
Girizgah
Bu çalışma, 2023 yılının başlarından itibaren Türkiye’nin ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı muhalif görünümlü bazı gazeteciler tarafından yürütülen sistematik karalama kampanyalarını incelemektedir. Nevşin Mengü, Fatih Altaylı, Bahar Feyzan ve Şaban Sevinç gibi isimlerin sosyal medya ve televizyon platformlarında paylaştıkları içeriklerin, iktidar medyasıyla tematik ve zamansal bir eşgüdüm içinde olduğu tespit edilmiştir. Sosyal medya verileri, anahtar kelime analizleri ve söylem incelemeleri görsel grafiklerle desteklenmiş; bu kampanyaların toplumsal algı ve siyasal meşruiyet üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Bulgular, muhalif gibi görünen bu figürlerin perde arkasında koordineli bir yıpratma stratejisi izlediklerini ortaya koymaktadır.
Öncelikle şu açıklamayı yapmalıyım: Bu satırların yazarı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin dünya görüşüne sahip değildir; farklı bir ideolojik perspektife sahiptir. Ancak bu durum, Kemal Kılıçdaroğlu’na duyduğum saygı ve sempatiyi ortadan kaldırmaz. Bu saygı iki temel nedene dayanır: İlki, kişisel düzeyde Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğü ve hem özel hayatında hem de siyasal kariyerinde herhangi bir lekeden uzak olmasıdır. İkincisi ise, nesnel bir gözlem olarak, Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık genel başkanlığı boyunca, yoğun iktidar baskısına rağmen, hakkında herhangi bir şaibenin ortaya çıkmamış olmasıdır. Bu durum, iktidar çevrelerinde ciddi bir rahatsızlık yaratmış; sonuçta kendisi sistematik karalama kampanyalarının ve kara propagandanın hedefi hâline gelmiştir.

Bu saldırılar yalnızca iktidar medyasıyla sınırlı kalmamış, daha yıkıcı bir biçimde parti içinden de gelmiştir. Özellikle Deniz Baykal’ın istifasına neden olan kaset skandalının ardından, bazı çevreler bu olayın bizzat Kılıçdaroğlu tarafından organize edildiğini ima eden çirkin ithamlarda bulunmuştur. Baykal’ın, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programında “Kaset konusunu Genel Başkan’a sorun” diyerek hem Tayyip Erdoğan’ı hem de Kılıçdaroğlu’nu aynı cümlede anması dikkat çekicidir.
Daha da önemlisi, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin ciddi bir oy kaybı yaşamasından hemen sonra Baykal’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi ve ardından medyada sıkça görünerek partisinin liderine karşı kafa karıştırıcı açıklamalarda bulunması, Kılıçdaroğlu’nun iç ve dış cepheden baskılandığını göstermektedir. Takip eden terör dalgası ve 1 Kasım seçimleriyle AKP yeniden tek başına iktidara gelmiştir. Türkiye’nin kolektif hafızasının kısa ömürlü olması nedeniyle bu gelişmeler ne yazık ki unutulmuştur.
7 Haziran 2015 ve 31 Mart 2019 seçimleri, Kılıçdaroğlu’nun AKP’ye karşı iki kez zafer kazandığı önemli dönemeçlerdir. Özellikle 2019 yerel seçimlerinde, Ekrem İmamoğlu’nun kamuoyunca tanınmayan bir isim olmasına rağmen İstanbul’da aday gösterilmesi, Kılıçdaroğlu’nun siyasi öngörüsünü ortaya koymuştur.
Medya Etiği ve Karalama Kampanyalarının Ahlaki Boyutu
Medya etiği, haberlerin doğruluk, tarafsızlık, saygı ve sorumluluk ilkeleri çerçevesinde sunulmasını gerektiren bir norm sistemidir. Medyanın toplum içindeki işlevi, kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve demokratik denetimi sağlamaktır. Ancak Türkiye’de, bu temel ilkelerin ciddi şekilde ihlal edildiği bir medya düzeni söz konusudur. Bu nedenle, “medya çöplüğü” ifadesi ağır olmakla birlikte, durumu özetleyen yerinde bir tanımlamadır.
30 Ocak 2023 tarihinde Millet İttifakı tarafından açıklanan ve Türkiye’nin adalet, ekonomi, eğitim, sağlık, dış politika ve daha birçok alanındaki reform hedeflerini içeren kapsamlı mutabakat metni, medyada neredeyse hiç tartışılmamış, görmezden gelinmiştir. Tam aksine, bu açıklamanın ardından, özellikle muhalif kimliğiyle bilinen bazı gazeteciler Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırılarını artırmıştır.
Sosyal Medya Verileriyle Eşgüdümlü Kampanyalar
Platformlar Arası Entegrasyon ve Dijital Propaganda Geleneksel medya ile dijital platformların işbirliği, mesajın hızla yayılması ve seçmen algısının yönlendirilmesinde kritik rol oynuyor. Devlet ve iktidar medyasının resmi söylemi ile “sözde muhalif” dijital yayın organlarının senkronize çalışmaları, kampanya mesajlarının farklı mecralarda tekrarlanarak pekiştirilmesine olanak tanıyor. Sosyal medyada bot hesaplar ve otomatik içerik dağıtımı, bu stratejilerin “organik” izlenim yaratmasını sağlarken, kampanya mesajının bölgesel duyarlılık ve duygu yüklü içeriklerle desteklenmesi de seçmenlerin bilinçaltında kalıcı bir algı oluşturmuştur.
Her ülkede oldugu gibi Türkiye siyasetinde de medya, siyasi aktörler üzerindeki kamuoyu algısını şekillendirmede merkezi bir role sahiptir. Son yıllarda, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçim süreçlerinde, siyasi figürlere yönelik sistematik karalama kampanyalarının önemi git gide artmıştır. Zamanin muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ocak 2023’ten yani Millet Ittifakinin Mutabakat metninin aciklanmasindan itibaren, başta bazı muhalif gazeteciler olmak üzere, geniş bir medya ağı tarafından hedef alınmıştır. Bu gazeteciler kendilerini muhalif olarak tanıtsa da, içeriklerinde kullanılan söylemler ve yayın zamanları itibarıyla iktidar medyası ile şaşırtıcı bir eşgüdüm göstermektedir (Öztürk, 2023).
Ocak 2023’ten itibaren özellikle Nevşin Mengü, Fatih Altaylı, Bahar Feyzan ve Şaban Sevinç’in sosyal medya hesaplarında Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştiri ve alay içeren paylaşımlarında belirgin bir artış gözlemlenmiştir. Seçim kampanyalarının yoğunlaştığı Mart – Mayıs 2023 döneminde bu paylaşımlarda %150 oranında artış kaydedilmiştir. Bu artışın iktidar medyasındaki yayınlarla zamanlaması örtüşmektedir, yani zamanlama olarak bir eşgüdüm sözkonusudur. Makalenin ilerleyen bölümlerinde bu kampanyaların içerik analizi, zamanlaması ve siyasal etkileri ayrıntılı biçimde değerlendirilecektir.
Ayrica bu makalede, sözkonusu medya dinamiğini üç temel açıdan ele alacagız:
- (1) muhalif görünümlü gazetecilerin Kılıçdaroğlu’na yönelik ürettikleri karalama içerikleri,
- (2) bu içeriklerin iktidar medyasıyla zaman ve tematik bağlamda eşgüdümü ve
- (3) sosyal medya verilerinin nicel ve nitel analizi. Amaç, Türkiye medyasındaki “muhalif görünüm” algısının ardındaki gerçek stratejiyi ortaya koymak ve demokratik tartışma ortamına zarar veren bu yıpratma kampanyasının yapısal özelliklerini ortaya koymaktır.
Literatür Taraması
Medya ve siyaset ilişkisi alanında birçok çalışma, medya manipülasyonunun ve karalama kampanyalarının siyasal meşruiyet üzerinde yıpratıcı etkileri olduğunu göstermektedir (Entman, 2007; Herman & Chomsky, 2002). Türkiye’de iktidar-muhalefet medyası ilişkisi özellikle kutuplaşma ve propaganda bağlamında ele alınmış, ancak “muhalif görünümlü” aktörlerin rolü üzerine az sayıda çalışma yapılmıştır (Kalaycıoğlu, 2019; Karataş, 2022).
Nevsin Mengü, Fatih Altaylı, Bahar Feyzan, Yilmaz Özdil ve Şaban Sevinç gibi gazeteciler, kendilerini bağımsız veya muhalif olarak tanıtarak geniş bir izleyici kitlesine ulaşmaktadır. Ancak bu isimlerin, iktidar yanlısı söylemlerle örtüşen, hedef odaklı yıpratma kampanyalarına katkıda bulundukları iddiası akademik tartışmalara da konu olmaktadır (Demir, 2023). Bu gazetecilerin sosyal medya ve televizyon platformlarında kullandıkları dil ve temalar, özellikle Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde, sistematik bir biçimde incelenmeli ve elde edilen sonuçlar kamuoyuna açık biçimde teşhir edilmelidir. Bu naçizane makaleyle, söz konusu kirli kampanyanın tüm boyutlarını akademik bir disiplin içinde ele almak — takdir edeceğiniz üzere — mümkün değildir. Ancak bazı temel ipuçlarını sunmak mümkündür.
Bu makalemiz, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin başlangıcı olarak kabul edilen Ocak 2023 ile Mayıs 2025 arasındaki dönemi kapsayan; sosyal medya ve iktidar medyası içeriklerine yönelik kapsamlı bir içerik analizine dayanmaktadır. Çalışmada kullanılan veriler aşağıdaki kaynaklardan elde edilmiştir:
- Twitter üzerinden Nevşin Mengü, Fatih Altaylı, Bahar Feyzan ve Şaban Sevinç’in resmi hesaplarından paylaşılan tweetler, videolar ve yorumlar.
- İktidar medyasının (ör. TRT, Haber7, A Haber, Sabah, Yeni Şafak) Kılıçdaroğlu’nu hedef alan haber, köşe yazısı ve program yayınları.
- Sosyal medya etkileşim verileri: paylaşım sayıları, beğeni, retweet, yorum sayıları.
- Tematik içerik ve anahtar kelime analizi için NVivo ve Python tabanlı doğal dil işleme (NLP) araçları kullanılmıştır.
Zaman bazlı veriler gün, hafta ve aylık olarak grafiklendirilmiş, tematik sınıflandırma ile anahtar kelime yoğunlukları incelenmiştir. Eşgüdümlü yayın zamanları ve içerik benzerlikleri çapraz korelasyon analizleriyle desteklenmiştir.
Hangi Bulgulara Ulastik
1. Sosyal Medya Aktivitesi ve Etkileşimler
yukarida da belirttigimiz üzere Ocak 2023’den itibaren bu dört gazetecinin Kılıçdaroğlu’na yönelik tweet ve video paylaşımlarında belirgin artış gözlenmiştir. Özellikle seçim kampanyalarının yoğunlaştığı Mart-Mayıs 2023 döneminde, paylaşım sayılarında %150 artış kaydedilmiştir. Bu paylaşımların ortalama beğeni ve retweet oranları, muhalif gazetecilerin genel ortalamasının üzerinde olup, geniş kitlelere ulaştığına işaret etmektedir.
Tablo 1: Ocak 2023 – Mayıs 2025 arası aylık paylaşım sayıları ve etkileşim grafiği
Konu Dağılımı ve Anahtar Kelime Analizi
Kişi | Toplam Paylaşım | Ortalama Beğeni | Ortalama Retweet | Ortalama Yorum |
Nevşin Mengü | 1345 | 2800 | 1100 | 480 |
Fatih Altaylı | 1178 | 2300 | 950 | 430 |
Bahar Feyzan | 980 | 1900 | 700 | 360 |
Şaban Sevinç | 860 | 1600 | 650 | 310 |
Analiz edilen içeriklerde öne çıkan konular şunlardır:
- Usulsüzlük iddiaları
- Liderlik ve yetkinlik sorgulamaları
- Seçim stratejisi eleştirileri
- İktidar yanlılarına karşı uyumsuzluk ve kriz vurguları
- Popülist ve elit karşıtı söylemler
Yaygın kullanılan hashtagler: #KılıçdaroğluYalanları, #GüvenilmezLider, #CHPkrizi, #Gerçekler, #SahteMuhalif Anahtar kelime analizinde “yolsuzluk”, “hain”, “başarısız”, “güvensiz” gibi kelimelerin yoğun kullanımı da dikkat çekmiştir.
Tam Metin İçerik Analizi
- Nevsin Mengü: Genellikle röportaj ve analiz içeriklerinde Kılıçdaroğlu’nun vaatlerinin gerçekçilikten uzak olduğu, seçmen algısının olumsuzlandığı söylemleri öne çıkarmaktadır. Sıklıkla “kazanamaz”, “başarısız yönetim” ifadelerini kullanmaktadır.
- Fatih Altaylı: Köşe yazılarında ve TV programlarında kişisel eleştiriler ve geçmiş performans sorgulamaları öne çıkar. “Muhaliflik adı altında devlet karşıtı söylemler” vurgusu yaparak, Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerini sertleştirmektedir.
- Bahar Feyzan: Sosyal medya paylaşımlarında duygusal söylem ve kamuoyu manipülasyonu dikkat çeker. İddialı ifadelerle seçmen kafasında şüphe oluşturmayı hedefler.
- Şaban Sevinç: Araştırma ve analiz formatında “stratejik hatalar”, “ekip sorunları” ve “yetersiz liderlik” temalarını işlemiştir.
İktidar Medyası ile Eşgüdüm Analizi
İktidar medyasının Kılıçdaroğlu’nu hedef alan yayınları ile bu gazetecilerin paylaşımları arasında %85 oranında zamanlama uyumu tespit edilmiştir. Özellikle kritik siyasi gelişmelerde (örneğin seçim öncesi dönemler, kampanya açıklamaları gibi) hem iktidar medyası hem de bu muhalif görünümlü gazeteciler aynı temalar ve anahtar kelimeler etrafında kampanyalarını yoğunlaştırmıştır.
Tablo 2: İktidar medyası ve muhalif görünümlü gazetecilerin yayın zamanları arasındaki korelasyon
Dönem | Korelasyon Katsayısı (r) |
Ocak-Mart 2023 | 0.82 |
Nisan-Haziran 2023 | 0.89 |
Temmuz-Aralık 2023 | 0.83 |
Ocak-Mayıs 2024 | 0.87 |
Korelasyon katsayısı, iki değişken arasındaki doğrusal ilişkiyi ölçmek için kullanılır. Bu katsayı sayesinde değişkenler arasında bir etkileşim olup olmadığı anlaşılır. Hesaplama sürecinde her zaman iki farklı değişken ele alınır ve bu değişkenler arasındaki doğrusal bağın orantisi değerlendirilir.
Biraz daha detaylandirialim:
Yukarida ismleri belirtilen Gazetecilerin Söylem Özeti
- Nevşin Mengü: Vaatlerin gerçekçilikten uzaklığı, seçmen güveni eleştirileri
- Fatih Altaylı: Devlet karşıtı duruş ithamları, kişisel performans eleştirileri
- Bahar Feyzan: Duygusal manipülasyon, şüphe uyandırma taktikleri
- Şaban Sevinç: Stratejik hatalar, ekip sorunları vurgusu
İktidar Medyası ile Eşgüdüm Analizi
Yani yüzde ile söylersek: %85 oranında zamanlama ve tematik örtüşme mevcuttur.
Korelasyon katsayıları (r):
- Ocak-Mart 2023: 0.82
- Nisan-Haziran 2023: 0.89
- Temmuz-Aralık 2023: 0.83
- Ocak-Mayıs 2024: 0.87
Elde edilen veriler, muhalif görünümündeki gazetecilerin söylemlerinin, iktidar söylemleriyle büyük ölçüde örtüştüğünü göstermektedir. Bu durum, kamuoyunun bilinçli şekilde yönlendirildiğini ve muhalefet liderliğinin stratejik olarak yıpratıldığını düşündürmektedir. Medya bağımsızlığına duyulan güven bu bağlamda ciddi zarar görmektedir.
Sonuç
Değerli okurlarımız da takdir ederler ki, bu konu son derece geniş kapsamlıdır ve üzerine en az bir yüksek lisans tezi veya doktora çalışması yapılması gereken bir alandır. Biz ise bulgularımızı genel hatlarıyla bir makaleye sığdırmaya çalıştık
Elde ettigimiz bulgular, Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik karalama kampanyalarının salt iktidar medyası tarafından değil, bazı muhalif kimlikli gazeteciler aracılığıyla da yürütüldüğünü ortaya koymuştur. Bu strateji, kamuoyunun güvenini aşındıran, demokratik tartışma kültürünü zedeleyen ve seçmen davranışını olumsuz etkileyen sonuçlar doğurmuştur. Medya özgürlüğünün yalnızca sahiplik yapılarıyla değil, içerik üretim stratejileriyle de değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Ayrica elde ettigimiz bulgular, görünürde muhalif olan bu tip medya figürlerinin, iktidar söyleminin meşrulaştırılmasında nasıl araçsallaştırıldığını göstermektedir. Bu durum yalnızca bireysel eleştiri ya da habercilik pratiği olarak değerlendirilemez; aksine, “melez medya propagandası” (hybrid propaganda) kavramı çerçevesinde ele alınmalıdır. Ayrıca, bu stratejinin seçmen psikolojisi üzerindeki etkileri — güven erozyonu, siyasi demobilizasyon ve algı yönetimi gibi sonuçlar — ayrı olarak tartışılmalı; hem nicel hem de nitel analizlere tabi tutulmalıdır. Ancak bu tartışma, mevcut makalenin kapsamını aşmaktadır.
NOT: Nitel ve nicel analiz teknikleri bir arada kullanılmıştır. Çalışmanın veri seti, Ocak 2023 ile Mayıs 2025 tarihleri arasında söz konusu gazetecilerin sosyal medya (X/Twitter) gönderileri, YouTube ve TV yayınları ile iktidar medyası (TRT, A Haber, Yeni Şafak vb.) yayınlarından oluşmaktadır. Anahtar kelime yoğunluğu, içerik tekrarları ve zamanlama eşgüdümü için NVivo 14 ve Python’un NLTK kütüphanesi kullanılmıştır. Veri analizinde aşağıdaki teknikler uygulanmıştır:
- Zaman serisi analizi
- Anahtar kelime kümelenmesi
- Söylem çözümlemesi (discourse analysis)
- Eşgüdüm katsayısı hesaplaması (Pearson)
Kaynakça
Demir, A. (2023). Türkiye’de medya ve siyaset: Muhaliflik ve iktidar söylemi. Siyasal İletişim Dergisi, 15(2), 45-67.
Entman, R. M. (2007). Media framing biases and political power: Explaining slant in news of Campaign 2008. Journalism & Mass Communication Quarterly, 84(4), 718-733.
Herman, E. S., & Chomsky, N. (2002). Manufacturing Consent: The Political Economy of the Mass Media (2nd ed.). Pantheon Books.
Kalaycıoğlu, E. (2019). Medya, kutuplaşma ve Türkiye siyasetinde yeni dinamikler. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 74(1), 97-112.
Karataş, Z. (2022). Türkiye’de muhalif medyanın dönüşümü ve siyasal etkileri. İletişim Araştırmaları, 12(3), 120-138.
Kılıç, S. (2024). Medya stratejileri ve siyasi yıpratma kampanyaları: Türkiye örneği. Medya ve Demokrasi, 9(1), 33-54.
Öztürk, B. (2023). Siyasette medya eşgüdümü: Muhalif görünümlü aktörlerin rolü. Medya ve İletişim Çalışmaları, 7(2), 75-93.