Geride bıraktığımız kısa dönem içinde AK Parti içinden bölünerek iki yeni parti kuruldu. Gerçi Deva partisinin ne kadar AK Parti içerisinden çıktığı tartışılır bir nokta, zira kurucu üyelerin büyük çoğunluğu siyasete ilk kez atılan isimlerden oluşuyor. Gelecek Partisi’nin daha sert ve ofansif tonuna karşılık Deva Partisinin muhafazakâr siyasetin dilini kullanmaktan imtina ettiği ve toplumun geneline hitap eden daha nötr ama kucaklayıcı bir dil kullandığı göze çarpıyor.
Babacan kimdir?
TED Ankara Koleji’nden 1985 yılında birincilikle mezun olur. Lisans eğitimini tamamlamak üzere Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’ne giren Ali Babacan, bu bölümden 1989 yılında 4.00 üzerinden 4.00 ortalamayla yine üniversite birincisi olarak mezun olur. Dünyanın çeşitli ülkelerinde üstün başarı gösteren öğrencilere verilen Fulbright bursunu kazanarak, Amerika Birleşik Devletleri’ne Northwestern University Kellogg School’da işletme dalında yüksek lisans (MBA) yapar. Sonrasında finans sektörünün üst düzey yöneticilerine danışmanlık yapan özel bir şirkette danışman olarak çalışır. 1994 yılında Ankara’ya dönerek yıllardır ticaret sahasında olan aile şirketinin başına geçer. 2001 yılında AK Parti’nin kurucu üyesi olarak siyasete atılır. Babacan13 yıl boyunca kesintisiz bakanlık yapar.
Ali Babacan eski “AB Bakanı” ve “Türk Lirası’nın Kurtarıcısı” olarak hatırlarda yer etmiş bulunuyor. Dışişleri bakanı olduğu dönemde Avrupa Birliği’ne yönelik attığı büyük adımlarla tanınıyor. Ekonomi Bakanı olarak görev yaptığı dönemde yerel para birimindeki sıfırların silinmesi de Babacan’a atfedilir ve Türkiye ekonomisinin kaydettiği bariz ilerleme ve uluslararası arenada bıraktığı olumlu intiba, Babacan lehine konuşan önemli noktalardan sadece birkaçı…
Babacan, Erdoğan’a ve AK Partiye nispeten hızlı bir şekilde mesafe aldı denebilir. Babacan, en azından kendi açıklamalarına göre, eski başbakanın son zamanlardaki politikalarını desteklemedi. Nitekim Babacan, 2015 yılından bu yana AKP kabinelerinde aktif bir pozisyonda yer almıyor. 2019 yılında, bir zamanlar kurucu ortağı olduğu AKP’den istifa etti. İstifa ettiği dönemde kritik bir düzlükten geçen ekonomi siyasetinde yanlış kararlarda diretilip uzmanlığa da sırt çevrilmesi Babacan için son nokta olmuştur. Babacan ayrıca partinin otokratik bir çizgiye doğru sürüklenmesini de partiye dışarıdan direkt olarak etki eden isimlerin olmasını da açıkça eleştirmişti. Türkiye tarihinin en yıkıcı ekonomik krizlerinden olan 2001 krizinin ardından, ekonomiden sorumlu devlet bakanı koltuğuna oturduğunda 35 yaşında olan Babacan’ın bugün dahi ekonomik konulardaki başarısı takdir ile karşılanıyor.
DEVA ve Parti programı
Parti programının giriş bölümündeki şu iki paragraf partinin ana hedeflerini iyi özetlemektedir;
Demokrasi ve Atılım Partisinin amacı, parti programında yer alan politikaların gerçekleştirilmesi suretiyle; kuvvetler ayrılığı esasına ve hukukun üstünlüğüne dayanan; yargının tarafsız ve bağımsızlığı ile hukuk güvenliğinin en üst düzeyde sağlandığı; katılımcı ve çoğulcu demokrasinin hakim olduğu; uluslararası sözleşmeler ve evrensel değerler çerçevesinde temel insan haklarının ve başta ifade ile basın özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlüklerin garanti altına alındığı; şiddet, korku, baskı, ötekileştirme, ayrıştırma ve ayrımcılığın yaşanmadığı; hukuka bağlı, vatandaş odaklı, katılımcı, tarafsız, saydam, hesap verebilir, denetlenebilir, etkili ve verimli bir kamu yönetiminin hayata geçirildiği; herkesin insan onuruna yaraşır yaşam ve refah standartlarına ulaştığı; çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe umutla baktığı, milletimizin barış ve huzur içinde yaşayacağı, saygın ve güçlü bir Türkiye idealini gerçekleştirmektir.
Partimiz tüm politika oluşturma, karar alma ve uygulamalarında; şeffaflık, hesap verebilirlik, dürüstlük, çoğulculuk, katılımcılık, kurumsallaşma, her alanda liyakatı esas alma, işi ehline verme, istişareye ve ortak akla dayalı yönetim, vatandaşlarımız arasında hiçbir ayrım yapmama, her koşulda gelişmiş bir demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri ve hukukun üstünlüğünü savunma, toplumun değerlerine, ihtiyaç ve taleplerine duyarlı olma, kendini değerlendirmede tevazu ve ahlakı temel alma, politika uygulamalarında tutarlılık, öngörülebilirlik ve bütüncül yaklaşımı esas alma ilkelerine bağlı kalacaktır.
DEVA parti programı, “Kurallar yerini keyfiliğe, kurumsal yönetim kişisel yönetime, ehliyet ve liyakat kayırmacılığa dönüşmüş, kurumlar yapısal ve kültürel olarak ciddi bir tahribata maruz kalmıştır” sözleriyle tek adam iktidarına olan eleştirisini dile getiriyor. Sürekli “nepotizm” vurgusu yapan Babacan, direkt olarak Erdoğan’ı hedef almayarak, asıl problemin kişilerin kurduğu kayırmacı sistem olduğunun altını çiziyor.
DEVA, temelinde “özgürlük, eşitlik, adalet” olan bir demokrasiyi inşa etmek istiyor. Mevcut adaletsizliklerle alakalı olarak özellikle OHAL kararnameleriyle yapılan hukuksuzlukların bir an evvel bertaraf edilmesi ve bu kararnamalerin yargısal denetime açılacağını vaat ediyor. Bunların dışındaki vaad edilen diğer bazı noktaları şöyle sıralayabiliriz:
Kuvvetler ayrılığı vurgusu, tek adam rejiminden parlamenter sisteme dönüş, yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık vaadi, Alevi ve Cem Evlerine ilişkin açılımlar, Kürt vatandaşlarının demokratik haklarının korunması ve tesis edilmesi, medyaya özgürlük, kamu alanındaki israfın ve usulsüzlüklerin denetimi, hızlı internet ve sosyal medyada özgürlük.
Deva Partisi’nin hedef kitlesi gençler ve onların geleceği. Mevcut iktidarın 2014 yılından bu yana özel sektörde istihdam yaratamamış, daha doğrusu gerekli olan güvenceyi sağlayamamış olması, iş arayışında olan gençlerin iktidarla eşgüdümlü hareket etme durumunda bırakıyor. Devlet kapısında iş bulma umutları aynı zamanda demokrasiyi de zedeliyor.
Muhafazakâr söylemden uzak duran Babacan ve partisi dini kutsalları siyasete alet etmemeyi ve bunları propaganda aracı olarak kullanmamayı hedefliyor. Siyasette bulunduğu dönemde AK Parti bünyesinde bile dini söylemlerden kaçınması, Babacan’ın çizgisini belli ediyor. Her ne kadar Deva Partisi’nin AK Partiden ayrılan bir parti olması bu söyleme şüpheyle yaklaşılmasına sebep olsa da doksan kişilik kurucular kurulunun yarısının hiç siyasete girmemiş kişilerden oluşması bu şüpheyi de büyük ölçüde mesnetsiz bırakıyor.
Bununla birlikte, Parti yapısına ve parti içi güç dengelerine göz attığımızda çok net bir şekilde hangi kanadın ağırlık sahibi olduğunu söylemek bu aşamada oldukça zor. Parti bu aşamada sadece özgürlükçü, liberal demokrat, modern muhafazakar veyahut sadece sosyal devlet taraftarı olarak sınıflandırılmak veya açık olarak herhangi bir yönde evrilmek istemiyor. Zira ana akım parti olma hedefi siyasi eğilimlerden ziyade ilkeler üzerinden politika yürütüldüğünde mümkün olabilir.
Deva Partisi kısa vadede büyüyebilecek potansiyele sahip, lâkin daha ziyade önem arz eden mesele oyların partiye hangi seçmen gruplarından akacağıdır. Deva, özellikle muhalefet bloğununa sonradan yönelmiş genç kitlenin ilgisini çekebilir ama uzun vadeli bir değişim için aynı etkiyi AK Parti seçmeninde de yaratması gerekir. Şu an çoğunluk olarak kentli ve yeni seçmen olmuş gençlere daha rahat hitap edebilen bir parti muhakkak konjonktüre kısmen ayak uyduracaktır. Deva Partisi hem muhtevasındaki insan profili hem de söylem olarak bu duruma uygun görünüyor. DEVA Partisinin iktidar-muhalefet gerilimlerinin ve ideolojik saplantıların dışında yeni bir mutabakat oluşturma ve oluşturulan bu mutabakatın lokomotifi olma gayretleri de kayda değer.
Bitirmeden evvel şu hususu da belirtelim ki Deva Partisi parti tüzüğünün giriş bölümüne ve ana ilkelerine göz attığımızda mevcut iktidarın son günlerdeki söylemlerini ve manevralarını daha iyi kavrayabiliriz. Ülkenin ihtiyacı olan değişim mezkur ilkeler etrafında gerçekleşmelidir. Ziya Paşa ile söyleyecek olursak “Bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî …” Bu aşamada illeti de ilacı da DEVA Partisi doğru tespit etmiş gibi olsa da eylemlerin söylemlerle ne ölçüde örtüşeceğini zaman gösterecek.
Bochum ve Münster üniversitelerinde Hukuk okudu. Münih Askeri Üniversitesinde sosyal bilimler dalında lisans ve yüksek lisansını tamamladı. Halihazırda Alman ordusunda subay olarak görev yapmakta. İlgi alanları din sosyolojisi, Alman kültür ve edebiyatıdır. Özellikle Goethe ile meşgul olup, sosyal medyada bu yönde aktiftir.