18 Ekim 2025, Cumartesi
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş
  • Dünya
    • Tümü
    • ABD
    • Afrika
    • Asya
    • Avrupa
    • Kuzey Amerika
    • Latin Amerika
    • Orta Doğu
    nadir toprak elementleri

    Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

    ekonomik kriz

    Küresel Krizin Anatomisi: ABD Dış Politikası, Avrupa’nın Ekonomik Çöküşü ve Neo-Con’ların Savaş Çıkmazı

    siyasal siddet

    Siyasal Şiddetin Yeni Yüzü

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Küresel Savaşın Eşiğinde: ABD’nin Çin’e Karşı Savaş Hazırlıkları

    Dogal Gaz boru hatti Sibirya

    Primakov Üçgeni ve Nükleer Enerjinin Dönüştürücü Gücü

    askeri Tören_CIN

    Barışta Sivil, Savaşta Asker: Çin’in Çınlayan Gülleri

  • Ekonomi
    istanbul üniversitesi

    Neoliberalizm Üniversiteleri Ele Geçirdi: Öğrenciler Müşteri, Akademisyenler Taşeron

    Kredi karti bocrlanmasi

    Türkiye’de Kredi Kartlarının Krize Dönüşen Yükselişi

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Paranın İktidarı: Wall Street’in Altında Ezilen Emek

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

    Neoliberalizmin Gizli Tarihi: Savaş, İmparatorluk ve Ekonomik Şiddet

  • Politika
    Sibel_özbudun

    Tarih Sıkıştırırken…[*]

    tükenmislik

    Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

    sibel özbudun

    TARİH, TEORİ, BUGÜN

    Sibel_özbudun

    Grev, İşçi Sınıfının “Savaş Okulu”dur…(*)

  • Kültür & Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Sinema
    Cingeneler ve romanlar

    Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

    temel demirer

    Üsküdar’dan Öte”nin Şairleri(*)

    sibel özbudun

    Mahpustan Aşka Dair Dizeler[*]

    temel demirer

    Zirvedeki Kürsüdür Sahne(miz)

  • Opinion Internatıonal
    • Tümü
    • Culture
    • Economy
    • Philosophy
    • Politics
    • World
    the cyrpto crash

    The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

    Burnout and gigeconomy

    Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    The Shocking Truth: How a 77% Infrastructure Cut Plunged Argentina Back Into Crisis

    finande, debt and war

    The Zero-Sum Logic of War: How National Debt Becomes a Casus Belli

  • Gorüş TV
    humboldt

    Liyakatsız Bir Devletin Eğitim Reformlarıyla Yeniden Yapılandırılması: Wilhelm von Humboldt (2. Bölüm)

    humboldt

    Humboldt Kardeşler, Akademik Özgürlük ve Eğitim İdeali (1. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (2. Bölüm)

    Hüseyin Demirtaş

    Bir Askerin Gözüyle Rusya – Ukrayna Savaşı (1. Bölüm)

  • Görüş Podcast
    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    Ortadoğu’da Yeni Dönem: İran – İsrail Savaşı

    AKIN öztürk

    Uluslararası Hukuk Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor? Akın Öztürk Örneği

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kura Çözüldü: Kenan Karabağ’ın Sözlü Tarihle Örülen Romanları

    Kenan_Karabag

    Kenan Karabağ ile Sözlü Tarih ve Maria Suphi’nin İzinde

  • Diğer
    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    Çin’in Zafer Günü: Yeni Bir Güç Ekseninin İlanı

    think tanks

    Düşünce Kuruluşları (Think Tanks): Tarihsel Gelişim, İşlevleri, Eleştiriler ve Gelecek Perspektifleri

    Nebiye - Hilal San

    Sahte Hayaller, Sahte Hayatlar

    aydinlanma

    Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
Görüş

Militan, İdamlık, Sürgün: Abdulkadir Konuk(*)

Doç. Dr. Sibel Özbudun
30 Mayıs 2025
Okuma süresi: 10 dakika
A A
Facebook'ta PaylaşX'te PaylaşPinterest'te PaylaşLinkedin'de PaylaşWhatsApp'ta PaylaşTelegram'da PaylaşE-Mail ile Paylaş
sibel özbudun

“Yenilemeyeceğim boyun eğmeyeceğim Hiç bir şeye Hep direnen bir yanım kalacak!”[1]

Öyle vasiyet etmiş: Küllerini, dostları Hollanda kıyılarından Kuzey Denizi’ne serpmişler. Sulara karışmış…

İlgili İçerikler

Görünmeyen Tarih: Çingenelerin Sürgün, Kölelik ve Kültürel Direniş Hikâyesi

Kendinin CEO’su Olma Hilesi: Neoliberal Özgürlük Vaadi Neden Tükenmişlikle Sonuçlanıyor?

Ardından da, can dostlarından Sırrı Ayhan’ın girişimiyle son yıllarında yanında olan-olmayan ahbapları, arkadaşları, tanışları onun hakkında bir kaç satır, birkaç sayfa çiziktirmişler. Kendine değgin yazdıkları ve kendisiyle yapılmış söyleşiler de eklenince, ortaya her bir parça diğeriyle örtüştükçe son derece çarpıcı bir portre çıkmış: “Suya Karışan Sürgün. Dostları Abdülkadir Konuk’u anlatıyor”[2]…

Abdülkadir Konuk: Dedesi ve babaannesi Ermeni oldukları için Hınıs’ta Şeyh Sait’in adamlarınca öldürülen, baba tarafından Ermeni, ana tarafından Kürt, bir dünyalı… Ermeni kökleri, coğrafyamızda pek çok aile içinde olduğu gibi, gizli tutuluyor… “Ulusları, dinleri, mezhepleri, milliyetleri 18 yaşında reddettiğim ve sadece ‘insan sevgisini’ savunduğum için, 66 yaşımda ‘Ermeni kökenli’ olduğumuzu öğrenmek bende bir değişiklik yaratmadı. Bütün dünya benim ülkem, bütün insanlık benim halkım.” (s.20-21)

Okumayı babasının düzenli olarak aldığı Cumhuriyet gazetesinde söken… İlkokulda öğretmenlerinin gözbebeği… Meslek lisesinde parlak öğrenci… 17 yaşında köy öğretmeni… İdeal bir “Cumhuriyet çocuğu” … [Oysa içten içe patlamalı. Yoğun yoksulluk ve Kürt-Ermeni karması bir ezilmişlik tarihi, geleceğin gözü kara devrimcisini harmanlıyor bağrında, gizlice… Devlete karşı ilk eylemini parmak kadar çocukken, yaşadıkları Erzincan’ın saçaklarındaki Vağaver mahallesinde gecekonduları yıkmaya gelen zabıtaları taşlayarak gerçekleştirecek (s.27)]… Sahne tozuyla ilkokul sıralarında yıldızı olduğu müsamerelerde tanışan… Ve bu tanışlığı sürgün yaşadığı Köln’de kurduğu gençlik tiyatro grubuyla sürdüren (s.30)…

Abdülkadir Konuk… 1980 TARİŞ direnişinin TDKP’li militanı. İdamlık… Dosyası mecliste, Şirinyer, Buca, Selimiye, Sultanahmet, Burdur, Ermenek, Konya, Çanakkale, Sağmalcılar, o zindandan öbürüne sürülerek geçen 7 yıllık mahpusluğa, partisinin İstanbul örgütünün yardımıyla 24 Nisan 1989 günü sevk edildiği Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nden kaçarak son verecektir. (Merkezin kaçırılma işinden uzak durduğunu, “ajan”lıkla suçlandığını sonraları, Almanya’da öğrenecektir…)

Abdulkadir Konuk

Sonra bir şişme botla, tek başına Ege denizini geçip Yunanistan’a ulaşma. Ve siyasal sürgün olarak Almanya’da geçen yıllar. Düren kentinde, Heinrich Böll’ün evinde bir yıllık konukluk. Cezaevinde başladığı yazarlık serüvenine Almanya’da devam edecektir. Bilanço: bir kısmı Almanca’ya da çevrilen 34 kitap…

“Otuz dört kitabı yayınlanan, bazı kitapları Almanca’ya çevrilen biri olsam da, kitaplarımdan güçlü bir ekonomik gelir sağlayamadım, yayıncılar bana kitaplar verdiler elbette, ama sokaklara çıkıp kitap satan bir tüccar olmadım, armağan ettim o kitapları arkadaşlarıma, sadece bazı okuma toplantılarında satıldı birkaç kitap, kazandığım parayı da toplantıya katılanlardan bazılarıyla aynı akşam tükettim lokantalarda. Almanya’da insanların paraya tapınmaları beni çıldırttı, kendimi öldürmeye bile kalkıştım, beceremedim. Para için mi zindandan kaçmış, mülteci olmuştum ben?” (s.75)

Sürgün yaşamı iki sözcükle özetlenebilir: Yoksulluk ve onur… Biri, diğerini besleyen… “Tüccarlığı” onuruna yediremez, zaten beceremez de… Eş-dostun desteğiyle kurduğu bir-iki işletme (kafe, lokanta) kısa sürede batar. Çıkarmaya çabaladığı dergi, kurmaya çalıştığı tiyatro grubu da fazla uzun ömürlü olmaz. Geçimi garsonluk-bulaşıkçılık, sosyal yardımlar, sosyal hizmet kurumlarının gösterdiği geçici işler, olasıdır ki köşe yazarlığı yaptığı Yeni Ülke, Özgür Gündem ve Özgür Politika gazetelerinden aldığı az miktarda para ve eş-dostun zaman zaman buzdolabına doldurduğu yiyecek-içeceklerle olur. Parayla ilişkisi anarşistçe olmuştur, sürgün yılları boyunca. Biriktirmek, ev-bark almak, yatırım yapmak filan için değil, hayatta kalabilmek için kazanmaya çalışır. Hasbelkader eline fazlası geçtiğinde, eşe dosta açar sofrasını, babadan kalma alışkanlıkla sevdiği rakı, kendi eliyle hazırladığı mezelerle donatır dost sofrasını.[3]

Onur ve yoksulluk, çocuklarına babalık etmesini de engeller. Türkiye’de dünyaya gelen üç çocuğu, onunla ilişkiyi kesecektir bu nedenle. Almanya’da doğan oğlunu ise, çocuğun annesinin eline bakmak ağrına gittiği için terk eder: “… ‘Baba’ olabilmek, bir çocuğu dünyaya getirmeye yardım etmek değildi. O çocukla birlikte yaşayabilmek, ona destek olabilmek, mutlu olabilmesini sağlayabilmekti. Çocuklarımla bunları yaşayamadığım için suçlayabileceğim tek kişi, kendimdi. İnsanların kendi geçimlerini sağlayabilmeleri için, elbette paraya ihtiyaçları vardı, ama parayı kutsallaştırmak, tanrılaştırmak, liderleştirmek, her şeyin önüne çıkarmak benim için çok iğrençti…” (s.53)

Bir süre çalıştığı Kürt basınıyla ilişkisi gelgitlidir; sıkça son verilir köşe yazılarına. Sonra yeniden çağrılır. Bekaa’ya gider, Abdullah Öcalan’la röportaj yapar; gözlemlerini, izlenimlerini yazar, kitaplaştırır. Yazdıklarından bazıları, gazete yöneticilerinin hoşuna gitmeyecektir[4] (s.52)…

Sözünü sakınmayan, dobra, kimi zaman “patavatsız” tavrı, içten pazarlıksızlığı, biat ilişkilerini reddedişi öyle gözüküyor ki dosttan çok düşman kazandırmış ona. “Bana, yani ‘Kötünün Kötüsü Adam’a, ‘Huysuz, geçimsiz, küfürbaz, kavgacı, kumarcı, intiharcı, ajan, faşist’ diyen çok insan var. Bu sözleri yüzüme değil, arkamdan söylemeyi yeğlediler. Ama aynı insanlardan bazıları benim için; ‘kötü olmasına karşın, beyni insan sevgisiyle dolu biri’ de diyebiliyorlar.” (s.15)

“İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur,” der Attila İlhan bir şiirinde. Abdülkadir Konuk da yorulmuş. Evinin dört duvarı arasında kimsenin duymadığı açlık grevlerinin yanı sıra (s.55) üç intihar teşebbüsünü de sığdırmış sürgün yıllarına… “Kendi kendine kaldığında saz, cümbüş, mandolin, keman çalan, yağlıboya resimler, oyma işleri yapan” (s.54) biri için yadırgatıcı mı? İnsanın neresinden yaralı olduğunu kestirmek zor…

Evet, bazen insan bir akşamüstü ansızın yoruluveriyor… Adalet, eşitlik, ezilenlerle dayanışma duyguları, burjuva yaşam tarzına, tüketim toplumuna, yabancılaşmaya karşı derin öfke, etinde, kemiğinde, yoksul yaşamında sürse de, sosyalizmden yoruluvermiş: “200 yıl önce yaratılan teorilerden birçoğu dönemlerinde geçerliyken, günümüzde halkı geriye iteleyen teoriler haline gelmişler… Günümüzde gelinen noktada haklı olduğum açıkça ortada. Proletarya değil, robotlar çalışıyor artık ağır fabrikalarda, onlar üretiyor her şeyi. Önemli olan ezilen tüm kitleleri bir araya getirebilmekti. Bu nedenle “İNSAN SEVGİSİYLE ULUSLARARASI BİRLİK” öne çıkarılmalıydı…” (s.63)

Abdülkadir Konuk… Erzincanlı, Kürt-Ermeni yoksul bir ailenin aykırı evladı. Öğretmenlerin gözbebeği, zeki, çalışkan öğrenci, gencecik köy öğretmeninden proletarya enternasyonalistine, devrimci militana dönüşüm… Üzerindeki idam fermanının gölgesinde bir işkencehaneden diğerine, bir zindandan diğerine sürgünle geçen yedi yıl… Ve hakkında “vur emri” çıkartılmasına yol açan firar. Bir gece bir çocuk botuyla 5.5 saat kürek çekerek Yunan adalarına ulaşma. Lavrion kampı; ardından Almanya’ya iltica… PKK ile dirsek teması, Bekaa ziyaretleri. PEN üyeliğine kabul edilecek kertede velut bir yazın yaşamı: Zindana, sürgün yıllarına sığdırılan 34 kitap… Kabına sığamayan bir yaşam, kısacası.

İnsan “böylesi bir yaşamdan, ‘insan sevgisiyle uluslararası birlik’ten daha anlamlı, daha derin, daha vurgulu bir sonuç çıkmalı” demeden edemiyor… Bu fırtınalar, bu denli sade suya tirit bir sona bağlanmamalı. Ama dedik ya, insanın neresinden yaralı olduğunu kestirmek zor…

* * *

70’li yılların devrimci militanlarının yaşam öyküleri hem ayrıksı, hem de sıradan. Bir anıyla bağlayalım sözü; 2011’de ‘Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’ olarak ‘İsmail Beşikçi Sempozyumu’ düzenlemiştik. Yurtdışından konuklar vardı; İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Index on Censorship, vb. Salonda ise çoğunlukla saçları ağarmış, mülayim hâlli, 68/78 kuşağı mensupları. Eşlik ettiğimiz bir kadın konuk, bir ara yanımızdan ayrılıp sempozyum başlamadan fuayede çay kahve içip tatlı tatlı sohbet eden ak saçlıların arasına karıştı. Yeniden yanımıza geldiğinde, gözleri fal taşı gibi açılmış, soluğu kesilmişti. “Aman Tanrım,” dedi. “İçeridekilerin çoğu ya birilerini öldürmüş, ya hapishaneden kaçmış, ya Filistin’de savaşmış!” Birbirimize bakıp gülüşmüştük… Vukuatın sıradanlaştığı bir tarih kesiti, bir coğrafya parçası bizimkisi…

Abdülkadir Konuk da “Saçmalık mı, değil mi bilmiyorum/ Bir tek şey istiyorum/ Çaresizliği yenmek,”[5] dizeleriyle müsemma bu tarihin, bu coğrafyanın bir sıra neferi. Anıları ve hakkında yazılanlar, bu kolektif serüvenin bir parçası olarak okunmalı.

Ve son olarak, kitabı derleyerek örneğine ne yazık ki pek de sık rastlamadığımız kadirşinaslık örneği veren Sırrı Ayhan’ın yüreğine sağlık, diyoruz.

Doç. Dr. Sibel Özbudun

Akademisyen, antropolog, yazar, çevirmen, aktivist. 1956 yılında İstanbul’da doğdu. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra Fransa’ya giderek, üç yıl süresince Fransa’da dil ve Paris VII ve Paris Üniversitelerinde sosyoloji öğrenimi gördü. Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü’ne girdi. Mezun oldu. Uzun süre yayıncılık (Havass ve Süreç Yayınları) ve çevirmenlik yapan Özbudun; 1993 yılında, Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi görmeye başladı. 1995 yılında aynı bölümde araştırma görevlisi oldu. Doktorasını da aynı üniversitede verdi. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilen Özbudun’un çok sayıda çeviri ve telif eseri bulunmaktadır. Telif eserlerinin çoğu Temel demirer ve diğer yazarlarla birlikte kaleme aldığı kolektif çalışmalardır.

Temel Demirer

Yazar, aktivist. 1954, Kale Mahallesi / Çorum doğumlu. Baba adı Kemal, anne adı Necla’dır. Eserlerinin çoğu Sibel Özbudun ve diğer yazarlarla birlikte kaleme aldığı kolektif çalışmalardır. Kitapları dışında kendisi hakkında yeterli bilgi bulunamayan Temel Demirer, kendisini şöyle anlatır:

“Kendimden söz etmenin pek anlamlı ve “şık” olmadığına inanan biri olarak çok düşündüm… Ne yazacağımı kestiremedim. Ve nihayet şunları diyebilmenin en doğrusu olduğuna karar kıldım… “İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değil” diyen(lerden); dünyaya aşağıdan bakan(lardan); kendi kuşağımla müthiş bir serüveni yaşayan(lardan); yaşadıklarımdan asla pişman olmayan(lardan) ve hatta yaşadıklarımı yaşamış olmayı bir onur ve şans addeden(lerden); sevdasız kavga, kavgasız sevda olmaz diyen(lerden); bir afet-i devrana aşık olan(lardan); hâlâ “tek yol devrim” gerçeğine bağlı olan(lardan) ve nihayet “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek!” diyen(lerin) safındaki sıradan, vasıfsız, herhangi biriyim…  Ve nihayet halen “sakıncalı” dedikleri(nden) ve GBT’lerindeyse sabıkalıyım.”

N O T L A R

[*] Avrupa Demokrat, Mayıs 2025…

[1] Ahmet Erhan.

[2] Suya Karışan Sürgün-Dostları Abdülkadir Konuk’u Anlatıyor, Derleyen: Sırrı Ayhan, Sidar Yay., 2025, 230 sayfa.

[3] “Bir itirafta bulunmalıyım; yoksulluğumun asıl sorumlularından biri benim. Parayı hiçbir zaman sevmedim. Neyzen’in deyişiyle, ‘o pisliktir, üstüne geldiğinde onu hemen atmak gerekir’ düşüncesi hakim oldu bana. Bu nedenle savurgan, tutumsuz bir insanım. Zaten öyle tutulacak bir pislik de geçmedi elime. Tüm kazancımı halk, parti ve devrim için harcadım, ve partiden ayrılınca ‘kırk yıllık yani, iki sallamayla olmaz ki kani!’ sözüne uygun yaşadım.” (ss. 55-56)

[4] “Kampta bulunan barfikste bir gün denedim kendimi. Öğretmen okulundayken iyi bir barfiksçi sayılırdım. Baktım kendimi yukarıya bile çekemiyorum. Sonra yeniden tırmandım bir tepeye, koşmayı denedim yine. Dağ bile değil, taşlı küçük bir tepeydi. Nefesim kesildi. İn oğlum, gidip milletin başına bela olma dağlarda. Git gazeteciliğini, yazarlığını yap, öyle daha yararlı ol olacaksan, dedim ve PKK’ye katılmaktan vaz geçtim. Katılmamamın bir başka nedeni vardı elbette; birilerinin önünde ‘hazır ol’da durmayı hiç sevmiyorum.” (s. 43)

[5] Ferit Edgü, Hakkâri’de Bir Mevsim, Sel Yay., 2006, s.60.

İlgili İçerikler

Pablo Neruda ve Salvador Allende
Edebiyat

Pablo Neruda: Aşkın, Politikanın ve Gizemin Şairi

Görüş Redaksiyon

Pablo Neruda, yoldaşı Salvador Allende ile birlikte… Romantik bir dâhi mi, yoksa siyasi bir şehit mi? Pablo Neruda’nın hikâyesi; şiirle,...

mutsuzluk ve tüketim - yanilsama
Felsefe

Gerçeklik, Güç ve Yanılsama: Kant’tan Modern Çağa Neden Mutsuzuz?

Görüş Redaksiyon

Sabah uyandığınızda elinize aldığınız akıllı telefon, cüzdanınızdaki banknotlar, yaşadığınız ülke ve hatta kendinize dair sahip olduğunuz “birey” algısı… Tüm bunların...

Oresnik

‘Oreshnik’ ve Süpersonic Hız Çağında Yaşamak

aydinlanma

Anti-Aydınlanma Çağı: Neoliberalizmin Gölgesinde Üniversite ve Toplum (1. Bölüm)

temel demirer

Yazmak Eylemi ile Sözün Gücü

dijital sansür

Algoritmik Sansür: Dijital Otoritenin Yeni Yüzü

Huawei’nin 6G Uydu Hedefi: Küresel Bağlantıda Yeni Bir Çağın Başlangıcı

Huawei’nin 6G Uydu Hedefi: Küresel Bağlantıda Yeni Bir Çağın Başlangıcı

IQ- Zekatestleri

Zekâmız Erozyona Uğruyor mu? Gelişmiş Toplumlarda Demokrasi ve Zeka Gerilemesi

Son Makaleler

israil ve siyonizm
Orta Doğu

İsrail Devleti ve Siyonizmin Kökenleri

Görüş Redaksiyon

Bu derleme, Prof. Yakov Rabkin’in Neutrality Studies YouTube kanalındaki etkileyici söyleşisinin özetidir. Rabkin, Siyonizm’in Yahudilikle sıkça karıştırılan tarihini, Siyonizm’e yönelik...

nadir toprak elementleri

Çin’in Nadir Maden Hamlesi: ABD Hegemonyasına Meydan Okuma

the cyrpto crash

The 2025 Crypto Crash: US Tariffs Trigger a $1 Trillion Meltdown

Burnout and gigeconomy

Burnout and the Entrepreneurial Self: Unmasking the Lie of ‘Maximum Autonomy’

KATEGORİLER

  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Podcast
  • Gorüş TV
  • Diğer

SAYFALAR

  • Ansayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Görüş Hakkında
  • Görüş’te Yazmak | Become an Opinionmaker
  • Künye
  • Yayın ilkelerimiz
  • İletişim | info@gorus21.com

BİZİ TAKİP EDİN

gorus-stickyl-ogo-dark

HAKKIMIZDA

21. yüzyılın disiplinlerarası, uluslararası, farklı görüşlerin yer aldığı yayın organı

© 2025 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Hoş Geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluşturun!

Kayıt olmak için aşağıdaki formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Retrieve your password

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap
No Result
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Politika
  • Kültür & Sanat
  • Opinion Internatıonal
  • Gorüş TV
  • Görüş Podcast
  • Diğer
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol

© 2024 Görüş Tüm Hakları Saklıdır.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz.