
Bugünden itibaren Görüş’te sık sık kısa ve öz günlükler yayınlamaya başlayacağız. Bu günlüğümüzde, Amerika Birleşik Devletleri’nin günümüzdeki ekonomik ve siyasal kriz dinamikleri; artan kamu borcu, işlevsizleşen siyasal yapı ve gerçeklikten uzaklaşan politik yönelimler bağlamında değerlendirilmektedir. Özellikle geçmişe dönük bir “ulusal fantezi” üzerine kurulu siyasal söylemlerin, yapısal sorunlara çözüm üretmekten uzak olduğu ve bunun da sistemsel bir tıkanmaya yol açtığı aşikârdır. Ticaret politikaları, vergi sistemindeki tutarsızlıklar ve savunma harcamaları üzerinden sürdürülen ekonomi-politik stratejiler yapısal çelişkiler üretmektedir.
Almanca’da son derece anlamlı bir deyim vardır: Schwanengesang. Bu deyim, kuğuların ölmeden önce hüzünlü ama son derece güzel bir sesle son bir “şarkı” söylediklerini anlatan eski bir Yunan mitine dayanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin Trump 2.0 dönemindeki durumu da, adeta kuğuların ölmeden önce söyledikleri bu hüzünlü “son şarkıya” benzemektedir.
Burada hemen belirtmek gerekir ki devletlerin yükselişi ve çöküşü, on yıllara hatta yüzyıllara yayılan uzun soluklu süreçleri kapsar. Yani söz konusu olan, bir günde ya da bir gecede yaşanacak bir çöküş değildir. Ancak bu uzun erimli çöküş, ABD’nin “son hüzünlü şarkısını” söylediği gerçeğini değiştirmez.
Amerika Birleşik Devletleri yalnızca ekonomik göstergeler açısından değil, siyasal temsil ve kamusal algı açısından da çok boyutlu bir krizin içindedir. Bu krizin temel unsurlarından biri, siyasal söylemin gerçeklikten koparak bir tür fanteziye dönüşmesidir. Jacques Lacan’ın “fantezi” kavramıyla ifade ettiği bu durum, öznenin gerçeklikle çarpıtılmış bir ilişki kurmasını ima eder1. Politik fantezi ise, öznel arzuların kolektif biçimde ideolojik söylemlere eklemlenmesi anlamına gelir2.
Ekonomide Kaybedilen Pusula, Borç Ekonomisi ve Fantaziye Yöneliş
ABD’nin federal borcunun 35 trilyon doları aşması, yalnızca ekonomik değil, yapısal ve jeopolitik bir kırılganlık yaratmaktadır3. IMF ve Brookings Institution gibi kuruluşlar, bu borç düzeyinin sürdürülebilirlik açısından ciddi riskler barındırdığını belirtmektedir4. Harcamaların büyük bir kısmı savunma sanayine aktarılırken, sosyal harcamalarda son derece sınırlı bir artış gözlemlenmektedir. Bu da neoliberal dönemin tipik bir devlet profili olan “güçlü devlet-zayıf toplum” çelişkisini görünür kılmaktadır5.
Popülist siyasetçiler, siyasal meşruiyeti geçmiş bir mitin “altın çağına” dönme vaadiyle kurmaya çalışmaktadır6. Donald Trump’ın “Make America Great Again” (MAGA) sloganı bu anlamda bir fantezi söyleminin taşıyıcısıdır. Slavoj Žižek’in belirttiği gibi, popülizmde esas olan şey gerçekliği temsil etmek değil; kitlenin bilinçdışı arzularını ideolojik bir formda yeniden üretmek ve düzenlemektir7.
2020’li yıllarda ABD’nin yeniden korumacı politikalara yönelmesi, klasik serbest piyasa ilkesinden ciddi bir sapmayı göstermektedir. Örneğin Trump yönetimi, Çin’e karşı uyguladığı tarifelerle Amerikan sanayisini korumayı hedeflemiş, ancak bunun sonucunda tüketici fiyatlarında artış ve tedarik zincirlerinde bozulma gözlemlenmiştir8. Bunun ötesinde, ithalat vergilerinin esasen dolaylı bir vergi biçimi olması, vergi karşıtı muhafazakâr retoriğin iç tutarlılığını sorgulatmaktadır9.
Vergi Politikası ve Askerî Harcamalar Arasındaki Çelişki
Amerikan muhafazakârlığı, 1980’lerden bu yana “düşük vergi, güçlü ordu” formülünü benimsedi10. Ancak bu formül, 2000’li yıllarda hem vergi indirimleri hem de artan askeri harcamalarla birlikte mali disiplini büyük ölçüde aşındırmış görünmektedir. Congressional Budget Office’in (CBO / Kongre Bütce Ofisi) verilerine göre, savunma harcamaları toplam federal harcamaların yaklaşık %13’ünü oluşturmaktadır11. Buna karşın altyapı, sağlık ve eğitim gibi sosyal alanlara ayrılan pay sınırlı kalmaktadır.
Sonuç
ABD’nin yaşadığı kriz, yalnızca ekonomik değil, ideolojik ve kültürel boyutları da olan çok yönlü bir kırılmayı ifade etmektedir. Ekonomik göstergelerle sınırlı bir analiz yetersiz kalmakta; siyasal aklın yerini alan fantezi politikaları, çözüm değil istikrarsızlık üretmektedir. Dolayısıyla bu süreç, yalnızca Amerikan sisteminin değil, neoliberal kapitalizmin temsil ve meşruiyet krizinin bir parçası olarak okunmalıdır.
Dipnotlar:
- Lacan, J. (2006). Écrits: The First Complete Edition in English. (Trans. B. Fink). W. W. Norton & Company. ↩
- Glynos, J. & Stavrakakis, Y. (2008). “Lacan and Political Subjectivity: Fantasy and Enjoyment in Psychoanalysis and Political Theory”. In Subjectivity, 24, 256–274. ↩
- U.S. Department of the Treasury. (2024). Monthly Statement of the Public Debt. ↩
- Gale, W. G., Krupkin, A., & Rueben, K. S. (2023). “Fiscal Effects of High and Rising National Debt”. Brookings Institution. ↩
- Harvey, D. (2005). A Brief History of Neoliberalism. Oxford University Press. ↩
- Mudde, C. & Rovira Kaltwasser, C. (2017). Populism: A Very Short Introduction. Oxford University Press. ↩
- Žižek, S. (2008). Violence: Six Sideways Reflections. Picador. ↩
- Bown, C. P. (2021). “The US–China Trade War and Phase One Agreement”. Journal of Policy Modeling, 43(4), 805–823. ↩
- Saez, E. & Zucman, G. (2019). The Triumph of Injustice: How the Rich Dodge Taxes and How to Make Them Pay. W. W. Norton & Company. ↩
- Phillips-Fein, K. (2009). Invisible Hands: The Businessmen’s Crusade Against the New Deal. W. W. Norton & Company. ↩
- Congressional Budget Office. (2023). The Budget and Economic Outlook: 2023 to 2033. ↩