18 Ekim 2025, Cumartesi
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Müziğin Önemi ve Hatırlattıkları

Temel Demirer
2 Eylül 2023
Okuma süresi: 15 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
temel demirer

“İçimde bir müzik çalıyor, hem acı veriyor hem de iyi hissettiriyor.”[1]

George Bernard Shaw’ın, “Bol şekerli bir orkestra eşliğinde sunulan birkaç ucuz melodi,” betimlemesine “Hayır” deyip, müziği önemseyen ve Aldous Huxley’in, “Sessizlikten sonra ifade edilemeyeni ifade etmeye en yakın şey müziktir,” ifadesine büyük önem atfedenlerdenim…

Bilirim: “Ruhun çalgısının tellerine dokunmuş hiçbir şarkı kaybolup gitmez”ken;[2] “Müzik duygusal düzeyde hissedilmesiyle, katıksız bir soyutluk sunmasıyla en yüksek sanat formudur. Müziğin yaratım fikrini en canlı, en sağlam biçimde ifade edebilen sanat olduğu anlamına geliyor bu…”[3]

İlgili İçerikler

Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

Pablo Neruda: Aşkın, Politikanın ve Gizemin Şairi

Müzik sadece var olan şeyleri ortaya çıkarır, belki de içinizde olduğunu bilmediğiniz duyguları hissetmenizi sağlar ve her yeri dolaşarak bütün duyguları uyandırır. Yeniden doğmak gibi bir şeydir O…

Evet Miguel de Unamuno’nun, “Bütün aşk denen şey, müzikten başka bir şey değildir,” sözlerindeki şeydir müzik ya da William Shakespeare’in, “İçinde müzik olmayan insan, tatlı seslerin uyumuyla heyecanlanmayan insan, hainliklere, kötü hilelere, yağma ve yıkımlara yatkındır. Ruhunun içgüdüleri geceler kadar uyuşuktur ve duyguları cehennem kadar karanlıktır!” uyarısındakidir…

* * * * *

Sultan II. Mahmut’un 1826’da Avrupa’nın askeri bandolarına özenerek gelişmişliğin simgesi olarak İstanbul’da sarayda başlattığı çoksesli müzik macerasının öncesinde türkülerimiz vardı.

Avrupalıların 1400’lü yıllarda tanışıp yüzlerce yıl süren müzik devrimi, coğrafyamıza çok geç, ancak 1826’da saray konserleriyle gelebildi. Cumhuriyet ile saray orkestrasına yaylı ve nefesli çalgı kadroları eklendi. Senfoni orkestrası kimliği kazandırıldı.

Ancak Neşet Ertaş’ın, “Kötü insanların türküleri yoktur”; Ruhi Su’nun, “Bir yerde türküler ne kadar gelişmişse, anlatım gücü ne kadar artmışsa, oradaki koşullar o oranda ağır demektir. Türkülerden korkulması boşuna değildir,” saptamalarındaki başat zemin her daim -kimi olumsuzluklarla![4]– aslî olandı…

Türküler(imiz)de halk(lar)ın gerçeğini görmek mümkündür. Neşe, kendiyle bile dalga geçebilmek yeteneği, yalansız dolansız bir sevda söylemi, acıyı bal eyleme özverisi, gurbete sabırla durma becerisi, iktidar sarhoşluğunu uyarma içgüdüsü, isyan ve daha pek çok özellik…

* * * * *

“Politik”inden, “apolitik denilen”ine müziğin -nihai kertede hizmet ettiğiyle- ideolojik oluşu aşikâr.

Tıpkı “yüceltmeler” ya da “yasaklar” ile ortaya çıktığı gibi…

Özellikle “yüceltmeler” ya da “yasaklar”da yaşam tarzını, biçimlendirme ve kısıtlamaları devreye sokarken; bu da politik bir meseledir…

Bir an iktidarların paranoyaya varan müzik korkusu ile devreye sokulan yasaklamaları/ zorbalıkları düşünün…

Sezen Aksu Yaşar Gaga ile birlikte 2017’de çıkardığı “Şahane Bir Şey Yaşamak” şarkısındaki “Selam söyleyin o cahil/ Havva ile Adem’e” dizeleri yüzünden gerici basının ve aktrollerin hedefi hâline getirilmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Sezen Aksu’yu kastederek “Dilini kopartırız” demesi örneğin…

Sonra Tarkan’ın “Geççek” şarkısı da “Gitçek gitçek, geldiği gibi gitçek/Her şeyin sonu var, bu çile de bitçek” sözleri nedeniyle AKP’li yöneticilerin, AKP’li yazarların ve trollerin boy hedefi hâline gelmesi…

Veya Eskişehir Anadolu Festivali, Munzur Kültür ve Doğa Festivali, Zeytinli Rock Festivali, Zonguldak Kozlu Müzik Festivali, Kazdağı Ekoloji Festivali, Milyon Fest festivallerin başına getirilenler gibi…

Ya da Apolas Lermi, Aynur Doğan, Mem Ararat, İlkay Akkaya, Niyazi Koyuncu, Metin-Kemal Kahraman, Pınar Aydınlar vd’lerinin siyasi görüşleri yüzünden -tabii ki böyle açıklanmadı- yasaklanması ve Melek Mosso ile Aleyna Tilki gibi isimlerin ise çağrılmadıkları festivallerin listesinden çıkartılması…

Bunların hepsi müziğin gücünü, önemini gösteriyor Alfred de Musset’in, “En güzel şarkılar yüreğine hüzün salar insanın, Ne ölümsüz şarkılar biliyorum, tepeden tırnağa gözyaşı,” sözlerindeki üzere…

* * * * *

Mesela sanatsal yaratıcılığını Aydınlanma Çağı ilkeleriyle Fransız Devrimi’ne yol açan düşünceleri harmanlayarak ortaya koyan Ludwig van Beethoven.

O, müzik tarihinde Haydn-Mozart’ın Klasik Dönem’ini bir sonraki Romantik Dönem’e (XVIII. yüzyılı XIX. yüzyıla) bağlayan bir deha olarak tanımlandı.

Gençlik günlerinde yağ kandilinden gaz lambasına, at arabasından buharlı lokomotife geçilmiş; Fransız Devrimi’yle toplumsal değerler sarsılmış ve bunlar da müziğine yansımıştı.

Ve Emil Michel Cioran’ın, “Mozart’ın armonilerinden doğan tüm hakikâtleri severim, gül kokusuna eş değer sesler,”[5] notunu düştüğü Wolfgang Amadeus Mozart…

Bir de “Anadolu’nun Mozart’ıydı”[6] diye anılan Gomidas yani Gomitas Vartabed (1869 Kütahya-1935 Villejuif Kliniği Fransa)…

O, Ermeni çoksesli klasik müziğin öncülerinden, besteci, müzisyen, koro şefi, rahip. Günümüzde etnomüzikolog olarak tanınır.

Öksüz bir çocuk olarak Kütahya’da başlayıp, bir deha olarak gelişen, Fransa’da bir akıl hastanesinde sona eren soykırıma tanık yaşamıyla Gomidas Vartabed’in müziği “Her insanın bir şarkısı var” derdi.

Bunlara bir de “O; tepeden tırnağa, tutku, azim ve müzik aşkıyla yanıp tutuşan ve uzun bir süre dünya sahnelerini de tutuşturan bir diva. Müzik dünyasında bir ‘ekol’, bir okul, bir referans oluşturdu. Muhsin Ertuğrul’un deyişiyle ‘O bir öncü’…”[7] notu düşülen Leyla Gencer’i; ne zaman haksız ya da yanlış bir şey olsa “Neden karşı koymuyorsunuz, neden direnmiyorsunuz, neden bir şeyler yapmıyorsunuz” diye haykıran; bir protestoya katıldığında gazetecilerin, “Yoksa politikaya mı atılacaksınız” sorusuna “Hayır efendim, vatandaşlık görevimi yapıyorum!” yanıtı vereni eklemeden geçmeyelim…

Tabii, “Yaşamda en güzel şey yaşamak, büyük bir senfoniye katılmak gibi…”[8] diyen İdil Biret’i de…

Hakkında, “Çok yetenekli çocuk ve hatta bazen dâhi çocuk sıfatlarıyla anılan gencecik müzik insanlarından ilerleyen yaşlarda başarılı müzik kariyeri yapamayanlara çok rastlanır,”[9] denilen Onun müziğe ilgisi iki yaşında başlamış, ne var ki küçük ayakları piyanonun pedalına da, yere de yetişmiyormuş, bazen de küçük parmakları yeterli olmayınca tuşlara dirseğiyle basarmış. O yaşta da çalmaktan, öğrenmekten, ezberlemekten mutluluk duyan biriymiş.

Daha sonra, on bir yaşında Wilhelm Kempf gibi piyano tarihini sarsmış bir virtüözle birlikte Theatre des Chaps-Elysees’nin 2 bin 700 kişilik salonunda Mozart’ın iki piyano için konçertosunu çalıp, dehası bütün Avrupa’da duyulmaya başlamıştı.

Sanatçılığının yanı sıra özel yaşantısındaki sadelik, sakinlik, sabır, kedi sevgisiyle unutulmazlardandı O da…

Ayrıca 11 Haziran 2023 günü 87 yaşında sonsuzluğa uğurladığımız Suna Kan’ı da zikretmemek olmaz.

“Son derece içe dönük bir çocuktum. Hiç konuşmazdım. Bir o kadar da sakardım. Sokakta oynarken mutlaka bir tarafımı yaralardım. Hep yara bere içindeydim. Babam küçük bir keman alıp oyalanayım da düşüp kalkmayayım diye elime vermişti. Sonra yeteneğim olduğunu gördü ve neredeyse hayatını bana adadı. Kemanı ciddiye almayı öğretti,”[10] diyen O; “Uygarlığın Sesi”[11] betimlemesiyle anılan Aydınlanma simgelerindendi…

Ve 2017 Mayıs’ında sağlık sorunları nedeniyle uzun bir süre konser vermediğini anımsatıp, “Kemanın kutusunu şimdilik, bu dünyadan gidinceye kadar kapattım,”[12] demişti. O kutu bir daha açılmadı.

Bir de Osmanlı ile çağdaş Avrupa kültürünü birleştirerek 1920’li yıllardan itibaren çağdaş müziğin biçimlenmesinde önemli bir rol oynayan Cemal Reşit Rey…

* * * * *

Tüm bunlara Percy Bysshe Shelley’in, “En güzel şarkılar, en hüzünlü düşüncelerden dem vuranlar,” ifadesinden hareketle Şili’nin/ bizim “Victor Jara”mızı[13] eklemeliyiz ve “Hiç bir şeyin yoksa şayet, olacağı güne dair umudunu paylaş,” diyen Kazım Koyuncu’yu ve de elbette Ruhi Su’muzu…

“Ruhi Su, içinde yaşadığımız bu çağı ve bu çağın insanının onurunu, kendi trajedisinden daha değerli bulan örneği az sanatçılardan biridir.”[14]

O, acılı bir hayatın içinden geliyordu. Adana’da Öksüzler Yurdu’nda büyümüştü. Ondaki müzik yeteneğini fark eden, yaşamında hep saygıyla anacağı yurttaki hocası Mehmet Tahir’di; eline bir keman tutuşturmuştu. Bu tutku Onu devrimci yaptı…

1952’nin soğuk bir Kasım günü Ankara’dan İstanbul’a getirilerek Sansaryan Han’ın zemin katındaki tabutluklardan birine konulmuştu. Suçu TKP üyesi olmaktı. Aydın ve sanatçıların sorgularında uygulanan işkenceleri yönetmesiyle ünlü Birinci Şube Müdür Muavini “Parmaksız Hamdi” ne yaptıysa istediklerini söyletememişti ona. Gece ile gündüzün birbirine karıştığı, oturabilmenin bile mümkün olmadığı o karanlık tabutlukta hissettiği yalnızlık duygusu, “gitsin gitsin de gelmesin, çocukluğunu getiriyordu aklına.”

Soykırım günlerinde, 1912’de Van’da doğmuştu. Anasını, babasını hiç hatırlamıyordu. Kimsesi yoktu. Üç-dört yaşlarındayken Adana’da yoksul bir ailenin yanına verilmişti. Yenge dediği evin hanımından çok eziyet görmüştü o evde…

Türlü talihsizlikleri ve zorlukları aşarak girebildiği Ankara Musiki Muallim Mektebi’nin ardından, 1942’de Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü’nü bitirdi, TKP’liydi.

O, beş ay Sansaryan Han’da işkence gördükten sonra Harbiye ve Adana cezaevlerinde beş yıl tutuklu kaldı. Aynı davadan yargılanan Sıdıka Hanım ile Harbiye Cezaevi’nde nişanlandı ve evlendi. Devlet memuriyetinden atılmış, opera faslı artık bir daha açılmamak üzere kapanmıştı. Kendini tamamen türkülere verdi.

Melih Cevdet Anday’ın ifadesiyle “Ruhi Su türküsüz insanlara türkü sundu.”

Köroğlu ve Pir Sultan’ın şiirlerindeki zulme başkaldırıyı, Karacaoğlan’ın sevdasını, seferberlik türkülerini, Ege türkülerini biraz da Onun sesinden öğrendik.

Ruhi Su, kendini halkına adamış bir büyük dava adamıdır aynı zamanda. Hapislere, sürgünlere, yasaklara rağmen türkülerinde baskıyı, sömürüyü ve eşitsizliği nakış nakış işlemiş, “yoksuldan, halktan yana bir dünya kurulacak” özlemi ile her zaman emekçi halkın yanında yer almıştır.

1940’larda Alevî türküleri söylediği gerekçesiyle TRT’deki radyo programı sonlandırılan, 1952’de sadece TKP üyesi olduğu için beş yıldan fazla tutuklu kalan, 1965’te “Bitmeyen Yol” filminde söylediği bir türküde “Serdari hâlimiz böyle n’olacak, kısa çöp uzundan hakkın alacak” dediği için işinden olan ve yazdığı kitaptan ismi çıkarılan Ruhi Su’ya yapılan zulüm bunlarla kalmaz.

Sanatçıya 1983’ün son günlerinde metastatik prostat kanseri tanısı konur ve tedavisinin yurtdışında yapılmasının daha uygun olacağı söylenir. Ancak yurtiçi ve yurtdışından yapılan çağrılara rağmen süresi bitmiş olan pasaportun çıkarılması geciktirilir ve gür sesli ozan 20 Eylül 1985’de yaşama veda eder.[15]

Elli yıla yakın sürdürdüğü sanat yaşamında, Cevat Çapan’ın deyişiyle, “onun söylediği türküleri dinlerken nerede olursanız olun, yalnız bir yerle, bir zamanda değil, bu değişik yer ve zamanlarda yaşamış türlü türlü insanla bir bağ, özdeşlik kurmamızı,”[16] sağladı. Müziğimizdeki protesto geleneğini estetik bir boyuta taşıdı.

O böylesine büyük bir öncüydü…[17]

Yeri gelmişken; “Bu ülkede hapse girmek, sizi ünlü yapar, üç kez hapse girdim çok şükür, ünüme ün kattım!”[18] diyen protest müziğin öncülerinden ‘68’li Selda Bağcan…

“Herkes korku içinde… Gak diyeni alıyorlar, guk diyeni alıyorlar. Ortam kötü. Haksızlıklar var. Bu ülke hiçbir zaman bu kadar açlığa düşmedi. Türkiye bir yol ayrımında,” vurgusuyla “Müziğiniz ne renk?” sorusuna “Kızıl ve pembe arası. Kızıllık protestlikten geliyor,”[19] diye ekleyendi O…

Sonra da anasının onu doğurduğu, kayanın dibinde gömülmek isteyip; ölümle doğumu aynı yere olan ustaların ustası; doğum gününü değilse de devri daim olacağı son günü seçmiş gibidir. Aylarca pençeleştiği hastalığıyla uzlaştığı tarih, 21 Mart 1973’dür. Yani bir Newroz günüdür, bu âleme veda ettiği gün.

“Mezarımın üzeri betonla kapatılmasın, ot bitsin, koyun yesin, kuzu olsun, et olsun, memlekete hizmet olsun,” vasiyetiyle Yunus Emre’nin son temsilcisi Âşık Veysel…

“Uyandım kuşların ince sesine/ Seherle birlikte iniler durur/ Ses verdim sesine bilircesine/ Âşıkın derdini yeniler durur,” diyen Âşık Veysel, kuşlarla konuşandı.

“Senden aldım bu feryadı/ Bu imiş dünyanın tadı/ Anılmazdı Veysel adı/ O sana âşık olmasa.” “Güzelliğin on para etmez/ Bu bendeki aşk olmasa/ Eylenecek yer bulamaz/ Gönlümdeki köşk olmaz,” diyen Âşık Veysel’i “âşık” yapan Alevîlik-Bektaşilîk mayasıydı.

Dünyayı bin bir renkle gören, tüm canlıları konuşturan, aşkı en iyi tarif eden Alevî Anadolu ozanıydı O…

* * * * *

Konuyu daha fazla uzatmadan Friedrich Nietzche’nin, “Gözyaşları ile müzik arasında bir ayrım yapamıyorum,” saptamasına isyan vurgusunun da eklenmesi gerekliliğinin altını çizerek son söz Oscar Wilde’a bırakalım:

“Şu müzikçilerde hiç mantık yok. İnsanın tam top atılsa duymayacak kadar sağır olmak istediği anda dilsiz olmasını isterler.”

Temel Demirer

Yazar, aktivist. 1954, Kale Mahallesi / Çorum doğumlu. Baba adı Kemal, anne adı Necla’dır. Eserlerinin çoğu Sibel Özbudun ve diğer yazarlarla birlikte kaleme aldığı kolektif çalışmalardır. Kitapları dışında kendisi hakkında yeterli bilgi bulunamayan Temel Demirer, kendisini şöyle anlatır:

“Kendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm… Ne yazacağımı kestiremedim. Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım… “İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil” diyen(lerden); dünyaya aşağıdan bakan(lardan); kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan); yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan) ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden); sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden); bir afet-i devrana aşık olan(lardan); hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan) ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim…  Ve nihayet halen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım.”

N O T L A R

[1] Andrey Platonov, Birbirimiz İçin Yaşayacağız, çev: Erdem Erinç, Metis Yay., 2018.

[2] Hermann Broch, Vergilius’un Ölümü, çev: Ahmet Cemal, İthaki Yay., 2012.

[3] Andrei Tarkovsky, Şiirsel Sinema, çev: Ebru Kılıç, Agora Kitap., 2009, s.46.

[4] “Karac’oğlan der ki, geldim kapına/ Mâil oldum cemâlına, yapına/ Baban senin ne istiyor tapuna/ Para ile geldim satın almaya…”

“Düriyemin güğümleri kalaylı/ Fistan giymiş etekleri alaylı…/…Giyme dedim, giydin sen o hâlleri/ Başıma getirdin türlü hâlleri/ Düşman ettin bana bütün elleri…”

“Eğer allı morlu giyinir, kendini gösterirsen el âleme, başına gelecekleri sen düşün!” diyor açık açık.

“Ana besler hurmayla/ El oğlu döver yarmayla/ Öldüm ele yalvarmayla/ İki gözüm hain anam/ Yaktın beni zalim babam…” (Feryal Öney, “Kadınların Derdi Açık Saçık Türküler mi Sahiden?”, Radikal, 7 Ekim 2012, s.26.)

[5] Emil Michel Cioran, Gözyaşları ve Azizler, çev: İsmail Yerguz, Jaguar Kitap, 2015, s.86.

[6] Zeynep Oral, “Gomidas: Anadolu’nun Mozart’ı”, Cumhuriyet, 2 Nisan 2023, s.10.

[7] Zeynep Oral, “Sonsuza Dek Leyla Gencer”, Cumhuriyet, 10 Mayıs 2023, s.13.

[8] aktaran: Zeynep Oral, “Yaşayan Efsane: İdil Biret”, Cumhuriyet, 27 Nisan 2023, s.11.

[9] Erhan Karaesmen, “Biret’ten Yeni Bir Armağan”, Cumhuriyet, 21 Kasım 2021, s.11.

[10] aktaran: Evin İlyasoğlu, “Suna Kan ile Elli Yıl Önce Çıktığı Sahnede”, Cumhuriyet, 14 Haziran 2023, s.13.

[11] Erden Bilgen, “Uygarlığın Sesi: Kemancı Suna Kan”, Cumhuriyet, 14 Haziran 2023, s.2.

[12] aktaran: Güvenç Dağüstün, “Suna Kan”, Birgün, 12 Haziran 2023, s.2.

[13] Çetin Desde, “Victor Jara”, Güney Dergisi, No: 103, Ocak-Şubat-Mart 2023, s.20-29.

[14] Metin Turan, “Endişe Yaratan Bir Sanatçı: Ruhi Su”, Cumhuriyet, 22 Eylül 2021, s.2.

[15] Okan Toygar, “Yumruk Olup Direnmektir Ruhi Su’yu Dinlemek…”, Cumhuriyet, 20 Eylül 2021, s.16.

[16] aktaran: Eren Aysan, “Ruhi Su Söylüyor Gecede”, Cumhuriyet, 24 Eylül 2022, s.13.

[17] Mehmet Desde, “Mehmet Ruhi Su”, Güney Dergisi, No:103, Nisan-Mayıs-Haziran 2023, s.44-52.

[18] Emel Seçen, “Tüm Zamanların Bülbülü Selda Bağcan”, Cumhuriyet, 24 Mart 2022, s.11.

[19] Işıl Çalışkan, “… ‘Gak’ Diyeni de ‘Guk’ Diyeni de Alıyorlar”, Birgün, 21 Mart 2022, s.15.

İlgili İçerikler

temel demirer
Kültür & Sanat

Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

Temel Demirer

“Her şey bir ilkle başlar Şiir bir sözcükle Aşk bir dokunuşla Gelecek bir adımla Unutma Hiçbir güç senden daha Güçlü...

sibel özbudun
Kültür & Sanat

Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

Doç. Dr. Sibel Özbudun

“Herkesin bir gideni vardır, İçinden bir türlü uğurlayamadığı.” Gabriel García Márquez, “Şiir, insan varoluşunun biricik somut kanıtıdır,” derken ekler Elias...

temel demirer

Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

hollywood, Sinema, Film

Hollywood’un Evrimi: Sessiz Filmlerden Dijital Yayına

Fransız Sineması: Sinematik İsyan ve Yeni Dalga’nın Kalıcı Etkisi

Fransız Sineması: Sinematik İsyan ve Yeni Dalga’nın Kalıcı Etkisi

Kırılgan Bir İkon ve Yorgun Bir Entelektüel: Marilyn Monroe ile Arthur Miller’ın Dramı

Kırılgan Bir İkon ve Yorgun Bir Entelektüel: Marilyn Monroe ile Arthur Miller’ın Dramı

temel demirer

Yazmak Eylemi ile Sözün Gücü

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Makaleler

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı
Ekonomi

Bir Gecede 1 Trilyon Dolar Buhar Oldu: Algoritmaların Gazabı

Görüş Redaksiyon

2025 sonbaharında Washington’da alınan bir karar, dünya finans piyasalarında sarsıcı bir zincirleme reaksiyona yol açtı. Yüzeyde sıradan bir ticaret politikası...

israil ve siyonizm

İsrail Devleti ve Siyonizmin Kökenleri

nadir toprak elementleri

Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

the cyrpto crash

The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.