
21. yüzyılın ikinci on yılında Çin, yalnızca sanayi gücü ve üretim kapasitesiyle değil, aynı zamanda dijital teknolojilerdeki yatırımlarıyla da küresel bir aktör hâline gelmiştir. 2015 yılında açıklanan “Bir Kuşak, Bir Yol” (One Belt, One Road – OBOR) inisiyatifinin bir uzantısı olarak geliştirilen “Dijital İpek Yolu” (Digital Silk Road – DSR), Çin’in dijital altyapı, yapay zekâ, e-ticaret, 5G, büyük veri ve siber güvenlik gibi alanlarda dünya çapında bir etki kurma stratejisinin temelini oluşturmaktadır.
Bu dijital girişim, sadece ekonomik bir kalkınma projesi değil, aynı zamanda Çin’in küresel dijital düzeni yeniden şekillendirme çabasının bir yansımasıdır. Bu makale, Dijital İpek Yolu’nun ortaya çıkış sürecini, uygulama alanlarını, hedeflerini, Çin’in küresel dijital stratejisi içerisindeki yerini ve bu stratejinin jeopolitik, ekonomik ve teknolojik yansımalarını mümkün olduğunca mercek altına almaya çalışacaktır.
Dijital İpek Yolu’nun Tarihsel Arka Planı Dijital İpek Yolu kavramı ilk kez 2015 yılında Çin’in “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” ve “21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu” projelerinin dijital boyutu olarak gündeme gelmiştir. Çin hükümeti, dijitalleşmenin küresel ekonomi üzerindeki etkisini erkenden kavramış ve bu doğrultuda dijital altyapıya yönelik dış yatırımlarını artırmıştır. Çin’in Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya, Orta Doğu’dan Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada telekomünikasyon, veri merkezleri ve dijital hizmet sağlayıcılarına yaptığı yatırımlar, bu stratejinin ayak izlerini oluşturmuştur.
Grafik 1: Dijital İpek Yolu Kapsamında Çin’in 2015–2024 Arası Telekom Altyapı Yatırımları (Bölgelere Göre – Milyar $)

Çin’in en yüksek dijital altyapı yatırımı yaptığı bölge Güneydoğu Asya’dır. Bu durum, bölgenin yüksek nüfusu, ekonomik büyüme potansiyeli ve stratejik konumuyla ilişkilidir. Afrika, düşük dijital penetrasyon oranı nedeniyle ikinci büyük yatırım alanı olmuştur.
Dijital İpek Yolu, çok boyutlu bir projedir. Aşağıdaki başlıklar altında toplanabilecek birkaç temel bileşeni bulunmaktadır.
Telekomünikasyon Altyapısı
Çinli teknoloji devleri (Huawei, ZTE gibi), Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar birçok ülkede fiber optik ağlar, 5G baz istasyonları ve uydu sistemleri inşa etmektedir. Bu yatırımlar, Çin’e hem ekonomik hem de stratejik bir avantaj sağlamaktadır. Alibaba ve Tencent gibi şirketler, sınır ötesi e-ticaret platformları ve mobil ödeme sistemleriyle DSR’nin dijital ticaret boyutunu güçlendirmektedir. Alipay ve WeChat Pay gibi sistemler, Çin dışında da kullanım alanı bulmaktadır.
Grafik 2: Çin’in Dijital Teknoloji İhracatında Huawei ve ZTE’nin Payı (2023)

Grafikte görüldüğü gibi Huawei, Çin’in Dijital İpek Yolu stratejisinde açık ara lider konumdadır. Hem 5G altyapı ihracatı hem de dijital şehir çözümlerinde baskın bir rol üstlenmektedir.
Yapay Zekâ ve Büyük Veri
Çin, gelişmekte olan ülkelere sunduğu akıllı şehir çözümleri ile bu ülkelerin dijital altyapılarını şekillendirmektedir. Bu araçlar aynı zamanda veri bağımlılığı ve dijital egemenlik sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu sorunun nasılçözüleceği konusu bir başka tartışma konusudur. Bu konuyu da başka bir makalede ele alalım.
Çin, dijital altyapı sağladığı ülkelerde kendi siber güvenlik anlayışını da ihraç etmekte, Batılı internet modeline alternatif olarak kendi ulusal geoekonomik ve geostratejik/geopolitik çıkarlarına uygun ekosistem oluşturmaktadır. Bu durum, “dijital bağımlılık ve dijital egemenlik” tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.
Dijital İpek Yolu, Çin’in yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda normatif bir güç olarak da yükselişine hizmet etmektedir. Çin, Batı merkezli dijital düzenin (örneğin, ICANN, Google, Amazon gibi ABD merkezli kurum ve şirketlerin hâkim olduğu bir yapı) karşısına, çok kutuplu bir dijital yapı önerisiyle çıkmaktadır. Bu yapı, Çin’e dijital hakimiyet, veri kontrolü ve altyapı imkânı sağlayan bir dijital bölgeselleşme (splinternet) modelini içermektedir. “Splinternet, aynı zamanda Siber Balkanlaşma veya İnternet Balkanlaşması olarak da adlandırılır; internetin ulusal, ticari veya teknolojik ölçütlere göre bölünmesini ifade eden bir terimdir.”
Çin’in önerdiği bu model, gelişmekte olan ülkelerde cazip bir alternatif hâline gelmektedir çünkü bu ülkeler hem düşük maliyetli altyapıya erişmekte hem de Batılı ülkelerin dijital sektör gibi çağımızın son derece stratejik sektörlerinden biri olan dijital teknoloji üzerinde gelişmekte olan ülkelere yönelik korumacı politikalar yürütmektedir. Yani dijital teknoloji transferinde oldukça katı davranmakta ve bu teknolojilerin kendi tekellerinde kalmasına özen göstermektedir. Nitekim 2018 yılında çip ve teknolojilerinin Çin’e ihracatını yasaklamıştır. Diğer taraftan veri koruma ve büyük veri üzerinde Batı’nın egemenliğini korumayı amaçlamaktadır.
Jeopolitik Yansımalar ve ABD-Çin Rekabeti
Dijital İpek Yolu, yalnızca ekonomik bir kalkınma projesi olarak değil, aynı zamanda ABD-Çin arasındaki teknolojik hegemonya mücadelesinin bir cephesi olarak da değerlendirilmektedir. ABD ve Batı, Çin’in bu projeleri aracılığıyla dünya çapında veri toplama ve siber nüfuz sağladığını öne sürmektedir. Bu bağlamda, Huawei’nin 5G projeleri birçok Batılı ülke tarafından ulusal güvenlik gerekçesiyle yasaklanmış veya sınırlandırılmıştır. Yani bir nevi ABD ve Batı, Çin’e “benim yaptığımı sen yapamazsın” demektedir.
ABD ve Batı’nın bu yaklaşımı kendi içinde ne kadar tutarlıdır, bu da ayrıca sorgulanması gereken bir durumdur. Gerçi bu satırların yazarı olarak dijital yetkinliğimiz sadece kullanıcı yetkinliğini aşmamakla birlikte, dijital teknolojinin veri olmadan nasıl mümkün olacağı da ayrı bir muamma. Cuntacı Kenan Evren’in sıkça kullandığı bir kelimeyle söylemek gerekirse “netekim” dijital teknoloji bir veri işleme ve veri analiz teknolojisidir. Nasılki Bir motorlu aracın yakıt olmadan çalışamayacağı mümkün değilse, veri olmadan dijital teknolojilerin de gelişmesi mümkün değildir. Teknolojinin ana kaynağı veri işlemdir yani bilgi sayar(lık)tır. Neyse, bu konuyu işin erbablarına bırakalım, bu konuda aklımız bu kadarına yetiyor. Haddimizi aştıysak, affola.
Tekrar konumuza dönersek: DSR’nin, yani Dijital İpek Yolu’nun gelişimi, “Yeni Soğuk Savaş” olarak adlandırılan küresel ayrışmanın dijital boyutunu da derinleştirmiştir. ABD ve müttefikleri, “temiz ağ” (clean network) projeleriyle Çin teknolojisini dışlamaya çalışırken, Çin de “küresel dijital güvenlik girişimi” gibi alternatifler sunmaktadır.
Gelişmekte Olan Ülkeler ve Dijital Bağımlılık
Dijital İpek Yolu (DSR) kapsamındaki yatırımların büyük bir bölümü, altyapı ve teknolojiye acil ihtiyaç duyan gelişmekte olan ülkelere yöneliktir. Ancak bu yatırımların doğurduğu dijital bağımlılık riski de vardır. Birçok ülke, altyapısını Çin’e ait sistemler üzerine kurarak teknik, ekonomik ve siyasi bağımlılık ilişkilerine girmektedir. Bu durum, “dijital borç diplomasisi” tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Gelişmekte olan ülkeler “dijital egemenliklerini” nasıl koruyacakları konusu, Çin ve bu projelerin uygulandığı ülkeler arasındaki görüşmelerde ele alınıyordur diye düşünüyorum. Gelecek yıllarda “dijital egemenlik” konusunun sıkça tartışılacağına şahit olacağız diye düşünüyorum.
Çin’den alınan dijital teknolojiler, çoğu zaman ulusal güvenlik ve veri güvenliği konusunda belirsizlik yaratmakla birlikte, sivil toplum tarafından sansür veya gözetim endişeleriyle de eleştirilmektedir. Örneğin, Etiyopya ve Zimbabve gibi ülkelerde Çin destekli yüz tanıma sistemlerinin siyasi muhalefeti gözetlemek amacıyla kullanıldığı iddia edilmiştir. Bu sadece bir iddiadır!
Ayrıca ABD ve Batı ülkeleri tarafından çokça abartılı bir şekilde Çin’de bu yüz tanıma sisteminin kapsamlı bir şekilde kullanıldığı dile getirilmekle birlikte, Çin’de bu teknolojinin kapsamlı ve günlük kullanıldığı gerçeği yansıtmamaktadır. Çinli firmalar (Huawei ve ZTE), küresel 5G pazarında toplamda %42 paya sahiptir. Bu oran, Çin’in Dijital İpek Yolu ile yalnızca altyapı değil, teknoloji standardı ihraç ettiğini de ortaya koymaktadır. Bu durum da son derece anlaşılırdır, çünkü dijital altyapısı oluşturulan bir proje bununla uyumlu olacak teknoloji ihracını da birlikte getirir. Altyapısını oluşturup bununla uyumlu teknoloji ihracı yapmamak pek de akla uygun değildir.
Grafik 4: Batı ve Çin’in 5G Pazar Payı Rekabeti (2024)

Çin’in geliştirdiği veri merkezleri, sadece veri depolama değil, aynı zamanda bulut hizmetleri ve e-ticaret entegrasyonları gibi birçok dijital faaliyeti barındırmaktadır. Bu altyapılar, ilgili ülkelerde Çin’e hem ekonomik hem de veri işleme ve analizi açısından ciddi avantaj sağlamaktadır.
Grafik 3: Dijital Ipek Yolu (DSR) Projeleriyle Altyapısı Kurulan Veri Merkezlerinin Sayısı (2024)

Avrupa ve Türkiye’nin Dijital Ipek Yolu’na Yaklaşımı
Avrupa Birliği, Dijital İpek Yolu’na karşı temkinli bir duruş sergilemektedir. 5G altyapısında Çinli şirketlere yönelik güvenlik endişeleri, Avrupa’da stratejik otonomi arayışlarını güçlendirmiştir. Bununla birlikte, bazı Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, ekonomik kalkınma ihtiyaçları doğrultusunda DSR projelerine daha açık bir tutum sergilemektedir.
Türkiye ise coğrafi konumu itibarıyla DSR için önemli bir geçiş noktasıdır. Çin, Türkiye’yi Avrupa ile Asya arasında dijital veri hatlarının kesişme noktası olarak değerlendirmekte ve bu doğrultuda yatırımlarını artırmaktadır. Ancak Türkiye’nin hem NATO üyesi olması hem de Batı ile teknolojik işbirlikleri içinde yer alması, DSR konusunda ikircikli bir pozisyon benimsemesine neden olmaktadır.
Sonuç
Dijital İpek Yolu, Çin’in küresel dijital düzeni yeniden inşa etme hedefinin somutlaştığı en önemli stratejik projelerden biridir. Bu girişim, sadece altyapı yatırımlarından ibaret değil; aynı zamanda veri, bilgi, güvenlik ve dijital egemenlik gibi kavramlar etrafında şekillenen çok boyutlu bir dönüşüm projesidir. Çin, Dijital İpek Yolu (DSR) ile küresel ABD ve Batı ile olan rekabetini dijital teknolojiler aracılığıyla pekiştirirken, ABD ve Batılı müttefikleri bu süreci jeopolitik bir meydan okuma olarak algılamakta ve karşı stratejiler geliştirmektedir.
Bu yeni dijital rekabet ortamında, gelişmekte olan ülkelerin karşılaştığı fırsatlar kadar riskler de artmaktadır. Dijital bağımlılık, veri güvenliği, altyapı kontrolü ve siber egemenlik gibi sorunlar, önümüzdeki yıllarda küresel siyaset ve ekonomi gündeminin en önemli başlıkları arasında yer alacaktır. Dijital İpek Yolu ise bu dönüşümün merkezinde kalmaya devam edecektir.

Turan Altuner, uluslararası ağırlıklı iktisat, uluslararası işletme yönetimi, kültürlerarası iletişim, kültür antropolojisi ve endüstri işletmeciliği okudu. İşletmeci, danışman ve kültürlerarası iletişim koçu olarak çalıştı. İlgi alanları ekonomi, uluslararası ilişkiler ve kültürlerarası iletişimdir.
Kaynakça
Triolo, P., et al. (2020). “The Digital Silk Road: Expanding China’s Digital Footprint.” Eurasia Group.
Hillman, J. (2021). The Digital Silk Road: China’s Quest to Wire the World and Win the Future. Harper Business.
Segal, A. (2018). “When China Rules the Web.” Foreign Affairs.
Creemers, R. (2017). “Cyber China: Upgrading Propaganda, Public Opinion Work and Social Management for the Twenty-First Century.” Journal of Contemporary China.
Nye, J. (2020). “Power in the Cyber Age.” Project Syndicate.
Grafiklerde kullanilan Veri Kaynaklari: OECD (2022), ITU (2023), Carnegie Endowment, Dell’Oro Group (2024), GSMA Intelligence, MERICS, Bloomberg Intelligence.