi isimler Ukrayna anti semitizminin ırkçı versiyonunu tasarladılar. Homojen bir ulus yaratmak için Yahudilerin ve Polonyalıların Ukraya‘ndan sürülmesi veya öldürülmesi hakkında planlar yaptılar.

OUN ve onun askeri kanadı olan Ukrayna İsyan Ordusu (UPA) Ukrayna’nın batısındaki Polis örgütüne katıldılar ve Nazi işgalcileri ile birlikte 800 bin Yahudi ve 100 bin Polonyalıyı katlettiler. Binlercesini batı Ukrayna’dan sürgün ettiler. Bandera bu yıllarda Almanya / Sachsenhausen toplama kampında „özel tutuklu (Sonderhäftling) olarak tutuklu olduğu için bu cinayetlerle doğrudan ilintili olmadı ama liderliğini yaptığı ve ideologlarından biri olduğu örgüt bu katliamlara birebir katıldı. UON ve Ukrayna faşistleri Bandera’yı liderleri olarak görmekten hiçbir zaman vazgeçmediler. Tüm zamanlar Ukrayna faşizminin önderi olarak anıldı. Savaştan sonra katledilen yüz binlerce Ukraynalı Yahudi ve Polonyalılardan hiç bahsetmedi. Konu hakkında tek kelime dahi etmedi. İkinci dünya savaşının bittiği yıl 1945’te hemen Batı gizli servisleri ile irtibat kurup Münih’te bir UON merkezi kurdu.

İkinci dünya savaşı bittikten sonra da Bandera’nın lideri olduğu UPA (Ukrayna İsyan Ordusu) Sovyetler Birliğine karşı 10 yıl boyunca Batı ülkelerinin desteğiyle savaşmaya devam etti. Bandera Milisleri ile zamanın Sovyet gizli servisi arasındaki kamuoyuna pek te yansımayan, daha çok asimetrik örtülü bir savaş niteliğinde yürütülen ve 1953 – 1954 kadar süren bu savaş oldukça kanlı oldu. UPA ve Ukrayna milliyetçileri sovyet verilerine göre 20 bin sivili ve 10 bin Soyvet yöneticisini öldürdü. Batı destekli bu savaş SSCB’ye karşı yürütülen bir yıpratma savaşıydı. SSCB’de UPA’ya ve destekçilerine yönelik son derece sert cevaplar verdi. UPA ile iş birliği yaptıkları gerçekçesiyle 153 bin kişi öldürüldü. 203 bin kişi sınır dışı edildi ve 134 bin kişi tutuklandı. Bazı Ukraynalılar, SSCB’nin iç bölgelerine sürgün edildi. Bandera ise bir KGB ajanı olan Bohdan Staschinski tarafından özel olarak yapılmış zehirli silahvari bir aparat ile Münih’te öldürüldü.

Rivayet göre; KGB, Banderayı Alman Dış Gizli Servisi BND ile bir gün sonra yapacağı ve Ukrayna’da SSCB’ye karşı nasıl daha etkili bir savaş yürütüleceği konusunda yapılacak bir toplantının hemen öncesinde öldürüldüğüdür.

Öldürüldükten sonra 1944’te Ukrayna’yı Almanlarla birlikte terk etmek zorunda kalan Ukraynalılar tarafından adeta bir mit haline geldi. New York, Münih, Toronto gibi şehirlerde yapılan toplantılarda bir „özgürlük savaşçısı” olarak anıldı. Hatta 1978 yılında taraftarları Londra’da bir Bandera müzesi kurdu.

Bandera’nın Geri Dönüşü

Ukrayna’da Yahudi ve Polonya kökenli halka yaptıkları vahşi cinayeteler ve soykırım hiçbir zaman konuşulmadı. SSCB dağıldıktan sonra Bandera kültü tekrar Batı Ukrayna’ya geri döndü. 1990’da doğum yeri olan Batı Ukrayna’daki Staryj Uhryniw kentinde iki heykeli dikilince bu heykeller NKWD tarafından dinamitlendi. Üçüncü bir heykeli ise Lenin’in eritilmiş bir büstünden bir hesaplaşmanın sembolü olarak yapıldı ve hâlâ yerinde durmaktadır.

1920 li yıllarda olduğu gibi, SSCB’nin dağılmasından sonra da bir ulus yaratmak için faşist bir ideoloji yeniden biricik bir enstrüman olarak görüldü. İrili ufaklı mafya vari faşist çeteler türedi. Batı Ukrayna’dan başlayarak terör dalgasını Başkent Kiev’e taşıdılar ve 2016’de Amerika’nın desteklediği bir faşist darbe ile de fiilen iktidar oldular. Gelinen aşamada ise 30 yıllık bir “ulus devlet“ denemesinden sonra yeniden yenildiler.

Geçen yüzyılda İtlaya’dan başlayarak, Nazi Almanyası’ndan günümüze kadar denenen tüm ülkelerde büyük toplumsal yıkım, kan ve gözyaşından başka bir şey getirmedi bu denemeler. Bu durum farklı bir versiyonu ile Türkiye örneğinde de yaşandı: 10 yıllardır süren Kürt inkarı ve homojen bir ulus yaratma politikaları Türkiye’ye de kan, gözyaşı, ağır sosyal travmalar ve ekonomik çöküşten başka bir şey getirmedi. Homojenizasyon politikaları gelinen aşamada iflas etti. Geriye sadece büyük bir enkaz kaldı. Faşizm genelde hep siyasal ve “ideolojik” boyutları ile tartışıldı ama Faşizm bir ideolojik konsept olmaktan ziyade patolojik bir vakadır. Çünkü birbirini besleyen ve tetikleyen narsisizm, paranoya ve sadistlik gibi üç temel patolojinin bireysel (lider) veya kollektif düzeyde (siyasal partiler ve örgütler) bazında oluşan ölümcül bir kompozisyonudur. Ve Sonu mutlak hüsrandır!

Faşizm bir patolojidir, narsist bir kişilik bozukluğudur. Çünkü kişisel baz da olduğu gibi kolektif bazda da kendine aşırı, irrasyonel „güven“ sahibidir. „Kendisine hayrandır ve sürekli kendilerini ön plana çıkaracak durumların içinde bulunmak ister. Aynı şekilde çevresindeki kişilerin de kendisini sürekli olarak övmesini ve hayran olmasını isterler„ Bu yüzden de otoriter ve faşist liderlerin ortak özellikleri ağır bir gerçekçilik kaybı yaşamalarıdır.

Naçizane konuyla uğraştığım kadarıyla bugüne kadar gerçekçilik kaybı yaşamayan faşist – otoriter bir lidere rastlamadım. Faşizmi çok tehlikeli kılan en önemli öğelerden biri de bu narsist gerçekçilik kaybıdır. Bu gerçekçilik kaybını Ukrayna liderliğinin içinde olduğu duruma bakarak anlamak ta pekâlâ mümkün. Rusya gibi askeri bir süper güçle böyle kapsamlı bir savaşı göze almak bir gerçekçilik kaybından, bir cinnet halinden başka ne olabilir ki!?

Faşizm bir patolojidir, sürekli bir paranoya durumu yaşamaktır. İçte ve dışta düşmanlarla çevrildiğine inanmak ve sürekli bir „düşmanlarla çevrili olma“ durumu yaşamaktır.

Faşizm bir sadistliktir çünkü sürekli bir “düşmanla çevrili olma” paranoyası içte muhaliflere, dışta diğer ülkelere ve halklara karşı sadist fantazilerin beslenmesine neden olur. Bu gitgide büyüyen irrasyonel bir nefret durumudur, bir çıkmazdır. Faşist ideolojilerde iç ve dış düşman algısı ontolojiktir! Düşman yoksa faşizmde yoktur! İç ve dış düşman hava ve su gibi gereklidir. Düşmansız yapamaz!

Faşizmin iktidar olduğu tüm ülkelerde son derece yıkıcı ve kanlı olmasının nedeni narsisizm, paranoya ve sadistlikten oluşan ölümcül bir “kokteyl” olmasından kaynaklanıyor.

Ukrayna’da örneği de bize gösteriyor ki, faşist – milliyetçi bir ideolojiyi kullanarak bir kimlik, bir ulus ve bir devlet yaratmak mümkün değil. Sonu mutlak hüsran! Faşizm hangi ülkede iktidar olmuşsa sonu mutlak hüsranla sonuçlanmış! Çünkü ırk “ideolojisi” ve faşizm insanın doğasına aykırıdır, bir patolojidir.

Ukrayna ve benzeri ülkelerde yaşanan bu tradejiden gelecek kuşak yöneticilerin dersler çıkarması dileğiyle.

Turan Altuner
Turan Altuner

Turan Altuner, uluslararası ağırlıklı iktisat, uluslararası işletme yönetimi, kültürlerarası iletişim, kültür antropolojisi ve endüstri işletmeciliği okudu. İşletmeci, danışman ve kültürlerarası iletişim koçu olarak çalıştı. İlgi alanları ekonomi, uluslararası ilişkiler ve kültürlerarası iletişimdir.

İlgili İçerikler

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları
Dünya

Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

Görüş Redaksiyon

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte dünya yeni bir düzene girerken, barış ve istikrar vaatleri, yerini Batı hegemonyasının giderek artan zorlayıcı...

Dogal Gaz boru hatti Sibirya
Dünya

Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

Görüş Redaksiyon

Son 35 gün içinde nükleer enerji ve jeopolitik arenada yaşanan baş döndürücü gelişmeler, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi niteliğinde....

askeri Tören_CIN

Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

Finlandiya

Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

Turan Altuner

Toplumsal Piyasa Ekonomisi: Düşünürleri, İlkeleri ve Pratik Uygulamaları

Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi 2025

Jeopolitik Satranç Tahtası: Xi Jinping Çok Kutuplu Vizyonu ve ABD Hegemonyası

Alaska Zirvesi

Alaska Zirvesi 2025: Trump-Putin Buluşması, Ukrayna Savaşı ve Avrupa Jeopolitiği l Görüş21

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

mutsuzluk ve tüketim - yanilsama
Felsefe

Gerçeklik, Güç ve Yanılsama: Kant’tan Modern Çağa Neden Mutsuzuz?

Görüş Redaksiyon

Sabah uyandığınızda elinize aldığınız akıllı telefon, cüzdanınızdaki banknotlar, yaşadığınız ülke ve hatta kendinize dair sahip olduğunuz “birey” algısı… Tüm bunların...

temel demirer

Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

Sibel_özbudun

Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

sibel özbudun

Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.