
Elon Musk, Güney Amerika’nın Lityumu konusunda bir istilacı gibi davranıyor.
Vijay Prashad ve Alejandro Bejarano, darbe şartlarında Bolivya’nın lityum kaynakları için milyarder Elon Musk liderliğinde süren kapışmayı inceliyorlar.
Vijay Prashad, Alejandro Bejarano
Tesla’nın başı Elon Musk, Brezilya’da bir elektrikli otomobil fabrikası kurmak istiyor. Brezilya başkanı Jair Bolsonaro ile Mart başında Miami’de buluşması planlanan Musk, başkan çok meşgul olduğundan Brezilya’ya bu yıl gidecek. Tüm gözler, Uluslararası İlişkiler Sekreteri Derian Campos’nun Musk ile doğrudan temas halinde olduğu, güney Brezilya’nın Santa Catarina eyaletine çevrilmiş durumda.
İki otomobil üreticisinin -BMW ve GM- Santa Catarina’da mevcut fabrikaları var. Marcos Pontes (Bilim, Teknoloji, İnovasyon ve İletişim Bakanı) kıdemli bir Tesla yetkilisi olan Anderson Ricardo Pacheco ile bir video konferans düzenledi. Onlara bir kongre üyesi olan, Daniel Freitas ve Santa Catarina’da bir şehir olan Criciúma’nın iş geliştirme direktörü Claiton Pacheco Galdino da katıldı. Tesla’nın, Güney Amerika’nın en büyük ekonomisinde bir Gigafactory – Tesla’nın büyük fabrikaya verdiği isim – açması için sabırsizlanıyorlar.
Brezilya’nın, çoğunlukla Minas Gerais ve Paraná’nın güneydoğu eyaletlerinde ve kuzeydoğu Ceará ve Rio Grande do Norte eyaletlerinde önemli miktarda lityum yatakları olması da önemli bir etken. Büyük ölçüde seramik ve cam üretimi için kullanılan lityum üretimi sınırlı. Bolsonaro hükümeti, Tesla tarafından üretilen elektrikli arabalara güç veren lityum iyon piller için de önemli bir hammadde olan, lityum üretimini arttırmakla meşgul. Ancak Brezilya’nın lityumu yeterli olmayacak. Tesla’nın başka bir yerden lityum ithal etmesi gerekiyor.
Lityum Üçgeni
Dünyanın bilinen lityum yataklarının yüzde 50’den fazlası “Lityum Üçgeni” olarak anılan Arjantin, Bolivya ve Şili’deki, yoğunlaşmış lityum içeren tuzlu su kaynaklarıdır. Bolivya’nın yüksek dağ çölleri – Salar de Uyuni – bilinen en büyük lityum rezervlerine sahiptir.
Bolivyalı girişimci Samuel Doria Medina, attığı tuhaf bir tweet‘te, Elon Musk ve Jair Bolsonaro’nun Brezilya’daki Tesla fabrikası konusunu görüşürken, bu girişime “Salar de Uyuni’de lityum piller tedarik etmek için bir Gigafactory inşa edilmesini meselesini” de eklemeleri gerektiğini söylüyordu. Doria Medina sadece bir girişimci değil. 3 Mayıs 2020 Bolivya başkanlık seçimleri için “geçici başkan” Jeanine Áñez ile birlikte, başkan yardımcısı adayıydı. Áñez’in iktidara gelebilmesinin tek nedeni Kasım 2019’da Evo Morales’e karşı yapılan darbeydi. Bu nedenle, Doria Medina’nın Tesla’ya bu daveti yaparken arkasına darbe hükümetinin tam desteğini aldığı söylenebilir.
Morales hükümeti geçmişte bu lityum rezervleri konusunda çok temkinli davranmıştı. Hükümet, bu değerli kaynakların, şirketlere avantaj sağlayan anlaşmalarla yabancı şirketlere teslim edilemeyeceğini açıkça ortaya koymuştu; Morales, lityumdan elde edilen kazancın Bolivya halkıyla adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini belirtmişti. Morales hükümeti, herhangi bir anlaşmanın Bolivya’nın ulusal madencilik şirketi olan Comibol ve Bolivya’nın ulusal lityum şirketi olan Yacimientos de Litio Bolivianos ile yapılması gerektiğini belirtmişti. Madencilikten elde edilecek gelir Bolivya hazinesine girecek ve daha sonra ülke için son derece gerekli olan sosyal programları finanse edecekti. Bu makul sosyalist politika, üç uluslararası firma – Eramet (Fransa), FMC (Amerika Birleşik Devletleri) ve Posco (Güney Kore) için kabul edilemezdi, firmaların üçü de kuyruklarını kıstırıp Arjantin’e gittiler.
Lityum Darbesi
Morales hükümetinin sonunu getiren, Bolivya’nın kaynaklarına yönelik sosyalist politikasıydı. Morales hükümetine ve sosyalist uygulamalarına öfke duyan oligarşi, 2019 seçimini baltalamak için her yöntemi kullandı. Bolivya’nın kuzey ve doğu bölgelerindeki orman yangınları, oligarşi medyasına Morales’in çevreye ve Pachamama’ya (Toprak Ana) bağlılığını bir tarafa bıraktığını ve artık sığır çiftliklerine fayda sağlamaya çalıştığını öne sürmek için bahane sağladı. Bunun sadece gülünç olduğunu belirtmekle kalmayıp, aynı zamanda Áñez’in darbe hükümeti göreve geldiğinde, çiftçilerin topraklarını ormanlık alanlara doğru genişletmelerine izin veren yasaları kabul ettiğini de belirtmekte fayda var.
Morales’in rakibi — Carlos Mesa — ve oligarşinin siyasi partilerinin diğer üst düzey liderleri, seçimden çok önce Morales’in ancak hile ile kazanabileceğini açıkça söylediler. Kendinden menkul bir Demokrasi Savunması Konseyi, Morales’in 2016 anayasa referandumunu kaybettiği için gayri meşru bir aday olduğunu söyledi. Bu kurumlar ve neo-faşist çıkarların desteğiyle medya, hile tantanası yaparken, seçim gecesi Carlos Mesa, seçimde “muazzam sahtekarlık” olduğunu söyledi. Mesa, neo-faşistler ve kurumsal elitlerden gelen bu provokasyonlar sokak şiddetiyle sonuçlandı; tüm bunlar olurken, polis yolsuzluğuna son verdiği için bazıları Morales’e karşı öfkeli olan polisler ayaklandılar. Seçim sonrası çıkan olaylarda ölen 36 Bolivyalı, Mesa’nın kışkırtıcı dilinin kurbanlarıdır. ABD hükümeti tarafından cesaretlendirilen Amerikan Devletleri Örgütü (OAS), seçimde hile olduğuna dair bir “ön rapor” hazırladı; rapordaki ciddi hükümler raporun içinde sunulan verilerle doğrulanmıyordu. OAS raporu, Morales’e karşı darbenin meşrulaştırılmasında önemli bir rol oynadı.
2014’te Morales’in seçilmesiyle ilgili herhangi bir tartışma olmadığını belirtmek önemlidir; o seçimde Morales, oyların yüzde 61’ini alarak girişimci Samuel Doria Medina’yı yendi, Medina ise yüzde 24 oy aldı (aynı Doria Medina, şimdi başkan yardımcılığına aday olan ve Bolivya’nın lityumunu Tesla’ya sunan kişidir). Morales’in 2014 seçimiyle başlayan dönemi Kasım 2019’da henüz sona ermemişti; yani Morales’in görevden alınması 2014’te seçimleri ile kazandıgı haklarının ihlalidir, ki bu nokta ne Bolivya’da, ne de yurtdışında neredeyse hiç tartışılmamıştır.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) Seçim Verileri ve Bilim Laboratuarı’ndan John Curiel ve Jack Williams Bolivya seçim verilerini kontrol ettiler ve hile bulamadılar: Washington Post için hazırladıkları makalenin sonunda “Hile olduğuna dair herhangi bir istatistiksel kanıta rastlamadık” diye yazdılar. Curiel ve Williams OAS ile temasa geçtiler, ancak “Biz ve alandaki diğer bilim adamları yorumlarını almak için OAS’a başvurduk; OAS yanıt vermedi,” diye eklediler. Değerlendirmelerine göre, Morales Kasım 2019’da seçimi kazanmıştı ve bu yıl yeni bir döneme başlamak üzere yemin etmiş olmalıydı.
Darbe hükümeti tarafından, Morales’in partisi (Sosyalizm Hareketi veya MAS) üzerinde korkunç baskıların yanı sıra USAID gözlemcilerinin ve ABD destekli seçim komisyonu başkanı Salvador Romero’nun varlığı – 3 Mayıs’ta yapılacak seçimin (*) adil olmayacağını düşündürüyor. Seçim, muhtemelen Bolivya’nın lityumunu Elon Musk’un Tesla’sı ve Jair Bolsonaro’nun Brezilya’sına teslim etmek isteyen girişimcinin de dahil olduğu darbe hükümetinin lehine sonuçlanacak.
Lityumdan Bir Dünya
2019 yılında, Bloomberg New Energy Finance’in “Enerji Depolama Perspektifi 2019” raporu, 2030 yılına kadar lityum-iyon pil fiyatlarının önemli ölçüde düşeceğini ve bunun sonucunda da yenilenebilir enerjinin (güneş ve rüzgar) ve bu enerjilerin pillerde depolanmasının katsayısal olarak artacağını öngörüyordu. 2040 yılına kadar rüzgar ve güneşin, şu anda ürettiği yüzde 7 yerine, dünya enerji tüketiminin yüzde 40’ını üreteceği beklentisi var. Bu nedenle enerji depolama talebi artacaktır. “Sabit depolama ve elektrik nakil sektörlerinden gelen pillerin toplam talebinin 2040 yılına kadar 4.584GWh (Gigawatt saat) olması bekleniyor,” diye yazan Bloomberg analistleri, “bu, pil üreticileri ve lityum, kobalt ve nikel gibi bileşen metal madencileri için büyük bir fırsat sağlayacaktır,” diyorlar. Mevcut kullanım sadece 9GW / 17GWh’dır.
Burada vurgulanması gereken kilit nokta, bunun “lityum, kobalt ve nikel gibi bileşen metal madencileri” için “büyük bir fırsat” sağlayacağıdır. Bloomberg’in analistleri “madenciler” sözcüğünü kullanırken Bolivyalı madencileri veya Kongolu madencileri değil, Tesla gibi uluslararası şirketleri ve patronu Elon Musk’ı kastediyorlar. Bloomberg ve Áñez’e kalırsa, Güney Amerika artık Evo Morales’in ulusalcı kaynak projesini sürdürmeyecek; Burası artık, yeni istilacıların para kazanıp arkalarında sosyal katliam bırakacakları, Elon Musk’ın Güney Amerika’sı.
(*) Çevirmenin notu: Prashad ve Bejarano’nun makalesi 3 Mayıs 2020’de yapılması planlanan Bolivya erken genel seçiminden önce yayınlanmıştı. Seçim daha sonra 18 Ekim 2020 tarihine ertelendi.
Vijay Prashad ve Alejandro Bejarano Kimdir?

Vijay Prashad Hintli bir tarihçi, editör ve gazetecidir. Bağımsız Medya Enstitüsü’nün projesi olan Globetrotter’in baş muhabiridir. LeftWord Books’ın baş editörü ve Tricontinental: Sosyal Araştırmalar Enstitüsü müdürüdür. The Darker Nations: A People’s History of the Third World (The New Press, 2007) (Esmer Milletler: Halkların Üçüncü Dünya Tarihi – Kırmızı Kedi); The Poorer Nations: A Possible History of the Global South(Verso, 2013) (Yoksul Milletler: Küresel Güney’in Olası Bir Tarihi); The Death of the Nation and the Future of the Arab Revolution (University of California Press, 2016) (Ulusun Ölümü ve Arap Devriminin Geleceği – Yordam Kitap); Red Star Over the Third World (LeftWord, 2017) (Üçüncü Dünya Üzerinde Kızıl Yıldız – Yordam Kitap) da dahil olmak üzere yirmiden fazla kitap yazdı.
Alejandro Bejarano
Alejandro Bejarano, Bolivyalı bir müzisyen, belgeselci ve sosyal medya yöneticisidir. 2016 yılında Bolivya Çoğulcu Yasama Meclisi Kültürel Liyakat Onur Madalyası aldı.
Bu makale Bağımsız Medya Enstitüsü’nün projesi olan Globetrotter tarafından hazırlanıp, İngilizce versiyonu PEOPLES DISPATCH.org‘tan Türkçe’ye çevrilmiştir, Mart 2020
Çeviri: Irmak Gümüşbaş