20 Ekim 2025, Pazartesi
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    sibel özbudun

    Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    sibel özbudun

    Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Sibel Özbudun – Temel Demirer: Anlamak, Hatırlamak Zamanıdır Şimdi(*)

Doç. Dr. Sibel Özbudun
21 Mayıs 2022
Okuma süresi: 17 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
ibrahim kaypakkaya

“- Prometheus: Ölüm kaygısından kurtardım ölümlüleri.

– Koro: Nasıl bir deva buldun bu derde karşı?

– Prometheus: Kör umutlar saldım içlerine.”[1]

O sadece kasketli değil; kasketin en çok yakıştığı insandı.

Benjamin Franklin’in, “Bazıları 25’inde ölür ama 75’ine kadar gömülmezler,” saptamasını tekzip eden bir mücadelenin, direncin, tarihin -ve elbette acının- adıydı.

İlgili İçerikler

Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

 ‘Kırmızı Gül Buz İçinde’ belgeselinde babası Ali Kaypakkaya anlatır: “Ordan bi hamal tuttum, o adam öylece baktı. Ondan sonra ‘Ne bu’ dedi. Öğrenciydi dedim. Burada işkencede öldürdüler, Çorum’a götürecem dedim. Adam ağlamaya başladı, ‘ben almayayım o 5 lirayı, helal olsun’ dedi. Ağladı, yürüdü gitti.”

Yine aynı belgeselde Muzaffer Oruçoğlu da aktarır: “Hamallara olan derin sevgisi. Parti kadroları içinde en çok hamalları seviyordu. Diyordu ki, ‘Bu adam bu kadar çalışıyor ama bu çalıştığını bakışlarıyla, sözleriyle, davranışlarıyla hiç açığa vurmuyor. Bu korkunç bir şey, bu peygamberlik gibi bir şey,’ diyordu…”

Ve: “18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya’nın onurlu ve işkenceden sağ biçimde çıktıktan sonra yargısız infazla öldürüldüğü tarih”ti![2]

* * * * *

Olması gerektiği gibi yaşadığı için “yaşar-MIŞ” gibi yapanlar hatırlamaz gibi yapıp, görmezden gelirler Onu.

Kimilerinin adını dahi duymak istemediği komünist bir önderdir; ihtilalcidir.

Ehlileştirilemeyendir; yıkıcı düşüncelerinin eylemcisidir. Ancak kaç yıl geçerse geçsin unutulmayacaklardandır.

İbrahim Kaypakkaya’yı övmek haddimiz değildir; ayrıca Onun buna da ihtiyacı yoktur.

Şimdi anlamak, hatırlamak zamanıdır Onu.

Şapka en çok ona yakışıyordu: Ibrahim Kaypakkaya

* * * * *

Önemli bir teorisyendir; hep genç kalan ve asla yaşlanmayanlardandır.

1972’deki istihbarat ve güvenlik raporlarında, “Rejim için çok tehlikeli fikirlere sahip” olduğu not edilen O; Diyarbakır zindanlarında katledildiğinde henüz 24 yaşında olmasına karşın, ardında 5000 sayfalık teorik çalışma bırakmıştı.

Johann Wolfgang von Goethe’nin, “İnandığı şeyi yapan insanların enerjileri asla tükenmez,” ifadesindeki üzere Milliyetçiliğin ve ulus-devlet ideolojisinin tam karşısında yer alıp; sınıfsız-sömürüsüz-sınırsız komünist ütopya için yollara düşmüştü.

* * * * *

Jean Paul Sartre’ın, “İnsan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulmadığı müddetçe insan değildir,” saptamasındaki baş eğdirilemeyen, diz çöktürülemeyen, boyun eğdirilemeyen ihtilalci direnci zulmü naçar bırakıp; “Bize ölüm yok” dedirterek; tarihi(mizi)n devrimci Panteon’u(muz)da hak ettiği yeri almıştır.

Ölü(msüzleşen) bedeni paramparça bir halde babasına teslim edilen “ser verip sır vermeyen” yiğit, sorgusundaki örnek duruşuyla,  Albert Camus’nün, “Bir insan söyledikleri kadar söylemedikleriyle de insanlaşır”; Furuğ Ferruhzad’ın, “İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı,/ Onu bağırmaya zorlayan acıdan/ Çok daha büyüktür”; Julius Fuçik’in, “Dünya üstünde çevrilmiş bütün filmleri biraraya getirin, tutukluların yeni bir sorguyu, işkenceyi ya da kendi ölümlerini beklerken, gözlerinin bu duvara yansıttığı filmlerin sayısını tutmaz kesinlikle,”[3] satırlarını yaşamı ve ölüm(süzlüğ)ü ile doğrulamış bir öğretidir.

* * * * *

İşkencede -eğer ölünmesi gerekiyorsa- nasıl ölmesi gerektiğini herkese öğreten O; “11. Tez”deki gibi yaşama ne olduğunun altını çizer…

Sadece Diyarbakır Zindanı’nda “Kaypakkaya ile Son 48 Saat”te[4] ilişkin Hasan Zengin’in satırlarına bile bakmanız yeter de artar bile!

Tıpkı Erich Fromm’un, “Ölüm keskin bir acıdır. Fakat yaşamadan ölme düşüncesi katlanılmaz bir ızdıraptır”; Andrey Tarkovski’nin, “Ölüm diye bir şey yok. Sadece ölüm korkusu var. Bu dehşetli bir korkudur. Bazen insanlara yapmaması gereken şeyleri yaptırır. Ölümden korkmamayı başarsaydık her şey ne kadar farklı olurdu,” betimlemelerindeki üzere!

* * * * *

Yolun düz olanını değil, sarp, çakıllı, taşlı olanını tercih eden Onun vizyonu komünist bir dünyaydı; Muzaffer Oruçoğlu’nun ifadesiyle, “Çocuksu bir iç dünyası vardı İbrahim’in”…

Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya (Emrah Cilasun) - Fiyat & Satın Al |  D&R

O her ihtilalci komünist gibi katışıksız, yalansız dolansız, dik durup diklenen hakikât idi.

Sınıf mücadelesi gerçekliğinden ayrı bir imgesi yoktu; bunun içinde ikonlaştırılmaya müsait değildir. Çünkü O, hamalları seven bir devrim hamalı idi.

“Büyük insan, kişisel yetenekleri dolayısıyla zamanının ihtiyaçlarına herhangi bir kimseden daha iyi cevap veren insandır.”[5]

Kişilik özellikleriyle saygı uyandıran, döneminin yetiştirdiği ödünsüz ihtilalcilerden olan İbrahim Kaypakkaya hepimize Paul Klee’nin, “İnsan bitmemiştir”; Yaşar Kemal’in, “İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı”; Albert Camus’nün, “İnsan insan olmadığı sürece insanlar insan gibi yaşayamaz”; George Bernard Shaw’ın, “İnsan olmak zor zanaattır”; Lev Nikolayeviç Tolstoy’un, “Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu; ama yaşamıyordu”; Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin, “Bazen kafeste olduğumuzu farkedemeyiz. Hayat öyle güzel süslemiştir ki onu; aile, eş, iş gibi planlı kurdelelerle. İstersek uçabiliriz deriz, istersek gidebiliriz, istersek, istersek, istersek… Ama hiç istemeyiz. Çünkü biliriz biz, özgürlüğü bir “eğer” sözcüğü ile eşdeğer tuttuğumuzu. Eğer özgürlük varsa, bu kafesler niye? Neden basit bir böcek kadar bile kanatlanamıyoruz? Neden kartalın baktığı yerden göremiyoruz dünyayı? Neden jaguar gibi hızlıca koşamıyoruz? Düşünüyoruz ama düşünmek bizi özgür kılmıyor işte. Düşündükçe yeni yeni duvarlar örüyoruz kendimize ve Düşünen Hayvan’lar, tüm diğer hayvanlardan daha az özgür oluyor bu durumda. Ayçiçeği gibiyiz aslında. Nerde güneş, yönümüz orda. İşte bu yüzden bizim özgürlüğümüz de, ancak bir bitkinin başının güneşe bakması kadar,” vurgularındaki üzere insan olmak ve kalmak dersi verir.

Bir döneme damgasını vurmuş devrimci genc liderler: Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil ve İbrahim Kaypakkaya. Kolaj: Independent Türkce

Kolay mı O; işçi sınıfı ideolojisi güzergâhında halkların kardeşliğine inan; ütopyası coğrafyamızın sınırlarını aşan; varolan düzenin hiç bir yanını kabul etmeyen; geçici değil kalıcı çözümler peşindeki ihtilalcidir…

* * * * *

Onun dediklerini asla unutmayın!

“Şimdi biz, herkesin gözü önünde yükseklere bir bayrak çekiyoruz.”

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor, belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”

“Esasen biz komünist devrimciler, prensip olarak siyasi kanaatlerimizi ve görüşlerimizi hiçbir yerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel faaliyetlerimizi, örgüt içinde bizimle birlikte çalışan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisinde olmayıp da bize yardımcı olan şahıs ve grupları açıklamayız. Kişisel sorumluluğum açısından gerekeni zaten söylemiş bulunuyorum. Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçta asla pişman değilim. Ben bu uğurda her türlü neticeyi göze alarak ve can bedeli bir mücadeleyi öngörerek çalıştım ve neticede yakalandım. Asla pişman değilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursam gene aynı şekilde çalışacağım.”

“Tarih, insanın hayatını şekillendiren nesnel biçimlerin bitmek bilmeyen yıkılışının öyküsüdür.”

“Acı çeken insanlığın tümünün kurtuluşunu tarih, işçi sınıfının omuzlarına yüklemiştir.”

“Toplumsal yaşamın odağı sınıf mücadelesidir. Sınıf mücadelesi de durağan, ölü, statik, donmuş bir şey değil, tam tersidir. Süregelen sınıf mücadelesi, toplumsal yaşamın yeni sorunlarını devrimci ve komünistlerin önüne koymaktadır. Yaşam yeni sorunlar, yeni çelişkiler, yeni olgularla yüklü olarak sürüp gitmektedir.”

“İşçi sınıfını siyasi bilincine nasıl ulaştıracağız? Bunun için toplumun bütün sınıfları arasına gitmeliyiz. Bütün haksızlıklara karşı zamanında ve geniş mücadele kampanyaları örgütlendirmeli, canlı olayları, çevremizde olup bitenleri yığınların gözleri önüne sermeliyiz. Bütün alanlarda örgütlenen bir siyasi gerçekleri açıklama kampanyası, “Ancak böyle bir kampanya, yığınların siyasi bilincine ulaşmasını sağlayabilir ve yığınların devrimci eylemini hızlandırabilir.”

“Proletaryanın sınıf mücadelesi, yani bilinçli siyasi mücadele, onun dünya görüşü olan bilimsel sosyalizmin emrettiği mücadeledir. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya yaratmayı hedef alan ve o hedefe doğru, bilinçle götürülen mücadeledir.”

“Kitleler kendilerine önderlik edecek, güven verecek, kararlı, enerjik akıllı bir komünist önderliğe muhtaçtır.”

“Biz işçi sınıfı hareketiyiz, onun öncü müfrezesiyiz. Köylü hareketi asla değil. Ülkemizin bugünkü somut şartları bize köylülükle ilgili görevler yüklüyor. Ama bu geçicidir, bizi asıl görevimize yaklaştıran geçici bir adımdır. Köylülük kitle olarak, bir bütün olarak ‘üretim araçlarının özel mülkiyeti alanında’ bulunmaktadır. Kapitalist toplumun temelinin muhafazasından yanadır. Köylülük modern sanayi karşısında dağılan ve yok olmaya doğru giden bir sınıftır. Oysa proletarya, mülkiyetle bütün bağlarını koparmıştır. Modern sanayinin özel ürünü ve asıl ürünüdür… Bu nitelikleri dolayısıyla da, toplumun bütün emekçi kesimlerinin, bu düzenden acı çeken insanlığın tümünün kurtuluşunu, tarih işçi sınıfının omuzlarına yüklemiştir. İşte biz, bu sınıfın öncü müfrezesiyiz ve bu yüzdendir ki, partimizin önüne bir de köylü sıfatının eklenmesi bilimsel olarak yanlıştır.”

“Eğer bir komünist hareketin taşıması gereken niteliklere sahip olur ve bunları sürekli olarak korursak, hareketimizin hızla büyüyüp gelişeceğine, halk kitleleri arasında dal budak salıp kökleşeceğine derinden inanıyoruz. Çünkü halk tava gelmiş toprak gibidir, bizler de sağlam ve yeşermeye hazır tohumlar olmalıyız.”

 “Hizipçi ve bölücü olanlar, revizyonist çizgide ısrar edenlerdir. Bütün eleştirilere rağmen hatalarını düzeltmeyenler, düzeltmemekte ısrar edenlerdir. Hizipçi ve bölücü olanlar samimiyetle özeleştiri yapmak yerine, sadece çok sıkıştıkları zaman revizyonist özü yeni bir biçimle kamufle edenlerdir.”

“Kurtuluş Savaşı’ndan sonra komprador büyük burjuvazinin ve toprak ağalarının bir kesiminin hâkimiyetinin yerine, bir başka kesiminin hâkimiyeti geçmiştir.”

“Milletin kendi kaderini tayin hakkıyla, halkın kendi kaderini tayin hakkı tamamen farklı şeylerdir. Milletin kendi kaderini tayin hakkı, ayrı bir devlet kurma hakkı anlamına gelir. Oysa, halkın kendi kaderini tayin hakkı, o halkın devrim yapma hakkı demektir.”

“Komünist hareket, bir devlet içindeki her milliyetten emekçi halkın sınıf hareketini kayıtsız şartsız destekler ve buna önderlik eder. Yine komünist hareket, bir devlet içindeki ezilen milliyetlerin ulusal boyunduruğa, ulusal eşitsizliğe ve imtiyazlara, devlet kurma imtiyazına karşı giriştiği mücadeleyi kayıtsız şartsız destekler.”

“Kürtlere yapılanlara sessiz kalmak iğrenç bir şovenizmdir.”

“Kürt ulusal hareketinin tarihten gelen haklılığı öncelikle kabul edilmelidir. Fakat bu kabul edişin Kürt burjuva milliyetçiliği savunusu biçimine bürünmesine; proleter öncü ortak olamaz. Sınıf bilinçli proletarya, bu harekette ilerici olanı desteklemekle yetinir, daha öteye gitmez.”

İbrahim Kaypakkaya bir konuşma sırasında.

“Komünistler Kürt milletinin ayrı bir devlet kurup kurmayacağı kararını tamamen ve kesinlikle Kürt milletine bırakır. Kürt milleti isterse ayrı bir devlet kurar, istemezse kurmaz. Buna karar verecek olan başkaları değil, Kürt milletidir. Komünistler, bir milletin ayrılma isteğinin önüne kendileri asla engel çıkarmayacağı gibi, burjuva ve toprak ağalarının hükümetinin engel çıkarma, zor kullanma girişimleriyle de aktif olarak mücadele eder. Her türlü dış müdahaleye karşı mücadele eder.”

“Halkların kardeşliği sloganı liberal burjuva bir hiledir. Önce tam hak eşitliği, sonra halkların kardeşliği.”

“Sünnîlik, Alevîlik, Kürtlük, Türklük diye ayrım yapmak yanlıştır. Bu kavga yoksul-zengin kavgasıdır. Kimden olursa olsun bütün yoksulların birleşmesi şarttır.”

“Komünistler ‘her şart altında’ ittifaka hazır değildir. ‘Bağımsızlıklarını korumak’, ‘kendi kuvvetlerine dayanmak’, ‘inisiyatifi kaybetmemek’ ve program hedeflerine uygun olmak şartıyla, ittifaklar kurarlar.

 “Kendi kuvvetlerimize dayanmak esastır, müttefiklere dayanmak talidir.”

“Proleter devrimcilerin bir tek cephe politikası vardır; o da, proletarya önderliğinde halkın birleşik cephesidir. Ayrıca, bunun dışında demokratik güç birliği veya devrimci güç birliği gibi safsatalarla proletaryanın ve komünistlerin işi yoktur.”

“Cephe, her şeyden önce, belli hedefler etrafında, birbirinin aynı olmayan güçlerin, birliğini ifade eder ve ancak böyle olursa cephe olur.”

“İnsan, kötü hocalardan da iyi dersler öğrenir. Böyle hocalardan insan, ne yapmaması gerektiğini, neyi savunmaması gerektiğini öğrenir ki, bu da iyi bir derstir,”[6] der İbrahim Kaypakkaya ve zikredemediklerimizi de!

* * * * *

Lev Nikolayeviç Tolstoy’un, “İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır,” saptamasında tecessüm eden İbrahim Kaypakkaya 71 kopuşunun en ileri noktalarındandı.

Dünyada serüvenciler tükenmedikçe, umut tükenmedikçe adı hep bilinçlerde olacak ve geleceğe taşınacak özellikleriyle O; resmi ideolojiye başkaldırandı.

Kemalizm’den radikal kopuştu.

Kemalizme en doğru yaklaşan 68’liydi.

Devletin korktuğu devrimciydi. (Kemalizm konusunda kaleme aldığı tezler ile oluşmuştur söz konusu korku…)

Kaypakka’nın katledilmesi üzerine MİT raporlarında geçen; “Türkiye’de komünist mücadelede şimdi halka en tehlikeli olan Kaypakkaya’nın fikirleridir. Onun yazılarında sunduğu görüşler ve öngördüğü mücadele metotları için hiç çekinmeden ihtilalci komünizmin Türkiye’ye uygulanması diyebiliriz,”[7] ifadesi de bundan mülhemdi.

Nihat Behram’ın 30 yıldır serbest olan ‘Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit’ başlıklı yapıtı yeniden yasaklanırken[8] Onunun Kemalizm değerlendirmesi, komünist ve devrimci hareketi, resmi ideolojinin etkisinden çıkarmayı hedeflemesinden ötürü; hâlâ anılması yasaktır, meydanlarda adının zikredilmesi hapis nedenidir; anılmasından korkulduğu için mezarı başına jandarma karakolu dikilmiştir.

“Ülkeni kalbinde yaşatırken, ufkunda dünya olsun,” Mao Zedong’un ve Büyük Kültür Devrimi’nin yoldaşı olan “Kaypakkaya’nın oluşturucu liderleri arasında yer aldığı ‘71 Devrimci Hareketi, o dönem, yenisömürge ve sömürge ülkelerde devrimci yükselişle ve devrimlerle belirlenen dünya çapında devrimci dalganın bir parçasıydı. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da, ‘71 Devrimci Hareketi, büyüyen işçi, gençlik, köylü hareketinin devrimci yükselişi içinde oluştu, o hareket içinden doğdu.”[9]

Resmi ideolojiye boyun eğmeden; Ermeni Soykırımı’na, Kürt Meselesine “sırtını dönmeden”!

Bu neden kardeşi Ali Ekber Kaypakkaya’nın, ‘İbrahim, milli meselenin esasının Kürt sorunu olduğunu ifade etmiştir. O egemen sınıftan köklü bir kopuştur,”[10] saptamasındeki üzere Kürt ulusal sorunu ve azınlık milliyetler meselesine Marksizm-Leninizm’in enternasyonalist duyarlılığıyla yaklaştı.

Bakış açısını biçimlendiren ise, Karl Marx’ın, “Başka bir halkı ezen bir halk özgür olamaz, özgürleşemez,” tutumuydu!

* * * * *

Sokrates’in, “Sorgulanmamış bir hayat, yaşanmaya değmez” ya da Andrey Tarkovski’nin “Dünyada ne kadar kötülük varsa, güzellik yaratmak için de o kadar sebebimiz var demektir,” sözleriyle betimlenmesi mümkün olan İbrahim Kaypakkaya’nın “Katledilmesiyle dağlar öksüz kaldı” diyenler yanıldı(lar); “Biz halkız yeniden doğarız ölümlerde” vurgusundaki üzere Pablo Neruda’nın…

Çelik aldığı suyu unutmadı;[11] unutması da mümkün değil!

Doç. Dr. Sibel Özbudun

Akademisyen, antropolog, yazar, çevirmen, aktivist. 1956 yılında İstanbul’da doğdu. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra Fransa’ya giderek, üç yıl süresince Fransa’da dil ve Paris VII ve Paris Üniversitelerinde sosyoloji öğrenimi gördü. Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü’ne girdi. Mezun oldu. Uzun süre yayıncılık (Havass ve Süreç Yayınları) ve çevirmenlik yapan Özbudun; 1993 yılında, Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi görmeye başladı. 1995 yılında aynı bölümde araştırma görevlisi oldu. Doktorasını da aynı üniversitede verdi. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilen Özbudun’un çok sayıda çeviri ve telif eseri bulunmaktadır. Telif eserlerinin çoğu Temel demirer ve diğer yazarlarla birlikte kaleme aldığı kolektif çalışmalardır.

Temel Demirer

Yazar, aktivist. 1954, Kale Mahallesi / Çorum doğumlu. Baba adı Kemal, anne adı Necla’dır. Eserlerinin çoğu Sibel Özbudun ve diğer yazarlarla birlikte kaleme aldığı kolektif çalışmalardır. Kitapları dışında kendisi hakkında yeterli bilgi bulunamayan Temel Demirer, kendisini şöyle anlatır:

“Kendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm… Ne yazacağımı kestiremedim. Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım… “İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil” diyen(lerden); dünyaya aşağıdan bakan(lardan); kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan); yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan) ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden); sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden); bir afet-i devrana aşık olan(lardan); hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan) ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim…  Ve nihayet halen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım.”

N O T L A R

[*] Gazete Patika, Mayıs 2020…

[1] Aiskhylos, Zincire Vurulmuş Prometheus, çev: Azra Erhat-Sabahattin Eyüboğlu, Bilgi Yay., 1968.

[2] Ragıp Zarakolu, “19 Mayıs’tan bir gün önce 18 Mayıs”, 19 Mayıs 2021… https://www.avrupademokrat.com/19-mayistan-bir-gun-once-18-mayis-ragip-zarakolu/

[3] Julius Fuçik, Darağacında Röportaj, çev: İrfan Yalçın, Yar Yay., 1995, s.17.

[4] Hasan Zengin, “Diyarbakır Sıkıyönetim Tutukevinde Kaypakkaya ile Son 48 Saat”, (13 Mayıs 2011) 17 Mayıs 2019… https://www.gazetepatika10.com/diyarbakir-sikiyonetim-tutukevinde-kaypakkaya-ile-son-48-saat-37646.html

[5] Georgiy V. Plehanov, Tarihte Bireyin Rolü Üzerine, çev: Nahide Özkan, Yazılama Yay., 2014, s.40.

[6] İbrahim Kaypakkaya, Bütün Yazıları, Umut Yay., 1992.

[7] “Cemil Amed: Kaypakkaya’nın Bilinci ve Yüreği Kürt Halkının Özgürlüğü İçin Çarpmıştır”, 17 Mayıs 2021… https://www.nupel.online/cemil-amed-kaypakkayanin-bilinci-ve-yuregi-kurt-halkinin-ozgurlugu-icin-carpmistir-176947.html

[8] “Nihat Behram: 25 Yıldır Serbest Olan Kitabım Yine Yasaklandı”, 25 Nisan 2018… https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2018/04/25/nihat-behram-25-yildir-serbest-olan-kitabim-yine-yasaklandi

[9] Ziya Ulusoy, “Kaypakkaya’nın Devrimci Önemi”, Atılım, Yıl:1, No:13, 21 Mayıs 2021, s.22.

[10] Hasan Akbaba, “İbo Köklü Bir Kopuş ve Turnusol”, 18 Mayıs 2021… http://yeniyasamgazetesi2.com/ibo-koklu-bir-kopus-ve-turnusol/

[11] Bkz: i) Temel Demirer, “Şoven Gericilik Dalgasına Karşı Kaypakkaya’yı Anlamak ve Anlatmak”, 2007… https://temeldemirer.wordpress.com/2012/04/07/kaypakkayayi-anlamak/… ii) Temel Demirer, “Yalanı Yenen ‘Ölümsüz’: Kaypakkaya”, Halkın Günlüğü, Yıl:2, No:38, 20-30 Mayıs 2012… iii) Temel Demirer, “İbrahim Kaypakkaya (ve Yapıtları) Hakkında”, Gelecek Dergisi (Kıbrıs), No:79, Nisan 2013… iv) Temel Demirer, “… ‘Zamanın Ruh(suzluğ)u”na Karşı İbrahim Kaypakkaya”,  Kaldıraç, No:144, Haziran 2013… v) Temel Demirer, “Kasketin En Çok Yakıştığı İnsana Minnet ve Hayranlıkla”, Newroz, Yıl:9, No: 269, 14 Temmuz 2015… vi) Temel Demirer, “Tarihselden Güncele İbrahim Kaypakkaya”, Arasöz Dergisi, Haziran 2016… vii) Temel Demirer, “68 Hareketi, Mayıs(ımız), Kaypakkaya ve 1971”, Kaldıraç Dergisi, No:203, Haziran 2018 ve Partizan, No:90, Eylül 2018… viii) Temel Demirer, “Mayıs Kızıllığında ‘71 Kopuşu ve Kaypakkaya”, Kaldıraç Dergisi, No:215, Haziran 2019… ix) Temel Demirer, “2020’nin 18 Mayıs’ında Ona Dair”, 2020… https://temeldemirer.wordpress.com/2020/05/18/2020nin-18-mayisinda-ona-dair/

İlgili İçerikler

Sibel_özbudun
Politika

Tarih Sıkıştırırken…[*]

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Hep taze tuttum sevincimi avluda diz boyu kar elimde kır çiçekleri” Sorularınız gerçekten özenle seçilmiş, son onyılların barış süreçlerinden damıtılan...

tükenmislik
Diğer

Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

Görüş Redaksiyon

Neoliberalizm, özgürlük kavramını nasıl gasp etti? Nihai kontrol vaadini, modern çalışan için ezici bir tükenmişlik ve anksiyete kaynağına nasıl dönüştürdü?Bu...

sibel özbudun

TARİH, TEORİ, BUGÜN

Sibel_özbudun

Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

istanbul üniversitesi

Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

think tanks

Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

Sibel_özbudun

Hapishaneler”i Biliyoruz! peki ya “Tımarhaneler”i?(*)

temel demirer

Empyerlist Zorbalığın Trump’lı Aşaması

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı
Ekonomi

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

Görüş Redaksiyon

2025 sonbaharında Washington’da alınan bir karar, dünya finans piyasalarında sarsıcı bir zincirleme reaksiyona yol açtı. Yüzeyde sıradan bir ticaret politikası...

israil ve siyonizm

İsrail Devleti ve Siyonizmin Kökenleri

nadir toprak elementleri

Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

the cyrpto crash

The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.