
Tanzanya İşbirliği Forumu Kurucusu
Rusya Ukrayna’da, İsrail Gazze’yi merkez alarak Ortadoğu’da, Avrupalılar Afrika’da, Çin sessiz gemi modunda, Amerika yeryüzü genelinde aşk-meşk peşindeler…
Birleşmiş Milletler (BM), “dostlar alışverişte görsün”ler de…
BM, 193 üyeli ve 80 yaşında (K.T. 1945, merkezi New York). Bağlı kuruluşlarıyla dünya holdingi. Uluslararası gelişmelere etkisi, katkısı, çaydırıcılığı, “büyük abiliği”, gerekliliği-gereksizliği, yaşlandığı ve işlevsizleştiği cepheleriyle diplomatik tartışmaların daimî konuğu. Norm koyucu ve koruyucu özelliğinin giderek erozyona uğraması, kurucu ve kollayıcı ülkelerin yani Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesinin (Amerika, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere), özellikle de Amerika’nın ikinci maddeyi açıkça ihlâli konuşulmayan imtiyazlı konular! Kuruluş antlaşmasının ikinci maddesi açık.
Madde 2:
Birleşmiş Milletler örgütü ve üyeleri, 1. maddede belirtilen amaçlara ulaşmak üzere aşağıdaki ilkelere uygun biçimde hareket edeceklerdir:
1. Örgüt, tüm üyelerinin egemen eşitliği ilkesi üzerine kurulmuştur.
2. Tüm üyeler, ̧üyelik sıfatından doğan hak ve çıkarlardan tümünün yararlanmasını sağlamak için işbu Antlaşma’ya uygun olarak üstlendikleri yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirirler.
3. Tüm üyeler, uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklarını, uluslararası barış ve güvenliği ve adaleti tehlikeye düşürmeyecek biçimde, barışçı yollarla çözerler.
4. Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler’in amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.
5. Tüm üyeler, örgütün işbu Antlaşma gereği giriştiği tüm eylemlerde örgüte her türlü yardımı yaparlar ve Birleşmiş Milletler tarafından aleyhinde önleme ya da zorlama eylemine girişilen herhangi bir devlete yardım etmekten kaçınırlar.
6. Örgüt, Birleşmiş Milletler üyesi olmayan devletlerin de, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasının gerektirdiği ölçüde bu ilkelere uygun biçimde hareket etmesini sağlar.
7. İşbu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletlere herhangi bir devletin kendi iç yetki alanına giren konulara müdahale yetkisi vermediği gibi üyeleri de bu türden konuları işbu Antlaşma uyarınca bir çözüme bağlamaya zorlayamaz; ancak, bu ilke VII. Bölümde öngörülmüş olan zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını hiçbir biçimde engellemez.
BM’yi BM yapan normlar, başta iç işlerine müdahale etmeme ve güç kullanmama, güç tehdidinde bulunmamaktır. BM, İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan uzun müzakereler ve San Francisco’da gerçekleşen geniş katılımlı konferans sonucu 26 Haziran 1945’te kurulurken amaç bir daha dünya savaşı yaşanmaması, beş büyük devletin kendi etki alanlarına sahip çıkarak küçük sorunların büyük krizlere yol açmamasını sağlamaktı yani “güvenlik” ortak paydaydı. Üyelerden birine saldırı olması hâlinde saldırı hepsine yapılmış sayılacak, Güvenlik Konseyi önce 33. maddede sıralanan barışçıl yöntemleri denedikten sonra saldırgana karşı fiilî müdahaleyi de içeren yaptırımları uygulayacaktı:
Madde 33:
1. Süregitmesi uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye düşürebilecek nitelikte bir uyuşmazlığa taraf olanlar, herşeyden önce görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çözüm yolları ile, bölgesel kuruluş ya da anlaşmalara başvurarak veya kendi seçecekleri başka yollarla buna çözüm aramalıdırlar.
2. Güvenlik Konseyi, gerekli gördüğünde tarafları aralarındaki uyuşmazlığı bu gibi yollarla çözmeye çağırır.
Bugün geldiğimiz yer; arpa boyu bile değil, lay lay lom! Kimsecikler zerre kadar BM’ye inanmıyor, çekinmiyor… BM, kör sağır ve dilsiz ama dimdik ayakta.
Ya madalyonun öbür yüzü? Gündemin yıldızlarında biri de IDEF-Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı. “Savunma sanayiinin en büyük uluslararası markaları 22-27 Temmuz 2025, İstanbul’da” Airbus, Lockheed Martin, Leonardo, ThyssenKrupp, GE Aerospace, Honeywell, Teledyne FLIR, Hewlett Packard, Trillium, 3M, Federal Mogul, Rolls-Royce ve diğerleri… Bu şirketlerin ortak özelliği, yalnızca savunma sanayi devi olmaları değil doğrudan veya dolaylı olarak İsrail’in teçhizat ve mühimmat tedarikçisi olmaları. Ve sahne Türkiye; kırmızı halılar, stantlar, kokteyller, “dostane iş birliği” tokalaşmaları… IDEF, bir ticarî organizasyondan fazlası… Savunma sanayii en çok patent üreten sektör.
Peki, savunma sanayii fuarları niye düzenlenir?
Dünyada bu tür fuarların varlığı açık bilgi. IDEF 2025, 17 yaşında. T.C. Milli Savunma Bakanlığı himayesinde, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetiminde ve bir özel sektör şirketi organizasyonuyla düzenleniyor. Bu yıl 55 ülkeden 1461 firma katılmış, 94 ülkeden 70 bine yakın profesyonel ziyaretçi gelmiş. Kendini savunmaktan acizsen bağımsızlık hayâl! Lüzûmlu ama tartışmalı, acımasız bir sektör. Savunma, iki katmanlı bir eylem. Kendini korumak ve saldırganı yok etmek. Yani bir öldürülme ve öldürme eylemleri toplamı, her şey sağ kalmak için. Medyada fuar haberleri düğün bayram havasında. Mobilya fuarı, güzellik fuarı bir kıvam yani. Niye?
BM nerede?
Dünya ticaret sistemi yapboz. Emperyalizm, pervasız ve kırk harami yöntemleriyle vitesi boşa almış, ne hız kesiyor ne de değerler sistemine saygısı var. Ekonomik ilişkiler, dostluk görüntüsü içine yerleştirilmiş zorbalığa dönüşürken zorbalığın diplomatik kamufle aracı uluslararası kuruluşlar. İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika’nın liderliğinde şekillenen dünya düzeninin vitrininde WB-Dünya Bankası, IMF-Uluslararası Para Fonu, WHO-Dünya Sağlık Örgütü, WTO-Dünya Ticaret Örgütü, UNESCO-Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, FAO-Gıda ve Tarım Örgütü, ILO-Uluslararası Çalışma Örgütü, IBRD-Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, WIPO-Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütü gibi BM kuruluşları arz endam ediyorlar… Bu kuruluşlar bugün birer geveze, asalak ve yararsız. Birer nefret kaynağı çünkü eninde sonunda gelişmişler lehine karar üretiyor ve dayatıyorlar… “Etkisiz eleman” olarak kodladıkları azgelişmiş ülkeleri gelişmişlere yararlı ve sadık birer arka bahçeye dönüştürme kolaylığı sağlıyorlar…
Amerika, dünyanın önde gelen askerî ve teknolojik gücü, rezerv para birimi ihraççısı ve global finansal sistemin çıpası. Buna karşılık Çin yaklaşık 120 ülkenin, AB ise yaklaşık 80 ülkenin en büyük ticaret ortağı. “Tek patron yok!” söylemini eyleme dönüştürme provaları sahnede. BRICS hamlesi, D.Trump’ın Amerika’yı WHO-Dünya Sağlık Örgütü’nden çekmesi, iklim değişikliğiyle mücadeledeki belirsizlikler vb. gelişmeler karşısında uluslararası kuruluşlar yoğun bakımda. Çalar saat gibi dizayn edilmişliğin mutsuzluğunu yaşıyorlar, kimse onları kale almıyor artık. El sıkışmalı, gülüşmeli diyalog, gizliden gizliye saldırgan düşmanlık üzerine ince işçilikli monolog sanatı olarak uluslararası diplomasi; her ülkeye ayrı kefen pardon elbise biçmekle meşgul! Uluslararası refah arayışı, yerini postmodern sömürgeciliğe bırakırken güncel pratikler “kazan-kazan” manifestosunun ütopya olduğunu bir kez daha teyit ediyor. Öte yandan…
Kuşku çağındayız!
Beyaz Saray panikte. Tedarik zincirleri yeniden şekilleniyor. Üretim üsleri esnekleşiyor, çeşitleniyor. Bu dönüşüm, jeopolitik risklere karşı çok merkezli üretim ve yatırım modellerine evriliyor. Bağımlılıklar minimize ediliyor, “iç-döngü” stratejisiyle teknoloji ve üretim süreçleri yerelleştiriliyor. Global sistem çözülüyor, uluslararası kuruluşlar çöp oluyor, dünya çok merkezli yani parçalı yeni bir düzene evriliyor…
Rusya Ukrayna’da, İsrail Gazze’yi merkez alarak Ortadoğu’da, Avrupalılar Afrika’da, Çin sessiz gemi moduyla, Amerika her yerde aşk-meşk peşindeler…
BM, “dostlar alışverişte görsün”ler de…
Gidişat, savunmaya daha etkin odaklanılmasını gerektiriyor. Aselsan hisseleri yükseliyor…
“Çocuklar öldürülmesin / şeker de yiyebilsinler,” diyen şair havanda su dövüyor; hâlâ, insanlık adına diyor…
Ya yarın?
Yarın hakkında herkesin bir senaryosu var ve kendine özel.
Kesin olan; savunma sanayii oyun kurucu, BM dekor.
Hangi senaryo filme çekiliyor?
Silahlanma, “diplomasi tanrısı”na dönüşürken çağımız firavun zengini; ironik gerçeklik, gümrah fışkırma!
BM ne işe mi yarar?
BM, güçsüzü güçlüden korumak, yani caydırıcılık değil güçsüze karşı “sopa” olmak için kurulmuş meğer!

1962, İzmir doğumlu. İşletme eğitimli. Danışmanlık şirketi kurucu ortağı. DEİK Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Kurucu Başkanlığı yaptı (2011). Tanzanya İşbirliği Forumu Başkanı (2014-). Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Afrikatürk dergisini projelendirdi ve yayımladı (2019). Afrika Menekşesi adlı öyküsü, Tarık Dursun K. Öykü Ödülü’nde “yayımlanmaya değer” bulundu (2019). Dünya Siyasetinde Afrika adlı akademik kitap serisinin bölüm yazarlarından (2020-). Afrika Şiiri’ne dair ülkemizdeki en kapsamlı araştırma-incelemeyi yaptı ve yayımladı (2021). Afrika üzerine yazıyor, seminerler veriyor, arada Afrika’da yaşıyor.
zekeriyasimsek35@gmail.com