20 Aralık 2025, Cumartesi
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    devlet ve millet / Hüseyin Demirtas

    Haneye Tecavüz Düzeni: Dokuz Yılda Kök Salan Devlet Pratiği

    temel demirer

    Şeriat’a ve “Devletçi Laikliğe” Karşı Özgürlükçü Toplumsal Laiklik

    sibel özbudun

    Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    “Zor Zanaat”tır Yazarlık

    Anthony Quinn - zorba

    Bir Aktör, Bir Heykeltraş ve Bir Ressam Olarak Anthony Quinn

    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    devlet ve millet / Hüseyin Demirtas

    Haneye Tecavüz Düzeni: Dokuz Yılda Kök Salan Devlet Pratiği

    temel demirer

    Şeriat’a ve “Devletçi Laikliğe” Karşı Özgürlükçü Toplumsal Laiklik

    sibel özbudun

    Nafile” Çabalar Ya Da İp(lerin)e Un Sermek(*)

    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    temel demirer

    “Zor Zanaat”tır Yazarlık

    Anthony Quinn - zorba

    Bir Aktör, Bir Heykeltraş ve Bir Ressam Olarak Anthony Quinn

    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Savaş Kışkırtıcılarının Büyük Bölümü, Ruhsal Olarak Körelmiş İnsanlar

Görüş Çeviri
3 Aralık 2025
Okuma süresi: 11 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
Almanya’daki savaş çığırtkanları, Soldan sağa doğru: Marie-Agnes Strack-Zimmermann (FDP), Anton Hofreiter (Yeşiller), Michael Roth (SPD), Barış Güvercini (Akıl/İnsaf), Roderich Kiesewetter (CDU), Annalena Baerbock (Yeşiller), Fotograf: https://freier-denken.ch/

Marcus B. Klöckner, Sosyoloji, Medya Bilimleri ve Amerikanistik okudu. Gazeteci ve kitap yazarı olarak çalışmalarını iktidar ve medya eleştirisi ekseninde yürütmektedir. Klöckner’in “Savaş Yeterliliği! Almanya’nın İç Cephede Seferberliği” adlı kitabı, savaş kışkırtıcılığını ve bunun toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini mercek altına alıyor.

Almanya, bir savaş ülkesi olmaya hazırlanıyor. Federal Cumhuriyet, askerî ve ekonomik açıdan savaşmaya muktedir olduğunu göstermek istiyor.

İlgili İçerikler

ABD–Avrupa İlişkileri: Felakete Sürükleyen Bir Dostluk

Neoliberalizmin Yıktığı Düzende Faşizmin ve Öjenik İdeolojinin Yükselişi

Marcus Klöckner, savaş kabiliyeti ve savaş kışkırtıcıları üzerine — ve bunun toplumu nasıl çökerttiğine dair — bir kitap yazdı. Aşağıda bugün yayımlanan “Kriegstüchtig! Deutschlands Mobilmachung an der Heimatfront” (Savaşa Muktedir! Almanya’nın Cephe Gerisindeki Seferberliği) adlı kitaptan bir alıntı yer almaktadır.

Savaş kışkırtıcıları, giderek daha açık ve daha küstah bir şekilde, savaş hazırlığı olarak değerlendirilebilecek bir propaganda yayıyorlar. Bu kişiler, Alman toplumunun kendi düşman imgelerini benimsemesini istiyor. Onların tasavvuruna göre, hepimiz yavaş yavaş zihinsel olarak savaşa hazır hâle gelmeliyiz.

Gözlerimizin önünde, kamusal sahnede, bir toplumun tahayyül edebileceği en aşağılık unsurlardan bazıları boy gösteriyor. Kendilerini dürüst ve saygın insanlar gibi sunuyorlar. Şık takım elbiseleriyle kameraların önünde dolaşıyor ve toplumu manipüle etmek için her fırsatı memnuniyetle değerlendiriyorlar. Sözleri ikiyüzlülükle malûl. Kendilerini Ukrayna’nın savunucuları gibi gösteriyorlar. Saldırıya uğramış bir halka yardım etmek isteyen iyi melekler rolünü oynuyorlar. Özgürlük, demokrasi ve barış adına konuştuklarını iddia ediyorlar. Oysa  rahatlıkla böyle söylenebilirki  şeytan adına konuşuyorlar. Çifte standartlari, ikiyüzlü siyasetleri iliklerine kadar yalan ve riyakârlıkla doludur.

Dulların ve yetimlerin savunuculari mi?

Söylemleri, hakikate yönelik bir saldırı. söylemlerinde ne gri tonlar vardır ne de farklı perspektifler. Rusya’yı bir düşman olarak Alman halkının zihnine yerleştirmek istiyorlar. Vicdansızlıklarının sınırı yoktur. Kelimenin tam anlamıyla ölülerin üzerinden geçiyorlar. Yüz binlerce ölü, sakat kalmış ya da travma geçirmiş Ukraynalı asker ve sivil bile, savaşın sona erdirilmesi çağrısı yapmaları için onlara bir neden teşkil etmiyor.

“Daha fazla silah!” talep ettikleri budur. “Savaş devam etmeli!” onların inancıdır. Daha fazla ölü, daha fazla sakat kalan, daha fazla travma yaşayan insan mı? Bunu, yolda ezilmiş sinekler gibi görmezden geliyorlar. Bu vicdansızlık insanı dehşete düşürüyor.

Ukraynalı savaş kurbanları, onların tanım üstünlüğü mücadelesinde bir tür mızrak ucu işlevi görüyor. Ukraynalıların acılarını, timsah gözyaşlarıyla sahnenin tam ortasına yerleştiriyorlar; yeter ki kendi savaş çığırtkanlıkları için destek bulabilsinler.

Ve sonra birden savaşın dehşetini ön plana çıkarırlar. Kendilerini dul ve yetimlerin savunucusu olarak sahneye koyarlar. Çocukların akıl almaz acılarını bile, savaş tutkusunu tatmin etmek için araçsallaştırmaktan çekinmezler. Bir insan, çocukların savaşın kurbanı olduğunu gördüğünde ilk olarak şunu talep eder: Ateşkes! Oysa savaş kışkırtıcıları, cepheye daha fazla ölüm saçan silahlar gönderilmesini istiyor. Onlar, ne pahasına olursa olsun, Rusya’nın nihai yenilgisini ve tamamen yok edilmesini düşlüyorlar.

Hazır ol, hedef al, ateş et


Ve şayet Ukraynalıların daha fazla silah kullanması Rusların daha fazla silah kullanmasına yol açıyor ve bu da kaçınılmaz olarak daha çok can kaybı demekse: umurlarında değil! Önemli olan “iyi bir amaç adına” elde edilecek “zafer”dir. Kendileri elbette cephede durmazlar — hele en ön safta hiç. Onların savaş alanı, askerlerin daha reşit bile olmadan — hâlâ çocuk sayılacak yaşta — can verdiği gerçek cephe değildir.

Savaş kışkırtıcıları, savaşlarda bizzat silah bile tutmazlar. Ama bunun yerine, silahın namlusunu sürekli ağızlarıyla, yani sözleriyle kurarlar. Tetiği çekecek olan ise başkalarıdır. Savaş kışkırtıcıları propaganda, yalan ve manipülasyon alanında savaşırlar. Onların muharebe sahası, gerçekliği ters yüz ettikleri medya alanıdır.

Savaş kışkırtıcıları durmaksızın bize — bu ülkenin yurttaşlarına, gençlere ve yaşlılara — sesleniyor. Kendi şavaşlari olmayan bir savaşı, kamu meselesine ve böylece hepimizin meselesine dönüştürdüler. Bu uğurda hiçbir şeyden geri durmuyorlar. Vergi mükelleflerinin parası da, bizim ve çocuklarımızın hayatı da onların gözünde sadece tasarruf edilebilir birer kaynaktır.

Tarih boyunca tüm savaşlarda, Beelzebub’un (Deccalî ruh) o yalancı ve aşağılık yaratıkları, savaş çılgınlıkları içinde her yaşamın — evet, tüm ülkenin — kendi tasarruflarında olduğuna inandılar. Savaş kışkırtıcıları, yaşadıkları ülkelerde daima büyük seferberliğin hayalini kurmuşlardır.

Ülkemiz — hayır, “onların” ülkesi — küçük bir çocuktan yaşlıya, kızdan kadına, büyükannelere kadar herkesin “vatan hizmeti” ve “vatan görevi” için seferber olduğu bir ülke: İşte savaş kışkırtıcılarının büyük zaferi olarak gördükleri şey budur.

Hazır ol, hedef al, ateş et. En iyisi bunu okul müfredatına yazalım. Sonuçta “biz” bir ülke olarak “savunma kabiliyetine” sahip olmalıyız. Rus ayısı arka ayakları üzerine kalkmış, eğer “biz” onu Ukrayna’da kesin olarak durdurmazsak hepimizi parçalamaya hazırdır.

Ya da Ukraynalılar onu bizim yerimize durdurur. Savaş kışkırtıcıları işte bu tabloyu durmaksızın önümüze koyuyor.
Bu sözleri bir savaş kışkırtıcısına söylemeyi deneyin. Hiçbir savaş kışkırtıcısının yüzüne onun bir savaş kışkırtıcısı olduğunu söylediniz mi? Tepkileri neredeyse her zaman aynıdır.
Kimileri yapay bir öfkeye bürünür. Kendinden geçmiş bir halde kızgınlık gösterir.
Diğerleri ise kendilerini masum bir kuzu gibi sunar; köyün saf çocuğu, masum melek, Orléans’ın Bakiresi ya da barışın koro çocukları rolüne bürünürler.
Ve sahte bir melodiyle şunu tekrarlarlar: “Biz de tıpkı sizin gibi barış istiyoruz!”

İşte tam burada, sergiledikleri küstahlık bütün açıklığıyla ortaya çıkar. Bir elleriyle silahları cepheye iterken, diğer elleriyle bir barış yanlısının omzuna dokunup kendi iyiliklerini gösterirler.
Savaş kışkırtıcıları böyledir işte. Kendi savaşları için barışı bile sahiplenmekten geri durmazlar. (…)

Savaşı soğuk bir şekilde bir satranç tahtası olarak görüyorlar

Savaş kışkırtıcıları, 30 saniyelik bir televizyon konuşmasında propaganda mermilerini bir makineli tüfeğin ateş hızında savurdukları gibi, aynı hızla ellerini masumiyetle yıkamaya kalkarlar. Peki savaş kışkırtıcılarının politikası bugüne kadar nereye vardı? Ortaya çıkan sonuç nedir?
Bu soruya her zaman kendi “başarılarını” öne sürerek cevap verirler. Onların yardımı sayesinde Ukrayna’nın saldırgan Rusya karşısında dayanabildiğini söylerler.

İşte tam burada sahtekârlıkları ortaya çıkar.
Silahlar Ukrayna’ya gerçekten de şu açıdan bir “yardım” sağlamış olabilir: Rusya henüz ülkeyi tamamen işgal edememiştir. Fakat daha “yardım” kelimesinin kendisi bile savaş kışkırtıcılarının nasıl bir kötücüllükle savaş kışkırtıcılığını topluma bir iyilik gibi satmaya çalıştığını gösteriyor.

Yüz binlerce insan savaşta can veriyorsa, “yardım” adı verilen şey yardım değildir.
Binlerce, on binlerce ya da yüz binlerce asker ölmüşse ya da ömür boyu savaşın izlerini taşıyacak şekilde sakatlanmışsa, ortada bir “yardım” yoktur.
Yüz binlerce aile evlatlarının ölümüyle ağır bir şekilde yas tutuyorsa, silahlar hiçbir zaman “yardım” olamaz.

Ancak savaşı buz gibi bir soğukkanlılıkla, acımasızca, teknokratik bir zihniyetle bir satranç tahtası gibi görürseniz — bir piyonu gözünüzü bile kırpmadan feda ederken bunu daha büyük bir stratejik planın parçası olarak değerlendirirseniz — o zaman belki “yardım” olduğunu iddia edebilirsiniz. (…)

Sorun, savaş kışkırtıcılarının arkasındaki güçlerdir

Savaş kışkırtıcılarının bir türü — ki onlara böyle denmemesi daha uygun olur — saf bir saflık ve iyi niyet yanılgısıyla hareket ederken, durum politikacılar, gazeteciler ve kamuoyunda “naiflik havuzunda yıkanmamış” kişiler olarak bilinen uzmanlarda tamamen farklıdır.

Kamuoyunda etkili olan bir dizi kişi, demokrasi ve özgürlük için verilen mücadele söyleminin, savaşın gerçek doğasının açık biçimde anlaşılmasını engelleyen bir sis perdesi olduğunu gayet iyi bilir. Kaç kez dile getirirlerse getirsinler, onların amacı “Ukraynalılar” değildir; hele ki cephedeki tek tek askerler hiç değildir. Bu savaşta asıl meselenin Rusya’yı rakip güç olarak zayıflatmak olduğunun tamamen farkındadırlar. Ukrayna’nın, vicdansızlıkla yoğrulmuş Batı’nın küresel güç siyaseti açısından jeopolitik ve derin siyasal öneminin gayet bilincindedirler.

Onlar medya gerçekliği yansıtır sanan saf Spiegel(haftalik dergi) okurları ya da Tagesschau(TV aksam haberleri) izleyicileri değildir.

Kamuya sunulan masalların, jeopolitik sahnenin arka odalarında sürdürülen çıkar mücadelelerini kamufle etmek için var olduğunu bilirler. Bu aktörlerin sözlerini eleştirel bir gözle inceleyen herkes, onların mimik ve jestlerine bile yalanların nasıl adeta gövde bulup görünür hâle geldiğini, insan sarrafı olan biri için neredeyse fiziksel olarak hissedilebilir olduğunu fark eder.
Bu savaş kışkırtıcılarının “yardım ettiğini” iddia ettikleri bir ülke, kendi felaketini yaşamamak için, kendi güvenliği adına aslında onların her türlü yardımını geri çevirmelidir. (…)

Bazen, savaş kışkırtıcılarının kirli oyununu fark eden yurttaşlarımız, medyada “değerlerimizin koruyucuları”nı dinlerken duygusal patlamalara kapılma eğilimi gösterirler. Bu elbette son derece anlaşılır bir durumdur. Ancak burada bir tehlike vardır: Barış için harcanacak enerji, savaş kışkırtıcılarıyla kavga ederek boşa tüketilebilir.
Savaş kışkırtıcılarının eylemleri ne kadar kötü, ne kadar alçak olursa olsun: Onlar can sıkıcıdır, ama aslında gerçek sorun bile değildirler. Hatta ifade özgürlüğü çerçevesinde, kendi propaganda ve savaş kışkırtıcılıklarını dile getirmelerine bile tahammül edilebileceğini kabul edebiliriz.
Asıl sorun başka bir yerde yatmaktadır.

Medya kameralarının önündeki savaş kışkırtıcıları, görünürdeki etki güçlerine rağmen, her an değiştirilebilecek sıradan figürlerden ibarettir. Bu kışkırtıcıların adının X ya da Z olması, kadın veya erkek olmaları, Almanya’da ya da başka bir ülkede “Silahlar, silahlar, daha çok silah!” diye bağırmaları hiçbir şeyi değiştirmez: Sorun, onların arkasındaki güçlerdir. Televizyondaki savaş kışkırtıcıları özgün düşünürler değildir. Öne çıkmış pozisyonlarına rağmen, görünen siyasetin arkasında işleyen derin politikanın faydalı piyadeleridirler. Her ne kadar sahnenin önünde savaş çığırtkanlığı yapanlardan bazıları, düşman imajı yaratmanın ve karşı tarafı aşağılamanın daha derin bir siyasi amaca hizmet ettiğinin farkında olsa da, yine de savaşların ortaya çıktığı yapıların içinde sadece birer sinek ağırlığındadırlar.

Gerçekler er ya da geç herkesi yakalar

Kamuoyunda öne çıkan savaş kışkırtıcılarının çoğu, ideolojik birer “bitki” olarak düşünülebilir; ne kadar çok beslenir ve desteklenirse o kadar büyürler. Yukarıdan „yürüyüş komutu“ verildiğinde, ilgili toplumsal sistemlere gerekli uyarılar enjekte edildiğinde, bu süreç savaş kışkırtıcılarını da harekete geçirir. Politika, medya ve uzmanlar üçlüsü “aktivasyon kodlarını” alıp sahneyi hazırladığında, savaş kışkırtıcıları zirveye ulaşır.

Dikkate alınması gereken bir nokta: Ne kadar görünür olurlarsa olsunlar, veya bu “bitkiler” yeni koşullarda ne kadar  gelişirse gelişsin: büyümeleri yalnızca kendilerine çizilen sınırlar içinde gerçekleşir. Kökleri derinlere inmez ve boyları da olağanüstü uzun değildir. Fakat çoğu zaman olduğundan çok daha büyük görünürler. Bunu bilirsiniz: Bakış açısı, aydınlatma, odaklama ve çeşitli teknik hileler sayesinde cüceler bile dev gibi gölge bırakabilir.

Bir kişiyi büyük bir talk-show’da beş kez konuşturun ya da kameraların önünde bir savaşı, hatta tüm dünyayı açıklamaya çalıştırın: Kişi bir anda sembolik olarak yüceltilir ve abartılır. Görünürdeki yetkinliği, bir yanılgıdan doğar: Medya birine platform sağlıyorsa, onun söyleyecek bir şeyi olmalı. Her gün bunun ne kadar yanlış olduğunu gözlemleyebiliriz.
Fransız sosyolog Pierre Bourdieu, talk-show misafirleri için bunu “düşüncesiz düşünürler” olarak tanımlamış; bence bu ifade son derece yerinde bir nitelendirmedir. (…)

Bazı savaş kışkırtıcılarına neredeyse acıyabilirsiniz. Oturma tarzları, kendini beğenmişlikleri — ki bu aslında derinlerde bir tür öznefreti barındırıyor — ve söyledikleri yalanların içinde nasıl kayboldukları; daha ılımlı sesleri bastırmaları ve kameraların önünde sahte gözyaşları dökerek Ukraynalılar için gerçek kaygı duyuyormuş gibi görünmeye çalışmaları; kendilerini dul ve yetimlerin koruyucusu olarak göstermeleri… Tüm bunlar, halkı kendi silahlanma ve savaş propagandalarına ikna etme çabalarıdır.

Bu savaş kışkırtıcılarının kayda değer bir kısmı aslında duygusal olarak körelmiş durumdadır; empati yoksunlukları ve buz gibi soğuklukları, ağır travmalar ve/veya kişilik bozukluklarına işaret eder. Bu bakış açısıyla — ne kadar zor olsa da — onlara karşı bir nebze acıma bile duyulabilir. İnsanlar insanlığa sahiptir; ancak bu kişilerde — en azından Ukrayna savaşı bağlamında — insanlık yerine duygusal bir ihmal ve çöküntü görülür; ve çoğu zaman bu, yüksek derecede bir alçaklık ile de birleşir.

Not: Bu makale ilk önceOvertone Magazin’de yayımlanmış olup, orijinal metninden Türkçeye çevrilmiştir.

İlgili İçerikler

Finlandiya
ABD

Finlandiya: Neo-Conların Rusya ve Amerika’yı Çatışmaya Sürükleme Planı

Görüş Redaksiyon

Uluslararası ilişkilerde çok kutuplu bir düzene geçişin sancıları yaşanırken, Batı'nın düşüşü ve yeni güç merkezlerinin yükselişi konuşulurken, rahatsız edici bir...

Turan Altuner
Avrupa

Toplumsal Piyasa Ekonomisi: Düşünürleri, İlkeleri ve Pratik Uygulamaları

Turan Altuner

Almanya'nın Ekonomik Ruhu: Sosyal Piyasa Ekonomisi Serbest piyasa dinamizmini sosyal refahla birleştiren “sosyal piyasa ekonomisi” modelinin köklerinden günümüze ve Avrupa’daki...

Zekeriya Simsek

Dünyanın Denetimli Serbestlik Hâlleri: Uluslararası Kuruluşlar Ne İşe Yarar?

Almanya_Enerji

Yaptırımların Gölgesinde Almanya’nın Enerji Açmazı

Transnasyonal Barış ve Gelecek Araştırmaları Vakfı: “Titanik Militarizmi”

Transnasyonal Barış ve Gelecek Araştırmaları Vakfı: “Titanik Militarizmi”

Zekeriya Simsek

Ukrayna Neden Önemli?

Emanuell Macron

Macron Neden Odessa’ya Bu Kadar Takmış Durumda?

Naomi_klein_altyazi

Naomi Klein ile söyleşi: “Alman Anma Kültürü Donuk Bir Niteliğe Sahip”

Son Makaleler

temel demirer
Edebiyat

“Zor Zanaat”tır Yazarlık

Temel Demirer

Yusuf Atılgan’ın, “Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu.” “Ya insanlar? Onların yaşamında her şey ayrıntı. Önemli olan yemek...

savas kiskirticilari

Savaş Kışkırtıcılarının Büyük Bölümü, Ruhsal Olarak Körelmiş İnsanlar

devlet ve millet / Hüseyin Demirtas

Haneye Tecavüz Düzeni: Dokuz Yılda Kök Salan Devlet Pratiği

japonya, Japonya Başbakanı Sanae Takaichi

Borç, Demografi ve Tayvan Provokasyonu: Japonya’nın Stratejik Kumarı

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.