
Çin’in İran’la yaptığı 400 milyar dolarlık yeni yatırım anlaşması, ABD yaptırımlarının etkisini azaltacak ve Washington’un Kapsamlı Ortak Eylem Planı müzakerelerindeki elini zayıflatacak.
DAVID P. GOLDMAN
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Cuma günü yaptığı açıklamaya göre ABD’li ve İranlı diplomatlar 2 Nisan’da yapılan ve İran, Rusya, Çin, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık’ın katıldığı sanal bir toplantının ardından, önümüzdeki hafta Viyana’da Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) müzakerelerine başlayacaklar.
Amerikalılar İranlılarla doğrudan görüşmeyecekler, ancak Trump yönetiminin tek taraflı lağv ettiği İran’ın nükleer programını kısıtlama anlaşmasını yeniden hayata geçirme çabalarına dahil olacaklar.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif Cuma günkü sanal görüşme ilgili bir tweet attı: Hedef tüm yaptırımların ve nükleer önlemlerin hızla kaldırılması ve ardından “koreografik” bir çerçeve içinde bütün yaptırımların kaldırılması. İran – Abd görüşmesi olmayacak. Gereksiz.”
İran’a karşı ekonomik yaptırımlar Washington’un başlıca baskı aracı, ancak Çin’in geçen hafta İran ile imzaladığı 400 milyar dolarlık ikili yatırım anlaşması bu baskıları etkisizleştirecektir.
Çinli uzmanlar devlet medyasına, Çin’in İran ve diğer Orta Asya ülkeleriyle ticaret yapmak için kendi para birimini kullanarak Amerikan yaptırımlarını geçersiz kılabileceğini söylediler. Çin ekonomisinin muazzam boyutu ve Orta Asya’daki bir Kuşak bir Yol yatırımlarının ölçeği, Çin işbirliği yapmadığı sürece ABD’nin İran ekonomisinin gelişimini engelleyemeyeceği anlamına geliyor.
Biden yönetimi Çin’in emrivakisine, Çin’in İran müzakerelerindeki rolünü överek tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price 1 Nisan’da düzenlediği basın toplantısında, “Rekabet, bildiğiniz gibi, Çin ile ilişkimizi tanımlıyor, ancak bazı durumlarda taktiksel uyum alanında zorlanıyoruz. Son günlerde bunlardan bazılarını ele aldık ve öyle görünüyor ki İran da bu konulardan biri. Çin, İran’ın nükleer programını engelleme çabalarında işbirliğine yaptı. Elbette Çin, P5 + 1’in asil bir üyesidir (JCPOA). Kuşkusuz ki Pekin’in, İran’ın bir nükleer silah geliştirmesine ve Çin’in bel bağladığı bir bölge üzerinde yaratacağı son derece istikrarsızlaştırıcı etkiye tanık olmaktan hiç bir çıkarı yoktur.”
Bu olası bir Çin politikası olmakla birlikte ancak tek seçenek değil. Geçmişte Washington, Çin’i katı yakıt ile çalışan fırlatma sistemleri dahil olmak üzere İran’a balistik füze teknolojisi ve güdümlü sistemler sağlamak ve İran’ın nükleer silah programına destek olmakla suçlamıştı.
The National Interest‘ten Bruce E Bechtol’e göre Çin’in 2020’de Kuzey Kore Hwasong-12 ICBM roket güçlendiricisini İran’a satmak için anlaşma yaptığı iddia edilmişti. Bazı analistler, Irak’taki el-Esad ve Erbil’deki Amerikan üslerindeki uçak hangarlarını imha eden İran füzelerinin yüksek isabet oranının, Çin menşeli olduklarını gösterdiğini düşünüyor.
Çin’in Basra Körfezinde dünyanın en büyük petrol ithalatçısı konumunda olması, bölgede kapsamlı bir çatışmadan kaçınmayı teşvik eden güçlü ekonomik bir faktör olmasına rağmen, Çin’in bölgede istikrar veya istikrarsızlık sağlayabilecek seçenekleri de vardır.
Çin’in İran’ın nükleer silah geliştirmesine ne ölçüde yardım ettiği veya bu tür menzilli silahları tedarik etme kabiliyeti net değil. Ancak Çin’in bunu yapma kabiliyetine sahip olduğu gerçeği, Pekin’e Washington karşısında önemli bir avantaj sağlıyor.
Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nde konuk araştırmacı olan İtalyan Sinolog Francesco Sisci, geçen hafta verdiği bir röportajda Çin’in, Amerika’nın Tayvan’ı güçlendirme çabalarına karşı koymanın bir yöntemi olarak İran’ı kullanabileceğini söyledi.
Pekin bu müzakerede kozları elinde tutuyor ve Washington Pekin’in hangi kartı oynayabileceğini bilmiyor. Bu, Dışişleri Bakanlığı’nın neden Çin-İran yatırım anlaşmasını hemen eleştirmediğini de açıklıyor. 1 Nisan tarihinde yapılan basın toplantısında basın sözcüsü Ned Price’a, “[Çin-İran] anlaşması İran’ın nükleer girişimlerine ve bir bütün olarak bölgeye yaklaşımınızı değiştirecek mi?” sorusu soruldu.
Price: “Hayır. Tam olarak daha önce söylediğim şey yüzünden yaklaşımımız değişmeyecek, çünkü bu konuda Pekin ile genel olarak çıkarlarımız örtüşmektedir. İran’ın nükleer silah elde etmesi ya da nükleer silah edinme kabiliyetine sahip olması Pekin’in çıkarına değil. İşte tam da bu yüzden Çin, Pekin P5+1’in üyelerinden biridir. Karşılıklı olarak Kapsamlı ortak Eylem Planı’na (Joint Comprehensive Plan of Action – JCPOA) uymaya dönüşü bulmanın yollarını ararken, tam da bu yüzden çıkarlarımız örtüşmektedir.”

Bu, son iki haftada yaşanan olayların iyimser bir yorumudur; özellikle de, Çin’in önceki hafta Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’u Orta Asya’da bir ticaret ve ödeme enstrümanı olarak “ABD dolarının başka bir para birimiyle değiştirilmesi” konusunda ağırlayıp, Amerikan yaptırımlarını boşa çıkarmasından sonra.
Çin’in ingilizce resmi gazetesi Global Times’in Lavrov’un Çin’ ziyareti ilgili 22 Mart haberi uzun uzun alıntı yapmaya değer:
Lavrov, ziyareti öncesinde Çin medyasına verdiği toplu bir röportajda, bilim ve teknoloji endüstrisinin özerkliğinin güçlendirilmesi, ABD dolarının yerini alabilecek yerel para birimi ve diğer uluslararası para birimleri ile ödemenin teşvik edilmesi ve kademeli olarak Batı kontrollü uluslararası ödeme sisteminden uzaklaşılması, böylece ABD veya Batı yaptırımlarının Rusya ve Çin’e karşı oluşturduğu risklerin azaltılabilmesi için çağrı yaptı.
Pekin’deki Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde Çin-Rusya ilişkileri uzmanı olan Yang Jin’e göre, 2008’deki mali krizden bu yana her iki taraf da ABD doları ve Batı kontrollü ödeme sistemine aşırı güvenmenin büyük bir risk olduğunu çoktan fark etmiş olduklarından ve ABD’nin kendi ekonomisini canlandırmak için yaptığı muazzam miktardaki son parasal genişlemenin de bu tür endişeleri artırdığından, “Rusya’nın önerisi Çin’den olumlu yanıt alacak.”
Yang, yerel para birimiyle ödemenin teşvik edilmesinin ekonomiler için dünya çapında bir eğilim olduğunu ve ABD, İran nükleer anlaşmasından çekilirse, Avrupa Birligi’nin çekirdek üyelerinin de ABD tarafından kontrol edilen SWIFT sistemini devre dışı bırakmak için yeni bir ödeme sistemi kurmayı düşündüklerini söyledi.
“Washington, SWIFT’i istediği zaman herhangi bir ülkeye keyfi olarak yaptırım uygulamak için kötüye kullanıyor ve bu da küresel hoşnutsuzluğa neden oluyor. Wuhan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Finans ve Menkul Kıymetler Enstitüsü müdürü Dong Dengxin, pazartesi günü Global Times’a verdiği demeçte “Çin ve Rusya doların hegemonyasına meydan okumak için birlikte çalışabilirlerse, pek çok ülke bu çağrıya cevap verip yeni sisteme katılacaktır ” dedi.
Ödeme sistemi ticaret sistemine bağlı olduğundan Dong, yeni ödeme sisteminin takas aracı Yuan’ı kullanmasını önerdi.
Russia Today gazetesinin bildirdiğine göre, bazı Rus bankaları ikili ticaret anlaşmalarını kolaylaştırmak için Çin Uluslararası Ödeme Sistemine katıldı.
Dong’un sözleriyle, “Başlangıçta, sistem Orta Asya ülkelerinde ve Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi (BRI) güzergahlarındaki ülkelerde ve bölgelerde bir deneme uygulaması olarak gerçekleştirebilir. Etkisi arttıkça, sistem Avrupa’daki diğer ülkeleri ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ülkelerini de katılmaya hazır hale gelecektir.”
2020’nin ikinci yarısına kadar Çin, İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarına uyarak İran’dan petrol ithalatını neredeyse sıfıra indirdi. Çin’in İran’a ihracatı, Washington’un 2016’da Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan (JCPOA) çekilmesinden önceki seviyenin çok altına düştü.
Çin’in İran’a İhracatı (1.000 ABD Doları)

Ancak son aylarda Çin’in İran’dan gayri resmi ithalatı artırdığı, İran petrolünü Malezya ve diğer hatlar üzerinden yönlendirdiği bildirildi. İran’la yeniden ilişki kurma kararı muhtemelen Pekin’in, müzakerelerin Washington’u Çin’e karşı ekonomik baskısından vazgeçmeye ikna etmeyeceğini ve sert oynayarak daha iyi sonuç alacağı yönündeki inancını yansıtıyordu.

David Paul Goldman Amerikalı bir iktisatçı, müzik eleştirmeni ve yazardır, en çok Asia Times’da Spengler takma adıyla yazdığı çevrimiçi denemeleriyle tanınmaktadır.
Bu makale Asia Times’da yayınlanan İngilizce orijinalinden Türkçeye çevrilmiştir.
Çeviren: Irmak Gümüşbaş