
Yeni bir dünya düzeninin eşiğinde miyiz? Değişen ekonomik ittifaklardan, rakip askeri yığılmalara kadar her yerde bu dönüşümün işaretleri var. Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez, ABD’nin küresel hakimiyeti güçlü bir yeni eksen tarafından sorgulanıyor. Asıl soru, dünyanın değişip değişmediği değil; bundan sonra ne olacağını anlamaya hazır olup olmadığınız.
Jeopolitik Satranç Tahtası: Xi’nin Çok Kutuplu Vizyonu ve ABD Hegemonyası
2 Eylül 2025’te Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi Salonu’ndaki hava, beklentiyle doluydu. 46 ülkenin delegeleri öne doğru eğilmiş, tüm dikkatleri podyuma çıkan Xi Jinping’deydi. Konuşması sadece diplomatik bir duruş değildi; ABD liderliğindeki 75 yıllık kurumlara karşı kasıtlı bir karşı darbe niteliğindeydi ve gücün kurallarını yeniden tanımlayacak yeni bir küresel yönetim girişimi tasarlıyordu.
Perde arkasında ise zaten sismik bir değişim yaşanıyordu. Gelişmekte olan Xi-Putin-Modi ekseninin birleşik GSYİH’si şaşırtıcı bir şekilde 53,9 trilyon dolara ulaşmıştı. Bu sadece söylemle ilgili değildi; sıfırdan, parça parça, rakip bir sistem inşa etmekle ilgiliydi.
Küresel Yönetim İçin Yeni Bir Vizyon
Xi’nin önerdiği “küresel yönetim girişimi,” yerleşik düzene doğrudan bir meydan okuma olarak kurgulanmıştı. Kullandığı “zorbalık uygulamaları” ve “egemen eşitlik” gibi ifadeler, Batı liderliğindeki kurumlar tarafından dışlandığını hisseden uluslara yönelikti. Çin’i, “gelişmekte olan uluslar için eşit temsil” vaat eden ve tarihi adaletsizlikleri düzelten yeni bir sistemin mimarı olarak konumlandırıyordu.
Bu vizyonun güçlü bir duygusal çekiciliği var. Birçok ülke için, artık Batı’nın egemenliğinde olmayan bir dünya fikri oldukça cazip. Bu yeni yaklaşım onlara kurumsal yeniden yapılanma ve daha büyük bir söz hakkı sunarak kendi kaderlerini tayin etme arzularına hitap ediyor.
Ancak, yakından bakıldığında pragmatik bir hesabın işlediği görülüyor. Girişim her ne kadar “tek taraflı zorlamayı” kınasa da, bazı eylemleri bu tanımın dışında tutuyor. Batı yaptırımları nedeniyle kıtlık veya ekonomik istikrarsızlıkla karşı karşıya kalan Küresel Güney’deki uluslar için, tutarlılık genellikle somut sonuçlardan daha az önemli. Bu girişimin dehası, ilkeleri seçici olarak uygulansa bile somut faydalar sağlayacak şekilde tasarlanmış olması.
Çok Kutupluluğun Ekonomik Motoru
Bu dönüşümün arkasındaki gerçek güç ekonomidir. 53,9 trilyon dolarlık rakam bir sayıdan daha fazlası; ABD merkezli sistemlerden kasıtlı olarak ayrışmanın temelidir. Bu, çoğu analistin tahmin ettiğinden daha hızlı gerçekleşiyor ve kanıtları her yerde görülebilir.
- Dolardan Arınma: BRICS+ ülkeleri artık karşılıklı ticaretlerinin neredeyse beşte birini yerel para birimleriyle yapıyor ve ABD dolarını tamamen atlıyorlar. Bu, ABD gümrük vergilerinin hızlandırdığı, alternatif bulmaya yönelik güçlü bir teşvikin doğrudan sonucudur.
- BRICS+ Genişlemesi: BRICS+’a katılmak isteyen ülkelerin sayısı şaşırtıcı derecede fazla. 2025’in başından bu yana 40’tan fazla ülke resmi olarak başvuruda bulundu. Bu sadece sembolik değil, G7’nin münhasırlığına doğrudan bir meydan okumadır. Cazibesi açık: IMF gibi kurumlardan gelen kredilere genellikle bağlanan siyasi koşullar veya kemer sıkma önlemleri olmadan yeni kalkınma finansmanı.
- Alternatif Finansal Sistemler: Rusya’nın SPFS’si ve Çin’in CIPS’i zaten üye ülkeler arasında sınır ötesi ödemeleri hallediyor. SWIFT kadar yaygın olmasalar da, paralel bir küresel bankacılık sisteminin ana hatlarını oluşturuyorlar. Bu, 2018’de İran’ın SWIFT’ten kesilmesinden sonra birçok ülke için büyük bir uyanış olan ABD yaptırımları korkusuna doğrudan bir yanıt.
Altyapı Kaldıracı
Zirvelerin ve finansal ağların ötesinde, asıl değişim inşa edilen fiziksel ve dijital altyapıda görülüyor. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) bu dönüşümün ana itici gücü.
- Küresel Ticaretin Yeniden Yapılandırılması: Sadece son iki yılda 13.000 kilometreden fazla yeni demiryolu inşa edildi. Bir yük treni artık Xi’an’dan Hamburg’a sadece 15 günde ulaşabiliyor ve Batı kontrolündeki iki asırlık denizcilik rotalarını alt üst ediyor. Bu, Çin’e ABD’nin devriye gezdiği sulardan bağımsız olarak Avrupa pazarlarına doğrudan karayolu erişimi sağlıyor.
- Enerji ve Veri Egemenliği: Rusya, Çin’e yönelik boru hattı kapasitesini artırıyor ve Pekin’in enerji güvenliğinin Avrupa’ya değil, Moskova’ya bağlı olmasını sağlıyor. Aynı zamanda, Huawei devasa bir denizaltı fiber optik kablo ağı kuruyor; bu, gezegensel ölçekte bir “veri egemenliğine” doğru atılan bir adım. Bu projeler sadece kolaylıkla ilgili değil; etkileşim kurallarını yeniden yazmakla ilgili.
Bunlar soyut politika değişiklikleri değil. İnsanların günlük olarak kullandığı somut sistemlerdir; üç saatlik bir yolculuğu 40 dakikaya indiren yüksek hızlı trenlerden, milyarlarca işlemi yöneten dijital ödeme sistemlerine kadar. Bu altyapı, siyasi döngülerin ötesine geçen ve geri döndürülmesi zor yapısal bağımlılıklar yaratıyor.
Çok Kutupluluğun Gerçek Anlamı
Asıl soru şudur: Tanık olduğumuz durum, gerçekten çok kutuplu bir dünya düzeni mi, yoksa sadece yeni bir ambalajla sunulan Çin hegemonyası mı?
Bu sorunun cevabı oldukça karmaşık. Çin’in “egemen eşitlik” söylemi güçlü olsa da, bu söylemlerini pratikte nasıl hayata geçireceğini ve ne kadar tutarlı olacağını zaman gösterecektir.
Bununla birlikte, ABD de ekonomik ve askeri gücünü siyasi kaldıraç olarak kullanmakla suçlanıyor. Her iki süper güç de benzer taktikler uyguluyor, sadece farklı markalarla. Buradaki temel fark, bu yeni tablonun sunduğu seçimdir.
BRICS+ ve GGI ile küçük uluslar artık tek bir hamideye güvenmek zorunda değiller. Bağımlılıklarını çeşitlendirerek ve daha fazla pazarlık gücü elde ederek rakip tekliflerden yararlanabilirler. Bu, çok kutupluluğun pragmatik gerçekliğidir: bu seçenekler kendi riskleri ve çelişkileriyle gelse bile, daha fazla seçenek sunar.
Sonuç olarak, 21. yüzyılın güç mücadelesi vekil ordularla değil, limanlar, boru hatları ve ödeme uygulamalarıyla yapılıyor. Oyun değişti ve eski haritalar artık araziye uymuyor. Hegemonyanın parçalanmasına tanıklık ediyoruz ve güç daha fazla elde yeniden dağıtılıyor, bu da daha karmaşık ve öngörülemez bir dünya yaratıyor. Hepimiz için asıl soru, bu yeni, merkezi olmayan gelecekte nasıl yolumuzu bulacağımızdır.
Kaynaklar:
What Is the BRICS Group and Why Is It Expanding?: https://www.cfr.org/backgrounder/what-brics-group-and-why-it-expanding
Great Power Competition in the Multilateral System: https://www.csis.org/analysis/great-power-competition-multilateral-system
The Belt and Road Initiative Economic, Poverty and Environmental Impacts: https://documents1.worldbank.org/curated/en/126471554923176405/pdf/The-Belt-and-Road-Initiative-Economic-Poverty-and-Environmental-Impacts.pdf